Ulusal madencilik politikası oluşturulmalı: Efsaneler değil bilimin zorunlulukları esastır
Günümüzde efsanelere ihtiyaç yok... Madencilikte en büyük koruyucu güç, bilim. Uzun vadeli bir madencilik politikası oluşturulması gerekli. Bir de sorunları çözebilecek dinamikleri harekete geçirecek kararlılık.
Madencilerin koruyucu azizesi olarak kabul edilen Santa Barbara'nın 4 Aralık tarihinde bir mağaraya yerleşmesi ve bu mağarada çalışan madencileri koruduğuna inanılması, önce Anadolu'da daha sonra da Avrupa ve tüm dünyada 4 Aralık tarihinin "Dünya Madenciler Günü" olarak kutlanmasına neden oldu. Efsaneye göre madencilerin Roma İmparatorluğu döneminde ilahi bir güçten kaynağını alan Santa Barbara isimli bir koruyucularının olduğuna inanılıyor. Adı üzerinde efsane işte...
Günümüzde ise kazalara karşı maden emekçilerini koruyacak bir efsaneye ihtiyaç yok. Çünkü madencilik bilim ve tekniği gerek yeraltı gerekse açık ocak madenciliği faaliyetleri esnasında işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından tüm önlemleri alabilecek ve kazaları önleyebilecek düzeyde gelişmiş durumda. Yani en büyük koruyucu güç, bilimin ve tekniğin gerekliliklerini yerine getirmek.
Soma, Ermenek ve son olarak Amasra... Amasra faciasının acısı hala yüreğimizde taze. Faciaların belli aralıklarla tekrar etmesi; yeterli önlemlerin alınmadığını, mühendislik tekniğinin gerekliliklerinin yerine getirilmediğinin en önemli göstergesi. Denetimlerin yetersizliğinden tutun da kamu kurumlarında liyakatsiz kişilerin üst düzey görevlere getirilmesine kadar birçok olumsuz durumun bir araya gelmesi bu faciaların tekrarlanmasının en önemli sebepleri.
ULUSAL MADENCİLİK POLİTİKASI YOK
Maden Mühendisleri Odası'nın (MMO) 2021 yılında yayınladığı, madenlerdeki iş kazalarını inceleyen çok değerli bir raporu var. İşçi sağlığı ve iş güvenliği açısından ülkemizde durumun ne kadar vahim olduğunu gösteren rakamlar bu raporda mevcut. Raporda, Avusturalya ve Polonya gibi ülkelerin madenlerindeki kaza oranları ile ülkemizdeki kaza oranlarını kıyaslanıyor. Avusturalya'nın 12, Polonya'nın ise tam 5 katı ülkemizdeki ölümlü kaza sayısı. Ulusal bir madencilik politikasının olmaması ise bir diğer büyük sorun ülkemizde. Sermayenin talepleri veya günlük ihtiyaçları karşılamak için kanun ve yönetmeliklerde değişiklikler yapılıyor ve bu değişikliklere uyum sağlanılması bekleniyor. İzlenen bu yöntem ve politikasızlık sorunları daha da kangrenleştiriyor. Meslek odalarının, STK' ların ve sektörün diğer bileşenlerinin de katkılarıyla bilimi ve tekniği esas alan uzun vadeli bir madencilik politikası oluşturulması gerekli. Tabi ki mevzuatlar da bu politikaya uygun hale getirilmeli.
NEOLİBERAL POLİTİKALAR ÇIKMAZDA
Ülkenin enerji ve maden arz güvenliğinin sağlanabilmesinin şartı ise yerli kaynaklardan azami oranda yararlanılmasından geçiyor. Yerli enerji hammaddelerinden yararlanılarak ancak ithalat rakamları düşürmek mümkün olabilir. 80'li yıllarla başlayan ve özelleştirmeleri teşvik eden neoliberal politikalar ülkeyi madencilikte, özellikle de enerji ihtiyacının karşılanmasında dışa bağımlı hale getirdi. Bu sistemin her yönüyle çıkmaza girdiği görülüyor. Üretimdeki tecrübesini kaybetmiş, siyasi etkilerle liyakatsiz kadroların elinde yok olmaya yüz tutan kamu kurumları yeniden yapılandırılarak toplumun ihtiyacını karşılayacak duruma getirilmelidir.
DİNAMİKLERİ HAREKETE GEÇİRMEK
Ülke madenciliğinin sorunları çok fazla. Ancak bu sorunlar çözülemeyecek sorunlar değil. Yeterki çözebilecek dinamikleri harekete geçirecek siyasi irade ve bürokrasi bu kararlılığa sahip olsun. Emeğin gerçek değerini bulduğu ve maden emekçilerinin daha sağlıklı ve güvenilir koşullarda çalışmalarını sürdürdüğü günlerde '4 Aralık'ları kutlamayı diliyor, tüm maden emekçilerimizin Dünya Madenciler Günü'nü kutluyorum.
(*) TMMOB Maden Mühendisleri Odası 2. Başkanı/ Maden Mühendisi
ENGELLİ BİREYLERE ÖRGÜTLENME ÇAĞRISI
HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, kamu ve özel sektörde işçi statüsünde çalışan engelli işçilerin sendikal mücadeleye dahil edilmesi için çaba sarf ettiklerini belirterek, engellileri konfederasyonda örgütlenmeye davet etti.
Arslan, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, OECD-AB ve Türkiye verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15'inin engelli bireylerden oluştuğuna, buna göre dünyada 1 milyar engelli birey bulunduğuna işaret etti. Türkiye'de ise nüfusun yaklaşık yüzde 6,9'unun engelli bireylerden oluştuğunu belirten Arslan, engellilerin de herkesle aynı hak ve özgürlüklere sahip olduğunu vurguladı.
KOTO SORUNU ACİLEN ÇÖZÜLMELİ
Engelli çalıştırmakla yükümlü olan iş yerlerinde kota açığının 2022 yılı temmuz sonu itibarıyla kamuda 4 bin 197, özel sektörde ise 23 bin 225 kişi olduğunu bildiren Arslan, "Kota sorununun acilen çözülmesini, sektörde kotaların doldurulabilmesi için teşviklerin artırılmasını ve yeni koşulların iyileştirilmesini, engellilerin mesleklerine ilişkin alanlarda kadro düzenlemelerinin yapılmasını talep ediyoruz." ifadelerini kullandı.