20 Eylül 2024 Cuma
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Üreticinin önceliği zararının karşılanması

Fotomuhabirimiz Aykut Töleğen, afet bölgesindeki izlenimlerini yazdı: En büyük şikayet üreticinden geliyor. Ev ihtiyacından çok, devletin bir an önce ürünlerini almasını istiyorlar

Üreticinin önceliği zararının karşılanması
Sokaklardaki duvar yazılarını genellikle madenciler yazdı.
A+ A-
AYKUT TÖLEĞEN AFET BÖLGESİNDEN BİLDİRDİ

Deprem felaketinde dört haftayı geride bıraktık. Depremden etkilenen bölgede Malatya ve Kilis dışında bütün illeri dolaştık. Birçok ilçe, mahalle ve köye gittik. Aynı mahallelere daha sonra tekrar uğradığımızda yeni bir çadır kentin daha kurulduğunu gördük. Çadır kentlerin içinde çocuk oyun ve etkinlik alanları, psikososyal destek hizmetleri, aşevi, tuvalet ve duş alanları var. Bazı çadır kentler dikkat çekici bir biçimde son derece düzenli ve temiz. Çadır kentlerde yaşamak istemeyen, mahallesinin bir kenarına ve bahçesine çadır koymak isteyen depremzede sayısı da az sayılmaz. Yetkililer çadır kentlerde kalmak istemeyen depremzedeleri ikna etmeye çabalarken, onlara çadır kentlerin tuvalet ve duş alanlarını açıyor.

Üreticinin önceliği zararının karşılanması - Resim : 1
Abuzer amca köy evi yıkılsa da yaşam tarzını çadırında da devam ettiriyor.

'SALGIN HASTALIĞA RASTLAMADIK'

Yetkililerin, Adıyaman Eğriçayır Parkı çadır kentindeki çamaşırhanelerin, dışarıdan gelenlerin kullanımına da izin verdiklerini gördük. Kurulan çadırlar kısa süreliğine barınma sorununu çözse bile, mevsim ve hijyen koşullarından dolayı geçici barınma sorunu için çok daha fazla konteyner ve prefabrik eve ihtiyaç var. Bu gereksinimi konuştuğumuz bütün yetkililer söylüyor.

Son günlerde bölgede karayolları ekiplerini sıkça görmek mümkün. Depremden büyük zarar gören Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi yolu onarımının bitmesi, özellikle 112 ambulans görevlilerini çok sevindirmiş. Bölgede salgın hastalığa rastlamadık. Antakya'ya bağlı Avsuyu Köyü’ne 112 ambulansı ile sağlık taramasına gittik. Suriyeli çocuklarda uyuz vakaları gördük. Suriyeliler sağlık görevlilerine depremden önce de bu hastalığın var olduğunu anlattılar. Cep telefonumun internetini sadece haber ve fotoğraf göndermek için tasarruflu bir şekilde kullandığım için sosyal medyayı az takip ediyordum. Özellikle can kaybı hakkında tahminler yapanların bizim toplumumuzun değerleriyle hiç bağdaşmadığını gördüm. Bizim vatandaşımız enkaz altında kalan aile ferdini göçük altında bırakıp gitmez. Canlı veya cansız... Çıkana kadar enkaz başında bekler. Dolayısıyla enkaz başında bekleyen çok az sayıda vatandaşımızı gördük. Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısının daha da artacağını pek sanmıyorum. Bölgede en büyük şikayet üreticiden geliyor. Aile fertlerinin sorumluluğu bir taraftan, ticarî ilişkileri bir taraftan üreticimiz zor durumda. Konuştuğum üreticilerin çoğu ev ihtiyacından daha çok, devletin ürettikleri ürünleri biran önce almasını ve zararlarının karşılanmasını istiyorlar. Özellikle tütün üreticileri bu konuda çok dertli.

Üreticinin önceliği zararının karşılanması - Resim : 2
Hatay Güllübahçe Mahalle Muhtarı Rafet Yavrum

KARA GÖLE DOĞRU KAYDI

Depremden zarar gören yerleşim alanlarının yer değiştireceğini artık biliyoruz. Adıyaman Gölbaşı ilçesinin göl tarafı yer yer metrelerce göle doğru kaymış. Bölgede devletin konunun uzmanı ve bilim insanları ile kurullar oluşturarak kararlar vereceğini duyduk.

Üreticinin önceliği zararının karşılanması - Resim : 3
İmamlar ve müezzinler camilerini terk etmediler.

ENKAZLARDAN ÇIKAN TOZ

Enkaz kaldırma çalışmaları kısa bir zamanda bitecek gibi görünmüyor. Mahallenin bir bölgesinde yapılan çalışma esnasında çıkan toz rüzgârın da etkisiyle kilometrelerce uzağa taşınıyor. Diyeceksiniz ki, yıkım esnasında sulama yapılabilir. Yetkililer bu olağanüstü şartlarda suyu tasarruflu kullanmak istiyorlar.

Havaların ısınmasıyla birlikte sokak aralarında sınavlarına hazırlanan gençler görülmeye başladı. Onlarla sohbet ettik, "Bu travmadan kurtulmak için ders çalışıyoruz, çalışmak zorundayız." diyorlar. Genellikle onlar bize moral verdi. Bisküvi ikram ettiler.

Enkazların arasında dolaşırken, az hasarlı binalarının bahçesinde ısınmak için yaktıkları sobanın üzerinde demledikleri çaylarına ortak oldum. Konu hep gelip seçime dayanıyordu. Ortak fikir şu; hangi parti olursa olsun, bizi afetten çıkararak yaralarımızı kim saracaksa oyumuz onun.

Üreticinin önceliği zararının karşılanması - Resim : 4
Çadır kentlerde kedi ve köpek olmadığı için çocuklar kafesteki kuşlarla vakit geçiriyorlar.

'YENİDEN AYAĞA KALDIRACAĞIZ'

Hatay’ın depremden en fazla etkilenen mahallelerinden Güllübahçe Mahalle Muhtarı Rafet Yavrum ile konuşuyoruz. “Kötü bir durumdayız. Herkesin buraya gelmesi, burada olması ve bu konuda duyarlı olması lazım. Eleştiri zamanı değil. Buraya sahip çıkma zamanı. Onun için diyorum ki, hep beraber nasıl babalarımız, dedelerimiz, atalarımız burayı kurduysa biz de yıkılmış bir şehri tekrar onarmaya, tekrar yaraları sarmaya, hep beraber eksilerimizle, artılarımızla bu güzelim memleketi tekrar ayağa kaldırmak zorundayız. Hatay bilindiği gibi medeniyetler şehridir. Bütün dünyanın gözü kulağı burada. Vatandaşlarımız elini taşın altına koymak zorunda, burada dediğim gibi acılarımız büyük. Bu deprem herhangi bir yerde de olabilirdi. Biz de burada yaşayan toplum olarak şehrimize sahip çıkmak zorundayız. Kentimizi bırakmayalım, burada her kişiye bir görev düşüyor. Burası terk edilmiş bir şehir oldu. Böyle bir şehrin terk edilmemesi ve gençlerimizin buraya gelmesi gerekiyor. İnsanlarımızın buna sahip çıkması gerekiyor. Burada siyaset yapmayalım, herkesle arkadaşız, herkesle dostuz. Yaşadıklarımız kolay değil. Buraya gelen insanlarımız bizi gördüğü zaman, acılarımızı paylaşıyor. Bu depremden dolayı hiç tanımadığımız insanlarla kenetlendik. Siyaset olarak da kenetlenelim. İnsan olarak da kenetlenmemiz lazım. Şu an eleştiri zamanımız yok, vaktimiz de yok. Hepimizde hata var, aşağıdan yukarı doğru hatalarımızı ortaya koyup hayata geçirdiğimiz zaman, her şey yerli yerine tekrar oturacak. Bazı insanlarımız biz dahil kendimizi eleştiri noktasından uzakta tutuyoruz. Şu an Hatay'da enkaz çalışmaları başladı. İnşallah konuşulanlar, söylenenler bize gidenleri getirmese de, ileriye dönük güzel adımlar atacağımıza inanıyorum. Muhtarlık bölgemde 105 hânenin 100'ü yıkılmış durumda. Ama ben terk etmedim burayı, terk etmeyeceğim. Çünkü buradaki mahalleye sorumluluğum var. Hatay halkına sorumluluğum var, bu sorumluluğu yerine getirmek için elimden geleni yapıyorum. Arabada yatıyorum, çadırda yatıyorum, dışarıda yatıyorum. Ama olsun bunlar geçecek. Bu felaketten çok dersler çıkaracağız. Şu an yaşadığımız acılar bize yaşamın anlamını öğretecek.''

'HAYATA TUTUNMAK'

Üreticinin önceliği zararının karşılanması - Resim : 5

Mahallelerde az da olsa ufak ufak pazar yerleri açılmaya başladı. Az tezgâhlı bir pazar yerinde, domates seçen bir hanımefendiyle sohbet ettik. Bana "Yemek bol, aşevlerinden alıyoruz. Yemek yapmaya gerek yok, lâkin hayata yeniden bağlanmak gerek. Küçük de olsa alışveriş yaparak hayata tutunmak istiyorum." dedi.

Hatay merkez Atatürk Meydanı’nda kebapçılar tezgâhlarını açmaya başladı. Daha bir hafta öncesine kadar paranın hiç geçmediği alan ve mekânlarda ticarette çok küçük de olsa bir hareketlilik var. Dükkânından kurtardığı malını tezgâhta satan bakkala "hayırlı işler" diledim. Bir an durdum, içimden "yanlış bir şey mi söyledim" acaba dedim. Bakkalın "bunu duymayı özlemiştim" demesiyle yoluma devam ettim.

RESMİ ÇADIRLAR

Üreticinin önceliği zararının karşılanması - Resim : 6
Hasar tespit raporlarına itiraz için müracaat merkezleri oluşturuldu.

Hatay'da yıkılmış ve zarar görmüş tarihî binaların duvarlarına Kültür Bakanlığı tarafından koruma amaçlı, tescilli kültür varlığı ikaz yazılarının konulduğunu gördük. Kurtuluş Caddesi ara sokaklarına girmek güvenlik güçleri tarafından engellendi. Hasar tespit çalışmaları gözle görünür bir şekilde çok hızlandı. Kent merkezlerine kurulan çadırlarda vatandaşlar isterlerse evleriyle ilgili hasar tespit raporuna itiraz edebiliyorlar.

Üreticinin önceliği zararının karşılanması - Resim : 7
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı yıkılan tarihi eserlerimizi koruma altına almaya başladı.

BOZGUNCU YALAN

Üreticinin önceliği zararının karşılanması - Resim : 8
Depremin ilk günlerinde merkezde kurulan çadır yerleşim alanlarında kalanlar, çadır kentlere taşınıyorlar.

Hatay'ın Defne ilçesinde bulunan Sevgi Parkı'na depremin ardından ilk günlerde açık alan olması sebebiyle çadırlar yerleştirildi. Deprem bölgesine 9 Şubat'ta Genel Yayın Yönetmenimiz İlker Yücel’le ilk gittiğimizde, bu parkta kalan depremzelerle konuşmuştuk. Her taraf ağaçlık... Depremzedeler, ısınabilmek için ağaçların altında ateş yakıyorlar. Ağaçların tutuşması ciddi sorunlara neden olabilir... Ayrıca Asi Nehri üzerindeki köprülerin bazıları yıkıldı ve köprü kenarındaki alanların nehre doğru kayma tehlikesi var. Bütün bunları değerlendiren Afet Koordinasyon Merkezi, Sevgi Parkı'ndaki depremzedeleri çadır kentlere taşıma kararı aldı. Bozguncu grup depremzedeler zorla tahliye ediliyor." diye eyleme kalkıştı.

YABANCI GRUBUN FAALİYETİ!

Üreticinin önceliği zararının karşılanması - Resim : 9
Misyonerlik faaliyeti yaptıklarından şüphelendiğim grubun bir bölümü.

Samandağ'da semt pazarından geçerken bir grup dikkatimi çekti. Grubun içinde Türk de vardı, başka bir ülkenin vatandaşlarıydılar. Yanlarına gittim. Gruptaki Türk olana, burada ne görevle bulundukları bilgisini almak istediğimi söyledim. Bana "Geldikleri ülkeyi bilmediğini, su analizi yaptıklarını, depremzedelere su bulacaklarını." söyledi. Bunu devletin kurumlarının yaptığını, bu konu ile ilgili AFAD veya belediyeden izin alıp almadığını sordum. Kimseye bilgi vermek istemedikleri yanıtını verdi. Israrla hangi ülkeden oldukları soruma yanıt vermedi. Bölgenin insanı olduğu anlaşılan genç, "Hem suyumuzu vermiyorsunuz, hem de yardım edenleri engelliyorsunuz." diye bana çıkıştı.

Deprem Adıyaman