15 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Uluslararası Stratejik Araştırma Enstitüsü: Ekonomik zorunluluklar 'Mavi Vatan' politikasını ılımlı hale getirdi

İngiltere merkezli düşünce kuruluşu, Türkiye'nin ekonomik gereksinimleri nedeniyle bölgedeki sert politikalarını yumuşattığını yazdı. Mavi Vatan'daki politikanın ılımlı bir hale geldiği belirtilen raporda,  bu durumun bölgesel ilişkilerde çözülmeye yol açtığı kaydedildi.

Uluslararası Stratejik Araştırma Enstitüsü: Ekonomik zorunluluklar 'Mavi Vatan' politikasını ılımlı hale getirdi
A+ A-
HABER MERKEZİ

Dünyanın en önemli düşünce kuruluşları arasında gösterilen İngiltere merkezli Uluslararası Stratejik Araştırma Enstitüsü (IISS), iki yıllık bir çalışmanın ardından “Doğu Akdeniz'de Türbülans: Jeopolitik, Güvenlik ve Enerji Dinamikleri” başlıklı raporunu yayınladı.

Doğu Akdeniz'deki güvenlik görünümünün ele alındığı dosyada, deniz alanı iddialarının, enerji paylaşımı tartışmalarının ve kurulan yeni ittifakların çatışma riskini artırıp artırmayacağı incelendi.

“Bölgede devletler arası çatışma potansiyeli ne kadar büyük? Çeşitli yerel oyuncuların hırsları, endişeleri ve yetenekleri neler? Enerji işbirliği için bir temel oluşturabilir mi yoksa tam tersine savaş nedeni olabilir mi? Bölgesel gruplar bir güvenlik mimarisine dönüşebilir mi? Dış güçler için fırsatlar ve riskler nelerdir?” sorularına yanıt aranan raporda; Doğu Akdeniz havzası şöyle nitelendi:

Türkiye ve İran gibi iki revizyonist küresel orta gücün ortaya çıkışına tanıklık eden bölge;

Rusya'nın küresel dirilişi ve Batı'ya karşı yenilenen meydan okuması için bir test alanı;

Çin'in Kuşak ve Yol İnisiyatifi (BRI) aracılığıyla yaptığı altyapı yatırımlarının alıcısı;

ABD'nin Orta Doğu'dan çekilmesinden bu yana siyasi ve güvenlik boşluklarının damgasını vurduğu bir alan;

Körfez Arap ülkelerinin küresel nüfuz arayışlarında güçlerini yansıttıkları bir bölge;

Yeni, rekabetçi kıtalararası enerji ve jeo-ekonomik koridorlar için muhtemel, ancak tartışmalı ve geçici bir yol...Uluslararası Stratejik Araştırma Enstitüsü: Ekonomik zorunluluklar 'Mavi Vatan' politikasını ılımlı hale getirdi - Resim : 1

STRATEJİK YÖNELİM MÜTTEFİKLERLE ÇELİŞİYOR

Raporun odak noktası Türkiye oldu.

“Türkiye'nin Kıbrıs'ı işgal etmesi olası değildir, ancak tanınmayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin doğrudan ilhakı düşük de olsa ihtimaldir.” denilen raporda, “Bir yanda Türkiye, diğer yanda Kıbrıs ve Yunanistan arasında, muhtemelen Fransa'nın da katılımıyla, gerginlik ve restleşmenin yeniden başlaması, mevcut kırılgan yumuşamanın üzerinde asılı duran bir olasılık olmaya devam etmektedir.” ifadeleri yer aldı.

Rapor, şöyle devam etti:

“Türkiye, ekonomik zorunluluklar nedeniyle bölgedeki sert politikalarını yumuşatmış olsa da, ülkenin stratejik yönelimi şu anda görünürdeki müttefiklerinin çoğuyla çelişiyor. Coğrafi konumu, büyüklüğü, askeri gücü ve agresif politikaları sayesinde Türkiye, Suriye ve Libya'ya güç projeksiyonu yaparak yakın çevresini şekillendirmeyi başaran tek bölge ülkesi olmuştur. Bununla birlikte, yaşadığı ekonomik kriz ve en önemli NATO müttefiklerinin yanı sıra diğer Doğu Akdeniz ülkeleriyle olan sorunlu ilişkileri, bölgede liderlik rolü oynamasını engellemektedir.

Yeniden seçilmesinden güç alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gözünü Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Atatürk'ün mirasına eşdeğer bir miras inşa etmeye dikmiş durumda. Bu durum, Yunanistan ve Kıbrıs ile denizde yeniden gerginlik yaşanması ve İsrail, Mısır ve Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri gibi bölgesel güçlerle gerilimin yeniden alevlenmesi potansiyelini taşıyor. Bununla birlikte, bölgesel direniş ve ekonomik gereklilikler, Mavi Vatan'ın maksimalist denizcilik duruşunu ılımlı hale getirmiş ve bölgesel ilişkilerde bir çözülmeye yol açmıştır. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki çıkarlarını gözetmesi, başta ABD ile olan değişken ilişkileri ve Rusya ile olan karmaşık rekabeti olmak üzere diğer birçok çıkarına ve ilişkisine de bağlıdır.”

NATO TÜRKİYE'Yİ KONTROL EDİYOR

Raporun “Dış Güçler” bölümünde ise Doğu Akdeniz'deki gerginlikleri azaltmada ve Türkiye'nin hak ve menfaatlerinden kaynaklanan faaliyetlerini baskılamada NATO'nun önemi vurgulandı.

Avrupa Birliği'nin bölgenin merkezi ticari ve ekonomik ortağı olmaya devam ettiği, ancak “Güney Kıbrıs'ın 2004'te AB'ye alınması, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin uzaması ve Türkiye'nin AB'de Türkiye karşıtı bir önyargı olduğunu düşünmesi” nedeniyle AB'nin diplomatik gücünün zayıf olduğu kaydedilen raporda, “NATO'ya ise daha olumlu bakılmaktadır.” denildi. Raporda, “NATO, Fransa, Yunanistan ve Türkiye arasında 2020'de yaşanan yüksek gerilimli dönemlere rağmen, düzenli askeri tatbikatlar yoluyla çatışmasızlık yolları sağlamakta ve temel bağlantıları sürdürmektedir.” ifadeleri kullanıldı.

Bununla birlikte, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki çıkarlarını gözetebilmesi için ABD ve NATO müttefikleri ile ilişkilerini düzeltmesi, Rusya ile dostluğunu ise gözden geçirmesi tavsiye edildi.

DENİZ HUKUKUNUN YETERSİZLİĞİ KANITLANDI

Raporun son bölümünde ise Doğu Akdeniz ülkelerine dair öngörüler yer aldı. Değerlendirmelerin dikkat çeken kısımları şöyle oldu:

TÜRKİYE: Türkiye ve Yunanistan, hukuk savaşını diplomatik cephaneliklerinin bir parçası olarak kullanırken, mevcut uluslararası hukuk çerçeveleri, deniz anlaşmazlıklarının çözümünde yetersiz kalmaktadır. Çok taraflı örgütler ve özellikle Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) aracılığıyla hazırlanan ve uygulanan deniz sınırlarına ilişkin uluslararası hukukun, Doğu Akdeniz'deki deniz sınırı anlaşmazlıklarını çözmede yetersiz kaldığı kanıtlanmıştır.

GÜNEY KIBRIS: Güney Kıbrıs, kendisini Türkiye'nin bölgesel rakiplerini birbirine bağlayan Doğu Akdeniz ağlarına yerleştiriyor. Son beş yılda stratejik duruşunun içe dönük bir aktörden dışa dönük bir aktöre dönüşmesi, resmi ittifak eksikliğini telafi etmek için stratejik derinlik kazanma çabası anlamına geliyor. Lefkoşa, geleneksel hamisi Yunanistan'ın yanı sıra ABD ile ilişkilerini geliştirmeye, Rusya ile ilişkilerini azaltmaya ve Mısır ve İsrail ile ilişkilerini güçlendirmenin yanı sıra Körfez ülkeleriyle ilişkilere yatırım yapmaya ağırlık veriyor.

MISIR: Mısır'ın dış politikada etkili olma arzusu, yapısal zayıflıkları tarafından kısıtlanmaktadır. Mısır, bölgesel liderliğini pekiştirmeyi, Türkiye'yi çevrelemeyi ve kara sınırlarını güvence altına almayı hedefliyor. Mısır'ın diplomatik manevra alanı, dış desteğe bağımlılığı, sınırlı güç projeksiyonu ve iç ekonomik sıkıntıları nedeniyle kısıtlı.

İSRAİL: İsrail, bölgesel güvenlik ve enerji entegrasyonunun peşine düşmüştür, ancak nihai önceliği ulusal savunma olmaya devam etmektedir. Ulusal güvenlik, İsrail devlet yönetiminin tüm yönlerine hakim olmaya devam etmektedir. Ekim saldırısının yarattığı güvenlik ve psikolojik şokun önümüzdeki yıllarda stratejiye yön vermesi muhtemeldir. Çatışmaların devam etme ihtimali oldukça yükselmiştir ve İsrail toplumunu ve yakın çevresine bakışını dönüştürmesi muhtemeldir.

FİLİSTİN: Filistin sorununun adil bir çözüme kavuşturulması olasılığı düşüktür ve bu durum bölgesel savaş riskini körüklemektedir. İsrail'in sertleşen işgali, Filistinli gruplar arasındaki derin bölünmeler ve HAMAS ile İsrail arasındaki 2023 savaşı, yakın vadede Filistin devletine yönelik herhangi bir hareketi engelliyor. ABD'nin diplomatik çabalarında önemli bir yenilenme olmadığı sürece, zayıf da olsa tek gelişme ihtimali, Suudi-İsrail normalleşmesinin Filistin Yönetimi için önemli faydalar sağlayıp sağlamayacağına bağlı.

LÜBNAN: Lübnan'ın siyasi ve ekonomik çöküşü onu potansiyel bölgesel fırsatlardan izole ediyor. Devletin Hizbullah tarafından ele geçirilmesi, ekonomik çöküş ve zayıf yönetim Lübnan'ın ortaklarını ve yatırımcılarını uzaklaştırıyor. Lübnan ile İsrail arasında 2022'de ABD'nin arabuluculuğunda imzalanan deniz sınırı anlaşmasının, iki ülke arasındaki çatışma üzerinde pek olumlu bir etkisi olmayabilir.

LİBYA: Libya'da otorite, toprak ve kaynaklar üzerindeki iç rekabet, iç işlerine kalıcı dış müdahaleyi garanti ediyor. Türkiye'nin yanı sıra Rusya ve Mısır da en etkili yabancı oyuncular olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye'nin 2019-20 çatışmaları sırasındaki askeri müdahalesi ve 2019'da Ankara ile Trablus arasındaki deniz sınırlarının belirlenmesi, Libya krizi ile Doğu Akdeniz'deki anlaşmazlıklar arasında kalıcı bir bağ kurdu.

SURİYE: Suriye bölgesel bir oyuncu olmaktan ziyade dış rekabet için bir arena olmaya devam ediyor. Arap normalleşmesine ve imrenilecek coğrafi konumuna rağmen Suriye, Körfez ülkelerini Avrupa'ya bağlayan büyük bağlantı projelerinin ve muhtemel koridorların dışında kalmaya devam etmektedir. Güvensizlik, yaptırımlar ve yüksek düzeydeki siyasi risk, Suriye'yi, kendisine sempati duyan hükümetler için bile cazip olmayan bir ortak haline getirmektedir.

Mavi Vatan Akdeniz