Hesaplaşmada öncelik Suriye’nin kuzeyinde! Türkiye Silivri duvarının yıkılmasından beri güvenlikte ve ekonomide Atlantik Sistemi’nden kurtulma sürecindedir
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Türkiye’de sistemin çürüdüğünü bunun sonuçlarını yaşadığımızı söyledi. Atlantik’ten kopma sürecinde bugün en temel meselenin PYD’nin tasfiyesi olduğunu vurgulayan Perinçek, Milli Hükümet için Vatan Partisi’nin görev başında olduğunu belirtti


Vatan Partisi dün yaşanan gelişmeler üzerine Başkanlık Kurulu’nu topladı. Toplantının ardından alınan kararlar Genel Sekreter Özgür Bursalı imzasıyla kamuoyuna açıklandı. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek de İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla ilgili gelişmeleri Ulusal Kanal yayınında değerlendirdi.
VATAN PARTİSİ
BAŞKANLIK KURULU KARARI
Ülkemizdeki ve yurtdışındaki son gelişmeler üzerine Vatan Partisi Başkanlık Kurulu 19 Mart 2025 tarihinde toplandı ve aşağıdaki kararı oybirliği ile aldı.
Türkiye Silivri duvarının yıkılmasından beri güvenlikte ve ekonomide Atlantik Sistemi’nden kurtulma sürecindedir.
HESAPLAŞMADA ÖNCELİK
SURİYE’NİN KUZEYİNDEDİR!
1) Suriye’nin kuzeydoğusunda demir yumruk seçeneği zorunludur ve koşullar uygundur. Bu amaçla başta Rusya, İran, Irak, Suriye, Filistin, Lübnan ve diğer komşularımız olmak üzere Asya ülkeleri ve Çin ile işbirliği yapılmalıdır.
2) Devlet zaafına her alanda son verilmeli, Milli Devlet güçlendirilmelidir.
3) PKK’nın kendini feshetmesi ve silahları bırakması süreci kararlı olarak sonuca ulaştırılmalı, silahları teslim etmeyen unsurlar bertaraf edilmeli, DEM Parti ve HDP kapatılmalı, ABD/İsrail güdümlü renkli kalkışma hazırlıklarına fırsat verilmemeli, Türkiye’nin direncini güçlendirmek için her türden yolsuzluğun üzerine yürünmelidir.
4) Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hukuku kararlı olarak uygulanmalı, yargının bağımsızlığı titizlikle korunmalıdır.
5) Batı’nın dayattığı borçlanma ekonomisine derhal son verilmeli, üretim odaklı ekonomi inşa edilmeli, paranın giriş-çıkışı derhal denetim altına alınmalı, sıcak paranın yurt dışına kaçırılması girişimleri engellenmelidir.
6) Bütün bu stratejinin ve siyasetlerin başarıyla hayata geçirilmesi için milli ve üretici güçleri birleştiren bir hükümet kurulmalıdır. Vatan Partisi Üreticilerin Milli Hükümetinde görev almaya ve sorumluluk üstlenmeye hazırdır. Başkanlık sistemi koşullarında cumhurbaşkanına görev düşüyor.
Yaşananların hukuk düzlemi ve siyaset düzlemini ayırmak gerektiğini söyleyen Perinçek şöyle konuştu:
"Hukuk düzlemi yargının bağımsızlığıyla ilgili kararların alınacağı düzlem. Ceza kanunumuzda tanımlanmış olan suçlar var. Yargımızın, her türlü müdahaleden uzak hukuku uygulanması birinci meseledir. Türkiye'nin her vatandaşını bu süreçte yargıya müdahaleden uzak konumlarda bulunmaya davet ediyoruz.”
Yaşananları siyaset düzleminde ele alan Perinçek, şöyle devam etti:
"Siyaset düzleminde de Türkiye'nin karşılaştığı tehditler var. Ve bu tehditlere karşı dış ve iç cephenin birlikte sağlam tutulması görevleri var.
ATLANTİK’TEN KOPMA SÜRECİ
"Türkiye 2013 yılında Vatan Partisi önderliğinde Silivri duvarlarını yıktı. 15-16 Temmuz 2016 gecesi Amerika Birleşik Devletleri güdümündeki FETÖ Gladyosunu temizledik. Orada başlayan bir sürecin içindeyiz. Nedir o yaşadığımız süreç, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk milletinin Atlantik sisteminden kurtulması sürecidir. Bağımsızlaşma sürecidir.
"Tabi bu süreç, dalgalanmalar halinde, devam ediyor. İnişleri var, çıkışları var, iktidarın bocalamaları var, yalpalamaları var ama sürecin bütününe baktığımız zaman Türkiye, Atlantik sisteminden kurtulma sürecini yaşıyor.
"Biz Vatan Partisi olarak bu süreçte mevzileniyoruz. Türkiye'nin bağımsızlığı mevzisindeyiz. Türkiye'nin egemenliği ve bütünlüğü mevzisindeyiz. Amerika ve İsrail güdümlü terörün tamamen temizlenmesi ve Türkiye'de Gladyo artıklarının tamamen etkisiz hale getirilmesi, PKK'nın, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ve Türk Polisi'nin gücüyle temizlenmesi sürecindeyiz. Sürecin başlıkları, alt başlıkları bunlar, çok önemli.
'TÜRKİYE İÇİN BUGÜN TEMEL MESELE İKİNCİ İSRAİL'
"Ve bugün geldiğimiz koşullarda bu sürecin çok kritik bir noktasını yaşıyoruz. Suriye'deki Beşar Esad yönetiminin yıkılması ve arkasından Suriye'nin parçalanması, Suriye'nin kuzeydoğusundaki PKK'ya bağlı PYD-YPG denen silahlı güçlerin orada kuvvet toplaması, Amerika ve İsrail'in de süreci, çeşitli boğazlaşmalar kışkırtarak bir federasyona dönüştürmesi tehdidiyle karşı karşıyayız.
"Bu tehditteki en temel mesele Amerika'nın Suriye'nin kuzeydoğusunda Kürdistan adı altında ikinci bir İsrail devletinin kurulmasına destek olmasıdır.
'DÜĞÜMÜ PYD-YPG’NİN TASFİYESİ ÇÖZER'
"Ekonomimiz olsun, üretim ekonomisini kurma sorunumuz olsun önümüzdeki, iç cephenin sağlamlaşması, terörün bütünüyle bitirilmesi, terörsüz Türkiye'nin gerçekleşmesi, Türkiye'nin Asya uygarlığının ön cephesinde, öncü görevlerde insanlığın büyük atılımına ve dünya evrensel uygarlığına katkıda bulunabilmesi için bugün birinci mesele hemen sınırımızın altında bulunan, güneyinde bulunan o YPG-PYD örgütlenmesinin, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından tasfiyesidir.
"Suriye'nin kuzeyindeki bahsettiğimiz silahlı güç Türkiye'nin bütün sorunlarının çözümünde düğümdür. Çünkü o cephede Amerika ve İsrail ile karşı karşıyayız. O cephede başarı bütün başarıların devamını getirecektir.
"Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla başlayan PKK'nın feshedilmesi ve silahları bırakması sürecinin başarıya ulaştırılması bakımından da silahları bırakmak istemeyen, teslim etmek istemeyenlerin orada yoğunlaştığı, yuvalandığı apaçık görülmektedir."
'RENKLİ KALKIŞMA GÜNDEME GETİRİLİYOR'
Ekrem İmamoğlu gözaltısı ve çeşitli soruşturmaları 'Atlantik sistemiyle Türkiye arasındaki çepheleşme ve hesaplaşma içerisindeki gelişmeler’ olarak yorumlayan Perinçek, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Bu soruşturmalarda neler gözüküyor? Birinci ve en önemlisi PKK ve DEM partisi ile işbirlikleri ile Türkiye'nin baş belası olan çeşitli yolsuzluk olayları.
"Ama bütün bu soruşturmaların içinde yer aldığı temel süreci, temel cepheleşmeyi saplamak çok çok önemlidir. Çünkü o temel cepheleşme, o temel süreç içerisinde anlam kazanıyor. Son gözaltılardan ve soruşturmalardan hareketle birtakım renkli kalkışma hazırlıklarının da gündeme getirildiği gözüküyor. Ve yine bu olaylarda Amerikan emperyalistlerinin, İsrail'in, Avrupa emperyalistlerinin tavır aldıkları ve Türkiye'nin iç cephesine müdahalelerde bulundukları görülüyor. Dolayısıyla bu iç cephedeki sorun da dış cephedeki Türkiye'mizin mevzilenmesiyle ve o mevzilenmedeki temel meseleyi çözmesiyle tamamen bağlantılı durumdadır.
"İç cephenin ihmal edilmesi söz konusu olamaz. İç cephede sağlam durmak aynı zamanda dış cephe açısından da belirleyicidir. Burada Vatan Partisi'nin duruşu Türkiye Cumhuriyeti Devleti hukukunun kararlılıkla ve cesaretle uygulanması.
'NİYE BU SUÇLAR İŞLENDİĞİ TARİHLERDE TAKİP EDİLMEMİŞ'
"Burada hukukun uygulanmasına karşı birtakım girişimler de gözüküyor. Türkiye'de yolsuzluk bir suçtur. Türkiye Devleti'nin bağımsızlığına ve egemenliğine karşı çeşitli örgütler kurmak, terör örgütleriyle işbirliği bunlar suçtur. Bu suçların takibinde ve cezalandırılmasında yargının kararlı olması, cesur olması ve çeşitli müdahalelere karşı göğüs germesi ve Türk milletinin de bu anlamda yargıyı desteklemesi hayati önemdedir. Tabi burada yargı bağımsız olacaktır. Yargıya müdahale olmayacaktır. Ve bu suçların işlendiği zaman da dikkatimizi çekiyor. Niye bu suçlar işlendiği tarihlerde takip edilmemiştir? Söylediğimiz bugün bunların takip edilmesine itiraz anlamında değil…
'DEVLET ZAAF İÇİNDE'
"Ama bugün Türkiye Devleti'nin içine girdiği durum ve yaşadığı zaaf dolayısıyla anlamlıdır. Vatan Partisi 2 yıl önce yaynladığı Milli Devlet Bildirgesi'nde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir zaaf içinde olduğunu saptıyor. O kadar zaaf ki bölücü terörün mecliste temsilcileri var. Bölücü terörün siyasi partisi var. HDP gibi, DEM Partisi gibi.
"Türkiye'yi tehdit eden Amerika'dır, İsrail'dir ama hükümetimizin Ukrayna cephesinde yürüttüğü siyasete bakıyoruz, Amerika'nın yanında. Rusya'ya karşı yerlerde yuvarlanan artık Beyaz Saray'dan bile kovulan Zelenskiy'nin yanında siyasetler uygulandı. Bunlar Türkiye'ye yönelik tehditleri ağırlaştıran siyasetlerdir. Bu da bir devlet zaafıdır. Yine o devlet zaafı Suriye'nin bölünmesi sürecinde kendisini gösterdi. Amerika ve İsrail Suriye'yi parçaladı, orada PKK'nın durumunu kuvvetlendirdi. Ve yine Amerika ve İsrail, Suriye'de mezhepler arasında, dinler arasında, halklar arasında boğazlaşmalar kışkırttı. Oralarda da Türk Devleti'nin zaaf halinde olduğunu gördük.
'HÜKÜMET ABD'YE BOYUN EĞDİ'
"Ve bu çıkan fırsat dönemlerinde Türkye, Silahlı Kuvvetleri ile bölgede o bizi tehdit eden, Türkiye'mizi tehdit eden PKK'ya bağlı kuvvetleri temizlemek gibi bir görevi yerine getiremedi. Sebebini hepimiz biliyoruz. Apaçık hükümetimiz Amerika’nın tehditleri karşısında boyun eğmiştir. Bunu söylemek zorundayız. Bu da bir devlet zaafıdır.
‘BELEDİYELER RANT KAPISI OLDU’
"Yolsuzluklar karşısında devletin kararsızlığı, belediyelerin birer rant kapısı haline gelmesi ve bundan o belediyelere hakim olan bütün partilerin sorumlu olması bunlar da birer devlet zaafıdır.
‘BU BİR İKTİDAR SORUNUDUR HÜKÜMET BOCALIYOR’
"Burada soruşturmaların çok ötesinde Türkiye'nin güvenliğini, toprak bütünlüğünü, bağımsızlığını, egemenliğini, kurtuluşunu, özgürleşmesini, gerçek bir demokrasi inşasını ilgilendiren, Türkiye'de milli egemenliği, halk hakimiyetini ve halkçı, devrimci, milli bir ekonomi inşasını ilgilendiren sorunlarla karşı karşıyayız. Ve bu cepheden baktığımız zaman bu sorunları çözecek tavırlar alabiliriz. Tabii bu bir hükümet sorunudur sonuç itibariyle. Bu bir iktidar sorunudur. Dolayısıyla her şey geliyor hükümetimizin uygulamalarına geliyor, bağlanıyor.
"Yargının bağımsızlığı da hükümete ait bir sorundur. Çünkü yargıya müdahaleler en sonunda ancak hükümetten geldiği zaman ciddidir ve tehlikelidir. Ve bugün mevcut hükümetimizin az önce saydığımız devlet zaafını giderecek bir kararlılık gösteremediğini arkada kalan süreçte görüyoruz. Ama bir yandan da hükümetin başında bulunan AK Parti'nin ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın esas olarak milli bir duruş içinde olduğu da bir gerçekliktir. Onu da saptıyoruz ama bocalamalar, kararsızlıklar özellikle 2023 seçimlerinden sonra çok ciddi bir noktaya gelmiştir.
‘VATAN PARTİSİ GÖREVLERE HAZIRDIR’
"Mevcut iktidarın ertelemeden Türkiye'nin hükümet sorununu çözmesi gerekir. Başkanlık sistemi buna imkan tanıyor. Cumhurbaşkanı'nın her zaman hükümeti yeniden kurma yetkisi bu başkanlık sisteminde vardır. Artık tek başına bir AK Parti ile değil, Türkiye'nin bütün üretici ve milli güçlerini kucaklayan bir hükümetin oluşturulması gerekiyor. Ki onun adı üreticilerin milli hükümeti olabilir. Vatan Partisi bunu geçen seçimden beri savunmaktadır.
'SİSTEM ÇÜRÜMÜŞTÜR'
“Sistem hem ana muhalefeti hem iktidarıyla çürümektedir. Hatta sistemin içindeki ana muhalefet, Atlantik güçlerine en bağımlı kuvvet olarak kendini göstermektedir. CHP yönetimi, PKK ile işbirliği halindedir. Yolsuzluk, ahlaki çürüme sistemin bütün güçlerini etkilemiştir. Örneğin bu sistemde diplomalar güvenilmez hale gelmiştir. Diplomalar sahte olsa da sistemin çürüdüğünü ifade eder, sahte olmasa da sistemin çürüdüğünü sergilemektedir. Türkiye ciddi tehditlerle karşı karşıyayken iç cephede kavgalar kışkırtılmakta ve renkli kalkışmalar planlanmaktadır. Geldiğimiz noktada Atlantik güdümlü sistemin çürüdüğü bütün olgularla gözler önüne serilmiştir.”