Uzmanlar açıkladı: Türkiye elektrikli araçta zirveye oturmalı! Bakın elektrikli araç piyasasını ne bekliyor? Otomobil fiyatları düşecek mi?
İTÜ İLATAM (İleri Araç Teknolojileri Araştırma Merkezi) ve SMİ’nin (Sürdürülebilir Mobilite İnisiyatifi) birlikte organize ettiği 'Sürdürülebilir Mobilitenin Geleceği Zirvesi' düzenlendi. Zirvede elektrikli araçlar konusunda önemli konular ele alındı.
Zararlı emisyon üretmeyen, sürdürülebilir ve çevre dostu elektrikli araç teknolojilerinin gelişimi için gerekli olan unsurların mercek altına alındığı “Sürdürülebilir Mobilitenin Geleceği Zirvesi”, İTÜ Maslak Kampüsü Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde geniş bir katılımla gerçekleştirildi. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İleri Araç Teknolojileri Araştırma Merkezi (İLATAM) ve Sürdürülebilir Mobilite İnisiyatifi’nin (SMİ) birlikte organize ettiği zirveye Enterprise Türkiye, Zorlu Enerji, AXA Sigorta, United Payment ve OTOJET sponsor olarak destek verdi. Zirveyle birlikte ayrıca elektrikli araçlar deneyimleme günü de gerçekleştirildi.
ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN GELECEĞİ NE OLACAK?
Zirvenin açılışında konuşan İTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Koyuncu, İTÜ İLATAM ile geleceğin araçlarına yönelik teknolojiler geliştirileceğini söyledi. Bununla birlikte araçlardaki mevcut teknolojiler için de çalışmalar yapıldığını ifade eden İsmail Koyuncu, “Aynı zamanda alternatif yakıt teknolojileri, hibrit araçlar, hidrojen yakıtlı araçlar, sürücü destek sistemleri gibi konularda da araştırmalar yürütecek. Aslında İLATAM endüstri ile akademik dünya arasında güçlü bir köprü vazifesi görecek ve sektördeki yenilikleri hızlandırarak rekabet avantajı sağlamak ve çevresel anlamdaki sürdürülebilirliği desteklemek adına çalışmalar yürütecek. Sanayi kuruluşları, üniversiteler, Ar-Ge merkezleriyle birçok iş birlikleri yapacak ve sürdürülebilir mobilite noktasında insan kaynağının yetişmesi anlamında da çok kritik bir rol üstlenecek” dedi.
Türkiye’nin yeni kurulacak mobilite ekosisteminden katkı payı sahibi olmayı hedeflediklerini ifade eden SMİ Başkanı Hakan Doğu ise, “Elektrikli araçlar çok popüler bir konu. Sosyal medyada yaptığım elektrikli araç paylaşımlarda çok büyük bir ilgi var. Çünkü insanlar bu yeni mobilite karşısında bilgiye aç, çünkü bir anda 150 yıllık teknolojinin araçlarını kullanırken bir anda bambaşka bir ekosistem ortaya çıktı. Devlet teşvikleriyle de daha ulaşılabilir hale geldi ve hızla büyüyor. Öyle ki Türkiye’de 2022’de sadece 7 bin 500 elektrikli araç satışı gerçekleşirken, bu rakam geçtiğimiz yıl 75 bin adede ulaştı. Togg’un lanse edilmesiyle birlikte Türkiye de bu yarışta yerini aldı. Şimdi öyle bir noktadayız ki bütün ülkeler bir anda sıfır noktasına çekildi diye görülüyor. Otomotivde bildiğimiz bütün kavramlar değişti” diye konuştu.
PİL FİYATLARIYLA BİRLİKTE ARAÇ FİYATLARI DA DÜŞECEK
Öncesinde çok yavaş gerçekleşen teknolojik gelişmelerin son 25 yılda çok büyük bir ivme kazandığını vurgulayan Hakan Doğu, şöyle devam etti: “Türkiye’de araçlar için ikinci el değeri çok önemli. Goldman Sachs raporuna göre, önümüzdeki 5 sene boyunca elektrikli araçların pillerinin fiyatlarının bugün 100 iken 30’a hatta 20’ye düşmesi bekleniyor. Bu ne demek? Aracın maliyetinin yüzde 40’ını oluşturan pil teknolojisindeki bu ciddi düşüşler araç fiyatlarını çok ciddi bir şekilde daha da aşağı götürecek. Üreticiler arasında çok büyük bir fiyat savaşı başladı. Tesla geçen sene Amerika'da fiyatlarını yüzde 44 indirdi. Şimdi bunları niye anlatıyorum? Öyle bir dünyada ilerliyoruz ki bir şey lanse ediyorsun, 2 sene sonra fiyatını yüzde 44 düşürüyorsun. Bu bizim klasik, otomotivde bildiğimiz iş modeli değil. O yüzden bizi son derece zorlayan bu teknolojilerde ülke olarak bir şey yapmak istiyorsak, sarılmamız gereken tek bir ip var, o da bilim.”
Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin önündeki en büyük sıkıntıyı, çok fazla elektrikli araç üretiminin olmaması olarak değerlendiren Hakan Doğu, “Dolayısıyla ülkemizdeki bu ekosistemi canlandırabilmemiz için bütün sanayi stratejimizden pazar stratejimize kadar her şeyi tekrardan sıfırlamamız, yeniden düzenlememiz gerekiyor. Bu tabii ki önümüzdeki dönemde bizim SMİ olarak katkı sağlamayı düşündüğümüz en önemli konulardan biri. Hedefimiz ülkenin yeni kurulacak mobilite ekosisteminden bir katkı payı sahibi olmak. Ayrıca bu elektrikli araçlar haliyle pahalı oyuncaklar ve 2 ton civarındalar, ağırlar. Bunlar bir kaza yapınca arabalar pert oluyor. Artık sigortada da yeni ürünler geliştirmemiz gerekiyor. Kullandığın kadar öde, kullandığın gibi öde sigortaları çıkacak. Hepimizin birer tane rating’i olacak. Bu rating’de diyeceksiniz ki ben 10 üzerinden 9 kullanıyorum, o zaman yüzde 20 kasko sigortandan indirim alacaksın. 5 kullanıyorsan sana araba bile kiralamayacaklar” dedi.
CARİ AÇIĞI TETİKLİYOR
Türkiye’de cari açığın asıl nedeninin enerji ithalatı olmadığını söyleyen İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Dekanı ve İTÜ İLATAM Müdürü Prof. Dr. İlhan Kocaarslan da, “17 yıl Almanya’da kaldım, hiç cari açık verdiğini görmedim. Japonya cari açık vermiyor, İtalya cari açık vermiyor. En çok enerjiyi bu ülkeler ithal ediyor. O zaman bizim cari açığımız nerden? Bizim cari açığımız gerçekten enerji ithalatından mı yoksa ithal ettiğimiz enerjiyi kullandığımız teknolojik sistemlerde ve cihazlarda mı? Eğer biz enerjiyi kullanan teknolojik cihazları ithal ediyor olmasak ve tam tersine ihraç ediyor olsak tıpkı gelişmiş ülkeler gibi cari açığımız olur mu, olmaz. Bu cari açığın nedeni bu teknoloji” diye konuştu.
Sürdürülebilir Mobilitenin Geleceği Zirvesi’nde açılış konuşmalarının ardından panellere geçildi. Moderatörlüğünü Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak’ın üstlendiği ilk panelin başlığı “Sürdürülebilir Mobilitenin Gelişimi ve Enerji Yönetimi” oldu. Türkiye’de elektrikli araç pazarının artmaya devam edeceğini söyleyen Sinan Ak, “Artık bu bir tsunami etkisi diyebiliriz. Büyüyecek ve hayatımızda daha çok yer edecekler. Bu iş aslında geleceğin işi, gençlerin işi. Gençlerin kullanacağı araçlar olarak karşımıza çıkıyor. Artık elektrikli araçların hayatımıza girmesiyle, CPU’ların ve çiplerin güçlenmesi, hızlanması ile beraber iş akıllanmaya ve başka bir noktaya gitmeye başladı” dedi. Günümüzde herkesin elektrikli araç sahibi olmak istediğini belirten İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Bağrıyanık, “Sahip olunca da kendi evinden onu şarj etmek istiyor. En ucuz maliyet o şekilde ama tabii acaba elektrik altyapısı dağıtım altyapısı buna hazır mı? Bağlantı ücreti düşük olsun diye abonelerimiz en düşük limit üzerinden sözleşmelerini yapıyorlar. Bağlantı ücretlerini ve bağlantı güçlerini artırmak gerekiyor. Sonuçta bağlantı güçlerine göre de şebeke planlaması yapılmış. Şebekenin bunu kaldırıp kaldıramayacağı ve bu elektrikli araçların şarjlarını karşılayıp karşılayamayacağı problemiyle karşılaşıyoruz. 2000’li yıllardan sonra literatürde yaygınlaşmaya başlayan analizler, özellikle invertör tabanlı yüklerin ve üretimlerin o şebeke tarafından bağlanabilirliğinin, barındırılabilirliğinin analizlerinin yapılması gerekiyor. Bunların da derinden gelebilmesi için dağıtım şirketlerinin master planlarını, bizim gibi üniversite iş birlikleriyle belki barındırma analizlerini de içine katacak şekilde geleceğe dönük 2030-2050 için yol haritaları için bu çalışmaları yapması gerekiyor. Türkiye'nin en son akıllı şebeke yol haritası projesi 2016-2018’de yapılmıştı ve 2023’ü öngörmüştü” diye konuştu.
TEİAŞ KAPASİTE KULLANIMI YARIDA
2030 yılına gelindiğinde Türkiye’deki elektrikli araç sayısının 3 milyon adede kadar ulaşacağını söyleyen ODEAŞ Genel Müdürü Fuat Celepçi, “Bu 3 milyon adet aracın aslında sistemde dağıtım şebekesine veya toplam iletim ve dağıtım tarafına getireceği yük 12 ila 14 milyar kWsa. Biz biliyoruz ki iletim tarafında TEİAŞ’ın şu andaki kurulu trafo kapasiteleri yüzde 50 dolulukla çalışıyor. Bu şu anlama geliyor; TEİAŞ açısından çok uzun dönemler elektrik araç sayısı artmış olsa bile ciddi bir handikapla karşılaşmadan bu süreci yöneteceği anlaşılıyor. Dağıtım tarafında ise şirketlerin gündeminde geleceğe yönelik olarak böyle bir çalışma çok yer almıyor” dedi.
Zirvenin ikinci paneli, “Yeni Jenerasyon Mobilite” ismiyle gerçekleştirildi. Panelin moderatörlüğünü üstlenen Enterprise Türkiye CEO’su Özarslan Tangün, şu değerlendirmeyi yaptı: “Baktığımız zaman dünyada yaklaşık 1.4 milyar adet araç var ve tabii hepimiz bu konuları konuşuyoruz. Trafik sıkışıklığı, çevreye verilen zararlar, verimsiz kaynak kullanımı. Bunların hepsi gündemimizde ama buna rağmen hâlâ dünyada mobilite ihtiyacının yarısı özel araçlarla karşılanıyor ve bu gerçekten devam etmesi mümkün olan bir şey değil, sürdürülebilir değil. Doğru mobilite çözümleri verildiğinde tüketiciler bunu kullanırım diyor. Yaklaşık yarısı özel araç kullanımını bırakırım diyor. Mobilite dediğimizde de mikro mobiliteden araç kiralamaya, oradan toplu taşımaya, oradan platformlara, yazılımlara ve farklı sektörlerdeki çözümlere kadar birçok paydaşın içinde olduğu çok geniş bir ekosistem aslında. Araçlar artık ürün odaklı olmak yerine teknoloji ve yazılım odaklı oluyor. Şanzıman ve motor maliyeti, maliyetin çok önemli bir bölümünü karşılanırken şimdi işte pil ve yazılım maliyetin önemli bir bölümünü karşılıyor ve gerçekten akıllı cihazlar, yeni tecrübeler edindiğimiz bir yaşam alanı haline geldi. Dediğimiz gibi mobilite ekosisteminde de klasik finansman, finansmanla ilgili çözümler, sigorta, insurance tech dediğimiz sigorta teknolojileriyle ilgili çözümler fintech dediğimiz ödeme teknolojileri ve gömülü finansmanla ilgili teknolojiler çok önemli rol oynuyor.”
ARAÇLAR GİBİ FİNANSMAN SEÇENEKLERİ DE DEĞİŞECEK
Panelde “Yeşil Enerji ve Mobilite Finansmanı” konusunu ele alan Garanti BBVA Direktörü Çağrı Koray Öztopçu, şunları söyledi: “Pandemi sonrasını tüketicilerin tamamında tüketim algısı değişti. Ekosistem tamamıyla yeniden şekilleniyor. Bizim için mobilite çok önemli. Toplumda herkesin net sürdürülebilir bir şekilde ulaşımından bahsediyoruz. Bu anlamda elektrikli mobilite de bu adımlardan bir tanesi. Finans şapkasıyla bakarsak bizi neler bekliyor yakın dönemde? Şimdi ürün tamamıyla değişti. Bu anlamda bizim tüketici finansmanı bakış açısıyla müşteriye sunacağımız ürünler de tamamıyla değişiyor. Yani bağlantılı araçlarla sunduğumuz ürünler esasında noktasında finansmana ve araç içinde farklı finansman ürünlerine bürünecek. Uzun süreli kiralama işini Enterprise dijital kredi uygulamasının içine yerleştirmiştik. Bu ürünler artacak, Z kuşağına göre şekillenecek ve sürdürebilirlik bakış açısıyla da daha geniş bir kitlelere ulaşacağız. Elbette elektrikli mobiliteyi daha uygun faizlerle daha farklı bakış açılarıyla daha uzun vadelerle finanse ediyoruz. Bu kenarda duruyor ama benim özellikle burada vurgulamak istediğim nokta daha geniş kitleleri daha farklı şekillerde finanse edeceğiz ve müşterinin bağlılık noktası değişecek. Şu an cebimizde taşıdığımız bir kredi kartı olabilir veya farklı bir aplikasyon olabilir. Bunların hepsi tamamıyla araç içinde olacak.”
ÖDEME SİSTEMLERİ NASIL ETKİLENECEK
Zirvenin son panelinde ise moderatörlüğü İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Dekanı ve İLATAM Müdürü Prof. Dr. İlhan Kocaarslan üstlendi. “Sürdürülebilir Mobilite Ekosistemi Araştırma ve Geliştirme Çalışmaları” başlığıyla düzenlenen panelde OYAK Enerji Sektörü Strateji ve İş Geliştirme Direktörü Alp Kafdağlı, Tekhnelogos Genel Müdürü Dr. Fatih Gündoğan, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Alparslan Zehir, İTÜ Elektrik Mühendisliği Araştırma Görevlisi Batı Eren Ergun da sunum gerçekleştirdi. Zirvedeki panellerde ayrıca AXA Sigorta Yavuz Ölken, “Sigorta ve Bağlantılı Elektrikli Araç” isimli bir sunum gerçekleştirirken United Payment Genel Müdürü Adem Aykın da “Ödeme Sistemleri ve Bağlantılı Elektrikli Araçlar” hakkında detaylı açıklamalar yaptı.