22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Uzmanlardan Diyanet'e destek: Din işlerini düzenleyici kurum zaruridir

Diyanet İşleri'nin yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyduğunu belirten Nazif Ay 'kapatın' söyleminin havada kalacağını söyledi. Prof. Dr. Yümni Sezen de Diyanet İşleri Başkanlığı'nın din işlerini düzenlemek için gerekli bir kurum olduğunu belirtti.

Uzmanlardan Diyanet'e destek: Din işlerini düzenleyici kurum zaruridir
A+ A-
GARİP BALÇAK

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın Cuma Hutbesi'nin ardından sosyal medya üzerinden 'Diyanet İşleri Kapatılsın' kampanyası başlatıldı. Atatürk'ün din işlerini düzenlemek ve dini cemaatlerin eline bırakmamak için kurduğu bu kurumun kapatılması tartışmasını ilahiyatçılara sorduk. Konuyu Aydınlık'a değerlendiren ilahiyatçı yazar Nazif Ay ve Prof. Dr Yümni Sezen, “Sadece art niyetler doğrultusunda Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılsın sözleri yanlıştır” dediler.

'HAVADA KALIR'

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Cumhuriyetten sonra şer-i hukuka göre düzenlenmiş olan din işleri kurumunun yerine Atatürk tarafından kurulduğunu belirten ilahiyatçı yazar Nazif Ay, şunları söyledi: “Atatürk kimi zaman küstahça söylendiği gibi dine duyarsız değildir. Tam aksine dinin kutsal yönünü ortaya çıkarmaya çalışan bir ideale sahipti ve bu doğrultuda Diyanet İşleri Başkanlığı'nı oluşturdu. Bu kurum günahları ve sevaplarıyla da zamanımıza kadar geldi. Ben uzun süredir Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu haliyle devam edemeyeceğini iddia ediyor ve bunu savunuyorum. Fakat böyle bir kurum kapatıldığı zaman yerine alternatifi hatta tüm eksiklerinden arındırılmış ve mükemmel hala getirilmiş bir kurum oluşturmak şarttır. Bugün dini tümüyle reddeden bir güç Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kapatsa dahi bir sonraki gün yerine başka bir kurum kurmak zorunluluğu hissedecektir. Çünkü halkın din hakkındaki soru ve sorunları cevaplanmalıdır. Sadece kötü niyetlerle çıkan 'Diyanet kapatılsın' seslerinin havada kalacağını düşünüyorum.”

'DÜZENLEMELERE İHTİYAÇ VAR'

“Bunu söylemek istemezdim fakat Diyanet bugünkü yapısıyla çok fazla devam edemeyecektir. Bu nedenle bir takım düzenlemelere ihtiyaç duyduğu ortadadır. Din görevlileri kendilerini görevlendiren erkten bağımsız olarak dini göz önünde bulundurmalıdırlar. Diyanet İşleri Başkanlığı siyasetten uzak olmalı. Devlet kurumu olsa da günlük politikaların dışında kalmalıdır. Din kutsal ve evrenseldir ve ona dokunulmaması gerektiği ilahi metinlerde belirtilir. Bu kurumun başındakiler ve siyasi erkler bunu bilmeli ve buna göre davranmalıdırlar. Bu kurumun başına siyasetten azade olmuş kişilerin getirilmesi gerekiyor. Bu yapılmadığı taktirde Diyanet'in saygınlığı daha da aşağıya gidecek ve toplumda din dışı inanışlara yönelim artacaktır. Bu nedenle diyanet işlerini organize edecek bir kurumun kurulması elzem durumda.”

Diyanet İşleri Başkanı'nın okuduğu hutbeyi de değerlendiren Ay, şunları söyledi:

“Diyanet İşleri Başkanlığı devletin bir kurumudur. Sistemin laik olduğunu ve çağdaş insanların kendilerine ait tercihlerinin olduğu unutulmamalıdır. Elbette Diyanet dinin ortaya koyduğu esasları açık bir dille beyan etmelidir. Fakat genel bir esasa göre her doğru her yerde söylenmez. Diyanet İşleri Başkanı yüksek bir makamda bulunmaktadır ve söylediklerine dikkat etmelidir. Laik sistemde kişilerin yanlış anlayacağı beyanlardan uzak olmalıdır.”

'BU TARTIŞMA ART NİYET BARINDIRIR'

Prof. Dr. Yümni Sezen, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın din işlerini düzenlemek için gerekli bir kurum olduğunu belirtti. “Bu kurumun tartışmaya açılması bir art niyet barındırır” diyen Sezen, şöyle devam etti:

“Diyanet İşleri Bakanlığı Atatürk'ün gerek gördüğü bir kurumdur. Bu kurum birden bire ortaya çıkmış bir kurum da değildir. Osmanlı'daki benzer kurumlar olgunlaştırılmış, geliştirilmiş ve Türkiye Cumhuriyeti'ne uygun hale getirilmiştir. Türkiye'nin çok büyük bir çoğunluğu Müslümanlardan oluşuyor. Bu kişilerin ihtiyaçlarını gidermek için bu kurum zaruridir. Bunu tartışmaya açmak ya cehaleti ya da art niyeti gerektir. Diyanet'in kapatılmasını isteyenler bu kurumun yerine neyin getirileceğini, bu kurumun görevlerinin kim tarafından üstleneceğini düşünüyorlar. Bu işler cemaatlere mi devredilecek? Böyle bir durumda Türkiye mahvolur. Bu konunun tartışmaya açılması dahi yanlıştır.”

FEYZİOĞLU: HER KELİMENİN SORUMLULUĞU VAR

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Diyanet İşleri Başkanı ile Ankara Barosu yöneticileri arasında yaşanan tartışmaya ilişkin açıklama yaptı. Feyzioğlu tarafından yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Ankara Barosu 100 yıllık Cumhuriyet’in koca çınarıdır. Yöneticilerinin bu nedenle sorumlulukları büyüktür. Her atılacak adımın, her yazılacak kelimenin bu sorumluluğun izlerini taşıması gerekir. Ankara Barosu tarafından yapılan bu sorumsuz açıklamayı tasvip etmemiz mümkün değildir.
“Öte yandan bir diğer üzüntümüz, Ankara Barosu Başkan ve Yönetiminin Türkiye’nin gerçek gündemini değiştirmiş olmasıdır. Covid-19 salgını sebebiyle ülkemiz ve adliyelerin fiilen kapalı olması dolayısıyla meslektaşlarımız, sağlık kaygıları yanında büyük bir ekonomik sıkıntıyla mücadele etmektedir.
“Bu süreçte avukatların meslek örgütlerine düşen sorumluluk, zor zamanlar yaşayan meslektaşlarımıza el birliğiyle sahip çıkmaktır. Onları hem sağlık hem ekonomik anlamda koruyacak tedbirleri almak ve bunun takipçisi olmaktır.”

DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU'NDAN AÇIKLAMA

Din İşleri Yüksek Kurulu, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın Cuma hutbesindeki fetvası üzerine açıklama yaptı. İslam'a göre cinsel hayatın, ancak evlenmeleri helal olan bir erkekle bir kadın arasında ve geçerli bir nikah akdine dayanan evlilik birliği içinde söz konusu olabileceği belirtildi: “Bu meşru daire dışında kalan cinsel ilişkiler ise İslam’da zina olarak nitelenmiştir. İslam, zinanın yanı sıra bütün çeşitleriyle eşcinselliği de açıkça yasaklamıştır. Gerek zinanın gerekse eşcinselliğin yasaklanmasındaki en önemli hikmet, evliliğin ve aile olmanın meşru kılınmasındaki hikmetle aynıdır. O da yaratılış kodlarına uygun nezih ve meşru bir cinsel hayat yaşanması ve insan neslinin sağlıklı bir şekilde devamının sağlanmasıdır. Zina ve eşcinselliğin yasaklanmasında bir diğer hikmet de insan neslinin meşru bir şekilde devamıdır.”

Diyanet İşleri Başkanlığı Ali Erbaş Diyanet din