Perinçek'ten Yargıtay Başkanlığı seçimleriyle ilgili açıklama
Yargıtay 4 yıl görev yapacak başkanını 25 Mart'tan bu yana belirleyemedi. Haftalar süren Yargıtay Başkanlığı seçimleriyle ilgili açıklama yapan Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 'Yargı geleneğimizde eşi görülmemiş manzaralarla karşılaşıyoruz ve bu nedenle derin kaygı içindeyiz' dedi.
Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın başkanlıktaki 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle 25 Mart Pazartesi günü başlayan Yargıtay başkanlığı seçimlerinde şu ana kadar sonuç çıkmadı. Haftalar boyunca yapılan 25 turu aşkın oylamada hiçbir aday, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamadı.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Yüksek Mahkemenin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını 25 Mart'tan bu yana belirleyememesini değerlendirdi.
'KASABA POLİTİKASI'
Parti'nin İstanbul İl Başkanlığında, "Yargıtay Başkanlığı Seçiminde Kasaba Politikası" konulu basın açıklaması yapan Perinçek, "Kamuoyunun gündemindeki Yargıtay Başkanlığı seçimleri sürerken, Yargıtay tarihimizde ve Yargı geleneğimizde eşi görülmemiş manzaralarla karşılaşıyoruz ve bu nedenle derin kaygı içindeyiz. Yargıtay Başkanlığı seçiminde kimi adayların oy toplama amacıyla kişisel çıkarlara hitap eden mesajlar yayınlamaları karşısında sessiz kalamayız." ifadelerini kullandı.
MENFAAT ODAKLI MESAJLAR
Yargıtay Başkanlığı için yarışan kimi adayların, Yargıtay üyelerine gönderdiği "menfaat odaklı" mesajların kamuoyunun gündemine geldiğine dikkat çeken Perinçek, "Bugün Yargıtay Başkanı olmak için hükümet yetkililerinden destek aldıklarını belirtenler, yarın siyasal makamlardan emir alacaklarını ve yargı bağımsızlığını Yargıtay doruklarından çiğneyeceklerini ilan etmiş oluyorlar." dedi.
Perinçek'in açıklamaları şöyle:
Yargıtay Başkanı seçiminde kimi adayların Yargıtay üyelerine yolladıkları mesajlarda, yüksek maaş, diplomatik pasaport, otel, mescid kapasitesi, yüksek emekli maaşı, yemeklerde iyileştirme, konut, ikbal vaatlerinde bulunulduğu kamuoyunun bilgisindedir.
'YARGI BAĞIMSIZLIĞINI ÇİĞNEME İŞARETLERİ'
Yine bu mesajlarda, “Cumhurbaşkanı ile görüşüldüğü ve kendisinin tercih edildiği” yönünde bilgiler yayınlanmaktadır.
Bugün Yargıtay Başkanı olmak için hükümet yetkililerinden destek aldıklarını belirtenler, yarın siyasal makamlardan emir alacaklarını ve yargı bağımsızlığını Yargıtay doruklarından çiğneyeceklerini ilan etmiş oluyorlar.
Bu yazışmalar konusunda hükûmetten ve ilgili kişilerden bir açıklama ya da yalanlama gelmemiştir.
'ÖZEL ÇIKARA SESLENEN KASABA POLİTİKASI'
Yargıtay üyelerine çıkar vaatleri, Yargıtay Geleneğini ve Cumhuriyet Yargıcı karakterini çürüten boyutlara ulaşmıştır.
En yüksek yargı organımız olan Yargıtay’daki Başkanlık seçimindeki bu davranışlar, Yargıtay Başkanlığı seçimini değil, “kasaba politikası” diye anılan manzaraları hatırlatmaktadır.
Yargıtay, kişisel menfaatlerin, ikbal peşinde koşma makamı değildir.
Yargı bağımsızlığının kalesi olan Yargıtay’da hükümetle ve siyasal kurumlarla işbirliğinin propaganda aracı olarak kullanılması, ciddi tehlikelerin habercisidir.
Yargıtay Başkanlığı seçimlerinde, kimi adayların hükümetle ilişkileri üzerinden oy toplama girişimleri, yargıyı hükümet emrine sunmak gibi çok tehlikeli anlayışları gündeme getiriyor.
'KİŞİSEL MENFAAT HESAPLARIYLA TAHRİP EDİLİYOR'
Cumhuriyet Yargıcının cesur, bağımsız, halka ve hukuka bağlı, gerektiği zaman rüzgâra karşı tek başına kalsa dahi baş eğmeyen bilinci ve sarsılmayan vicdanı, kişisel menfaat hesaplarıyla tahrip ediliyor.
Yargıçlarımızın ve savcılarımızın tarihten gelen yüksek karakterini çürütmeye yönelik davranışları mahkûm ediyoruz.
'YARGIÇ KARAKTERİNİ AYAĞA KALKMAYA ÇAĞIRIYORUZ'
Millî Devletin ve Millî Yargının Türk milletinin bağımsızlığı ve geleceği konusunda tarihi bir rol oynayacağı dönemde, Cumhuriyetimizin yargı geleneğini yaşatmak, Türkiyemizin yakıcı ihtiyacıdır.
İçine girdiğimiz zorlu koşullarda, Cumhuriyetimizin tarihten gelen bağımsız, vicdanlı, cesur yargıç karakterini ayağa kalkmaya çağırıyoruz.
HÜKÜMET’E ÇAĞRI
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a bir önerisi var mı sorusu üzerine Perinçek şunları söyledi: “Yargıtay bağımsızdır, Adalet Bakanı ve Hükümetin hiçbir şekilde müdahale etmeyeceği bir kurumdur. Bazı adaylar kendilerinin cumhurbaşkanı ile münasebet halinde olduklarını ve onun desteğini aldıklarını ifade ediyorlar. Ben buna hiçbir şekilde ihtimal vermiyorum. Yargıtay seçimlerine hükümetin karışması çok tehlikeli bir davranıştır. Bu aynı zamanda gelecekle ilgili Yargıtay’a bir takım baskılar, müdahaleler yapılabileceğine dair şüpheleri doğurmaktadır. Hükümetin Yargıtay seçimlerinin bağımsız olduğunu, hiçbir yargıca destek veya destekler şekilde en küçük bir müdahale yapmadıklarını ilan etmeleri kamuoyunda bir huzur ve rahatlama yaratacaktır.”
ABD’NİN YENİ PLANI
Vatan Partisi Genel Başkanı Perinçek’e yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili görüşü de soruldu. Perinçek Türkiye’nin önündeki tehlikeye dikkat çekti:
“Anayasalar devrimlerle yapılır. Dünya tarihine baktığımız zaman 1776 ABD Anayasası, Fransız devrimi ile gelen anayasa, Almanya’nın Bismark tarafından birleştirilmesi ile yapılan anayasa, bizim kendi tarihimizde 1876 devrimi. 1876 ilk Kanuni Esasi’yi getirdi. 1908 devrimi, 1909 Kanuni Esasi’de yeni anayasa denebilecek önemli değişiklikleri getirdi. 1921 anayasamız İstiklal Savaşı koşullarında yani devrimin ateşi içinde yapıldı. 1924 Anasayamız yine Türk devriminin önündeki sorunları çözmek için yürütme organını kuvvetlendirmek için yapıldı. Türkiye tarihine baktığımız zaman her yeni bir gelişme yeni bir anayasa getiriyor, dünya tarihinde de öyle.
“Türkiye’nin önünde üretim devrimi var. O üretim devrimi hiç şüphesiz Türkiye’ye milli devrimci ve üretimi canlandıran hayata geçiren bir anayasayı dayatmaktadır. O anayasa önünde sonunda yapılacaktır. Vatan Partisi tarafından o anayasa hazırlanmıştır. 2010 yılında TBMM Başkanlığı yeni anayasa ile ilgili önerilerimizi istedi. Gerekçesi ile birlikte 400 sayfalık önerilerimizi TBMM başkanlığına sunduk. Doğu Perinçek’in Türkiye'nin yeni anayasa birikimi
Başlıklı kitabı bu önerilerimizi içeriyor.
“AK Parti ve CHP’nin uzlaşması ile Meclis’te bir çoğunluk elde ederek yapılacak anayasanın Cumhuriyet devletinin hedeflerini çözmeye ve o hedeflere ulaşmaya hizmet eden bir anayasa olmayacağı belli. CHP, Atlantik sistemi çerçevesinde hareket ediyor. AK Parti de ABD ile uyumlu bir süreç içinde.
“ABD’nin yeni planı, AK Parti ve CHP’yi hükümet kurma amacıyla yan yana getirmek. MHP’yi AK Parti’den koparmak, iktidardan uzaklaştırmak onun yerine Atlantik sisteminin güdümünde olan CHP’yi iktidara katarak PKK ve FETÖ’yü hükümet makamlarına taşıma hedefini görüyoruz.