12 Ocak 2025 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Uzaktan eğitim, yüz yüze eğitimin alternatifi değildir

Kişilik eğitiminin ve temel becerilerin kazandırıldığı temel eğitimde uzaktan öğretim süreci, öğrencilerin sosyal gelişimini olumsuz etkiliyor.

Uzaktan eğitim, yüz yüze eğitimin alternatifi değildir
A+ A-
Zafer İncebacak / Eğitimci

Salgından korumakla birlikte hareketsizliğe bağlı farklı bedensel sorunlara, teknoloji bağımlılığına ve uzun süre ekran ışığına maruz kalma nedeniyle dikkat eksikliği gibi sorunlara yol açma riskini barındırıyor.

Salgının yoğun olarak yaşandığı arkada kalan bir buçuk yıllık dönemde, eğitim faaliyetleri büyük ölçüde, zorunlu olarak uzaktan eğitim şeklinde çevrimiçi olarak uygulandı. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), EBATV ve EBA canlı ders uygulamalarını devreye soktu. Bu dönemde uzaktan eğitim faaliyetlerinin asıl amacı, eğitimin vazgeçilmez olduğu mesajının verilmesidir. 2020-2021 eğitim-öğretim yılında ise MEB’in adımlarının yetersiz kaldığı görülmektedir. Salgın süreci teknolojik imkânlardan eğitimde yararlanılsa bile öğretmenlerin vazgeçilmezliğini ortaya koymuştur.

MEB'in atik davranarak EBA TV ve EBA canlı ders uygulamasını devreye sokma adımları başarılıdır. Fakat birçok özel öğretim kurumu dijital alt yapısı olmadığı için salgın sürecinde eğitim verememiş ve velilerle karşı karşıya gelmiştir. EBA canlı derslere erişim ise ortalama yüzde 50 düzeyinde kalmıştır. EBA TV’nin takip edilip edilmediğine ilişkin veri yoktur. TÜİK verilerine göre, hanelerin yüzde 90,7’sinde internet erişimi olmasına rağmen bilgisayar ve tablet eksikliği nedeniyle canlı derslere katılımın aynı oranda sağlanamadığı düşünülebilir. MEB, teknolojik imkânsızlıklar nedeniyle uzaktan eğitime erişemeyen öğrenci sayısını açıklamamıştır, bu konuda resmî bir veri yoktur. MEB’in verilerine göre 21 Eylül 2020-1 Ocak 2021 tarihleri arasında EBA’yı aktif kullanan öğrenci sayısı 12.286.458’e ulaşmıştır, temel eğitim ve ortaöğretimde yaklaşık 18 milyon öğrenci olduğu düşünüldüğünde öğrencilerin yüzde 32’sinin EBA’dan yararlanmadığı düşünülebilir. MEB, EBA’nın kullanımı öne çıkarmaktadır, fakat EBA’nın kullanılması kadar öğrenme ihtiyaçlarına ne kadar cevap verdiği de önemlidir. Bu soru ortada durmaktadır.

FIRSAT EŞİTLİĞİ DEĞİL EĞİTİM HAKKI

Salgın dönemi uzaktan eğitim uygulamalarına bakıldığında MEB’in örgün eğitimde olduğu gibi fırsat eşitliğine yöneldiği görülmektedir. Bu bağlamda EBA TV, EBA canlı ders uygulamaları devreye sokulmuş, sınava hazırlanan öğrencilere sınava hazırlık seti, soru hattı uygulamalarıyla fırsat eşitliği sağlanmaya çalışılmıştır. Erişim imkânı olmayanlar için okullardaki BT sınıfları EBA Destek Odası olarak hizmet vermiştir. Bunun yanında MEB tarafından gecikmeli de olsa tablet dağıtılmıştır. Uzaktan öğretimde yazma becerileri, resim ve müzik gibi sanatsal beceriler, sportif beceriler, ilk okuma yazma eğitimi, meslekî ve teknik eğitim sekteye uğramıştır. Kişilik eğitiminin ve temel becerilerin kazandırıldığı temel eğitimde uzaktan öğretim süreci öğrencilerin sosyal gelişimini olumsuz etkilemekte, salgından korumakla birlikte hareketsizliğe bağlı farklı bedensel sorunlara, teknoloji bağımlılığına ve uzun süre ekran ışığına maruz kalma nedeniyle dikkat eksikliği gibi sorunlara yol açma riskini barındırmaktadır. Tüm bunlar özellikle temel eğitimde yüz yüze eğitimin vazgeçilmezliğini göstermektedir. MEB’in “Telâfide Ben de Varım” uygulaması uzaktan eğitimin sınırlılığının ve eksikliğinin kabulü anlamına gelmektedir.

MEB, salgının ilk döneminde olumlu adımlar attı, fakat 2020/2021 eğitim-öğretim yılı için olağanüstü koşulların ihtiyaç ve önceliklerini saptayamadı. Tüm dünyada yaşam biçiminden, ekonomiye kadar etkili olan salgınla mücadele ortamında MEB’in önceliği eleme amaçlı akademik becerileri ölçen merkezî sınavlar oldu. Öğrenci ihtiyaçları göz önünde bulundurulmadan, eğitimin amaçlarına ne derece hizmet ettiği değerlendirilmeden çeşitli dijital alternatifler sunulması ile yetinildi. “Eğitim Hakkı”, “Eğitime Erişim Hakkı”na indirgendi, fakat onda bile çeşitli aksaklıklar yaşandı.

DİJİTALLEŞMEYE YAKLAŞIM

Uzaktan eğitim yüz yüze eğitimin alternatifi değildir, fakat Türkiye’nin ihtiyaçları doğrultusunda uzaktan eğitimden yararlanılabilir. Hepimizin Sendikası grubu olarak “Salgın Süreci ve Eğitimde Dijitalleşme Uygulamaları” adı altında ayrıntı bir rapor hazırladık, tartışılmasını ve değerlendirilmesini diliyoruz. Rapora hepimizinsendikasi.com adresinden ulaşılabilir. Raporda yer alan eğitimde dijitalleşme ile ilgili yaklaşım ve önerilerimizin bazıları şunlar:

1- Dijital teknolojiler bir eğitim materyali olarak eğitimin amaçlarına göre kullanılabilecek bir eğitim aracı olarak görülmelidir.

2- Temel eğitimde, meslekî ve teknik eğitimde, sanatsal, sportif eğitimde uzaktan eğitime yer verilmemelidir. Temel eğitimde kişilik, davranış eğitimi, bireyin sosyalleşmesi ön planda olduğundan uzaktan eğitim bu ihtiyaçlara cevap veremez. Meslekî ve teknik eğitim ile sanatsal ve sportif de eğitim de fiziksel beceriler gerektirdiği için uzaktan eğitim bu alanlarda uygulanmamalıdır.

3- Uzaktan eğitimden ortaöğretimde akademik derslerin teorik bilgilerinin verilmesinde yararlanılabilir. Buna göre hangi derslerin hangi kazanımlarının uzaktan eğitim yoluyla verilebileceği belirlenmelidir. Ortaöğretimde yüz yüze eğitim uygulama ağırlıklı olarak kurgulanmalı, ortaöğretim kurumlarımız buna uygun dönüştürülmelidir. Sınıflar, Tasarım Beceri Atölyesi ve laboratuvara dönüşmelidir. Ölçme- değerlendirme faaliyetleri de uygulama ağırlıklı planlanmalıdır.

4- Salgın sürecinin önceliklere uygun olarak salgın sürecinde geçerli olacak eğitim hedefleri belirlenmeli, eğitim programları bu programlara göre düzenlenmelidir. Bu planlamaya uygun olarak temel eğitimde tüm kademelerde mutlaka yüz yüze eğitime geçilmelidir. MEB, salgın sürecinde okul öncesi eğitim kurumlarını, ilkokul, ortaokul ve meslekî eğitim ile özel eğitimin yüz yüze gerçekleşebilmesi için seyreltilmiş eğitim programları hazırlamalı ve buna uygun olarak yüz yüze eğitime geçilmelidir. Ortaöğretimde dijital teknolojilerden de yararlanılarak dönüşümlü, karma model ile yüz yüze ve uzaktan eğitim birlikte devam ettirilmelidir. MEB, salgın sürecini çıkmaz olarak değil, fırsat olarak görmeli ve eleyici merkezî sınavlar yerine farklı yollar aramalıdır.

Son Dakika Haberleri