Türkiye tartışması ABD'yi ikiye böldü
Cumhuriyetçi Parti'den Michael McCaul, Türkiye'deki seçimi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kazanması halinde bile, Ankara'ya F-16 satışına sıcak baktıklarını söyledi. Demokratlar ise, satışın gerçekleşmesi için ağır şartlar masaya getiriyor.
Cumhuriyetçi Parti'den olan ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi Başkanı Michael McCaul, ulusal güvenlik konularında yayın yapan NatSec Daily gazetesine yaptığı bu açıklama, daha önce Ankara'ya F-16 satışına karşı çıktığı için önemli bir gelişme olarak değerlendirildi.
Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi ile Senato'nun Dışişleri Komitesi'nin dört liderinin onay vermesi halinde, ABD'nin Türkiye'ye 20 milyar dolarlık F-16 satışı için olasılığın büyük ölçüde artacağı belirtiliyor.
Kongre ve Senato'da komite üyelerinin bu satışa hala karşı çıktığını kaydeden McCaul, Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğini onaylamasının ardından F-16 sevkiyatına onay verebileceğini bildirdi.
McCaul, "Seçimi kim kazanırsa kazansın İsveç'in NATO üyeliğinin tanınacağı konusunda güvence aldık" dedi.
Kongrede'deki iki komite son olarak Yunanistan'a F-35 uçağı satılması ve F-16 uçaklarını modernleştirilmesine onay vermişti.
DEMOKRAT BAŞKAN DAHA FAZLA ŞART İSTİYOR
Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi'nin Demokrat Partili Başkanı Gregory Meeks ise, McCaul'dan F-16 satışı için daha fazla koşul öne sürerek, "Ankara'nın, seçim bittikten sonra Atina'ya karşı saldırganlığını sona erdirmesi gerektiğini" söyledi.
Meeks, "Şu an itibariyle Türkiye'ye F-16 satışını desteklemiyorum. Önce seçimlerin bitmesini bekliyorum sonra Türkiye'nin bir adım atmasını görmem gerekiyor. Bir adım atılmadığı takdirde buna karşıyım. İsveç'in engellenmesi, görmek istemediğim eylemlerden biri, bunun dışında başka konular da var" ifadesini kullandı.
Beyaz Saray, daha önce bu satışa yeşil ışık yaktığını duyurmuştu.
DEMOKRATLARIN İSTEKLERİ KABUL EDİLEMEZ DÜZEYDE
Senato Dışişleri Komitesi Başkanı Bob Menendez ise, daha da ileri giderek, ABD'nin F-16 satışına izin vermeden önce Erdoğan'ın dış politikada radikal değişikliklere gitmesi gerektiğini belirtmişti.
Menendez, İsveç'in üyeliğinin onaylanmasının dışında, Ankara'nın Atina'ya yönelik saldırgan tutumunu durdurması, Ermenistan'a karşı Azerbaycan'a verdiği desteğini sonlandırması ve gazetecilerle muhaliflerin serbest bırakılmasını şart olarak ileri sürmüştü.