23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Urla rant bölgesi oldu topraklarımız elden gitti’

Urla’da 12 ay kesme çiçek üretimi var. Biri biterken diğeri ekiliyor çiçeklerin. Ziraat Odası Başkanı Muharrem Uslucan’ın kapısını çaldık, çiçekçilik bamyanın, domatesin yerini mi alıyor, diye sorduk. ‘Urla’da ne ekersen biter. Ama ne yazık ki tarım bitiyor’ dedi. Umut yok mu, dedik. Var tabi, dedi

‘Urla rant bölgesi oldu topraklarımız elden gitti’

Çok değil, 15-20 yıl öncesine kadar Urla’nın enginarı, bamyası, domatesi, zeytini, zeytinyağı denince akan sular dururdu. Şimdilerde kesme çiçekçilik gelişti, ihracat bile yapılıyor. Ama Urla, en çok arsası, villasıyla anılıyor. Ziraat Odası başkanı Muharrem Uslucan ile Urla’nın çiçeğini, tarımını, bereketli toprakları nasıl oldu da lüks villalarla, sitelerle istila edildi diye konuştuk.

‘Urla rant bölgesi oldu topraklarımız elden gitti’ - Resim : 1
Urla Ziraat Odası Başkanı Muharrem Uslucan, pek mütevazi, kendisini “çobanım” diye tanıtıyor.

NE EKERSEN YETİŞİR

- Kesme çiçek üretimi ne durumda? Antalya’yı bile geçiyor, dedi üreticiler…

Yok, Antalya ile boy ölçüşemez, ama yaygın. Şu an 2 bin dönüme yakın seralarımız var, dışarda da üstü kapatılarak yapılabiliyor. İlk kurulan kooperatif tutunamadı, kapandı. Yenisi kuruldu. Hepsi oraya bağlı, ama üreticilerin büyük bir çoğunluğu ihracata ürün veriyor. Kasımpatı çok hızlı yayıldı.

- Buranın iklimi mi elverişli? 4 mevsim ekim varmış…

Urla’da ne ektiyseniz yetişiyor. Yani Urla o kadar güzel bir yer ki… Urla’da yetişen ürünlerin aromasının tadını dünyanın hiçbir yerinde bulamazsınız. Bakın Türkiye demiyorum, dünyanın hiçbir yerinde bulamazsınız. O kadar değerli, fakat kaybettik. Beton yığınağı yaptık. Her taraf, en güzel arazilerimiz hepsi beton! Hızlı bir şekilde de gidiyor, engelleyemiyoruz bunu.

TÜTÜN PARASINDAN TÜTÜN PARASINA

- Gençler tarımda kalmadılar, o yüzden mi?

Çok eskiden, bizim çocukluğumuzda geçim kaynağımız tütündü. Kaçtasınız? Ben ‘65’liyim. Herkes tütüncülük yapardı, her şey ‘tütün parasından tütün parasına’ olurdu. Nüfusumuz da azdı ama tütün kotalarla, onlarla buna engellenince, yani tütün gidince gençleri de topraktan kopardık. O tütün sayesinde gençler daha çocukken toprakla haşır neşir çalışıyordu. Gençler de gidince maalesef çiftçilikte her geçen gün bütün Türkiye'de olduğu gibi bizde de topraktan koptu. Şu an biz zaten üreten toplum değil tüketen toplumuz. Önce bu zihniyeti değiştirmek zorundayız. Yani biz tarım bakımından dünyanın en torpilli ülkesiyiz, ama dışa bağımlıyız. Samanı bile ithal ediyoruz. Çok yanlış! O yüzden gençleri toprakla barıştıracak projeler yapmamız gerekiyor. Buna bir çözüm bulmamız gerekiyor. Yani özendirmek, teşvik etmek gerek, fakat öyle bir çalışma da yok. Gençleri özendirecek herhangi bir teşvik yok. Görüyoruz işte, insanları en kolay örgütlemenin yolu teşviklerdir. Gençleri üretime kazandırmak zorundayız.

ÇİFTÇİ TOPRAK SAHİBİ OLAMAZ

- Şu miraslı araziler de bir sorun mu? Küçük parsellerde insanlar ne kadar üretim yapabilir?

Rant çok yüksek olduğu için Urla'da tarımla uğraşan bir kişinin mal sahibi olma imkanı yok! Miraslığı alma şansı olmadığı için güçleri yetmiyor! Yerlere çok değerli. Tarım ürünü üreterek toprak alma şansımız hiç yok. Bizim Urla böyle bir yer oldu…

- Onun için mi bir partiden 47 aday adayı çıkıyor?

Bunlar keyiften değil, rant bölüşmek için ilgileniyorlar. Her gün 1-2 kişi geliyor, kendini aday adayı olarak tanıtıyor. Soruyorum, ‘Sizi buradan aday olmaya iten sebep nedir?’ Tabi boşalıyor, çünkü Urla'yla alakası olmayan bir. İşte bu yüzden topraklarımız elimizden çıktı. Rant bölgesi oldu, herkesi aldı, kapattı. Değişen yasalarla da bunların önü açıldı. Örneğin benim bir arazim var, satmak istiyorum. Yaşım geldi, rahat etmek istiyorum, diyelim. Bana gelen kişi “Niye satıyorsun? Kat karşılığı verir misin? Diyor. Nasıl olur! Tarım arazisi benimki, izin alamazsın, diyorum. “Biz hallederiz, merak etme” diye yanıt veriyor. Urla böyle bir hal aldı. Burada nasıl tarım yapacağız, nasıl koruyacağız tarımı?

- Vatandaş hep suçlanır, bunlara cevaz veriyor diye… Sizce kim suçlu?

Vatandaş ne yapsın? Vatandaşın bir şey yapma imkanı yok. Vatandaştan kaynaklanan bir şey değil! Çok daha merkezi kararlar gerekiyor, yasaları değiştirmek gerek. Bir ara genel yasa çıkardılar. Tarım arazileri korumak için paylaşılmasın, dediler. Mesela benim 2 arazim var, biri 1 km ötede, biri burada. Koruma açısından ya hepsini bırakacaksın, ya hepsini satacaksın, dediler. Arazi parçalanmış, zaten bitmiş. Bu parçalı hali bile korumak lazım, ama o genel yasalarla olmaz. Yerele uygun yasalar gerek. Burayla Söke ovasını bir tutmayız. Urla'ya ait bir şey olması lazım.,

YOLUN SONU DEĞİL

- Çok dert var Başkanım, kesme çiçekle başladık altından neler çıktı. Yüzünüz yine de gülüyor, güvenceniz, umudunuz var mı?

Mustafa Kemal ne demiş, umutsuzluk diye bir şey yok. Hiç zaman umudumuzu yitirmeyeceğiz. Biz küllerinden var olan bir toplumuz, inşallah doğru yönetimlerle gene fırlarız, zirveye çıkarız. Yolun sonu değil yani. Mutsuz olmamalıyız.

ARTEZYENLERE AF ÇIKMALI

- Buranın su sorunu var, gerçekten ciddi boyutta mı?

Maalesef çok kötü var! Artezyenlerimiz var, çoğu ruhsatsız ya da çok eskiden ruhsatlıymış. Bütün yetkililere yalvardık, gittik geldik. Bir sefere mahsus bir su affı çıkarın, dedik. Sularımızı her geçen derinleşiyor. Tedbirler alınmak zorunda, ama var olan kuyuları kullanıyoruz zaten. Siz yeni açılmasını engelleyin. Kuyuları bir sefere mahsus affedin. Belgelendirelim. Ondan sonra bir daha izin vermeyin!

- Burdaki at çiftliklerindeki su tüketiminden de şikayetler var. Onların payı nedir? Onlar devede kulak mı?

Tek başına bir şey değil, ama hepsi toplandığı vakit çığ gibi oluyor. Havuzlar var mesela… Her yere bir tane havuz yapılıyor, dünya su tüketiyor! Keyfi bunlar. At çiftliklerine çok da fazla kızamayız, onlar da bir üretim yapıyorlar. Ama havuzlardaki sular, çok fazla. Patır patır da açılıyor hala, ta 300 metre derinlere iniliyor…

izmir Üretim Tarım