Devlet üniversitelerine LGBT dayatması
Batı'dan dayatılan 'cinsiyetsizleştirme' propagandası devlet üniversitelerini hedef aldı. 20 devlet üniversitesinde sivil toplum kuruluşları tarafından Avrupa Birliği (AB) fonlarıyla 'LGBTİ+ projesi' başladı.
Gençlik, çürümeye teslim olmayacaklarını duyurdu, projeyle ülkemizde kimlik siyaseti ikliminin yaratılmak istendiği bildirildi.
Ankara'daki 8, İstanbul'da 12 devlet üniversitesinde sivil toplum kuruluşları tarafından LGBTİ+ projesi başlatıldı. Proje kapsamında “öğrencilerin insan haklarına erişimi ve üniversitelerde maruz kaldıkları ayrımcılıklar” raporlanacak. Proje yürütücüleri amaçlarını “Türkiye’de LGBTİ+ haklarının sistematik olarak üniversite temelli olarak izlenmesinin temelleri atılacaktır.” diye duyurdu. Üniversitelerimizin hedef alınmaya çalışılacağına dikkat çeken Türkiye Gençlik Birliği (TGB), LGBTİ örgütlenmelerinin “yabancılaştırmayı görev edindiğini” belirtti.
İki büyükşehirdeki 20 devlet üniversitesinde, Avrupa Birliği (AB) tarafından sivil toplum kuruluşları eliyle LGBTİ+ projesi başlatıldı. Konuya ilişkin üniversitelerden bir açıklama yapılmadı. Sosyal medya hesapları üzerinden sponsorlu paylaşımlar yapan projenin yürütücüleri, AB fonlarıyla çalışmalar yürüten ÜniKuir Derneği ve Sivil Toplum Geliştirme Merkezi (SpoD). İki kuruluş, “LGBTİ+ Hakları Bağlamında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Haritalama ve İzleme Projesi”ne ilişkin resmi internet sitelerinde şu açıklamaya yer verildi:
“Avrupa Birliği tarafından desteklenen ve CEİDizler Hibe Programı kapsamında SPoD ile birlikte yürüteceğimiz projemizin çalışmalarına başladık. Üniversiteli LGBTİ+’ları merkeze alarak, Ankara’da 8 İstanbul’da 12 devlet üniversitesinde LGBTİ+ öğrencilerin mevcut durumu, insan haklarına erişimi ve üniversitelerde maruz kaldıkları ayrımcılıkları izleyerek İstanbul ve Ankara’da 20 devlet üniversitesinde, LGBTİ+ Hakları Bağlamında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği tematik alanında kapsamlı bir izleme ve haritalama çalışması yapmayı amaçlıyoruz.
YAPILACAK ÇALIŞMALAR
“Proje kapsamında yapılacak çalışmalar: İstanbul ve Ankara’daki devlet üniversiteleri mensuplarıyla yapılacak odak grup görüşmeleri. Mevzuat ve müfredat incelemesi. Politika analizi.
Paydaş analizi. LGBTİ+ Haklarına Erişim Ölçeği ve LGBTİ+’lara Karşı Ayrımcılık Ölçeği isimli 2 ölçme aracının geliştirilmesi.
İKİ RAPOR HAZIRLANACAK
“Yapılması planlanan analizler ve hazırlanan ölçekler ışığında verilerin toplanmasının ardından, LGBTİ+ Hakları Bağlamında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Raporu ve Ankara ve İstanbul’daki Devlet Üniversitelerinde LGBTİ+ Hakları ve LGBTİ+’lara Yönelik Ayrımcılık Raporu isimli iki rapor hazırlayacağız. Proje sonunda üniversitelerden elde edilen tüm veriler kullanılarak hazırlanacak interaktif grafik ve haritalar aracılığıyla, veriler karşılaştırmalı olarak paylaşılacak ve Türkiye’de LGBTİ+ haklarının sistematik olarak üniversite temelli olarak izlenmesinin temelleri atılacaktır.”
'SÖZDE RAPORLARLA ÜLKEMİZİ HEDEF ALACAKLAR'
Projeye tepki gösteren TGB Ankara İl Başkanı Can Aybars, hazırlanacak raporlarla Türkiye'de üniversitelerin hedef alınmak istendiğini vurguladı:
“UniKuir Derneği'nin AB'nin tam desteği ile üniversitelerimizde LGBTİ çalışmalarını meşrulaştırma ve normalleştirme çabasını reddediyoruz. Sözde hak mücadelesi veren ama aslında insanlığı doğasına, kültürüne, milli değerlerine yabancılaştırmayı görev edinmiş LGBTİ örgütlenmeleri AB desteği ve fonları ile Türk gençliğine saldırmaya çalışıyor. 'Cinsiyet Eşitliği Haritalama ve İzleme Projesi' adı altında üniversitelerimizde yürütülen çalışma, tüm dünyada ve ülkemizde yaratılmaya çalışılan kimlik siyaseti ikliminin devamı niteliğindedir. Ortaya çıkan raporda, sözde LGBTİ haklarının durumunu denetleme ve Türkiye'nin üniversitelerini hedef alma amacından başka bir şey yoktur. Türk gençliği, üniversitelerde LGBTİ çürümesine teslim olmaz.”
‘ANA HEDEF AİLE KURUMU’
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Psikiyatrist ve Nöropsikolog Prof. Dr. Nevzat Tarhan:
“Bu ciddi politik bir harekettir. LGBT aktivizmi medikal, tıbbi bir konu değildir. İstanbul’daki büyük devlet üniversitelerinde LGBT isimli kulüpler var. Üye oluş sebebi LGBT aktivisti olduklarından değil, protest alanı olarak seçtiklerinden. Mevcut otoriteye devlete, siyasi otoriteye karşı tepkilerini orada bulunarak gösteriyorlar. Batı’da aile kurumu çöktü. Türkiye’de de olmasın istiyorlar. ABD’de acil servise başvuranların yüzde 17’si aile içi şiddet nedeniyle. Kapitalizm içten çürüyor. Bu çalışmalarla ülkemize de yaymaya çalışıyorlar.”
Prof. Dr. Sefa Köse: “LGBTİ reklamı yapıldıkça, toplum içinde giderek yaygınlaşıyor. Daha görünür hale geliyor. Bu da genç kuşaklar için olumsuz bir durum. Çünkü LGBTİ bireyleri benim gördüğüm kadarıyla diğer insanlara göre hiç mutlu değiller. Bunda toplum baskısının etkili olduğu söyleniyor ama LGBTİ’nin artık çok geçerli olduğu, oldukça yaygınlaştığı ve serbestçe desteklendiği ülkelerde de aynı durum var. Bunlar depresyondan, anksiyete bozukluklarına kadar pek çok rahatsızlık bu bireylerde daha fazla. Elbet bir insan LGBT olabilir ama bunun dayatılmasını, toplum içerisinde adeta saldırgan bir tavırla ön plana geçmelerini de desteklemiyoruz. Üniversitelerde araştırma yapılması güzel ama propagandasının yapılması, toplumun unisex hale getirilmesi de doğru değil. Bu, toplumların ve bireylerin ruh sağlığı açısından yanlış olacaktır.”
‘EMPERYALİZM BU ÜLKENİN SIRTININ YERE GELMEYECEĞİNİ BİLİYOR’
Prof. Dr. Ahmet Akın:
“Bu işin nasıl yayıldığını gösteren en güzel kanıtı, son yıllardaki artışlar olarak görüyorum. Mesela Amerika’da bir yılda yüzde 500’e varan artış. Bu doğal, eskiden de var olan bir şey olsaydı bunu bilirdim. İkinci olarak Disney+ geldi Türkiye’ye. Tamamen bu iş için geldi. Netflix, tamamen bu çalışma için kurgulanmış bir şey… Anadolu insanıyla emperyalizmin mücadelesi. Emperyalizm şunu biliyor, biz bu ülkenin çocuklarını bir şekilde kültüründen, değerinden, cinsiyetinden, memleketinden uzaklaştırmazsak bu ülkenin sırtı asla yere gelmeyecek. Türkiye’de müthiş bir yaygınlaştırma faaliyeti var.
‘ROL MODELLERİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYORLAR’
“12-17 yaş arası çok kritik bir dönem. Bu dönemde hepimiz yaşadık cinsel kimlik karmaşaları. Rol modellerimize bakarak aştık bunları. Şimdi bu rol modeller yerine çocuklara sosyal medyadan dizilerden başka rol modeller gösteriyorlar. Yirmi yıl önce bir hocam demişti, bir çocuğu doğuştan eşcinsellerin içine koyun, o da eşcinsel olarak büyür. Bana o zaman saçma gelmişti bu laf. Ama şimdi görüyorum ki yapılmak istenen bu.”
FONLANAN LGBT BOROZANLARI AMAÇLARINI BİLE SÖYLEYEMEZ
Prof. Dr. Yıldırım Beyatlı Doğan:
“LGBT dayatması cinsel bozukluklar konusunda kendi hallerini gerçeklik kabul ederek büyük büyük konuşmaktadırlar. Oysa hasta görmeye yeni başlamış stajyer bir tıp öğrencisinin bile ona öğretilen ruhsal muayeneyi yapması halinde LGBT borazanları arasında gerçekten cinsel işlev ve/veya nesne bozukluğu olanı anında tanımlayabilir.
“Uzun meslek yıllarım boyunca eşcinsel, transvestit, transseksüel insanlarla hekim-hasta ilişkim olmuştur. Bu meslek ilişkisinde kişinin bireysel ve toplumsal varoluş bütünü içinde gerçekliğe uyumun sağlanması amaç olmuştur. Hiçbiri bugün LGBT borozanlarının sergilediği şirretliği sergilememiştir. Aksine kendi durumlarını olabildiğince uyulmayarak, bireysel ve toplumsal olarak neyi temsil ediyorlarsa onu temsil etmişlerdir. Fonlandıkça şımaran LGBT borazanlarına sorulsa amaçlarının ne olduğunu söyleyemezler.”
ANAYASAL DEĞİŞİKLİKLE FONLARIN ÖNÜNE GEÇİLMELİ
Öncü Gençlik Ankara İl Başkanı Kayahan Çetin projeye karşı şunları söyledi:
“Anket, bir bilimsel araştırma metodu ve bazı bilimsel ölçütlere göre yapılan bir araştırma yöntemidir. Bu anketin ve projenin amacı, hedefi ise başından ilan edilmiş. Bilimsel olma, gerçeğe ulaşma gibi bir kaygısı yok. Hedef; AB fonlarıyla üniversitelerde gençliğin bir ‘LGBT hakları’ sorunu ve talebi varmış görüntüsü yaratmak. Devletimizi ve üniversitelerimizi hedef haline getirmek. Z kuşağı aldatmacasıyla gençliği tek bir kalıp içine sıkıştırmaya çalışan emperyalist sistem, şimdi de Türk gençliğine ‘LGBT aktivisti’ rolü biçmeye çalışıyor. Bu yapay dayatmaların gençlikte bir karşılığı yok. ‘Sivil toplum’ örgütleri, dernek ve medya kuruluşlarının başta ABD ve AB olmak üzere, emperyalist devletlerden fon ve destek alması yasaklanmalı, gerekli anayasal değişiklikler hızla gerçekleştirilmelidir.
“Yaratıcı yıkıcılık programına ve gençliğin milli kültürünü dönüştürme projelerine para dağıtılmasına göz yummamalıyız. Bir süredir çocuklara kadar indirilen LGBT propagandası şimdi özel olarak üniversitelere odaklanacak şekilde ele alınıyor. Eş zamanlı olarak üniversitelerde ve bilimsel çevrelerde LGBT konusunda gerçekleri ortaya kayanlara karşı bir terör ortamı, linç kültürü oluşturulmaya çalışılıyor. Bu baskıcı iklime karşı cesurca ideolojik mücadeleye girmeliyiz.
“Emperyalist devletlerden para ve destek alan, aileyi ve toplumun ahlaki değerlerini hedef alan bu yozlaşmanın bugün en büyük hedefi hukuki bir dayanak kazanmaktır. Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelerde ‘cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsel ayrımcılıkla mücadele’ gibi başlıklar altında LGBT koruyuculuğu yapılmasına karşı Anayasamızda uluslararası sözleşmeleri anayasamızın üstünde kabul eden 90. madde değiştirilmelidir. Aileyi koruyan, kadın-erkek eşitliğini sağlayan kendi anayasal birikimimize dayanmalı ve geliştirmeliyiz.