28 Haziran 2024 Cuma
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkmenistan İnsanî diplomasi ve barışın kalpgâhı

Türkmenistan, istikrarsızlıklar üzerinden kaosa sürüklenmek istenen Avrasya jeopolitiğinde uyguladığı öngörülü politikalar neticesinde krizler karşısında ön alıcı ve barışçıl yaklaşımıyla bir yıldız gibi parlamaktadır. Türkmenistan Asya ile Avrupa arasındaki etkileşimin kilit aktörlerindendir

Türkmenistan İnsanî diplomasi ve barışın kalpgâhı
A+ A-
PROF. DR. MEHMET SEYFETTİN EROL / ANKARA KRİZ VE SİYASET ARAŞTIRMALARI MERKEZİ (ANKASAM) KURUCU BAŞKANI

Yeni bir devlet olarak 27 Ekim 1991 tarihinde dünya sahnesine çıkan Türkmenistan, uyguladığı politikalarla bağımsızlığını, egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve üniter yapısını güçlendirmek suretiyle Türkmen halkına müreffeh bir gelecek yaratmaya çalışmıştır. Bu konuda gerek Türkmen halkı tarafından “Ulusun Lideri” sıfatına layık görülen Sayın Gurbanguly Berdimuhamedov’un gerekse de yine Türkmen halkının “Ulusun Oğlu” unvanını verdiği Sayın Serdar Berdimuhamedov’un önemli başarılar elde ettiği söylenebilir. Zira Türkmenistan, bağımsızlığını güçlendirdiği 31 yıllık süre zarfında istikrarsızlaştırılmaya çalışılan Avrasya coğrafyasında işbirliğine dayalı politikalar geliştirerek barış yapıcı bir “misyon aktörü” olarak konumlanmış ve tüm dünyanın saygısını kazanmıştır.

Elbette bu neticeye ulaşılmasında Türkmenistan’ın güç merkezleri arasındaki dengeleri gözeten çok vektörlü-yönlü dış politika anlayışı belirleyici bir rol oynamıştır. Özellikle de Türkmenistan devletinin 12 Aralık 1995 tarihinde çok vektörlü diplomasi anlayışını “Daimi Tarafsızlık Statüsü”yle taçlandırması, söz konusu başarıda kritik bir eşik olmuştur. Çünkü bahsi geçen tarihten itibaren Türkmenistan, krizler karşısındaki öngörülü yaklaşımının da etkisiyle ön alıcı bir diplomasi yürütmüş ve ihtilaflı meselelerin çözülmesi noktasında hem öncülük ettiği arabuluculuk süreçleriyle hem de ortaya koyduğu projelerle, istikrarsızlaştırılmak istenen Avrasya jeopolitiğinin istikrar ve barış adası olarak konumlanmıştır. Bu da Türkmenistan’ı “Avrasya’nın Barış Kalpgâhı” haline getirmiş ve Türkmenistan’ı “insani diplomasi”nin önde gelen başkentlerinden “Ak Şehir” olarak uluslararası arenaya taşımıştır.

Türkmenistan İnsanî diplomasi ve barışın kalpgâhı - Resim : 1

'DİYALOG BARIŞIN TEMİNATIDIR'

Türkmenistan’ın insanı merkeze alan ve dolayısıyla “diyaloğu barışın teminatı” olarak gören yaklaşımı, güncel krizler karşısında ortaya koyduğu sağduyulu politikalara da yansımaktadır. Bu kapsamda Türkmenistan, bölgesel ve küresel barışın işbirliklerinin geliştirilmesi suretiyle gerçekleştirilebileceğine inanmaktadır. Bu yüzden de Türkmenistan, Güney Asya-Orta Asya-Hazar Denizi-Kafkasya hattını birbirinden bağımsız jeopolitik alanlar olarak görmemekte; bilakis yekpare bir jeopolitik kuşak şeklinde değerlendirmektedir. Bu anlayışla Türkmenistan, mevzubahis coğrafyaların tamamında istikrarın sağlanmasına ve sürdürülmesine dönük bir politika yürütmektedir.

Öncelikle Güney Asya-Orta Asya bağlantısallığına bakmak gerekirse, Türkmenistan’ın bölgedeki iki büyük kriz karşısında ortaya koyduğu yapıcı duruştan bahsedilmelidir. Bunlardan ilki, uluslararası kamuoyunun güncel gündemlerinden olan Afgan Sorunu’dur. Bilindiği gibi Afganistan, tarih boyunca büyük güçlerin hedefi olmuş ve bu nedenle işgallere maruz kalmış bir ülkedir. Aynı zamanda bu durum, Afganistan’ın krizlerle anılan bir “başarısız devlet” haline gelmesine sebebiyet vermiştir. Küresel hırsları bulunan pek çok aktörün Afganistan merkezli gelişmeleri kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalıştığı ve dolayısıyla istikrarsızlıkları derinleştirmeye dönük hamleler yaptığı bir ortamda Türkmenistan, insanı merkeze alan yaklaşımıyla aslında tüm dünyaya diplomasi dersi vermektedir. Nitekim Ulusun Lideri Sayın Gurbanguly Berdimuhamedov’un Birleşmiş Milletler (BM) 76. Genel Kurul Toplantısı sırasında yaptığı konuşmada “Her şeyden önce Afgan halkını düşünmeliyiz.”(1) diyerek sergilediği duruş vesilesiyle Türkmenistan, Afgan Sorunu’nda odaklanılması gereken asıl meselenin ülkede cereyan eden insani kriz olduğuna dikkat çekmiştir. Buna uygun bir biçimde Türkmenistan Hükümeti, Afganistan politikasını da insani yardımlar üzerine kurmuş ve buna yönelik yumuşak güç unsurlarını kullanarak bir kamu diplomasisi yürütmüştür. Söz konusu politika, günümüzde de devam etmektedir.

BÖLGESEL BARIŞIN DİĞER ADI: TAPI VE TAP

Türkmenistan, Afganistan’ın bir çatışma alanı olarak anılmasını istememekte ve bu ülkeyi, bölgesel işbirliği süreçlerinden izole etmenin krizleri derinleştireceğini düşünmektedir. Bu nedenle de Türkmenistan Hükümeti, bölgesel işbirliğine yönelik projeler geliştirerek barış süreçlerine öncülük etmektedir. Halihazırda Türkmenistan’ın Afgan Sorunu karşısında bölgesel işbirliğine öncelik veren bir dizi projesinin bulunduğundan bahsedilebilir. Bunlar; Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TAPI), Türkmenistan-Afganistan-Pakistan Enerji Nakil Hattı ve Fiber Optik İletişim Hatları Projesi’dir (TAP) ve Lapis-Lazuli Koridoru ve demiryolu inşaatlarıdır.

Öncelikle TAPI, Türkmenistan doğalgazının Afganistan’a, Pakistan’a ve ardından bu güzergâh üzerinden Hindistan’a ulaştırılmasını ve ilerleyen dönemlerde ise Hint Okyanusu’ndan da dünyaya ihraç edilmesini öngören bir proje şeklinde tanımlanabilir. Proje, adı geçen devletlerin jeopolitik önemini arttırmayı ve jeoekonomik kazanımlar elde etmesini öngörmektedir. Bin 814 km’lik projenin iki önemli amaca hizmet ettiği söylenebilir.

Bunlardan ilki, Afganistan’ı uluslararası toplumdan izole etmek yerine; bölgesel işbirliklerine dahil etmesi ve böylelikle Taliban yönetimini radikalleşme süreçlerinden uzak tutacak şekilde “de facto” ilişkiler zeminine çekmesidir. Üstelik Taliban’ın da projeye sıcak baktığı bilinmektedir. Çünkü geçiş ücretlerinin sağlayacağı fayda, ekonomik kriz içerisindeki ülkenin rahat bir nefes almasını imkân tanıyacaktır. Nitekim 18 Ağustos 2021 tarihinde yaptığı açıklamada Taliban Sözcüsü Süheyl Şahin de Taliban’ın TAPI girişimini desteklediğini açıkça ifade etmiştir.(2)

İkinci olarak TAPI vesilesiyle Türkmenistan, yalnızca Afgan Sorunu’na değil; Güney Asya merkezli diğer krizlerin aşılmasına da katkıda bulunmaktadır. Zira Türkmenistan, aralarında sınır sorunu olan Pakistan ile Hindistan’ı aynı projeye dahil etmeye dönük çabasıyla son derece önemli bir girişimde bulunmuş ve bulunmaya devam etmektedir. Bu da Türkmenistan’ın sadece Afganistan’da değil; sorunlu ilişkilere sahip olan iki farklı aktörü kazan-kazan yaklaşımı çerçevesinde ortak bir projede buluşturarak tüm bölgede barış istediğini teyit eden yapıcı diplomasi anlayışına işaret etmektedir.

Bu noktada TAP’a da değinmek gerekirse, Türkmenistan’ın Afgan Sorunu’na ilişkin insanı merkeze alan barışçıl yaklaşımına bir kez daha dikkat çekmek gerekmektedir. Çünkü bu projenin tamamlanması halinde Türkmenistan’dan Afganistan ve Pakistan’a 4 bin megawatt kadar güç aktarılabilecektir.(3) Bu da Afganistan’ın ulusal altyapı projelerine ve dolayısıyla kalkınma süreçlerine katkıda bulunacaktır.

Türkmenistan İnsanî diplomasi ve barışın kalpgâhı - Resim : 2

'KRİZ ÇÖZÜCÜ VE GÜVEN MERKEZİ' OLARAK TÜRKMENİSTAN

Diğer taraftan Türkmenistan Hükümeti’nin Afgan Sorunu karşısındaki yapıcı tutumunun yalnızca Güney Asya’nın değil; Orta Asya’nın güvenliğine de hizmet ettiği vurgulanmalıdır. Zira Afganistan, coğrafi olarak Güney Asya’nın ve hatta Ortadoğu’nun Orta Asya’ya açılan kapısı konumundadır. Dolayısıyla Afganistan merkezli istikrarsızlıkların Orta Asya’yı da etkilemesi kaçınılmazdır. İstikrarın ise tüm bölge devletlerinin çıkarlarına hizmet edeceği bölgesel işbirliği, sürdürülebilir kalkınma, güvenlik ve barış ortamının geliştirilmesine olanak sağlayacağı açıktır.

Türkmenistan, Orta Asya’daki krizler karşısında da bölgesel işbirliğine dikkat çeken bir yaklaşım sergilediğini söylemek mümkündür. Türkmenistan, ihtilafların diyalog yoluyla çözülmesini savunan bir yaklaşıma sahiptir.

Dahası Türkmenistan, bölgedeki sorunların temelinde su sorununun bulunduğu bilincinden hareketle, Orta Asya Devlet Başkanları 4. İstişare Toplantısı’nda uzlaşılan “Orta Asya Yeşil Gündem Programı”nı da imzalamıştır. Bu da Türkmenistan’ın bölgesel sorunların aşılması noktasında diyalog ve işbirliğine verdiği önemi net bir şekilde gözler önüne sermiştir.(4) Daha da önemlisi, mevzubahis programın Sayın Serdar Berdimuhamedov döneminde imzalanmış olmasıdır. Bu da Türkmenistan’ın geçmişin deneyimiyle gençliğin dinamizmini birleştirdiğini ve en temelde dış politikasında büyük devletlere yakışır bir süreklilik bulunduğunu göstermektedir. Elbette bu durum, Türkmenistan’ın bölgesel ve küresel barışın inşası noktasındaki çabalarını devam ettireceği anlamına gelmektedir.

Benzer şekilde Türkmenistan, bölgesel entegrasyon süreçlerine de katkı vermektedir. Bunun en somut örneği ise 12 Kasım 2021 tarihinde İstanbul’da düzenlenen ve Türk Konseyi’nin büyük bir kurumsallaşma atılımı gerçekleştirerek Türk Devletleri Teşkilatı adını aldığı zirvede, Türkmenistan’ın da “gözlemci üye” statüsü almasıdır.(5)

'ENERJİ BARIŞI'NIN MERKEZ ÜLKESİ

Türkmenistan, barışa yönelik çabalarını Hazar Denizi ve Kafkasya hattına da taşımıştır. Bu kapsamda 2021 yılının Ocak ayında Türkmenistan ve Azerbaycan’ın Türkmenistan’da “Serdar” ve Azerbaycan’da da “Kepez” adıyla anılan petrol yatağı konusunda anlaşma sağlaması oldukça mühimdir. Tarafların anlaşması vesilesiyle “Dostluk” adı verilen petrol yatağı, Hazar merkezli işbirliklerinin ivmelenmesine katkı sağlamış ve taraflar, söz konusu petrol yatağındaki keşiflerin, işletmenin ve kullanımın iki ülke tarafından müşterek bir biçimde yapılması konusundaki anlaşmaya varmıştır.(6)

İki ülke arasındaki köklü kardeşlik bağlarını kuvvetlendiren mevzubahis anlaşma, Hazar Denizi’nin işbirliği denizine dönüşmesine kapı aralaması hasebiyle yalnızca “Dostluk” adını alan petrol yatağındaki işbirlikleriyle sınırlı kalmayacak bir süreci de başlatmıştır. Zira Türkmenistan-Azerbaycan bağlantısının sorunsuz bir şekilde teşkili, Hazar merkezli enerji ve transit projelerini de çok daha mümkün hale getirmiştir. Bu da aslında tüm dünyayı ilgilendiren enerji ve gıda krizinin aşılması noktasında oldukça mühimdir.

Zira Hazar merkezli işbirliği süreçlerinde Türkmenistan-Azerbaycan bağlantısının kuvvetlendirilmesi ve bunu Nur-Sultan-Bakü hattındaki etkileşime paralel olarak Kazakistan-Azerbaycan bağlantısının güçlendirilmesinin takip etmesi, Orta Koridor’un enerji ve gıda güvenliği boyutunda artan önemini gözler önüne sermektedir.

En temelde Orta Koridor, Çin’den başlayarak Orta Asya-Hazar Denizi-Kafkasya hattı üzerinden Avrupa’ya kadar uzanan rotayı ifade etmektedir. Bu güzergâh bölgede son iki yılda oluşan yeni statüko ve yürütülen normalleşme süreçleri sayesinde Doğu-Batı bağlantısını sağlayabilecek ya da diğer bir ifadeyle Avrupa ile Asya arasındaki etkileşimi arttıracak ideal güzergâh haline gelmiştir. Zira Orta Koridor, diğer rotalara kıyasla en düşük maliyetli, en kısa ve en güvenli güzergâhı oluşturmaktadır. Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle Kuzey Koridoru’nun sıkıntıya girmesi de Orta Koridor’un ehemmiyetini arttırmıştır.

Bilindiği gibi Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, Rusya-Ukrayna Savaşı sebebiyle enerji tedarikçilerini çeşitlendirmeye yönelik bir arayış içerisindedir. Bu kapsamda AB ile Azerbaycan arasında bir anlaşma imzalanmıştır. Söz konusu anlaşmanın Türkmenistan ve hatta Özbekistan’ı da içerecek şekilde genişletilmesi ve Orta Asya ülkelerinin enerji ihracatının Trans-Anadolu Doğalgaz Boru Hattı’na (TANAP) eklemlenmesi, Kıta Avrupası’nın enerji ihtiyacının karşılanmasında kritik bir işlev görebilir. Bu da en temelde Türkmen doğalgazının Azerbaycan’ın ihracatıyla birleştirilmesine; yani Orta Koridor’un etkin bir biçimde kullanılmasına bağlıdır. Kısacası Türkmenistan, küresel enerji krizinin çözülmesi noktasında da kritik bir görev üstlenebilir. Üstelik benzer bir durum, gıda güvenliği boyutunda da Orta Koridor üzerinden hayata geçirilebilir. Bu da Türkmenistan’ın uluslararası siyasette artan rolünün Avrupa’nın güvenliğine de katkı sağladığı şeklinde yorumlanabilir.

Türkmenistan İnsanî diplomasi ve barışın kalpgâhı - Resim : 3

TÜM DÜNYAYA 'ULUSLARARASI BARIŞ VE GÜVEN' ÇAĞRISI

Belirtmek gerekir ki; Türkmenistan’ın bölgesel ve küresel barışın sağlanmasını amaçlayan çabaları, yukarıda belirtilen hadiselerle sınırlı değildir ve bunun çok daha ötesindedir. Çünkü Türkmenistan Dışişleri Bakanlığı’nın 24 Mart 2021 tarihinde “Modern Dünyada Barış ve Güvenliğin Önemi” başlıklı bir video-konferans düzenlediği hatırlanmaktadır. Bu konferans, Türkmenistan’ın krizler karşısında somut çözüm önerileri geliştirdiğini gösteren çok sayıda örnekten yalnızca biridir.

Türkmenistan Hükümeti, özellikle de Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde somut adımlar atmaktadır. Örneğin 2021 yılının Türkmenistan’ın önerisi ve BM Genel Kurulu üyelerinin oy birliğiyle “Uluslararası Barış ve Güven Yılı” ilan edilmesi de bu bağlamda göz ardı edilemeyecek bir husustur.(7)

Benzer bir şekilde 11 Aralık 2021 tarihinde Uluslararası Tarafsızlık Günü sebebiyle Aşkabat’ta düzenlenen “Barış ve Güven Politikası; Uluslararası Barışın, İstikrarın ve Kalkınmanın Temelidir” başlıklı konferansta yaptığı konuşmada Türkmenistan Milli Konseyi Halk Maslahatı Başkanı Sayın Gurbanguly Berdimuhamedov, diğer devletlere seslenerek sorunların çözülmesi noktasında diplomasinin önemine dikkat çekmiş ve “Diyalog barışın teminatıdır.” diyerek tüm insanlığın önüne yapıcı bir yol haritası sunmuştur.(8)

Tüm bu hususlar ise Türkmenistan’ın uluslararası toplumun prestijli bir üyesi olarak hak ettiği biçimde küresel bir arabuluculuk merkezi şeklinde konumlanması neticesini doğurmaktadır. Aynı zamanda bu durum, Türkmenistan’ın uluslararası sistemin barış yapıcı aktörü olduğu gerçeğini de doğrulamaktadır.

Neticede Türkmenistan, istikrarsızlıklar üzerinden kaosa sürüklenmek istenen Avrasya jeopolitiğinde uyguladığı öngörülü politikalar neticesinde krizler karşısında ön alıcı ve barışçıl yaklaşımıyla bir yıldız gibi parlamaktadır. Bu özelliği nedeniyle Türkmenistan gerek yürüttüğü arabuluculuk süreçleriyle gerekse de ortaya koyduğu somut, barışçıl ve yapıcı projelerle, Doğu-Batı bağlantısının ve dolayısıyla Asya ile Avrupa arasındaki etkileşimin kilit aktörlerindendir. Bu durum ise Türkmenistan’ın güç merkezleri arasındaki dengeyi gözeten çok vektörlü dış politika anlayışı ve “Daimi Tarafsızlık Statüsü” üzerinden yürüttüğü karşılıklı çıkarlara ve saygıya dayalı siyasetin bir sonucudur. Türkmenistan Hükümeti, Sayın Serdar Berdimuhamedov’un vizyoner liderliği vesilesiyle geçmişin birikimini geleceğe taşıma noktasında da son derece kararlı bir duruş ortaya koymaktadır. Bu da Türkmenistan’ın bölgesel ve küresel barışın tesis edilmesi noktasında yapıcı katkılar sağlamayı sürdüreceğini net bir biçimde gözler önüne sermektedir.

Türkmenistan İnsanî diplomasi ve barışın kalpgâhı - Resim : 4

DİPNOTLAR:

(1)  “Türkmenistan Lideri: Afganistan Gerçekleri, İdeoloji ve Fobilerden Arınmış Yaklaşımı   Gerektiriyor”, Business   Turkmenistan, https://business.com.tm/tr/post/7627/turkmenistan-lideri-afganistan-gerchekleri-ideoloji-ve-fobilerden-ar%C4%B1nm%C4%B1sh-yaklash%C4%B1m%C4%B1-gerektiriyor, (Erişim Tarihi: 05.09.2022).

(2) “Will a Taliban Victory Advance TAPI?”, Atlantic Council, https://www.atlanticcouncil.org/blogs/energysource/will-a-taliban-victory-advance-tapi/, (Erişim Tarihi: 05.09.2022).

(3) Mehmet Seyfettin Erol-Doğacan Başaran, “Afganistan Merkezli Gelişmelerin Türkiye ve Türk Dünyası Jeopolitiğine Etkileri”, Demokrasi Platformu, 10(35), 2021, s. 25.

(4) Perizat Risbekkızı, “Water Cooperation in Central Asia: The Basis for Stability and Sustainable Development”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/water-cooperation-in-central-asia-the-basis-for-stability-and-sustainable-development/?lang=en, (Erişim Tarihi: 05.09.2022).

(5) Emrah Kaya, “Türkiye-Azerbaycan İlişkilerinde Yeni Bir Sütun: Şuşa Beyannamesi”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/turkiye-azerbaycan-iliskilerinde-yeni-bir-sutun-susa-beyannamesi/, (Erişim Tarihi: 05.09.2022).

(6) Ruslan Rehimov-Gökhan Varan, “Azerbaycan ve Türkmenistan Hazar'daki ‘Dostluk’ Petrol Yatağının Ortak İşletilmesi Konusunda Anlaştı”, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/azerbaycan-ve-turkmenistan-hazardaki-dostluk-petrol-yataginin-ortak-isletilmesi-konusunda-anlasti/2118146, (Erişim Tarihi: 05.09.2022).

(7) Doğacan Başaran, “Türkmenistan’ın Küresel Barış ve Güvenliğin İnşasındaki Rolü”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/turkmenistanin-kuresel-baris-ve-guvenligin-insasindaki-rolu/, (Erişim Tarihi: 05.09.2022).

(8) Mehmet Seyfettin Erol, “Turkmenistan, the Address of Continuity in the Search for Peace: “Dialogue is the Guarantee of Peace””, ANKASAM, https://www.ankasam.org/turkmenistan-the-address-of-continuity-in-the-search-for-peace-dialogue-is-the-guarantee-of-peace-1/?lang=en, (Erişim Tarihi: 05.09.2022).

Son Dakika Haberleri