Uzman isim uyardı! Hakkari Cilo Dağı buzulları üzerinde gezinmek çok riskli
Hakkari'de dün çıktıkları 4 bin 135 rakımlı Cilo-Sat Dağları'nda kırılan buzulların arasına düşüp kaybolan 2 kişiyi arama- kurtarma çalışmaları sürerken, Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, bölgeyle ilgili uyarılarda bulundu.
Hakkari'de dün çıktıkları 4 bin 135 rakımlı Cilo-Sat Dağları'nda kırılan buzulların arasına düşüp kaybolan 2 kişiyi arama- kurtarma çalışmaları sürerken, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, bölgeyle ilgili uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Alaeddinoğlu, "Biz buzullara baktığımızda aslında gördüğümüz yer, tamamen buz kütlesinden oluşan bir yapı değil. İçi boş, çoğu yerde 50 metreyi belki daha fazla derinlikte boşlukları içeren ve tabanı tamamen boş akarsuların aşındırdığı o erimenin meydana getirdiği çukurlarla dolu. Dolayısıyla o yüzeylerde hareket etmek, gezinmek kesinlikle ciddi bir risk" dedi.
Hakkari'ye gelen 18 kişilik doğasever grubu, dün 4 bin 135 rakımlı Cilo-Sat Dağları'na çıktı. Gruptaki Adıyaman'dan geldiği belirtilen Kemal ve Gülay Avcu çifti ile Mehmet Aydın ve Hakime Koç, buzulların kırılması sonucu boşluğa düştü. Gruptaki diğer kişiler, 112 Acil Çağrı Merkezi'ni arayarak haber verdi. İhbar üzerine bölgeye Jandarma Arama Kurtarma (JAK), AFAD ve UMKE ekipleri sevk edildi.
Ekiplerin yaptığı çalışmayla Avcu çiftinin yeri tespit edildi. Çift, 2 saatlik çalışmasıyla halatla kurtarılarak helikopterle Yüksekova Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Avcu çiftinin sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi.
'BUZULLAR ALAN KAYBEDEREK KÜÇÜLÜYOR'
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, bölge ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin en yüksek 2'inci dağ konumunda olan Cilo Dağı'nın 4 bin 135 metre yüksekliğiyle görkemli ve özel bir dağ olduğunu, bünyesinde yaklaşık 20 bin yıllık bir geçmişe sahip buzulları barındırdığını anlatan Prof. Dr. Alaeddinoğlu, "Şüphesiz özellikle son 50 yıldır ama yoğun olarak da son 10 yıldır bu küresel iklim değişikliğinden kaynaklı yani küresel ısınmanın bir sonucu olarak ortaya çıkan bir ısınmaya bağlı olarak bütün dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan ısınma ve beraberindeki o buzullardaki erime burada da kendini göstermiş ve buzullar her geçen yıl maalesef alan kaybederek küçülüyor" diye konuştu.
'AKTİVİTELER ASLINDA ÇOK TEHLİKELİ'
Buzulların sadece yüzeyden alan kaybetmediğini anlatan Prof. Dr. Alaeddinoğlu, "Buzullar, yerden de yani iç kesimlerden de erime sürecine tabiler. Dolayısıyla o erime süreci sadece yüzeyde yaşanmıyor. Buzulların içinde yani 50-100 metre derinliğindeki o buzulların iç yapısında da benzer bir erime süreci var. Yani biz buzullara baktığımızda aslında gördüğümüz yer tamamen buz kütlesinden oluşan bir yapı değil. İçi boş çoğu yerde işte 50 metreyi belki daha fazla derinlikte boşlukları içeren ve tabanı tamamen boş akarsuların aşındırdığı o erimenin meydana getirdiği çukurlarla dolu. Dolayısıyla o yüzeyler de hareket etmek.
O yüzeyde gezinmek kesinlikle ciddi bir risk. O bölgede özellikle doğaseverlerin, grupların derneklerin yani buzulları görmek için yapmış oldukları bütün o aktivitelerin aslında çok tehlikeli olduğunu ifade etmiştik. Bunlardan bir tanesi oradaki buzulun yapısına verdikleri zarar çünkü bu buzlular doğa harikası. Doğa harikası bir buzulun bu şekilde insanların yüzeyde gezinerek o ayaklarındaki aşındırma, o erimeler sonucu oluşan o yapıdaki incelmelerin kırılmasıyla, o derin vadilerin sayıca artması ve buzulun erimesini hızlandırması var. Ama diğer taraftan aslında en önemli risklerden bir tanesi de insan hayatı. Çünkü bu buzullar yüzeyde sağlam gibi görünürlerken o alt boşluklarda tabanda yaşanan erime süreci aslında hiç de o buzluların güvenli olmadığını, o yüzeyde yaşanacak bir kırılmanın, o yüzeyde yürüyen işte orayı deneyimleyen insanlar için ciddi bir tehlike yarattığı anlamına gelir. İşte yakın zamanda da benzer bir durum yaşandı" dedi.