21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

'Uzay ve savunma sanayi iç içe ilerler'

Prof. Dr. Sıtkı Çağdaş İnam, Parker Solar Probe’un Güneş’e rekor yaklaşmasının dünya için büyük gelişmeler yaratacağına dikkat çekti. İnam, Türk Uzay Ajansının (TUA) Ay’a sert iniş için roket denemeleri yaptığını hatırlatarak, 'Savunma sanayii geliştikçe, uzaya yatırım da artmış oluyor.' dedi.

'Uzay ve savunma sanayi iç içe ilerler'
A+ A-
Melike Güler

Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesine (NASA) ait uzay aracı Parker Solar Probe, Güneş'e en çok yaklaşan uzay aracı oldu. NASA'nın internet sitesinde yer alan habere göre, Parker Solar Probe’nin Güneş'in dış atmosferi olarak da bilinen taç kürenin (koronanın) sınırından geçmesiyle tarihte ilk kez bir uzay aracı Güneş'e bu kadar çok yaklaşmış oldu. Güneş'i bugüne kadar insan yapımı herhangi bir araca göre daha yakından inceleyen Parker Solar Probe, Güneş'in atmosferindeki parçacıklar ve manyetik alanları örnekledi.

Güneş bilimi için yeni bir eşik olarak görülen bu adımla beraber dünyadaki uzay çalışmalarını Başkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sıtkı Çağdaş İnam ile konuştuk. İnam, rekor niteliğindeki yaklaşmanın önemine dikkat çekerken Türkiye’nin uzay çalışmalarını da değerlendirdi.

‘BİLGİMİZ HİÇ OLMADIĞI KADAR ARTACAK’

Parker güneş sondasının 3-4 yıl daha Güneş’le ilgili veri toplayacağı bilgisini veren Prof. Dr. İnam, rekor yaklaşma ile ilgili şöyle konuştu:

“Güneş’in aslında katı bir yüzeyi yok ama fotosfer diye tanımladığımız bir yüzeyi var. Biz bunu güneşin yüzeyi gibi düşünüyoruz. Aslında görünür anlamda ışığının bize en çok geldiği yüzey burası. Bunun üzerinde de kromosfer yani renk küre katmanı var. Onun da üstünde taç küre var. Taç küre, tam küresel şekli olan bir yapı değil. Boyutları da dinamik olarak değişen bir yapı. Güneş tutulmalarında taç küreyi (koronayı) görüyoruz örneğin. Taç küreden X-ışınları da geliyor. Optikte (görünür ışıkta) da ışıma yapıyor ama diğer katmanlar o kadar çok parlak ki koronayı tek başına normalde gözlemek o kadar kolay değil. Şimdiye kadar, oradan bize gelen ışınlarla incelenmiştir taç küre. Oraya gidip bir sonda gönderip de taç kürede neler oluyor, parçacıklar nasıl davranıyor diye bakılamamıştır. Taç küre garip, çok seyrek bir plazma ve aynı zamanda Güneş’in merkezinden bile sıcak. Ancak Güneş’in merkezine kıyasla çok seyrek olduğu için Parker Space Probe rahatlıkla içinden geçebiliyor. Güneş rüzgarlarının oluştuğu katman aynı zamanda da. Taç küreden ayrılan parçacıklar güneş rüzgarını oluşturuyor. Dolayısıyla bilinmesi, öğrenilmesi çok gerekli. Dünyayla da ilişkisi çok önemli. Çünkü, güneş rüzgarı dünyada büyük etkiler yaratabilir. Sadece hava durumunu etkilemek de değil, haberleşmeyi de engelleyebilir. 19’uncu yüzyılda böyle bir şey yaşanmış ve telgraf telleri yanmış. İnsanlığın merakı da biraz ondan. Taç kürede güneş rüzgarları nasıl oluşuyor? Güneş rüzgarı oradan nasıl ayrılıyor da güneş rüzgarı haline geliyor? Parker Güneş Sondası, doğrudan taç küre yani korona sınırını geçti ve taç kürenin içine girdi. Meselenin önemi bu. İçeride doğrudan bir ölçüm yaptı. Manyetik alanın ve parçacıkların yapısını ve dağılımının yarıçapa, uzaklığa göre ölçümü ilk defa yapıldı. Bunu yıllarca yapmaya devam edecek ve güneş hakkında bu sayede daha önce hiç olmadığı kadar bilgimiz artacak. Taç küreyi de güneşin atmosferinden sayabilir ve bir anlamda atmosferinin içine de girdi diyebiliriz. Atmosferinin son katmanı gibi düşünün. Bu nedenle 13-14 milyon kilometreyi küçümsememek lazım, kaldı ki bu sonda önümüzdeki yıllarda Güneş’e daha da yaklaşacak.”

‘ÇİN DE YAPABİLİR’

İnam’a diğer uzay çalışmalarından çok daha fazla gündeme gelen NASA dışında önemli ilerleme kaydeden başka çalışmaların olup olmadığı sorusunu yönelttik. İnam, uzay çağına 70’lerden itibaren bakıldığında başta Sovyetler Birliği’nin büyük çalışmalar yaptığını, ardından ABD’nin yarattığı rekabet ortamıyla uzay çağının ilerlediğini vurguladı. Pek çok aracın, uyduların bu rekabet içerisinde uzaya gönderildiğini ifade eden İnam, şunları söyledi:

“Venüs’ün yüzeyine ilk iniş yapan bir Sovyet aracıdır. O dönemlerde de her şeyi ABD yapmadı. Rusya hala uzayda önemli bir aktör ama o da örneğin Avrupa’yla iş birlikleri yapıyor. Tamamen bu alandan çıkmış olmasa da başka oyuncular da var. Mesela Avrupa Uzay Ajansı (ESA) var. 90’larda da vardı. ESA, Avrupa’nın tüm ülkelerinin katkılarıyla ve partner ülkelerle pek çok şey yapıyor. Mesela Mars’a uzay aracı gönderdiler, değişik dalga boylarında uzay gözlem evleri var. Bunun yanında Japonya gibi güçlü bilimi ve ekonomisi olan ülkeler de uzun yıllardır önemli uzay çalışmaları yapıyor. Şimdilerde Çin ve Hindistan yükseliyor gibi. Çin’in Mars’a araç göndermekle beraber Ay’ın dünyadan görünmeyen arka yüzüne araç göndermesi tüm dünyada gündeme oturmuştu. Aynı zamanda çok büyük bir radyo teleskobu inşa etti. O da çok ses getirdi. Çin’in bu dönemde epey iş yaptığını ve çok ilerlediğini söylemek mümkün.

“Hindistan, bu konularda son yıllarda çok ilerliyor. Başka ülkeler de var ama NASA’nın tabii ki bir geleneği oluşmuş sonuçta. Bunun bir reklam boyutu da var. Halka ilişkiler kısmı da görünen o ki iyi çalışıyor. Ama bu demek değil ki onların yaptıkları aslında o kadar önemsiz. Parker Uzay Sondası gibi hiçbir aracı, başka bir ülke yollayamadı örneğin. Bunu Çin yapamaz mı? Çin de yapabilir. İkisi de rakipler. Bu işlere ilerleyen günlerde Pakistan, İran ve diğer büyük ülkeler de girecek.”

SAVUNMA SANAYİİ İLE İÇ İÇE

Türkiye’nin orta vade olarak 2030’lara dayanan bir plan yaptığını ifade eden Prof. İnam, Türk Uzay Ajansının (TUA) önemine dikkat çekti. TUA’nın Ay’a sert iniş gerçekleştirme için roket denemeleri yaptığını aktaran İnam, şöyle dedi:

“Bu denemelerde de bir şeyler yapıyorlar ama bu, aslında savunma sanayiyle iç içe. Savunma sanayii geliştikçe, uzaya yatırım da artmış oluyor. Yapılacak işler için bir yetenek kazanılıyor. Son yıllarda savunma sanayinde gelişmeler olması bu açıdan olumlu. Türk Uzay Ajansı gibi bir yapının bir şekilde hayata geçirilmesinin arkasında savunma sanayine yönelik gelişmeler olduğunu belirtmeliyim. Orta hedef olarak Ay’a yumuşak iniş de planlanıyor. Umarım gerçekleşir, yapılırsa çok büyük bir yetenek kazanırlar. Gecikme de olabilir. Bunlar çok kolay işler değil.”

TÜRKİYE ASTRONOMİDE SÖZ SAHİBİ OLACAK

'Uzay ve savunma sanayi iç içe ilerler' - Resim: 1

Atatürk Üniversitesi Astrofizik Araştırma Ve Uygulama Merkezi’nde (ATASAM) yürütülen Doğu Anadolu Gözlemevi’nin (DAG) bu yaz kurulumunun tamamlanabileceğini aktaran Prof. Dr. Sıtkı Çağdaş İnam, şöyle sürdürdü:

“Aynalar, 3 bin 200 metrelik Palandöken’in zirvelerinden birine gitti. Orada 4 metrelik bir teleskop kurulacak. Dünya standartlarında gayet iyi bir büyüklük. Çok daha büyükleri var ama coğrafi olarak yüksekte ve kuru bir havaya sahip olması gibi nedenlerle iyi bir gözlem yeri olacak. Orada sadece görünür ışık değil yakın kızılötesi dalga boylarında gözlem yapılacak. Bu açıdan çok iyi bir konum. Büyük şeyler yapılacağını, yakın kızılötesi astronomisiyle ilgili çok ilerlemeler kaydedeceğini ve Türkiye’nin astronomi anlamında söz sahibi olacağını düşünüyorum.

Son Dakika Haberleri tau Türkiye Uzay Ajansı savunma sayii