Türkiye'yi hedef aldılar: ABD'den PKK/PYD'siz terör raporu!
ABD Dışişleri Bakanlığı 2020 Terörizm Raporunda, Türkiye'yi 'yabancı terörist savaşçılar için kaynak ve transit ülke' olmakla suçladı. FETÖ ve PKK'yla mücadeleyi hedef aldı. PKK'nın Suriye kolu PYD'yi ve sivil katliamlarını görmezden geldi.
Dışişleri Bakanlığı rapora tepki göstererek ABD’nin DEAŞ’la mücadele kisvesi altında PKK'lı teröristlere destek verdiğini bildirdi.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın her ülkeyi tek tek inceleyen 'Terörizm Raporu' yayınlandı. 2020'ye ilişkin raporun Türkiye bölümünde, PKK, DHKP/C ve DEAŞ gibi terör örgütleriyle mücadele edildiği belirtildi, FETÖ'ye yer verilmedi. Türkiye'nin DEAŞ'la Mücadele Koalisyonu'nun ve Küresel Terörle Mücadele Forumu'nun bir parçası olduğu ifade edeilen raporda Türkiye şöyle suçlandı:
“Türkiye, hem Suriye ve Irak'ta savaşan DEAŞ ve diğer terörist gruplara katılmak isteyen hem de bu ülkelerden ayrılmak isteyen yabancı terörist savaşçılar için bir kaynak ve transit ülke. İçişleri Bakanlığı'na göre, Türkiye 2015'ten Aralık 2020'ye kadar Türkiye 8 bin 143 kişiyi terörle bağları olduğu şüphesiyle sınır dışı etti; ülkeye giriş yasağı bulunan yaklaşık 100 bin isim var. Kamuya açık kaynaklara göre 2020 sonuna kadar Türkiye 2 bin 343 DEAŞ destekçisi şüphelisini gözaltına aldı; bunların 333'üne karşı yasal işlem başlattı. Türkiye bazen, hedef ülkeyi önceden bilgilendirmeden yabancı terörist savaşçıları sınır dışı ediyor; ancak 2019'da Avrupa ülkelerine vatandaşlarını geri alması konusunda verilen ultimatom sonrası bu ülkelerle olan koordinasyon geliştirildi.”
Raporda PKK'nın faaliyetleri, Türkiye'nin Kuzey Irak ile Suriye'nin kuzeyinde PKK'ya yönelik operasyonları anlatıldı. Ancak PKK'nın Suriye kolu YPG'nin ismi terör örgütü olarak anılmadı.
Türkiye'nin PKK'yla yargı yoluyla mücadelesinden duyulan rahatsızlığın da aktarıldığı raporda “Gazetecilerin, insan hakları aktivistlerinin, avukatların ve siyasetçilerin PKK'ya destek veya yardım verdiği suçlamasıyla yapılan siyasi maksatlı gözaltılar ve tutuklamalar 2020'de de devam etti.” denildi.
FETÖ'YÜ KABUL ETMEDİ!
ABD Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)'nü, terör örgütü olarak görmüyor. Raporda da örgütün elebaşı Fetullah Gülen'den “kendi rızasıyla sürgünde olan siyasi figür” diye bahsediliyor. Türkiye'nin 2016'daki darbe girişimi sonrası “Bu hareketi Fethullah Terör Örgütü - FETÖ olarak tanımladığı” belirtiliyor. Önceki raporlarda olduğu gibi “FETÖ, ABD tarafından terör örgütü olarak kabul edilmez.” deniliyor, FETÖ yargılamaları eleştiriliyor:
“Türk hükümeti hem Türkiye'de yerleşik yabancıları hem de -aralarında Türkiye'deki ABD diplomatik misyonlarındaki yerel çalışanların da olduğu- Türk vatandaşlarını, çoğunlukla yetersiz delil ve çok kısa bir yargı süreci sonrasında, FETÖ ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle gözaltına almaya ve tutuklamaya devam ediyor. Hükümet, 2016'daki darbe girişiminden beri 125 binden fazla memuru kamu kurumlarındaki görevlerinden ihraç etti, 96 binden fazla vatandaşını tutukladı ve 1.500'den fazla STK'yı FETÖ ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle kapattı.”
'İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İHLALİ!'
Raporda Türkiye'de terörizmin, anayasal düzene ve ülkenin iç ve dış güvenliğine karşı suçlar da dahil olmak üzere geniş bir tanımı bulunduğu, hükümetin de bu tanımı devamlı olarak ifade özgürlüğü ve barışçıl toplanma hakkının kullanılmasını yasa dışı ilan etmekte kullandığı öne sürüldü. ABD Dışişleri Bakanlığı raporunda, İçişleri Bakanlığı verilerine dayanılarak yılın ilk yedi ayında 14 bin 186 sosyal medya hesabının incelendiği; 6 bin743 sosyal medya kullanıcısının "terör propagandası yaptığı suçlamasıyla" soruşturmaya tabi olduğu belirtildi.
DIŞİŞLERİ'NDEN SERT TEPKİ
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, raporda Türkiye’nin PKK, DHKP-C, DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı mücadelesinin ve bu alanda uluslararası çabalara etkin katkılarının hakkaniyetle değerlendirilmediğini, önyargılı bir yaklaşım sergilendiğini söyledi.
'KISITLAMA İDDİASI TEMELSİZ'
Türkiye'nin, terörizme karşı mücadelesini terör örgütleri arasında ayrım yapmadan, hukuk temelinde yürütmekte olduğunu, güvenlik, hak ve özgürlükler dengesini hassasiyetle gözettiğini vurgulayan Bilgiç, “Bu nedenle, anılan raporda hak ve özgürlüklerin orantısız ve gerekçesiz kısıtlandığı iddiası temelsizdir ve kabul edilemez.” ifadelerini kullandı.
'ÖRGÜTÜN FAALİYELERİ ÖRTBAS EDİLMİŞ'
Raporun Suriye bölümünde, PKK iltisaklı grupların ülkemizin Suriye’deki öncelikli terörle mücadele kaygısı olduğunun belirtilmesinin, bu gruplar ismen zikredilmese dahi, SDG/PYD/YPG’nin PKK ile aynı olduğunun ikrarı olduğu kaydeden Bilgiç şunları söyledi: “ABD’nin DEAŞ ile mücadele kisvesi altında destek verdiği sözde SDG’nin PKK’nın güdümünde olduğunu ABD’li muhataplarımız da gayet iyi bilmektedir. Bu nedenle, PKK iltisaklı grupların Suriye’de hastaneler dahil sivilleri hedef alan ve son bir yılda 120’den fazla masumun ölümüne yol açan terör saldırılarının raporda yer bulmaması kabul edilemez. Diğer yandan, sözde ‘SDG’nin YTS’leri Suriye’de gözetim altında tutmasına atıf yapılan bölümde, uluslararası basınca da belirtildiği üzere örgütün YTS’leri rüşvet karşılığında serbest bırakmasına değinilmemiş olmasını da örgütün gerçek niyetlerini örtbas etme çabası olarak değerlendiriyoruz.”
'FETÖ FAALİYETLERİNE SON VERİN'
Raporda, Türkiye’nin FETÖ’ye karşı haklı ve meşru mücadelesinin, bu sinsi örgütün giriştiği kanlı darbe girişimi ve örgütlü suç faaliyetleri dikkate alınmadan ön yargıyla değerlendirildiği de belirten Bilgiç şu ifadeleri kullandı:
“FETÖ’nün acımasız bir terör örgütü ve suç şebekesi olduğu somut delillerle ve yargı kararlarıyla ortaya koyulmuştur. FETÖ, sadece ülkemiz bakımından değil, faal olduğu her ülkenin güvenlik ve istikrarı için de bir tehdittir. ABD’den beklentimiz, daha fazla gecikmeden ülkesindeki FETÖ mevcudiyetine ve faaliyetlerine son vermesi, FETÖ elebaşı dahil FETÖ mensuplarına melce sağlamaması, bu alanda Türkiye ile somut işbirliği yapmasıdır. Türkiye, ABD ve müttefiklerinden terörle mücadelede tutarlı, kararlı ve etkili bir yaklaşım beklentisini muhafaza etmektedir. Bunun dışında kalan tutum ve söylemler, terörle mücadelede uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi çabaları ve müttefiklik ilişkisinin ruhuyla bağdaşmamaktadır.”