15 Ocak 2025 Çarşamba
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Vakıf üniversitelerinde tüzel kişilik temsili üzerine

Vakıf üniversitelerinde tüzel kişilik temsili üzerine
A+ A-
PROF. DR. LEVENT SEVGİ / İSTANBUL OKAN ÜNİVERSİTESİ

Bu yazıda amaç vakıf üniversiteleriyle ilgili bir yasa-yönetmelik çelişkisine dikkat çekmektir.

Hukuk kaynaklarına göre, mevzuat bir ülkede yürürlükte olan yasa, kararname, tüzük, yönetmelik, vb. bütünüdür. Bunlar arasındaki ilişki “normlar hiyerarşisi” altında ele alınır. Hukuk sistemimizde normlar hiyerarşisi, hukuk normlarının derece ve kuvvetini belirler. En üstte anayasa vardır. Ardından yasa, tüzük, yönetmelik ve diğer düzenlemeler gelir. Her norm geçerliliğini bir üst hukuk normundan alır. Yasalar anayasa ile; yönetmelikler yasalarla uyumlu olmak zorundadır. Yasa bir başka yasa ile, ya da yönetmelik bir başka yönetmelik ile çeliştiğinde norm saptanması sıkıntılı olabilir. Bu durumda doktrin (işin öğretisi, hatta felsefesi) ve yargı içtihatları devreye girer. Aynı olay için eşit hukuki statüde çelişen iki norm varsa, genel/özel, önceki/sonraki hüküm ilişkilerine bakılır.

VAKIF YASASI

Yasalar TBMM tarafından ve anayasaya aykırı olmayacak şekilde çıkarılır. Yürütmenin düzenleyici işlemleri arasında yer alan yönetmelikler ise anayasa ve yasalar çerçevesinde bakanlıklarca ve kamu tüzel kişilerince çıkarılır. Üniversiteler Anayasanın 130. Maddesine göre kurulur. Tüm işleyiş 4 Kasım 1981 tarihli ve 17506 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kurumları Yasasıyla belirlidir. Vakıf üniversitelerinin işleyişleri için de 31 Aralık 2005 tarihli ve 26040 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Vakıf Yüksek Öğretim Kurumları Yönetmeliği çıkarılmıştır.

Kamu hizmeti, toplumun ortak gereksinimlerini karşılamak ve kamu yararını sağlamak için topluma sunulan sürekli ve düzenli hizmetler olarak tanımlanır. Tüzel kişilik, kamu ya da özel, hukuken kabul görmüş, gerçekte bir birey olmayan ancak yasalar karşısında bağımsız bir kişilik sayılan, varlığa sahip olma hakkı, borçları/alacakları olan kişi veya mal topluluklarına denir. Vakıf üniversiteleri, devlet üniversiteleri gibi kamu hizmeti görürler ve kamu tüzel kişiliğine sahiptirler. Asli unsurları akademisyenlerdir.

2547 sayılı YÖK Yasasının 13. Maddesi, 2 Temmuz 2018 tarihli ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK-703/Md 135) son yapılan değişiklikle birlikte şöyle der: “Devlet ve vakıf üniversitelerine rektör, Cumhurbaşkanınca atanır. Vakıflarca kurulan üniversitelerde rektör ataması, mütevelli heyetinin teklifi üzerine yapılır. Rektör, üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü tüzel kişiliğini temsil eder.”

Oysa, 2005 tarihli Vakıf Yüksek Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin mütevelli heyeti tanımlayan 20. maddesi şöyle der: “Vakıf yüksek öğretim kurumunun en yüksek karar organı olan mütevelli heyet, vakıf yüksek öğretim kurumunun tüzel kişiliğini temsil eder. Mütevelli heyet, yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapar, atamalarını, öğretim elemanı dışındaki personelin terfilerini ve görevden alınmalarını onaylar, yüksek öğretim kurumunun bütçesini kabul eder ve uygulamaları izler. Öğrenci ücretleri tespit eder. Ayrıca YÖK’ün olumlu görüşü alınarak vakıfça hazırlanan yönetmeliklere göre diğer görevleri yürütür.”

Özetle, üniversite tüzel kişiliğini kimin temsil ettiği hakkında yönetmeliğin 20. maddesi ile 2547 sayılı YÖK Yasasının 13. maddesi çelişmektedir. Norm hiyerarşisi bakımından vakıf üniversitelerinin tüzel kişiliğinin rektöre ait olduğunu söyleyen 2547 sayılı yasa maddesi geçerli olmalıdır. Oysa bu, vakıf üniversitelerinin kuruluş felsefesine (doktrin olarak) terstir. Norm bakımından yönetmeliklerin yasaların altında ve yönetmeliklerin yasalarla çelişmesi durumunda yasa hükmünün geçerli olması gerekse de hem öğreti olarak hem de yetki ve sorumluluk bakımından yönetmelik maddesi geçerli olmalıdır. Yani, vakıf üniversitelerinin tüzel kişiliğini mütevelli heyeti temsil etmelidir. Pratikte de böyle olmasına karşın 2547 sayılı yasanın 13. maddesinin buna göre yeniden düzenlenmesi, hukuk karmaşalarını önlemek bakımından gereklidir. Tokmak mütevelli heyeti başkanında, davul rektörde olamaz. Milyonların cebe indirildiği, ya da bir cepten ötekine usulsüz aktarıldığı vakıf üniversiteleri resmi raporlara girmişken bu çelişki ortada olduğu sürece rektörlerin başını ağrıtan “patronları” olacaktır.

Son Dakika Haberleri