Uzmanlar yerel seçimleri değerlendirdi: Hayat pahalılığı sandığa yansıdı
Yerel seçim sonuçlarını Aydınlık’a değerlendiren uzmanlar, ekonomik sıkıntı içinde olan vatandaşların tavrının sandığa yansıdığını söyledi. Uzmanlar ayrıca seçim sonuçlarının İYİ Parti için büyük bir yenilgi olduğunu ifade etti
Türkiye geçen gün yerel yöneticilerini belirlemek üzere sandığa gitti. Seçimlerin kesin olmayan sonuçlarını ise uzmanlar Aydınlık’a değerlendirdi. Yapılan açıklamalarda, ekonomik nedenlerin vatandaşların tercihinde önemli bir neden olduğu belirtildi. İYİ Parti ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan uzmanlar Genel Başkan Meral Akşener'in süreci yönetemediğini belirtip seçim sonuçlarının İYİ Parti için büyük bir yenilgi olduğunu söyledi.
GÜÇLÜ ADAY EKSİKLİĞİ
Aydınlık’a konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaya, seçmende birikmiş bir karşı koyuş olduğunu kaydederek şunları söyledi:
"Uzun süredir ilk defa ekonomik oy verme davranışının etkili olduğu bir seçim oldu. Daha önce 'artık Türkiye’de ekonomik oy verme davranışı önemli bir faktör değil. Daha çok kimlik, ideoloji ön planda' şeklinde çözümlemeler biz de yapıyorduk. Ama bu seçimler ekonomik oy verme davranışının tekrar önemli bir faktör haline geldiğini gösteriyor. Özellikle çalışanların yaşam standartlarında ciddi bir gerileme oldu. Aynı zamanda emeklilerin de. Bunun sonucu olarak ekonomik oy verme davranışının sandığa yansıdığını görebiliriz. Bunun dışında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni arzulayanların, savunanların, aslında kendilerinin de çok memnun olmayacağı bir noktaya evrildiğini söylemek mümkün. CHP'nin özellikle İYİ Parti ile ittifakı dağıldı. Ama seçmen tabanında bu ittifakın çözülmediğini özellikle bazı illerde gördük. AKP ve MHP'nin daha lider merkezli, lidere bağlı partiler olması sebebiyle, toplumun ilgisini üzerinde toplayabilecek adaylar yetiştirememesi gibi bir durum da oldu."
'İYİ PARTİ İÇİN BÜYÜK YENİLGİ'
İYİ Parti'nin aldığı oy oranını da değerlendiren Kaya şu ifadeleri kullandı:
"Meral Akşener'in 2023 seçimleri sürecinde de çıkışları olmuştu. 'Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karşısına İstanbul veya Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı aday olursa kazanırız' meselesiyle çıkış yapmıştı. Ama orada süreci iyi yönetemediği şimdi daha iyi anlaşılıyor. Kendi partisini iyi yönetememesi ve Altılı Masa sürecini iyi yönetememesinin getirdiği ağır bir sonuç var. Seçim sonucu İYİ Parti için büyük bir yenilgi. Akşener'in süreci iyi yönetememesi temel neden olarak görülebilir."
'MUHAFAZAKAR KESİMİN ÖNEMLİ BÖLÜMÜ SANDIĞA GİTMEDİ'
Siyaset bilimci Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe ise şu değerlendirmeyi yaptı:
"Şu anda birçok belediyeyi CHP almış olmasına rağmen oy oranında Türkiye genelinde fazla bir artış olmadığını belirtmek gerekir. Özellikle muhafazakar kesimin önemli kısmının sandığa gitmediğini görüyoruz. Bunda ekonomik nedenlerin etkili olduğunu söyleyebiliriz. 'CHP, DEM Parti ile iş birliği yaptı' şeklinde bazı muhafazakarların tepkisi olsa da mesela Kastamonu, Zonguldak, Karabük, Afyon, Bolu gibi yerlerde DEM Parti'nin esamesi okunmuyor. Buradaki değişimin nedeni ekonomik nedenler. Amasya emekliler şehridir. Burası yıllar sonra CHP'ye geçti. Şanlıurfa örneğini ele alacak olursak burada da AK Parti'nin yanlış aday göstermesi durumu var. Seçimlerde kaybeden gibi gözüken AK Parti'nin emperyalizmle olan son dönemdeki ilişkisi ile kazanan olarak gözüken CHP'nin ilişkisinin benzer olduğunu söylemek mümkün."
'SİYASİ HAYATTA BİTEN PARTİLER'
"İYİ Parti ise tamamen kaybedenler kulübünde." diyen Gökçe şöyle devam etti: "Akşener'in gel git politikası oldu. CHP'den oy almak isteyen İYİ Parti çoğu seçmenini kaybetti. Burada Akşener'in politikalarının yerinde olmadığını görüyoruz. Kılıçdaroğlu sayesinde meclise milletvekili sokan partilerin de esamelerinin okunmadığını görüyoruz. Onlar da bana göre siyasi hayatta biten partiler. AK Parti'ye küsen kişilerin, oradan kopanların Yeniden Refah Partisi'nde toplandığını söyleyebiliriz."
'EMEKLİLERİN BEKLENTİSİ KARŞILANMADI'
Adnan Menderes Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayhan Delibaş da şu açıklamalarda bulundu:
"Seçimlerin sadece tek bir etken üzerinden değerlendirilmesi doğru değil. Ancak bu yerel seçim sonuçlarına baktığımızda ekonominin ağırlıklı faktör olduğunu söyleyebiliriz. Ağırlaşan ekonomik yoksulluk, hayat pahalılığının artması seçim sonuçlarındaki birinci faktör olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle bu seçimlerin olduğu dönemde emeklilerin bir beklentisi vardı. Bu beklentinin karşılanmaması seçim sonuçlarına yansıdı. Bunun dışında başka faktörler de var. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden duyulan hoşnutsuzluk ya da bunun beklenen etkiyi yaratmamasını sayabiliriz. Ayrıca özellikle İstanbul'da bakanların sahaya inmesinin etki etmediğini gördük. Çünkü İstanbul'u bakan değil aday yönetecekti. Bu durumun, adayı da gölgede bıraktığı görüldü.”
'EMEKLİLER AĞIR BİR İKAZ VERDİ
Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Üçüncü de Aydınlık’a yaptığı açıklamada şu değerlendirmelerde bulundu:
"2024 Mahalli İdareler Seçimleri ekonomik kriz, içeride ve dışarıdaki siyasal, stratejik ve sosyal kaos ortamı içerisinde gerçekleşti. İktidar partisine özellikle emekliler ağır bir ikaz verdiler. Katılım oranlarına baktığımızda çok yüksek bir seçmen kitlesinin neoliberal sistemin bütün seçenek gibi sunulan seçeneksizliklerini protesto ettiğini görmekteyiz. İktidar partisinin Yeniden Refah Partisi’nin (YRP) siyasal taleplerini ciddiye almaması bu sonucu ortaya çıkaran bir diğer etmen. AKP liderliği, MHP’nin koşulsuz desteğini YRP’den beklemesi anlamsız siyasal mücadele ve işbirliğinin özüne aykırıydı. MHP’nin nitekim bu tutumu seçmenden ve tabandan tasvip görmedi. Neo-Liberal milliyetçi söylemin tamamı kaybetti. Panayır coşkusu ve kahramanlık şiirleri ve menkıbelerle kolaydan milliyetçi seçmenin siyasal iradesine konma kolaycılığının sonuna gelindi."
'MİLLİ CEPHEYE DÜŞEN GÖREV TEHLİKELERİ ANLATMAKTIR'
Seçmenin, sorun ve ihtiyaçlarını çözecek bir milli siyasal dili talep ettiğini kaydeden Üçüncü şöyle konuştu:
"CHP’nin DEM’le kurduğu kent uzlaşısı iyi işledi. Büyükşehirlerde bunun etkisini gördük. Ekonomik kriz beka kaygısının doğal olarak önüne geçti. CHP anayasa değişikliği ve ademi merkeziyetçi vaatleri için bir onay aldığını düşünüp pervasızlaşırsa kaybeden olur. 13 milyon sığınmacının yarattığı demografik baskı+ iç jeopolitikte PKK, DEM baskısı giderek daha ağır bir biçimde hissedilecek. Cumhurbaşkanının seçim konuşmasının satır araları 'anayasa değişikliği' ve yeni bir açılımın artık AKP için mümkün olmadığını gösteriyor, bu ülkemiz açısından olumlu bir gelişme. Halkımız kısa süre içerisinde neoliberal Atlantikçi söylemin birinden kaçarken ötekine yakalanmanın paradoksunu çok ağrı bir biçimde yaşayacaktır. Milli cepheye düşen bu tehlikeleri her zaman olduğu gibi anlatmak ve ikaz etmektir. Neoliberal dünya tasarımı Türkiye açısından bitmiştir. Türkiye’nin yüz yüze kaldığı ağır ekonomik sorunların neoliberalizm içerisinde çözümü yoktur. Bu açmaz CHP’yi de aynı akıbete sürükleyecektir."