Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: ‘Çığır açan bir toplantı’
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Rusya-Azerbaycan Avrasya Toplantısı'nın sıradan bir çalıştay olmadığını, bu toplantı ile Azerbaycan'ın Avrasya'ya yerleştiğini söyledi
Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, önceki akşam Ulusal Kanal'da yayınlanan Çıkış Yolu programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Onur Konuğu olarak davet edildiği ve açış konuşmasını yaptığı “Azerbaycan, Avrasya’daki Entegrasyon Girişimlerinin Buluştuğu Yerdir” adlı toplantının önemi hakkında bilgi veren Perinçek, şunları söyledi:
“Bu toplantı herhangi bir çalıştay ya da sempozyum değil, tarihi bir toplantı, çığır açan bir toplantı. Toplantıyı düzenleyenler Rusya Federasyonu ile Azerbaycan Cumhuriyeti. Bu toplantının düzenlenme sürecinde Vatan Partisi'nin belirleyici bir katkısı olmuştur. Toplantı da bir fikir alışverişinin ötesinde, Azerbaycan'ın Avrasya'yla bütünleşmesi toplantısıdır. Düne kadar neydi? Azerbaycan; daha çok Amerika'nın etkili olduğu ve dünyadaki yeri Atlantik Sistemi'ne yakın diye görülen bir ülkeydi. Şimdi Azerbaycan Avrasya'ya yerleşti. Bu toplantı onun ilanıdır.”
1980'lerden bu yana ABD'nin 'Turan' yalanlarıyla, Rusya ve Çin'e karşı düşman bir Türk devletleri beraberliği oluşturmak istediğini kaydeden Perinçek, “ABD'nin projesi yerle bir oldu. Bunun sonucunda Türk devletleri Avrasya'da birleşiyor. Türk Devletleri Teşkilatı kuruldu. O teşkilat Atlantik Sistemi içinde değil. O teşkilat Avrasya içerisinde. O teşkilat Rusya ve Çin düşmanlığı ekseninde kurulamıyor, kurulamadı. O teşkilat ABD'den gelen baskılara, tehditlere karşı birleşiyor. Kimle birleşiyor? Rusya'yla birleşiyor, Çin'le birleşiyor. Toplantıda Amerika yok, Avrupa yok. Türk devletlerinin ve Avrasya'nın düşmanları yok. Kimler var? Avrasya devletleri var. En başta da Rusya ve Azerbaycan var. Türkiye'den de Vatan Partisi var.” ifadelerini kullandı.
'DIŞİŞLERİ DENETİMDEN ÇIKMIŞ DURUMDA'
Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi Berke Mustafa Berkil de, toplantıya Türkiye Büyükelçiliği'nin davetli olduğunu, fakat son gün mazaretsiz olarak katılamayacaklarını bildirdiklerini aktardı. Avrasya ülkelerinin bu durumu Türkiye ile ABD arasında son dönemde artan diyalog ile ilişkilendirdiğini kaydeden Berkil, “Amerika'nın dayattığı dünya düzenine karşı, Amerikan hegemonyasına karşı birleşildiği bir mevzide AK Parti hükümeti bulunmamayı tercih etti.” diye konuştu.
Türk devletinin toplantıya davetli olmasına rağmen katılmamasını eleştiren Perinçek de şunları söyledi: “Şimdi siz böyle bir toplantıya katılmayarak Türkiye'nin dış politikasını nasıl yürüteceksiniz? Benim gördüğüm Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Sayın Tayyip Erdoğan'ın denetiminden çıkmış durumda. Yani Türkiye Dışişleri Bakanlığı öyle gözüküyor ki Amerika Birleşik Devletleri'nin kontrolüne girmiş. Bu bir gerçek. Dışişleri Bakanlığı şimdi 'Rusya birinci tehdit.' diyor. Nasıl Türkiye Dışişleri Bakanlığı bunu söyleyebilir? Bu Rusya ilişkilerini berhava eden bir şey. Yani hükümetin içinden Sayın Cumhurbaşkanı sabote ediliyor. Sayın Dışişleri Bakanı diyor ki; Amerika'nın Rusya'ya koyduğu yaptırımlara uyacağız. Uyarsan sen nasıl doğal gaz alacaksın, güvenliğini nasıl sağlayacaksın?
“Bakın AK Parti hükümeti içerisinde bugün çok açık bir fay hattı oluşmuş. Fay hattının bir tarafında Sayın Cumhurbaşkanı'nın işte Suriye'yle beraber, Rusya'yla beraber, İran'la beraber, Suriye'nin kuzeyinde harekat yapacağız diyen taraf. Ama fay hattının öbür tarafında da Dışişleri Bakanı Amerika'yı davet ediyor, gel diyor Suriye'de biz çözelim. Amerika'yla mı çözeceksiniz, Rusya, İran ve Suriye'yle mi çözeceksiniz? Bu bir fay hattı. Cumhurbaşkanı bir tarafta Dışişleri bir tarafta.”
'AMERİKA'NIN GELECEĞİ YOK'
Türkiye’de iktidarların Amerika tarafından tayin edildiği dönemlerin geride kaldığını vurgulayan Perinçek, şöyle devam etti: “AK Parti bile Amerika'dan koptuğu için, ayrıldığı için ayakta durabiliyor. Yani niçin 2014 sonrası süreçte AK Parti yönetimi Atlantik Sistemi'nin dışına adımlar atmaya başladı? Çünkü Atlantik Sistemi içinde herhangi bir iktidarın ayakta kalma şansı yok. Artık Türkiye'yi Atlantikçiler yönetemez. Onun için bu AK Parti içindeki Amerika'nın geleceği yok. Eğer AK Parti Türkiye'nin geleceğinde söz sahibi olacaksa, o AK Parti içindeki Atlantikçilerin geleceği yok. Ama ne oluyor? AK Parti kaybediyor. AK Parti'yle birlikte Türkiye de kaybediyor. Ak Parti kaybederken müttefiki olan MHP'ye de kaybettiriyor.
'ÖRGÜTSÜZ EMEKÇİ ANCAK KÖLE OLUR'
Perinçek, depremin ardından estirilen sivil toplumculuk rüzgarına yönelik de şu değerlendirmelerde bulundu:
“Şimdi bazen şöyle tivitler görüyorum. Diyor ki; depremden bizi emekçiler kurtarır. Ben de diyorum ki örgütsüz bir emekçi bırak depremin altındaki adamı, kendisini bile kurtaramaz. Bakın şöyle bir şey var: Emekçiler yapar. Örgütsüz bir emekçi ancak köle olur. Bu emekçi budalığı. Örgütlü emekçi, Vatan Partisi'nde örgütlü emekçi ama daha önemlisi devletin örgütlenmesinin başına geçen halk, emekçi, o gerçek kurtarıcıdır.
“İşte depremde sivil toplum şunu yapar bunu yapar deniliyor. Hangi ekskavatör ile yapacak? O sivil toplumun ordusu var mı? Askeri var mı? Polisi var mı? Yolları yapabilir mi? Tırları götürebilir mi? Kamyonları ulaştırabilir mi? Ne kadar? Kaç tane battaniyesi var o sivil toplumcunun? Kaç dirhem ilacı var? Devlet, örgütlü bir devlet bunu başarabilir. Örgütsüz emekçi, örgütlü sermaye sahibi kadar insancıl olamaz. Devletle çözülecek problemlerle Türkiye karşı karşıya. Onun için böyle devletsizliği devletin karşısına koyup prim veren şeylerin bilimle, bilimsel sosyalizmle, sosyalistlikle, ilericilikle, devrimcilikle, Atatürkçülükle falan hiçbir ilgisi yok. O zaman Atatürk devlet kurmazdı.”
'NEOLİBERAL SİSTEM SANIK SANDALYESİNE'
Depremle ilgili yargılanması gerekenin neoliberal sistem olduğunu vurgulayan Perinçek, sözlerine şöyle son verdi:
“Depremle ilgili yargılanması gereken, arkada kalan programdır. Yani Türkiye'nin 1945'ten sonra girdiği küçük Amerika programı, 1980'den sonra dünya ekonomisiyle bütünleşme adı verilen ve Türkiye'yi borç batağına batıran program... Kamuculuğu terk ettik. Planı terk ettik. Halkçılığı terk ettik. Devrimciliği terk ettik. Aydınlanmayı terk ettik. Bu belayla karşılaştık. Program suçlu. Onun için sanık sandalyesine programı oturtacağız. Yoksa koşup iki tane müteahhit bulup içeri atarak ancak sistemi kurtarırız. Sistemi kurtarmak için iki tane müteahhitin, üç tane vurguncunun sırtına yıkıyorlar. Bununla karşı karşıyayız. Yarınki Aydınlık’ın bir sürmanşeti vardı. Ne diyor? Konteyner vurguncularının peşindeyiz. Çok yanlış. Aydınlık'ta sistemle mücadeleyi bırakmış. Yani bir gün evvel 'Sanık sandalyesinde neoliberalizm var' diyor Aydınlık. Çok güzel. İki gün sonra da konteyner vurguncularının peşindeyiz. Yani Amerika Birleşik Devletleri sisteminin güttüğü manşetler. Kendimizi de tabii buralarda sorgulayacağız ve eleştireceğiz.
“Müteahhit mi sana git Adapazarı'nın üzerine, İstanbul'a 15-20 milyonluk nüfusu yığ, bu fabrikaları yap dedi. Yalova şeftali bahçeleriydi, Bursa tarım arazisi ve bir tarih kentiydi. Sen gittin fay hatları üzerindeki Kocaeli'yle Bursa'ya, Adapazarı'na, Düzce'ye fabrikaları kurdun. Müteahhit mi kurdu yani?”