22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Üretim Devrimi Programını olgunlaştıran mücadele

Herkesin sosyalizmin çöktüğünü savunduğu bir dönemde 1 Şubat 1988’de Aydınlıkçılar Sosyalist Parti’yle tarih sahnesine çıktı. Parti emekçileri hızla etrafında topladı. Sosyalist Parti sadece 12 Eylül karanlığını dağıtmadı.

Üretim Devrimi Programını olgunlaştıran mücadele
Sosyalist Parti, verdiği mücadeleyle Türkiye İsçi Sınıfı tarihinde bir dönüm noktası olan 1989 Bahar Eylemleri ve 3 Ocak 1991 Genel Grevi’nin örgütlenmesinde öncü bir tarihi rol oynadı.
A+ A-
Derya ÇAĞLAR

Bilindiği gibi 12 Eylül 1980 Amerikancı darbesi ile Türkiye’de bütün siyasi partiler kapatıldı. Yöneticileri cezaevine atıldı.

Öte yandan 12 Eylül 1980 Amerikancı darbesi esas saldırıyı, sol-sosyalist parti ve örgütler ile işçi sınıfına, onun sendikal örgütlenmesine, demokratik kitle örgütlerine ve gençliğe yapmıştı. Uzun süren 12 Eylül karanlığı, 1980’lerin ortalarından itibaren ufak da olsa aralanmaya başlarken, bir yandan da sosyalistler arasında hem fikri planda, hem de örgütsel alanda yavaş yavaş toparlanmalar başlamıştı. Özellikle Aydınlıkçıların önderlik ettiği Yeni Olgu, sonrasında Gökyüzü dergileri ile 1984’ten itibaren çıkmaya başlayan Saçak dergisi bu toparlanmanın önemli yayın organları oldular. 1987 yılında yayınlanmaya başlayan 2000’e Doğru dergisi ise, bu sürecin doruk noktasıydı diyebiliriz.

Üretim Devrimi Programını olgunlaştıran mücadele - Resim : 1
Zonguldak Madenci Eylemi gibi ülke gündemini belirleyen eylemlerin içinde, örgütlenmesinde ve başında Sosyalist Parti vardı.

TARTIŞMALARDAN ÇIKAN KURULUŞ

Sosyalist solun büyük bir bölümü gelecekten umutsuz, karamsar, Avrupa merkezli sivil toplumculuğun etkisine girmişken ve bir kısmı da cezaevlerindeyken, eski Türkiye İsçi Partisi ve Sosyalist Devrim Partisi Genel Başkanı ve milletvekili Mehmet Ali Aybar, 1982 Anayasası’nın sosyalizme açık olduğuna dair bir demeç verdi. Bunun üzerine sosyalist aydınlar arasında bu konuda bir tartışma başladı. “Bu Anayasa ile bu şartlarda yasal bir sosyalist parti kurulabilir miydi? Kurulursa nasıl bir programa sahip olmalıydı?” Bir süre dergilerde devam eden tartışma, daha sonra Mehmet Ali Aybar’ın 12 Eylül öncesi genel başkanı olduğu Sosyalist Devrim Partisi (SDP) ve Doğu Perinçek’in genel başkanı olduğu Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP)’lilerin ve bazı örgütsüz aydınların çağrısıyla yapılan toplantılarla daha geniş çevrelere de ulaştırıldı. Örgütlü mücadele ihtiyacını özellikle Aydınlıkçılar öne çıkardı ve nihayet 1 Şubat 1988’de parti kuruldu. Bu kuruluş, herhangi bir partinin kuruluşu gibi evrak teslimi şeklinde olmadı. Sıradan bir olay değildi. 12 Eylül’ün etkilerinin belli ölçülerde devam ettiği bir ortamda, öncelikle ona indirilmiş bir darbeydi. 12 Eylül’cülerin ve onların arkasındaki emperyalist gücün yok ettiklerini sandıkları Türk sosyalistlerinin bunu fiilen reddettikleri bir kuruluştu. İkincisi; dünya çapında Sovyetler Birliği’nin kendi yöneticileri tarafından tasfiye edildiği, sosyalizmin, hem dünya ölçeğinde, hem de ülkemizde kitleler nezdinde itibar kaybettiği koşullarda, çok anlamlı bir karşı çıkıştı. Kuvvetle esen anti-sosyalist rüzgârı göğüslemekti. Üçüncüsü, sivil toplumculuğun ve her türden örgütsüzlüğün dayatıldığı, 12 Eylül öncesinden kalma yapıların kendilerini inkâr ettikleri koşullarda, bu liberal, örgüt düşmanı çizginin de geri püskürtülmesi anlamına geliyordu Sosyalist Parti. Nitekim örgütsüzlüğü savunan, örgüt düşmanlığının bayraktarlığını yapan kimi çevreler, Sosyalist Parti’den kısa süre sonra yasal partilerini kurmaya başladılar.

Üretim Devrimi Programını olgunlaştıran mücadele - Resim : 2

EMEK MÜCADELESİNİN EN ÖNÜNDE

Dördüncüsü; bütün dünya, “elveda proletarya” kampanyaları ile kuşatılır, işçi sınıfının öncü ve devrimci gücü karartılırken, Sosyalist Parti, kuruluşunda işçi-emekçi ağırlığına dayanıyordu. 60 kişilik kurucular kurulunun 31’i işçilerden oluşuyordu. Ayrıca 2 emekli işçi ve 7 de esnaf vardı kurucular arasında. Beşincisi; Sosyalist Parti Programı itibarıyla da önemli farklılıklara sahip bir partiydi. “İdeolojik Bağımsızlık” başlıklı 4. Maddesi ile, “kendi yolunu kendisi çizer” anlayışını benimseyen, teorisini, programlarını ve siyasetlerini kendisi oluşturan”(1) bir partiydi. Altıncısı, Sosyalist Parti, kuruluşundan itibaren bütün olumsuz koşullara rağmen, kendisini mücadele içinde inşa eden, özellikle işçi sınıfı ve emekçiler içinde örgütlenen bir partiydi. 1 Mayıs 1990 için öngörülen ve çağrısı yapılan “Nasırlı Eller Şaltere!”(2) genel grev çağrısı, Zonguldak Madenci Eylemi, 3 Ocak 1991 Genel Grevi v.b. ülke gündemini belirleyen eylemlerin içinde, örgütlenmesinde ve yer yer de başında Sosyalist Parti vardı. Özellikle, Zonguldak’ı 45 gün işçi demokrasisi ile yöneten madenci eyleminde Sosyalist Parti belirleyici rol oynadı. Başta o dönem Genel Başkan Ferit İlsever olmak üzere, parti kadroları, maden ocaklarında çalışan partili işçiler, eylemin örgütlenmesinde belirleyici oldular.

AHLAKİ ÇÜRÜMEYE KARŞI EMEKÇİ AHLAKI

Yedincisi; Sosyalist Parti, günümüz kapitalist-emperyalist kültürünün yarattığı yozlaşma ve çürümeyi o günden tespit ediyor ve programının 25. maddesinin başlığını, “Emekçi Ahlakı” olarak belirliyordu. Buna göre parti, “malı kaldırarak, köşeyi dönme ruhunu, havadan kazanmayı, açgözlülüğü, kapkaççılığı, vurgunculuğu, başkalarının sırtına basarak yükselmeyi, post kapmayı ve mevki düşkünlüğünü kışkırtan, toplumu unufak eden, yalnızlaştıran ve yırtıcılaştıran kapitalist rekabet düzeninin ahlakına karşı, çalışkanlığı, paylaşma mutluluğunu, insan ve doğa sevgisini, hoşgörüyü, barışı teme alan sosyalist ahlakın ve değerlerin yayılması ve kök salması için…”(3) çalışacaktı.

Sekizincisi; Kürt Meselesi’nde emperyalist merkezlerin müdahalesini önlemeye yönelik, içeride ise özellikle 12 Eylül rejiminin baskıcı ve faşist uygulamalarını engellemeye dönük eşitlik ve kardeşliği temel alan politikalar geliştirdi. Gladyo çizgisinde faaliyet içinde olanların Kasaplar Deresi gibi katliamlarına ve PKK’nın halk düşmanı eylemlerine kararlılıkla karşı çıktı. Şimdilerde ABD ve AB emperyalistlerinden aldıkları destekle sözüm ona Kürt destekçisi kesilen çevreler çıkardıkları dergilerde “Kürt” sözcüğü yerine “K…” yazabilirken, Sosyalist Parti, Kürt halkının uğradığı baskılara göğsünü siper etti ve kapatılması da Kürt Meselesi’ndeki birlik-kardeşlik çözümünden dolayı oldu. Bu yaklaşım, o denli etkili oldu ki, 1991 seçimleri sonrası oluşan DYP-SHP Koalisyonunda, hükümet, bizzat dönemin başbakanı Süleyman Demirel’in ağzından, “Devlet Kürt realitesini kabul etmiştir” diye açıklama yaptı. Aydınlıkçılar her zorlu dönemde ülkemizin bağımsızlığı ve birliği için her türlü tehlikeyi göze alır, almıştır.

BAHAR EYLEMLERi

Dokuzuncusu; bugün liberallerin de kabul etmek zorunda kaldığı, üretimle gelişme ve büyümeyi Sosyalist Parti, o günden programına yazmıştı. Parti Programı’nın 50. Maddesi “Planlama ve Karma Ekonomi” başlığını taşıyordu. Buna göre, “büyük ve toplumsal üretime, dolayısıyla ekonominin doruklarına sosyalist üretim ilişkilerinin kumanda ettiği uzunca bir kuruluş dönemi boyunca ulusal ekonominin karma karakteri korunacak, sosyalist sektörün geliştiği planlı bir ekonomi ile piyasa mekanizmaları arasındaki ilişkiyi düzenlerken, ekonominin etkin işleyişini, çalışmanın özendirilmesini ve halkın ihtiyaçlarıyla üretim arasında gerçek bağlantının kurulmasını gözetecek”ti.(4)

Parti, bu cümleden olmak üzere çıkartığı “Çözüm 2” adlı “Emekçi İktidarında Emekçi Ekonomisi” adlı broşürde de, öncelikle “Ülkeyi 1980 bunalımına getiren, Demirel’in emperyalizme bağımlı ‘serbest piyasa’ ekonomisidir” diyerek, ekonomik sorunların kaynağını saptıyor; bunun yol açtığı ekonomik bozulmayı, işsizliği ve insan kirlenmesini inceliyor, “emekçilere refah sağlayan bir ekonomi kurmanın birinci koşulu, emekçilerin iktidara gelmesidir. Ekonomide üretici olan emekçi siyasette de üretici olacaktır”(5) diyerek, ekonominin üretime ve emekçi iktidarına dayanarak düzelebileceğini öngörüyordu. Onuncu olarak ise; Sosyalist Parti, Anayasa Mahkemesi tarafından, “10.07.1992 gün, 1992/1 karar sayısı” ile kapatıldığı güne kadar verdiği mücadeleyle Türkiye İsçi Sınıfı tarihinde bir dönüm noktası olan 1989 Bahar Eylemleri ve 3 Ocak 1991 Genel Grev’inin örgütlenmesinde öncü bir tarihi rol oynadı. Sınıf mücadelesinin günümüze kadar gelen her yükselişinde 1989 Bahar Eylemleri, adeta bir milat olarak tekrar tekrar hatırlandı, yeni dersler çıkarıldı.

Darbe Sosyalist Parti Üretim