22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye’yi Edirne’den Hakkari’ye kucaklayan dil

Türkiye’yi Edirne’den Hakkari’ye kucaklayan dil
A+ A-
Murat İnce

Diyarbakır’da 8 Ocakta basın toplantısı düzenleyen Kürt Dil Platformu, Türk Dil Kurumu’ndan Kürtçe ile ilgili 10 maddelik istekte bulunmuştu. TDK Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin Kürt Dil Platformu sözcüsü Şerefhan Ciziri’ye, “Kurumumuz hem Türk dilinin sözlüklerini hem de iki dilli sözlükleri yayımlayarak araştırmacıların istifadesine sunmaktadır; Kürtçe-Türkçe / Türkçe-Kürtçe Sözlük de bu iki dilli sözlüklerden birisi olarak 2014 yılında yayımlanmıştır” yanıtını verdi.

Kürt Dil Platformu’nun esas amacı Kürtçe ve Zazacanın eğitim dili olarak kabul edilmesi ve TDK’nın, Türkçe/Kürtçe Dil Kurumuna dönüştürülerek eşbaşkanlarla idare edilmesidir. Kısacası Türk milleti/Kürt milleti ayrımcılığının dil üzerinden kabule zorlanmasıdır.

TDK’nın çok değerli Başkanı Sayın Prof. Dr. Gürer Gülsevin’den bu bölücüler cenahına daha anlamlı yanıt vermesini beklerdik.

Kürt Dil Platformu-HEZKURD ve Dil Ağı oluşumları açıkladıkları çalışma programlarıyla Türkçeye savaş açmışlardır. Bazı sözcüklerin ardına sığınarak talepler sıralamaları gerçeği değiştirmeye yetmiyor. Onlara göre “Türkçe yabancı dildir”, “her yerde Kürtçe kullanılmalıdır”, “eylemler Kürtçe düzenlenmelidir” vb vb…

KİMLİK DAYATMASI

Ocak ayı başında Rawest Araştırma, Kürt Çalışmaları Merkezi ve Yaşama Dair Vakıf ile birlikte Ekim 2019 ile Aralık 2020 tarihleri arasında hazırladığı ‘Kürt Gençler 20: Benzerlikler, Farklar, Değişimler’ araştırma raporunu yayımlandı.

Araştırmada, “Kürt gençlerin hem bulundukları şehirde yaşamaktan, hem de Türkiye’de yaşamaktan memnun olmadıkları ortaya çıkıyor” deniyor. Bu tespit bile başlı başına birlikte yaşamı istemeyen içeriğe sahip. Türk/Kürt hiç fark etmez Türkiye halkının bütününün istisnalar hariç ekonomik sorunları ortaktır. Barış içinde kardeşçe bir arada yaşamayı özendiren çalışmalar anlamlıdır ve desteklenir.

Etnik ve dini farklılıklar üzerine oturtulmuş siyasetler, en sonunda kendilerini emperyalist projelerin kucağında bulurlar. Özellikle de etnik kimlik arayışı ve bunun üzerine bina edilmiş örgüt ve partilerin ne hale geldiklerini PKK örneğinde rahatlıkla görebiliyoruz. Sözde “bağımsız birleşik özgür Kürdistan” şiarıyla bölücülük piyasasına giren PKK. ABD/İsrail’e “bağımlı, parçalanmış ve köleleşmiş” hale geldi. Araştırmada etnik kimliğe öncelik veren Rawest ve benzerleri, “Gençler, yaşanan haksızlıklardan ötürü kimliklerinden dolayı kendilerinin de başına bir şey gelmesinden endişe ediyorlar” sözleriyle Kürdümüzün içine endişe, korku ve tereddüt salıyorlar. Türkiye’de, Kürdümüzün, bölücülüğe bulaşmış kesimleri dışında hiç kimsenin başına bir şey gelmez. 24 Temmuz 2015 sonrası ise Kürdümüz daha güvenliktedir ve bu gözle görülür bir şekilde artmaktadır. PKK yenildikçe ve onun partileri HDP/DBP ile destekçileri toplumdan soyutlandıkça huzur ve güven de artacaktır.

RAPORUN SÖYLEYEMEDİKLERİ

Raporda, “Kürt gençlerinin beğendikleri sanatçılar, Ahmet Kaya’dan Sezen Aksu’ya, Müslüm Gürses’ten İbrahim Tatlıses’e, Yıldız Tilbe’den Tarkan’a uzanan bir yelpazede, Türkiye gençliğinin tercihleriyle benzerlikler de gösteriyor” denilerek istemeden de olsa ortak payda keşfedebiliyorlar! Peki, şarkı, türkü dışında Türkleri ve Kürtleri başka hiçbir şey birleştirmiyor mu? Tam tersine Türk/Kürt birliği tarihsel olarak gerçekleşmiştir ve bu artık önlenemez. İşte Rapor bunu görmezden geliyor.

Raporda gözümüze çarpan önemli olgulardan birini de, Kürt gençlerinin tercihleri oluşturuyor. Özellikle de CHP’ye destek veren Kürt kökenli genç vatandaşlarımızın yanıtları ilginç! Raporda, “Genel manzarada Kürt gençlerinin Müslüman vurgusu AK Partililerden, Kürt vurgusu HDP’lilerden, özgürlükçülük vurgusu HDP ve CHP’lilerden, dünya vatandaşlığı vurgusu ise CHP’lilerden geliyor” deniyor. Dikkat edilirse Türk vatandaşlığı yerini “dünya vatandaşlığına” bırakmış! Bölgedeki çalışmalarımız sırasında sıklıkla karşılaştığımız CHP’nin tavrı bu raporla bir kez daha doğrulanmış oldu.

PKK ve diğer bölücülerin yarattığı tahribatın boyutunu anlamak açısından raporun şu tespitini dikkatlerinize sunuyoruz: “Vatansever ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kimlikleri ise HDP’li gençlerce neredeyse hiç sahiplenilmezken, CHP’li gençlerce zayıf bir oranda sahipleniliyor. En güçlü vurguyu yapan AK Partili Kürt gençlerde dahi bu oran %30’u bulmuyor. HDP’li Kürt gençlerin de Türkiyeli bir kimlik tanımlama ve gelecek tahayyülü güçlü olmakla beraber Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kimliğine sahip çıkma oranı oldukça zayıf.”

ANADİLİ

Araştırmanın en dikkati çeken bölümünü Kürtçe üzerine gençlerin verdiği yanıt oluşturuyor. Geçen bölümde Türkçenin tartışmasız bir şekilde Türkiye sathındaki tek kucaklayıcı dil olduğunu yazmıştık. Araştırma bu tespitimizi tüm aksi çabalarına rağmen doğrulamaktadır.

Araştırmaya göre, “Gençlerin yarısı ana dilini iyi bildiğini söylese de gündelik hayatta dili pek kullanmıyorlar. Kürt gençlerinin en az beşte biri Kürtçeyi artık pek bilmiyor ve neredeyse hiç kullanmıyorlar. Kürtçe bilmeyenlerin bir kısmı ebeveynler tarafından hiç öğretilmediğini söylese de önemli bir kısmı da Kürtçe kullanımının zamanla azalıp dilin unutulduğunu söylüyorlar. Dili orta ya da iyi derecede bildiğini söyleyenlerin de önemli bir kısmı çoğunlukla Türkçe konuşuyor. Bilenler, Kürtçe’yi en çok anne ve babalarıyla konuşuyorlar. Ebeveynleriyle çoğunlukla ya da tamamen Kürtçe konuşanların oranı üçte bir civarında. Kardeşler, arkadaşlar ve eş/sevgili ile iletişim dili kahir ekseriyetle Türkçe.”

TÜRKÇE BİRLEŞTİRİYOR

Rawest’in ve diğer araştırmaların bize gösterdiği gerçek, Türkçenin ülke sathında belirleyici dil olduğu yönündedir. Türkiye Kürtçesi ile Zazacasının konuşulması ve kurumlar oluşturarak çalışmalar yapmasının önündeki engeller kalkmış bulunmaktadır. Kürt Dil Platformu ile diğer kuruluşların Kürdümüze yönelik “illa Kürtçe konuş” zorlamaları hayat bulmayacak. Başta Türk Dil Kurumu (TDK) olmak üzere yetkili kuruluşlar elele vererek Kürtçeyi, Zazacayı bölücülerin kullanımından kurtaracak çalışmalar içine girmelidir.

Türkiye Kürtçesi ile Türkiye Zazacası ayrı diller olarak Anadolu’da konuşulmakta. Kürtçe ve Zazaca konuşanların ağırlıklı çoğunluğu Türkçeyi bilmekte ve günlük olarak kullanmaktadır. Artık, tartışmasız Türkçe tüm vatandaşlarımızın ortak anlaşma dilidir. Bir avuç bölücü dışında Türkçeye karşı herhangi bir olumsuz tepki gözlenmemektedir.

Türk milletinin birliğini bozmaya yönelik emperyalist merkezli Kürtçülük bu topraklarda barınamaz. Dayatmalarla, suni gündemlerle ve diller üzerinden etnik bölücülüğü kışkırtmak devri esas olarak kapanıyor. Sosyal mücadelelerin yerini etnik ve dini boğazlaşmalara bıraktığı 1980-2015 arası dönem geride kalmaya başladı. ABD emperyalizmi merkezli ulus devletlere yönelik yayınlanan haritalar İran-Irak-Suriye ve özellikle de Türkiye tarafından engellendi. Bu ortamda PKK ve benzerlerinin umut vaat etmesi, sınır değişiklerine gidilmesi ve kukla devletler oluşması mümkün değildir.

Kürtçe ve Zazaca üzerinden Türk Kürt kardeşliğini bozmaya yönelik kışkırtmalar tutmayacaktır.

Hakkari Türkçe Güneydoğu ferheng Kürtçe