Uzmanlar sıcak hava dalgasına hazırlık uyarısında bulundu: Önce yangın sonra sel
Sıcak hava dalgası Avrupa’da orman yangınları ve ölümlere neden oldu. Türkiye’de etkisini göstermeye başlayan sıcak hava ile ilgili uzmanlar, orman yangınları ve ardından gelebilecek sel tehlikesine dikkat çekti.
Avrupa’da ölümlere neden olan hava sıcaklıklarının bu hafta Türkiye’de de etkili olması bekleniyor. Başta Trakya olmak üzere, Ege, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile tatil yörelerini de içine alan sıcak hava dalgası temmuz ayının sonuna kadar Türkiye’de. Aydınlık’a konuşan uzmanlar, alınması gereken önlemlere dikkat çekti.
GÜNEYDOĞU’DA TEHLİKELİ BOYUTTA
İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Deniz Demirhan, bölgelerdeki hava durumu tahminlerini sıraladı: “Sıcaklıklar, Trakya bölgesinde 33 derecenin yukarısını görebilir. Güney Ege için 37, Güneydoğu Anadolu bölgesine doğru gidersek 41 dereceleri göreceğiz. Bu sıcak hava dalgası cumaya kadar etkisini artırarak devam edecek. Ege’nin orta ve iç kesimlerinde, Antalya ve Adana civarlarında yine etkisini artırarak ve yayılarak gidebilir. Özellikle iç Ege’de kırk dereceyi görebiliriz. Ayrıca sıcaklıklar, Güneydoğu Anadolu bölgesinde tehlikeli boyutlara ulaşacak.”
ÖNLEM ALINMALI
Dr. Deniz Demirhan; ayın sonuna kadar sıcaklıklar konusunda çok dikkatli olmamız gerektiğini, Avrupa’da olduğu gibi ülkemizde de sıcaklık alarmının verilebileceğini söyleyerek sözlerine devam etti: “Özellikle Güney Ege ve Antalya bizim en çok korktuğumuz yerler. Bu bölgelerde, orman yangınlarına çok dikkat etmek gerekiyor ve bugün itibariyle önlemler alınmalı.”
Meteoroloji uzmanı Kerem Ökten; Avrupa’daki hava durumu ve ölümlerden bahsederek bizim riskimizi kıyasladı: “Avrupalılar genel olarak beyaz tenli oldukları için güneş yanıkları deri kanserine kadar varabilir. Ayrıca burun delikleri küçüktür ve bunaltıcı havalarda nefes almakta zorlanırlar. Vücutları serin havaya uyumlu için bu tarz sıcaklara hemen alışamaz. Gözleri açık renktedir. Güneş ışıkları görme bozuklukları yaratabilir. Siyah göz bu bakımdan avantajdır. Ülkemizde Avrupa’daki gibi ölümlerin olma ihtimali düşük. Çünkü bizler sıcağa daha yatkın, koyu tenliyiz. Burun deliklerimiz de daha geniş ve ter bezlerimiz daha aktif. Yine de saat 10 -16 arası dışarı çıkılmamalı.”
EN FAZLA BEŞ DAKİKA DUŞ
Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ve İç Ege’de yaşanabilecek kuraklığa da değinen Dr. Demirhan, suya ihtiyacın artacağını ifade etti.
Dr. Demirhan, “Su içmeye daha çok ihtiyacımız olacak ve duş almak isteyeceğiz. Bu zamanlarda dışarı çıkarken yanımızda su bulundurmamız gerek çünkü vücudumuz su kaybettiği için olası fenalaşma durumları söz konusu olabilir. Suyumuzu içme suyu olarak daha çok tüketip, duşta geçirdiğimiz zamanı sınırlamamız gerekir. Özetle suyu boşa harcamamalıyız.” dedi.
KANSER TEHLİKESİ
Güneşin zararlı etkilerinden de korunulmasını isteyen Dr. Demirhan sözlerine şöyle devam etti:
“Ultraviyole İndeks, yani güneşin cildimize verdiği zarar çok yüksek olacak. Cilt lekelerine ardından cilt kanserine dönüşebilir. Bu nedenle, çok önemli bir işimiz yoksa güneşin altında çok vakit geçirmemeliyiz. Dışarı çıkmak zorundaysak, kafamızı ve yüzümüzü kapatacak şekilde bir şapka kullanmalıyız, cildimize de satın alabiliyorsak en az elli korumalı bir güneş koruyucusu sürmemiz gerekiyor. Giysilerimizin vücudumuzu kapatması, pamuklu ve ince olması gerekiyor.
1971’DEN BERİ EN SICAK AYLARDAN
“Sıcak havada beyin kanamaları çok artabiliyor. Isı dalgası sebebiyle, İspanya’da toplu ölümler olmuştu. Bizim ülkemizde de böyle bir şey yaşanmaması için, kendimizi, yaşlı ve çocukları korumamız gerekiyor. Hassas bünyeye sahip olan kişiler temmuz sonuna kadar çok dikkat etmeli. Geçen haziran ayında, son 52 yılın en sıcak altıncı haziran ayını yaşadık. 2010 yılından beri her ay sıcaklıkların artışıyla karşı karşıya kalıyoruz. O yüzden bundan sonra hep sıcaklıklar artacakmış gibi önlemler alarak yaşamalıyız.”
ÖNCEKİLERE BENZEMİYOR
Meteoroloji uzmanı Kerem Ökten; önümüzdeki günlerde normalin aksine, çift taraftan sıcaklarla boğuşacağımızı şöyle anlattı: “Ülkemiz en kuvvetli sıcakları genel olarak 20 Temmuz ile 10 Ağustos arasında yaşar. Yine aynı tarih aralığına denk geliyor; fakat bu sefer ilginç bir durum var. Ülkemiz ya Libya ya da Basra üzerinden sıcak hava alırdı. Basra'dan sıcak hava geldiğinde Karadeniz ve Balkanlar tepki verir ve rüzgar ile bir nebze olsun serinlerdik. Libya sıcaklarında da böyledir. Bu sefer her iki taraftan da sıcakların etkisi altına gireceğiz. Avrupa'yı etkileyen sıcaklar Balkanlar üzerinden bize gelecek. Aynı anda Ortadoğu'dan Basra sıcakları ülkemize akacak. Bunlar birleşeceğinden hava durgun, rüzgarsız ve aşırı sıcak olacak. Nemin az olacağını düşünüyorum. Bu durum orman yangınlarını da tetikliyor. Nem ağaçları ıslak tutar ve yangınları büyük oranda önler. 18-23 Temmuz arasında hava batıda serin, mevsim normallerinin altında. Rüzgarlar kuzeyden sert. 23 Temmuz'dan itibaren gerçek anlamda yaz mevsimine giriş yapıyoruz.”
KARADENİZ SAHİLLERİNE DİKKAT!
Meteoroloji uzmanı Kerem Ökten, Ağustos ayının ilk haftasında yaşanabilecek sel tehlikesine karşı uyardı: “Karadeniz'e aşırı yağışlar yüksek oranda aşırı ısınma sonrası gelir. Zaten geleneksel olarak aşırı ısınmalar yöre halkına uyarı niteliğindedir. Bu ısınmanın ardı aşırı yağıştır. Beklediğimiz sıcaklar Karadeniz bölgesi genelinde etkili olacak. Deniz iyice ısınacak ve nemlenecek. Hiç şüphe yok ki; sıcaklar çekilmeye başlayınca kuzeyden serin hava inecek. İşte burada bu serin hava sıcak denizin üzerinden geçerken topladığı bütün nemi Karadeniz sahiline boca edecek. Hangi şehirler ne kadar yağış alır şimdiden bilemeyiz; fakat genel olarak Doğu Karadeniz daha riskli. Ağustos ilk hafta riskin en yüksek olduğu dönem olarak tahmin ediyorum.”
AŞIRI TÜKETİM DENGEYİ BOZDU
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, günümüzde yaşadığımız bu yüksek sıcaklıkların sebebini küresel iklim değişikliğiyle ilişkilendirdi ve şunları söyledi: “Veriler, her yeni yaz döneminin geçmişe göre daha sıcak olduğunu gösteriyor. Bunun sebebi, küresel iklim değişikliği. Tüketim alışkanlıkları arttı. Evlerimiz depoya döndü. Gelişmiş ülkelerde bir insanın harcadığı lüks, bir kasabanın yaptığı harcamalara eşit hale geldi. Kasabanın fosil yakıt tüketimiyle Avrupa’da tek bir kişinin fosil yakıt kullanımı aynı. Bu harcamaların getirdiği, küresel iklim değişikliğiyle karşı karşıya kaldık. Kaynakları verimli kullanmak üzere araştırmaları artırmamız gerekiyor. Güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını daha fazla kullanmalıyız. İsrafı nasıl önleyebiliriz diye düşünebiliriz.”