Üretimde ve istihdamda işçi kadınlar: Çalışmak istiyoruz yeter ki haklarımız verilsin
Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin düzenlediği etkinliğe çalışan kadınlar katıldı. Fabrikada, tarlada üreten de, evlere temizliğe giden de temel haklarını alabilmelerinin yolunun birlikte mücadele etmek olduğunu söyledi
İşçi kadınlar, yaşadıkları sorunları Bursa’da İşçi Kadınlar Zirvesi’nde anlattı. Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin düzenlediği etkinlikte, çalışan kadınlarla sorunlarını ve çözüm önerilerini konuştuk.
Üretimde ve İstihdamda İşçi Kadınlar Zirvesi Teksif Şubesi Konferans Salonu’nda yapıldı. Zirveyi Renault, Fiat/ Tofaş kadın işçi temsilcileri, birçok fabrikada çalışan işçi kadınlarla birlikte basın emekçisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Gazeteci Huriye Gül Kolaylı izledi. Kolaylı, 12 Eylül 1980’den sonra bu nitelikte yapılan ilk işçi toplantısının, Üretimde ve İstihdamda İşçi Kadınlar Zirvesi olduğunu vurguladı.
‘TACİZİ ÖRGÜTLÜ MÜCADELE İLE ALT ETTİK’
- TEKSİF Sendikası İşyeri Temsilcisi Yıldız Güler:
22 yıldır çalışma hayatının içindeyim. Birçok sektörde çalıştım. Çalışma hayatımda en çok karşılaştığım zorluklardan biri taciz. Sendikalı olmadan önce birçok kez mobinge uğradım. Şikayet edince e-devlet şifremi istediler. Ya susmalıydım ya işten çıkmalıydım. Çalıştığım bir firmada 4 bayan arkadaşım tacize uğradık ve hep susturulduk.
Bu tür olayları farklı yerlere gideceği için eşlerimize anlatamıyoruz. Gereken kişilere söylememize rağmen hiçbir şey yapılmadı. Vardiyalarımızı değiştirdiler, o kişi rahat bir şekilde çalışmasına devam etti. En sonunda susmamamız gerektiğini öğrendik, tutanak tutturduk ve bir üst merciye taşıdık. Gereken yapıldı, tazminatsız çıkışı verildi. Sendikal haklarımı öğrendikten sonra kendimi ve emeğimi daha güvende hissediyorum. Herkesin sendikalı olması için mücadele ediyorum. Örgütlü mücadelemiz sonucu 10 yıllık işçi tazminatsız işten çıkarıldı, mahkeme açıldı.
Anne adayları, çocuklarını bırakacak kişi bulamadıkları için işten ayrılmak zorunda kalıyorlar. Bu kadınlar için kreşler ve emzirme odaları sağlanmasını istiyoruz. Herşey özele geçtiği için hayat şartlarından dolayı kreş ücreti ödemekte güçlük çekiyorlar. Bir diğer konu ise vergi kesintileri. Vergi kesintilerinin olmasını istemiyoruz. Biz pazar günleri mesaiye gidiyoruz evimize daha fazla para girsin diye, ama mesai paralarımızı vergi kesintisinden alamıyoruz.
Çalışırken en çok "Kadınlar niye çalışır? Evde olmalılar." sözü beni yoruyor. Eşim 2 yıldır işsiz, evi geçindirmek zorundayım. En zorlandığım gece vardiyası… Eve gidince iki saat dinlenip ev işiyle devam etmek zorundayım. Bir çok kadın benimle aynı durumda "Çamaşırı makina yıkıyor, bulaşığı makina, evde niye yoruluyorsunuz?" diyorlar.
‘KIZIMI İŞ YERİNDE KOLİ İÇİNDE BÜYÜTTÜM’
- TEKSİF Üyesi Serap Tüzün Yumuşak:
Salgın sırasında insanlar evlerinden çıkmazken, biz iş yerlerinde üretim yapmaya devam ettik. Kapanma döneminde, “Size sokağa çıkma izin belgesi çıkartacağız, işe geleceksiniz” diyerek kimliklerimizi,e-devlet şifrelerimizi aldılar. Bu yolla sendika üyeliklerimizi sildiler. Örgütlenmeden once iş yerlerine emzirme, bebek bakım odası gibi haklarımızdan haberdar değildik.
Eşim ve ben işçiyiz. Vardiyalı çalışıyorduk. O geliyor, ben gidiyordum. İkimiz aynı iş yerinde çalışıyorduk. Bebeğimi bırakacak yerim olmadığı için çok zorluklarla büyüttüm. Kızım 11 aylıkken çalışmam gerekti. Eşimin asgari ücreti ile geçinip çocuğun ihtiyaçlarını, evin yiyecek içeceğini karşılayamıyorduk. Çocuğu iş yerine götürüp babasına teslim edip onları eve yolluyordum. Sonraki vardiyada, eşim bana teslim edip işe başlıyodu. Beni sadece gündüz vardiyasına vermelerini istedim olmaz dediler. Ama çocuğumun anne sütüne ihtiyacı vardı. Fabrikaya getirebileceğimi söylediler, 11 aylık kızımı koliler içine yaptığım bir bölmede büyüttüm.
Emzirme ve bakım odaları, eşit işe eşit ücret bütün bunlar bir mücadele konusu. Biz de bunu örgütlenerek, sendikalı olarak çözeceğimizi gördük. Birlik olursak aşamayacağımız zorluk yok.
‘KADININ İSTİHDAMI TOPLUMU KALKINDIRIR’
- Petrol-İş Sendikası Üyesi Nurice Yalçın:
Kadınların toplumsal kalkınmanın sağlanması adına önemli rolü vardır. Fakat toplumsal yapı ve ekonomik politikalar sebebiyle kadın istihdamının istenilen seviyede olmadığını görüyoruz. Gerek iş hayatında, gerek halk arasında “kadın işi-erkek işi” olarak ayrılabilmektedir. Bu da kadınlarımızın mesleklerini icra etmelerinin önünde büyük engeldir.
‘TEMİZLİKÇİ KADININ ADI YOK!’
- Temizlik işçisi Meryem Karaş:
Ben ev temizliklerine gidiyorum. Sabah 9.00’da başlıyorum bazen işleri bitirmek akşam 23.00’ü buluyor. Tek yevmiye ile sabahtan gece ortalarına kadar çalıştırıyorlar. Bu hayat şartlarında başka iş bulmak zor, işi kaybetmemek için işleri bitirmeden çıkamıyorum. Kimse demiyor, çok çalıştın al sana bu mesai ücretin diye. Temizlik işine giden kadınların adı yok. Herkesin işinde bir adı var: Ayşe, Fatma. Temizlikçi kadının adı yok: “Temizlikçi kadınım var”,“Temizlikçi kadınım geldi.” Sosyal güvencemiz bu duruma dahil. Kayıt dışı çalışan kadınlarız biz.
Taciz olayları ise her yerde var. Evde, iş yerlerinde... Ama ev işlerinde daha çok var ve bunların açığa cıkartılıp ispatlanması çok daha zor. Biz her türlü insanın evini temizlemeye gidiyoruz. Ev temizlikçilerinin sosyal güvence altına alınması ile ilgili bir yasal düzenleme yapıldı. Ancak bir denetim yok. Kendinizin yapmaya gücünüzün yetmediği, kendinizin cesaret edip yapamadığınız işleri, ne olur ev temizlikçisi kadınlara yaptırmaya çalışmayın. Temizliğe gittiğim ev sahipleri, altından kalkamayacağımız kadar temizlik işi yapmamızı, ağır eşyaları çekmemizi istiyor. Sosyal güvencemiz olmadan çalışıp yüksek binaların pencerelerine çıkıp temizlik yapıyoruz. Pencerelerin ne kadar sağlam olduğu belli değil.
12. katta temizlik yaparken eşim görüntülü arama yapıp açamayınca da neden açmıyorsun, evde kim vardı da açmıyorsun diyerek hakaret edip şiddet uyguluyordu. Adımı, telefonumu, ev adresimi sosyal medyada yayınladı.
TOPRAKSIZ KALAN KÖYLÜNÜN SONU İŞSİZLİK
- Hürriyet Köylüsü / Koats Türk’ten emekli işçi Mukaddes Boz:
1951 yılında Bulgaristan’dan göçmen olarak gelip, anavatanda satın aldığımız bir çiftlik ve arazisini, aç açıkta kalma pahasına parasını ödeyerek, tapusuna sahip olarak bir köy kurduk. AB’ye uyum yasalarından olan Büyükşehir-Bütün Şehir Yasası ile toprakları, tarım arazileri, köy tüzel kişiliğine ait malları ve meraları ellerinden alınan köylerden ve köylülerdeniz. Farkımız Hürriyet Köyü’nün kurulduğu çiftliğin, bu tarım arazilerinin satın alınmış ve tapulu olmasıdır. Ancak, bu tapular bu gün yok sayılmaktadır. Zamanında gerekli başvuruları yapmadığımız gerekçesi ile tarlalarımız perişan edildi. Ürünlerimiz toplanma zamanında dozerlerle yere serildi. Bizlerin tarım topraklarını kaybetmesi,şehirlerin yoksul mahallelerine doluşan, çocukları ve gençleri ile iş arayan, işsiz kalan insanlar haline gelmemiz, milyonlarca işsize dahil edilmemizdir.