‘Önümüzdeki dönem gündemi biz belirleyeceğiz’
Rusya'da düzenlenen II. Uluslararası Rus Dostları Kongresi'nin ikinci gününde açılış konuşmasını Sergey Lavrov yaptı. Rus diplomat, kolektif Batı’nın başarısızlığına dikkat çekti. Kongre’de, çok kutupluluğun yanı sıra Rusya'ya karşı sürdürülen hibrit savaş da ele alındı
Kongrenin ikinci gününün ilk bölümü daha çok Rus Dostları Hareketi içerisindeki idari konulara yoğunlaşırken, salona girer girmez tüm katılımcıların ayakta alkışladığı Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, konuşmasına Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ilettiği mesajı okuyarak başladı.
Katılımcılara iyi dileklerin sunulduğu mesajda, ayrıca Rus Dostları Hareketi'nin Rusya hakkında yurtdışında objektif ve güvenilir bilgilerin yayılmasına yardımcı olduğu, kara propagandayı ortaya çıkarttığı ve Rus izolasyonuna karşı koyduğu belirtildi.
'DAHA ADİL BİR ÇOK KUTUPLU DÜZEN'
Sergey Lavrov, Rusya'nın diğer devletlerin iç işlerine karışmamaya dayalı barışçıl ve yapıcı bir dış politika izleyeceğini vurgulayarak, ülkesinin “tüm insanlığın refahını sağlamak” üzere tasarlanmış “daha adil birçok kutuplu düzeni” savunduğunu açıkladı.
Etkinlikte dile getirilen konuların önümüzdeki yıllarda uluslararası gündemi belirleyeceğini vurgulayan Lavrov, “Batılı elitlerin küresel bilgi ve kültür alanı da dahil olmak üzere Rusya'nın izolasyonuna yönelik yıkıcı politika rotasının” ve genel olarak Rusya ile ilgili her şeyi yok etme girişimlerinin “tamamen başarısız olduğuna” dikkat çekti.
Rusya'nın ABD ve Avrupa da dahil olmak üzere “Her yerde çok sayıda hem gerçek hem de zaman içinde kendini kanıtlamış dostu var.” diyen Lavrov, sözlerini “Ve hepsi sadece bize ilgi göstermekle kalmıyor, aynı zamanda tüm dünya dinleri ve medeniyetleri için ortak olan, savunduğumuz değerleri de paylaşıyor.” ifadeleriyle noktalandırdığında, coşkuyla ayağa kalkan Afrika delegasyonları kendi dillerinde sloganlar attı.
YENİ SÖMÜRGECİLİK VE DOLAR
Kongrede Batı'nın kendisi de dahil olmak üzere küreselleşmeye karşı çıkıldığı fikrine dair pek çok kanıt vardı. Eski ABD Senatörü Cynthia McKinney'in performansı da bunu doğrulayan örneklerden biriydi. McKinney, sömürgecilik ile yeni sömürgecilik arasındaki farktan bahsederek yeni sömürgeciliğin ana kontrol aracının her şeyden önce “Amerikan doları” olduğunu söyledi ve “ulusal para birimlerinin egemenliği olmadan çok kutupluluğun var olamayacağını” vurguladı.
SNOWDEN İÇİN TEŞEKKÜR
Katılımcılar arasında en çok ilgi gören isimlerden biri de konuşmasında Batı'daki ifade özgürlüğü krizine dikkat çeken eski CIA analisti Larry Johnson'dı. ABD'nin dünyanın geri kalanına patronluk tasladığı günlerin sona ermekte olduğunu vurguluyan Johnson, Rusya'nın 2022 yılında Kiev rejimine karşı başlattığı özel askeri operasyonun “sözde kurallara dayalı uluslararası düzenin” çözülmesine yol açacak bir dizi olayı harekete geçireceğini ne Moskova ne de Pekin hayal edebilirdi gözleminde bulundu.
ABD'nin, Soğuk Savaş döneminde gerçekleri yazmadığı gerekçesiyle Sovyet gazetesi Pravda ile alay ettiğini hatırlatan Johnson, şimdi aynı şeyin Batı'da yaşandığını vurguladı. “Ülkemizdeki bağımsız sesler susturuluyor.” diyen ABD’li analist, Edward Snowden'a sığınma sağladığı için “Bir gün Rusya'ya teşekkür edeceğim zamanın geleceği aklımın ucundan bile geçmemişti.” ifadelerini kullandı. ABD’de ifade özgürlüğünün olmadığını söyleyen Johnson, ne Ukrayna hapishanelerinde öldürülen gazeteci Gonzalo Lira’dan ne de Julian Assange’dan bahsedilebildiğini söyledi.
FEMİNİSTLER DARYA İÇİN NEDEN SESSİZ?
İtalyan yazar ve gazeteci Prenses Vittoria Alliata di Villafranca, Batı'daki feminizm akımının sahteliğine yer verdiği konuşmasında, Rus nefretinin bir başka boyutunu gündeme getirdi. 2022 yılında babası Aleksandr Dugin'in arabasına yerleştirilen bomba düzeneğinin patlaması sonucu yaşamına yitiren Darya Dugina'yı hatırlatan Prenses Alliata, Batı'nın böylesine değerli kadının öldürülmesinin ardından sessiz kalmasını sorguladı ve bunun sebebi “Rus olması mı?” diye sordu.
HİBRİT SAVAŞ
Kongrenin ikinci gününde de bir konuşma yapan Rusya Dışişleri Sözcüsü Mariya Zaharova, bu sefer Rusya'ya karşı yürütülen “hibrit savaşa” dikkat çekerek, Batı kaynaklı dezenformasyonun faaliyet alanlarını sinemanın, müziğin, eğlencenin ve “haberciliğin” kesiştiği noktada bulunduğunu aktaran Zaharova, hibrit savaş kaynaklarının artık “Kiev rejimine hizmet etmeye ve Rusya'yı şeytanlaştırmaya” ayrılmış durumda olduğunu belirtti.
Batılılara daha çocukluktan itibaren medya yapımları üzerinden Rusların “saf kötülük” olduğu fikrinin aşılandığını kaydeden Dışişleri Sözcüsü, bu karalamanın tüm Avrasya halkları için geçerli olduğunu söyleyerek, Kazak halkının aşağılandığı 2006 yapımı “Borat” filmini gündeme getirdi. Aynı şekilde Kovid 19 krizinde bir Çin fobisi yaratıldığını, zamanla tüm Asyalıların suçlu ilan edildiğini hatırlattı.
Bloomberg, Associated Press, Reuters gibi medya kuruluşlarının gizli servislerin kontrolünde olduğunu açıklayan Zaharova, bu kurumlarda çalışan gazetecilerin ezici çoğunluğunun manipüle edildiğini ve kullanıldıklarının farkında dahi olmadıklarını söyledi. Zaharova son olarak, Naziler de propaganda şampiyonuydu ama “savaşı biz kazandık” diyerek sözlerine nokta koydu.
'ANA AKIMLA SAVAŞMAK ANLAMSIZ'
Kongrenin merakla beklenen konuklarından biri de Brezilyalı gazeteci ve siyasi uzman Pepe Escobar'dı. Ana akım Batı medyasının nasıl işlediğini görmek için yıllarca Batılı gazetelerde çalıştığını ifade eden Escobar'a göre Associated Press gibi haber ajansları, gerçeğin asla bir kriter olarak ele alınmadığı, hakikatin saptırıldığı, gazetecilerin patronlarının gündemine göre yazdığı devasal haber merkezlerinden başka bir şey değil. Bu kurumlarda çalışan gazetecilerin Rusya, Çin, İran gibi ülkeler hakkında neyin yazılıp yazılamayacağını çok iyi bilmek zorunda olduğunu söyleyen Escobar, dışarıdan dikte edilen “değiştirilmiş, manipüle edilmiş bilginin” tüm dünyaya bu propaganda makinelerinden yayıldığını aktardı.
Batı ana akım medyasıyla savaşmaya çalışmanın anlamsızlığına dikkat çeken siyasi uzman, Rus lider Vladimir Putin'in ABD'li gazeteci Tucker Carlson ile yaptığı röportajın internet üzerinden “kesilmemiş” olarak nasıl tüm dünyaya ulaştığını hatırlattı ve sosyal medya platformlarına odaklanılması gerektiğini vurgulayarak sosyal ağların potansiyeline dikkat çekti.
ZAFER KAÇINILMAZ
Çok kutupluluk forumunda dile getirilen ana konu son derece net:
Dünya çoğunluğu bizim yanımızda. Kongre, saldırı altındaki Rusya ve Çin gibi ülkeler ile BRICS gibi uluslararası örgütlerin karşılıklı saygı üzerine kurulu çok kutuplu yeni bir dünya düzeninin inşası için kararlı olduğunu kesin olarak ortaya koydu. Elbette Moskova'da işittiğimiz güzel sözler, heyecan verici fikirler, bizim gibi düşünenlerin çoktan kazandığı anlamına gelmiyor. Ancak insanlık onuru için zaferin önünde sonunda kaçınılmaz olduğunu gösteriyor ve Aleksandr Dugin'in tabiriyle ifade etmek gerekirse tüm “gerçek insanların” bunu beklediği yepyeni bir başkaldırma döneminin içerisinde olduğumuzu vurguluyor. Çok kutuplu bir dünya için ümit Asya’da doğdu ve artık engellenemez biçimde tüm kıtalara yayılıyor.
ÇOK KUTUPLULUK VE ULUSLARARASI HUKUK
Forumda Türkiye’den kürsüye çıkan başka bir isim de Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem İlker Mutlu’ydu. Mutlu’nun ifadesiyle, “sömürgeci güçler ve müttefikleri, dünyanın diğer bazı bölgelerinde ya da tamamında yeni bir hegemonya oluşturmak için” bir yapı kurdu. Bu yapı, tüm rakiplerini tereddüt etmeden “sindirmeye ya da yok etmeye” yöneldi. Profesör, tek kutuplu dünyanın bunun bir sonucu olduğunu söyledi. Mutlu, çok kutupluluğun tüm bu tablonun aksine, “birbirlerinin sınırsız yayılma çabalarını engelleyecek karşı güçlerden oluşan bir dünya” yarattığını vurguladı. Dolayısıyla Mutlu, çok kutuplu bir dünyada, “egemenlerin birbirlerine karşı yükümlülüklerini yerine getirdikleri pratik bir uluslararası hukukun” söz konusu olduğunu vurguladı. Profesör, daha sonra Türkiye’nin 1980'lerden beri emperyal-hegemonik yapının desteklediği terör saldırılarında binlerce vatandaşını kaybettiğini ifade etti ve “Donbass bölgesinde 2014'ten bu yana sivilleri hedef alan ve binlerce insanın hayatını kaybettiği vekil savaşa” dikkat çekti. Gazze’deki son olaylar da dahil tüm bu benzer saldırıların “çok kutuplu bir dünyanın gerekliliğine şüphe bırakmadığını” belirten Türk hukukçu, Küçük Asya, Orta Doğu, Kafkasya, Donbass ve gezegenin daha birçok yerindeki halkları kurtarmak için “saldırganlarla orantılı güce sahip müttefiklere ihtiyaç olduğuna” işaret etti.
ANTİ-EMPERYALİST DUYGULARA SOMUT ÖNERİLER
Kongrede Türkiye'yi temsilen bir konuşma yapan Hacettepe Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Murat Özdemir, ilk olarak borç emperyalizmini ele alarak, artan küresel borçluluğa rağmen borçluların “küresel bir örgütü bulunmadığını” söyledi. Doların altına endekslenmediği bir dünyada, borç verenlerin “değer üretmeden borç verdiği”, borç alanların ise “borçlarını değer üreterek ödemek durumunda” olduğu gözleminde bulunan Özdemir, gelinen noktada eşitler arasında “bariz istismar ve sömürü düzeneği” bulunmaktadır ifadelerini kullandı. Profesör, “Dünya çapında borçlu devletler örgütü kurulması” meselesi tartışılmaya açılmalı önerisini sundu.
İkinci olarak fikri mülkiyet haklarına değinen Özdemir, bu kapsamda merkez kapitalist dünyanın, “dünyanın geri kalanına ait ne varsa bedelsiz talan edip kalkındığını” belirterek, fikri mülkiyet hakları meselesinin, bu kapsamda “daha eşitlikçi bir şekilde yeniden düşünülmesi” gerektiğini ifade etti.
Son olarak, “uluslararası göç ve iltica düzeni” hakkındaki önerilerin ön plana çıkartılması gerektiğini belirten Profesör, üretimin en temel unsuru olan emeğin, “gelişmekte olan devletlerin sınırlarına hapsedildiğini” söyledi. Bunun neo-liberal söylem açısından bir çelişki oluşturduğunu kaydeden Özdemir, mültecilerin varmak istediği bölgelerin, “kolektif emperyalist bloğu oluşturan ülkeler” olduğunu aktardı ve bu mültecilerin geldiği ülkelerin “emperyalist yayılma nedeniyle yaşanmaz hale geldiği” gözleminde bulundu.