Uygur Türklerinin araçsallaştırılmasına razı olmayız!
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, önceki gün düzenlenen MYK Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu.
Çin’in Uygur Türklerine baskı yaptığına yönelik iddialara yanıt veren Ömer Çelik, şöyle konuştu: "Uygur Türkü kardeşlerimizin insan haysiyetine uygun koşullarda yaşaması için yüksek hassasiyete sahibiz. Biz Çin’in toprak bütünlüğünü, terörle mücadele hakkını savunuyoruz. Fakat Uygur Türklerine yönelik negatif olumsuz uygulamaları, oradan gelen bir takım görüntüleri kaygıyla izliyoruz. Bu şekilde sonuç asla doğurmamalıdır. Burada Çin makamlarına da söyledik. Ülkemizden bir heyet gitsin, şeffaf bir şekilde oradaki hayatı görsün. Şimdi ortaya çıkan olumsuz haberlerin tek yolu var, o da bu bazı uygulamalara son verilmeli. Çin makamlarıyla işbirliği halinde orası ziyaret edilmeli ve bu politikaların bir şekilde gözden geçirilmesi gerekiyor. Tabii şu konuda da hassasız. Bazı ülkelerin Uygur Türkleri meselesini kendi çıkarıyla Çin ile mücadelenin bir parçası haline getirmeye çalıştığını da görüyoruz. Bu şekilde Uygur Türklerinin araçsallaştırılmasına razı olmayız. Bu konuda hassasiyetimizi sürekli gündemde tutuyoruz. Sürekli Çin makamlarıyla görüşüyoruz. Bizim buradaki ana hassasiyetimiz, çeşitli devletlerin güç mücadelesinin dışında Uygurların haklarının korunması. Çin makamlarıyla işbirliği halinde bizim ülkemiz tarafından da görülmesi. O zaman herkes açısından daha rahat olur. Burada da Çin makamlarıyla bunu işbirliği içinde yapmak istediğimizi söylüyoruz."
'İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM'
Doğu Akdeniz’deki sıcak gelişmeleri de değerlendiren Ömer Çelik, "KKTC’nin tanıtılması konusunda bir eylem planı var mı" sorusuna şu yanıt verdi:
"Artık Kıbrıs’taki eski müzakere modelinin devam etmesi mümkün değil. İki devletli çözümün konuşulması gerekiyor. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin tanınması ve AB’ye alınması bütün kurallara, hukuka aykırıdır. Bu şekilde yaklaşım söz konusu olduğundan beri tabi ki Türkiye, KKTC’nin de egemen bir devlet olarak, aynı tanınma muamelesi görmesini arzu etmektedir. Orada bir devlet bir bayrak bir Cumhurbaşkanı var. Onlar Kıbrıs davasını temsil ediyor. O yüzden Türkiye, bu egemen devletin gereken saygıyı uluslararası toplumda görmesinin takipçisidir. Cumhurbaşkanımız bunu sürekli dile getirdi."
