21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ucuz gıda için yol haritası

Vatandaşı zor duruma düşüren gıda fiyatlarındaki yüksek artışlara son verilmesi için; üretim planlamasının devlet eliyle yapılması, tarımsal desteklerle üreticinin yönlendirilmesi, tedarik zincirinin kâr mantığıyla hareket eden tekellere bırakılmaması gerektiği bildirildi

Ucuz gıda için yol haritası
A+ A-
AYDINLIK / ANKARA

Gıda fiyatlarındaki fahiş artışı değerlendiren Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, üretim planlaması çağrısında bulundu. Planlamanın devlet eliyle yapılmasının da şart olduğunu vurguladı. Tedarik zincirinin kooperatiflerle sürmesi, kamucu tarım politikaları uygulaması ve çiftçinin kâr etmesinin önemine değindi. Suiçmez, salgın süresinde tüm dünya tarım sektöründe üretim ve dış ticarete yönelik korumacı önlemler alındığını, ülkemizde ise mevcut ve gelecek desteklerde azalmaya gidildiğine işaret etti. Buğday, arpa, mısır, ayçiçeği gibi ürünlerde gümrük vergisi indirimi ya da sıfırlanmasına gidildiğini hatırlatan Suiçmez, “Sadece gümrük vergilerinin düşürülmesi ya da sıfırlanmasıyla gıda fiyatlarının düşmediğinin görülmesine rağmen, gıda fiyatlarını dışalımla terbiye etme anlayışı ülkemizi birçok üründe dışa bağımlı hale getirirken, kendi çiftçimizden esirgenen destek başka ülke çiftçilerine verilmeye devam etmektedir” dedi.

YILLAR SONRASI DÜŞÜNÜLMELİ

Tarımsal üretim planlaması yapılmasını öneren Suiçmez, tercihin çiftçiye bırakılmaması gerektiğine işaret etti: “Arz açığı ya da fazlası üretim sorununun tarımsal desteklerle yönlendirilecek şekilde ülke düzeyinde yapılması gereken tarımsal üretim planlaması ile çözülmesi gerekir. Bu konuda tercih çiftçiye bırakılmamalı, uzun yıllar ötesini düşünerek üretim miktarları kamu denetimi ve gözetiminde yönlendirilmelidir. Üretim yanında gıda tedarik zincirinin güçlü özerk demokratik üretici ve tüketici kooperatifler eliyle yürütülmesi yerine, tarımsal üretim planlamasının ve tedarik zincirinin yalnızca kâr mantığıyla hareket eden zincir marketlere ve özel tekellere bırakılması da doğru bir politika tercihi değildir.

'KAMUCU POLİTİKALARA DÖNÜLMELİ'

Üretim odaklı kamucu politikalara yönelinmesi gerektiğini belirten Suiçmez, şunları kaydetti: “Ülkemizde önceki yıllarda olduğu gibi salgın sürecinde de yapısal sorunları çözmek yerine 'yerli ve milli' söylemi dışında maalesef yerli üretimi ve üreticiyi korumaya yönelik somut ekonomik desteklere dayalı üretim seferberliğine yönelik kamucu tarım politikaları uygulamaya konulmamaktadır. Kovid-19 salgını sürecinde dünya ölçeğinde yeniden gündeme gelen dış ticaretteki korumacı tercihlerden ve tarımı destekleyici politikalardan ders çıkararak, ülkemizdeki dışa bağımlı özelleştirmeci destekleri azaltan 'neoliberal tarım politikaları' yerine, bir an önce üretim odaklı ulusal çıkarlara yönelik yerli üretimi ve üreticimizi koruyan ve gıda arzı sorunumuzu öncelikle iç üretimle sağlayan 'kamucu tarım politikası' değişikliğine gidilmelidir. İşe politika değişikliğinden başlamalı, kamucu politikalar sadece yasal değil, kurumsal ve finansal araçlarla birlikte yaşama geçirilmelidir. Çiftçilerimizin kâr ederek tarım ürünlerini sürekli üretebileceği olanakları güçlendirerek dış ülkelerle rekabet edebilmesi ve tüketicilerimizin de üretilen ve işlenen gıdalara uygun fiyatta sürdürülebilir bir şekilde ulaşması kamucu bir politika tercihi ile mümkündür.

ÇÖZÜME ULAŞTIRACAK 22 NEDEN

Fiyat artışının nedenlerinin irdelenmeden çözüme ulaşılamayacağını söyleyen Suiçmez, gıda fiyatlarındaki artış nedenlerini şu başlıklarla özetledi:

  • Doğa koşullarına bağlı üretimin kuraklık, sel, don vb iklime bağlı dönemsel ve bölgesel değişikliklerden etkilenmesine bağlı üretim azlığı.
  • Salgın gibi küresel şokların üretimdeki arza, tüketimdeki talebe, tedarik zincirindeki kırılmalara, mevsimlik işgücü piyasasına, uluslararası ticarete etkisiyle

oluşan fiyatların etkisi.

  • Genel ekonomi politikaları içerinde tarım sektörüne biçilen rol ve ayrılan payların miktarı.
  • Dünyada tarımsal girdi, gıda tedarik zinciri ve gıda sanayinde var olan tekelci yapı ve ülkemizdeki güçlü etkisi.
  • Ülkemizde tarım sektörünün kronikleşen yapısal sorunlarının çözülememiş olması.
  • Türkiye’de güncel ve sağlıklı veri yetersizliğinde gerekli planlama, proje ve projeksiyonların yapılamaması.
  • Tarım dışı amaçlı arazi kullanımının artması ve/veya yanlış tarım politikaları nedeniyle çiftçinin üretimden vazgeçmesi nedeniyle üretim alanlarının

azalmasına bağlı üretim azlığı.

  • Etki analizi yapılmış tarımsal desteklerle ülkesel ve bölgesel düzeyde yönlendirilmesi gereken tarımsal üretim planlamasının olmayışı, arz talep dengesizliği

sonucu yurtiçine arz edilen üretim miktarının azlığı .

  • Ülkemizde yetersiz miktarda ve zamanında ödenmeyen destek miktarları nedeniyle çiftçimizin dünya çiftçileri ile rekabet edemeyişi.
  • Dışa bağımlı mazot, gübre, yem, tohum, ilaç gibi temel tarımsal girdi maliyetlerindeki artışın üretim maliyetini yükseltmesi, girdilerde maliyeti azaltıcı KDV/

ÖTV indirimi olmaması.

  • Öz sermayesi yetersiz çiftçinin üretime uygun kredi koşulları ortamı oluşturulmaması nedeniyle ipotek konulan üretime araçlarının icra yoluyla alınması

sonucu üretimdeki azalma.

  • Önceden açıklanan gerçekçi alım fiyatlarının olmayışı ile ürün alım garantisinin yetersizliği/yokluğunda üreticiye ödenen fiyatların üretimde devamlılığa

olumsuz etkisi.

  • İklime bağımlılığı azaltacak sulama yatırımlarının ve verimliliği artıracak arazi toplulaştırma hizmetlerinin yetersizliği nedeniyle verim düşüklüğünün üretime

olumsuz etkisi.

  • Ülke içi üretimin yetersizliği nedeniyle gerekli olan ancak yetersiz kalan stokların yurtdışından karşılanması gereği.
  • Yurtdışı ülkelerdeki üretim miktarlarındaki değişimlere bağlı ithal ürün fiyatlarının yükselmesi, döviz fiyatlarındaki artış ve TL’nin değer kaybının dış ticaret

fiyatlarına olumsuz etkisi.

  • Dış ülkelerin yüksek tarım destekleri ile ihracat/ithalat kısıtları dahil korumacı dış ticaret politikaları sonucu dışsatımın kısıtlanması, daha yüksek fiyata

dışalım yapılması zorunluluğu.

  • Dışalımdaki bağımlılığın ülke üretiminin orta ve uzun vadede azalmaya yol açacak olması.
  • Gıda tedarik zincirinde aracı sayısının fazlalığı ile zincir marketlerin fiyat belirleme tekeli oluşturması.
  • Güçlü demokratik üretici ve tüketici kooperatiflerinin yetersizliği nedeniyle üretici geliri azalırken tüketicilerin fahiş fiyatla gıdaya erişimi sorununun

çözülememesi.

  • Tüketicilerin gelir düzeyinin düşüklüğü ve gıda maddelerine yapılan harcamanın gelirdeki payının yüksekliği.
  • Kamu yönetimindeki düzenleme ve denetim yetersizliği sonucu fiyat spekülasyonunun önlenememesi.
  • Yerli üretimi ve üreticiyi koruyacak kamucu tarım politikaları yerine dışa bağımlı özelleştirmeci destekleri azaltıcı neoliberal tarım politikalarının kesintisiz

sürdürülme yanlışı.


Gıda Üretim Tüketim UCUZLUK