29 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ümran Safter bir mahkûmiyet daha aldı: ‘Başka mağdurlar olmasın diye dava açtım’

‘Umudun Kanadında’ ve ’48 Vagon’ adlı belgesellerde ismi künyeden çıkarılan Gazeteci Zehra Yılmaz’ın açtığı dava sonuçlandı. Ümran Safter her iki belgeselden dolayı tazminat ödemeye mahkûm oldu. Yılmaz ve avukatı Aker Çıtak, süreci Aydınlık’a anlattı: Suistimaller engellenmeli!

Ümran Safter bir mahkûmiyet daha aldı: ‘Başka mağdurlar olmasın diye dava açtım’ Ümran Safter kimdir? Ümran Safter mahkumiyet

Gerçek adı Ümmühan Sharma olan Ümran Safter, Fikir ve Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklı Haklara Tecavüzün Önlenmesi ve Tanzimi davasından mahkûm oldu. Safter, Gazeteci Zehra Yılmaz’a, en az 1 milyon 200 bin TL ve 180 bin TL maddi tazminat, 50 bin TL de manevi tazminat ödeyecek.

Yapımcı Safter, “Umudun Kanadında/On The Wings Of Hope” ve “48 Vagon”belgesellerinden Gazeteci Zehra Yılmaz’ın adını çıkardı. “Umudun Kanadında” belgseli, Yılmaz’ın Suriye iç savaşına tanıklığını ve Ege Denizi'nde mültecilerle birlikte içinde bulunduğu botun batmasının ardından hem denizde hem de Yunanistan'da yaşadıklarını anlatıyordu. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle hazırlanan “48 Vagon”  belgeseli de, İkinci Dünya Savaşı sırasında kutsal emanetlerin İstanbul’dan tahliyesini konu ediniyordu. Safter, belgesellerin yapımı sırasında Yılmaz’ın ismini künyeden çıkarmış ve kendi ismini yapımcı ve yönetmen olarak kullanmıştı.

Bunun üzerine Gazeteci Zehra Yılmaz, 2021 yılında Ümmühan Sharma hakkında İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nde Fikir ve Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklı Haklara Tecavüzün Önlenmesi ve Tanzimi davası açtı. 3 yıllık sürecin ardından mahkeme Ümran Safter’i maddi ve manevi tazminata mahkûm etti.

Mahkeme ayrıca  Safter'e ait yapım şirketi tarafından yayılan ve çoğaltılan tüm kopyaların toplatılmasına karar verdi.

Ümran Safter bir mahkûmiyet daha aldı: ‘Başka mağdurlar olmasın diye dava açtım’ - Resim : 1

‘BİR DAHA TELİF İHLALİ OLMASIN DİYE DAVA AÇTIM’

Aydınlık’a konuşan Gazeteci Zehra Yılmaz, davanın telif hakları konusunda mağdur olan herkes için bir emsal teşkil etmesi istediğini söyledi.

Yılmaz, “Yasal süreci başlattım. Çok sıkıntılı bir dönemdi. Bu yasal süreci başlatmanın tek sebebi başka mağdurların olmamasıdır. Piyasada gazeteci kimliği adı altında birbirimize çok güveniyoruz. Kesinlikle her zaman bir sözleşme imzalamak şart. Türkiye'de bu ihlaller çok zor. ‘Mağduriyetiniz giderilir mi yıllar sürer gibi’ olumsuz yanıtlar aldım. Ancak Avukatım Aker Çıtak, ‘Bu davayı kazanırız çünkü haklıyız’ dedi. Neticede de kazandık.” diye konuştu.

Umudun Kanadında belgeselinin uluslararası festivallerde gösterildiğini,ancak ödül alıp almadığını bilmediğini belirten Yılmaz, uluslararası alanda da sürecin takipçisi olacağını belirtti. Yılmaz ayrıca Safter’le çalışan başka isimlerin de benzer bir durumla karşılaştığını kaydetti.

‘SONUÇTAN DOLAYI ÇOK MUTLUYUM’

Yılmaz, “Haksızlığa hiç gelemiyorum. Yani benim emeğimi çaldı ve bunu bir daha hiç kimseye yapmaması için bu süreci başlattım. Maddi manevi bu süreçte de yıprandım. Çünkü gerçekten hakkını aramak da bu ülkede çok pahalı bir şey ama sonuçtan dolayı çok mutluyum.” ifadelerini kullandı.

UZUN SÜREN YARGILAMALAR MAĞDURİYETİ ARTIRIYOR

Zehra Yılmaz’ın avukatı Çıtak, dava süreciyle ilgili şunları söyledi: “Ümran Hanım ve şirketi bu belgeselleri kendisi yapımcılığını üstlenmiş ve çekimini gerçekleştirmiş gibi kamuoyuna lanse etmişti. Yayına çıkarmıştı. Bunu tabii tespit edince mahkemeye başvurduk. Bütün süreci Zehra Hanım'ın gerçekleştirdiğine yönelik elimizde sayısız delil vardı. İspatlamak bizim için zor olmadı.”

Telif ihlalleriyle ilgili yaşanan hukuki zorluklara da değinen Çıtak, “Yargılamaların uzun sürmesinden dolayı bu hak ihlalleri büyük zararlara yol açıyor. Mevzuat yeterli gibi görünse de Yargılamaların uzun sürmesi yaşanan zorlukların başında geliyor” dedi.

BAKANLIK MÜDAHİL OLMALI SUİSTİMAL ENGELLENMELİ

Kültür ve Turizm Bakanlığının dava sürecindeki rolüyle ilgili sorduğumuz soruyu da yanıtlayan Çıtak, “Kültür Bakanlığı Bu davanın tarafı değil. Sadece bu gibi sanatsal yapıtlara Kültür Bakanlığı, kendisine ayrılan bütçe kapsamında destek olmak adına sponsorluk desteği veriyor. Sponsorluk anlaşmaları yapıyor.” diye konuştu.

Buna karşın Çıtak, Kültür ve Turizm Bakanlığının bu tür davaları takip ederek, idari takdir yetkilerini kullanması ve suistimallerin önüne geçmesi gerektiğini kaydetti:

“Bakanlığın bu tür olayları ve alınan mahkeme kararlarını kendisine görev sayıp idari bir yaptırıma da bağlanması gerekir. Caydırıcı bir ortam oluşturması gerekir.  Bu tür ihlallerin yayılmasından çoğalmasının önüne geçmesi gerekir. Bakanlığın yapımcıları, sanatçıları ve bu süreçlerde emeği geçen gönül insanlarına himaye etmeye yönelmesi lazım.”

DAHA ÖNCE DE HÜKÜM GİYMİŞTİ

Safter, ekim ayında sonuçlanan bir başka davada da benzer bir cezaya çarptırılmıştı. "Cazın Sultanları" belgeseli, yönetmen Mesut Gengeç ile Safter arasında yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle yarıda kesilmiş, taraflar mahkemelik olmuştu.

Safter belgeseli Gengeç’ten habersiz olarak tamamlanmış ve filmin ismini "Kapıyı Açık Bırak" olarak değiştirmişti. O davada da mahkeme, Safter'in 200 bin TL maddi ve 35 bin TL manevi tazminat ödemesine hükmetmişti. 

Son Dakika Haberleri