Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı: Abhazya ve Kırım hamlesinin tam zamanı
Rusya’nın çok önemli bir adım attığını belirten Genel Sekreter, izlenmesi gereken stratejiyi açıkladı: “Türkiye Abhazya’yı tanır, Kırım’ın Rusya’nın toprağı olduğunu kabul ederse, Rusya da KKTC’yi tanır.”
Rusya'nın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'nde konsolosluk hizmetleri vereceğini duyurması, hem Ada'da hem de Türkiye'de heyecan yarattı.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, kararın ardından yaptığı ilk değerlendirmede, “Türkiye'nin Rusya ile ilişkileri ve Ukrayna Savaşı ile birlikte uygulanan bazı ambargolar, Rusya'nın bu kararında etkili oldu.” dedi. Söz konusu adımı olumlu bulduklarını belirten Tatar, “Sahaya baktığınız zaman burada 2 ayrı yönetim, 2 ayrı devlet var. Kıbrıs'ta artık bir çözüm olacaksa bu iki ayrı egemen devletle olacak. Herkes artık Kıbrıs'ta iki ülke olduğunu biliyor.” ifadelerini kullandı.
'RUSYA DAHA İLERİ ADIMLAR ATMAYA HAZIR'
Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı da, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Rusya'nın KKTC'deki adımının yol gösterici olduğunu kaydetti. “Rusya’nın KKTC’de konsolosluk hizmeti verecek ofis açması, önümüzdeki sürece ilişkin çok anlamlı bir adım ve beyandır. Bu adım, KKTC’yi devlet olarak tanıtma mücadelesinde nasıl bir strateji izlememiz gerektiğini bir kez daha bizlere gösteriyor.” diyen Bursalı, şöyle devam etti:
“Rusya, KKTC için çok daha ileri adımlar atmaya hazır. Yalnız Rusya değil, Abhazya, Vatan Partisi ile imzaladığı ortak bildiride KKTC’yi tanımaya hazır olduğunu resmen ilân etti. İran, Türk Devletleri Teşkilatı’na girme isteğiyle KKTC konusundaki tavrını gösteriyor. Çok sayıda devlet akıllı bir dış politikayla hızla KKTC’yi tanıma rotasına girer. Burada can alıcı nokta, Ankara’nın tavrıdır. Bütünlüklü bir strateji ve cesur bir tavır lazım. Ukrayna’da ve her cephede ABD-İsrail-NATO merkezli tehdidine karşı konumlanmamız gerekiyor. Strateji belli: Türkiye Abhazya’yı tanır, Kırım’ın Rusya’nın toprağı olduğunu kabul ederse, Rusya KKTC’yi tanır. Kaybedecek vaktimiz yok. ABD, Ege’deki askeri üs sayısını 20’ye çıkarırken, Türkiye’nin güvenliğini, ekonomisini ve geleceğini kiminle ittifak yaparak geliştireceğiz? KKTC’yi, kim tanır, kim tanımaz sorusu, işte bu atılan adımlarla bir kez daha yanıtlanmış oluyor. ABD, İngiltere, NATO ülkeleri KKTC'yi tanımaz ama Rusya, Abhazya, İran, Suriye tanır. AB, KKTC'yi teslim etmemizi, Türk askerinin çekilmesini şart koşar ama Asya'da yükselen siyasi birlik, KKTC'yi kale olarak görür. İşte Vatan Partisi bu bütünlüklü siyasetin ve çözümün partisidir.”
RUMLAR RUSLARI ARKADAN BIÇAKLADI
Rusya'nın KKTC'de ofis açma kararı, geçen yıldan bu yana yaşanan bir dizi gelişmenin neticesinde alındı. O gelişmelerin en önemlisi ise Rusya-Ukrayna Savaşı'ydı. Operasyonun başlamasının ardından Avrupa Birliği'nin Moskova'ya yönelik yaptırımlarına katılma kararı alan Rum tarafı, böylece yakın müttefiki Rusya'yı da sırtından bıçaklamış oldu. Halbuki Moskova daha birkaç yıl önce Rum tarafı ile 9 farklı alanda kapsamlı bir işbirliği anlaşması imzalamış, Rum Kesimi'ne verdiği 2,5 milyar avroluk borcu da yapılandırma kararı almıştı. Bunun karşılığında ise Rus Donanması Rum limanlarını kullanmaya başlamıştı. Ancak 7 Mart 2022'de ikmal için Limasol'e gelen 5 Rus savaş gemisi, Rumlar tarafından limana alınmadı. Ruslara hava sahasını da kapattıklarını duyuran Rumlar, “sıfır tolerans” göstereceklerini açıkladı. Böylece KKTC, Rusya için çok daha görünür olmaya başladı.
FIRSATLAR KAPISI AÇILDI
Rumların üst üste aldığı düşmanca kararların ardından Rus diplomatlar, alternatifsiz olmadıkları yönünde açıklamalar yaptı. Büyükelçi Stanislav Osadchiy, “Kıbrıs Rum kesimi Rus turistlere nasıl ulaşacak? Onlar gelmeyecek. Nereye gidecekler? Türkiye'ye. Yaz sezonu geliyor. Siz Kıbrıs Rum kesimi hava sahasını Rus uçaklarına kapattınız mı? Kendi ayağınıza sıktınız.” dedi. Bu süreçte Türkiye ve KKTC yaptırımlara katılmayarak Rus turistler için cazibe merkezi haline geldi. Hakikatten KKTC'ye gelen Rus turist sayısı geçen yıl 6 kat artarken, Kuzey'de yaşayan Rus sayısı da 50 bine ulaştı. Böylece Moskova'nın ofis açma kararının nesnel zemini de oluşmaya başladı.
Ancak Rusya'dan hala Ercan Havalimanı'na doğrudan uçuşların başlamaması ve yüksek uçak fiyatları, turizm potansiyelini tam olarak kullanmamızı engelliyor.
Oysa bugün Rus turistler, neredeyse gidecek ülke arıyor. Çünkü Avrupa Birliği'nin Rusya'ya hava sahasını kapatma kararının ardından 40 ülke Rus uçaklarına kapıyı kapattı. Hava sahasını Rus havayollarına kapattığını açıklayan ülkeler içinde Rus turistlerin yoğun olarak gittiği ülkeler yer alıyor. Her yıl 40 milyonun üzerinde Rus turist, tatil için başka ülkeleri tercih ediyor. Bunların ortalama 5 milyonu Türkiye'ye gelirken, 3,4 milyonu Finlandiya'ya, 2,3 milyonu Ukrayna'ya, 1,8 milyonu Estonya'ya, 1,3 milyonu Almanya'ya, 1 milyonu İspanya'ya, 1 milyonu İtalya'ya, 1 milyonu Yunanistan'a, 1 milyonu Polonya'ya, 400 bini GKRY'ye ... gidiyor. Yani toplamda hava sahasını kapatan ülkelere her yıl 17 milyon Rus turist gidiyor. İşte Moskova'dan KKTC'ye başlatılacak doğrudan uçuşlar, Ada'da büyük bir turizm patlaması potansiyeli taşıyor.
ADA'DA HAVA DÖNÜYOR
Rusya'nın ofis açma kararı, şimdilik KKTC'yi tanıdığı anlamına gelmiyor. Bunun için Ankara'nın politik bir tercih yapması gerekiyor. Rusya-Ukrayna Savaşı'nda “tarafsızlık” politikası terk edilerek Avrasya'dan yana tavır alınması, Rusya'nın KKTC'yi tanıması için belirleyici. Bunun en pratik adımları olarak da Abhazya'nın tanınması ve Kırım'ın Rus toprağı olarak kabul edilmesi görülüyor. Böylece, önce Abhazya'nın ardından Rusya'nın KKTC'yi tanımaması için hiçbir gerekçe yok. Ancak ofis açma kararı da Ada'da havanın döndüğünü açıkça gösteriyor.
RUS DONANMASI KKTC'YE GELEBİLİR
Bir yandan tanınma çabaları sürerken, diğer yandan Rusya ile KKTC arasındaki ilişkileri geliştirmek adına atılabilecek çeşitli adımlar da var. Bu noktada Rum tarafından kovulan Rus Donanması'na KKTC limanlarını açmak geliyor. Aslında KKTC limanlarının Ruslar tarafından kullanılmasının önünde hiçbir engel yok. 2008 yılında dönemin Genişlemeden Sorumlu AB Komiseri Olli Rehn tarafından alınan bir karar, bu konuda gayet açık. Kararın ayrıntısını KKTC'nin en tecrübeli deniz adamlarından Enver Yetkili anlatıyor:
“Bizim limanlarımız uluslararası olarak açıktır. Bu konuda hiçbir sıkıntımız yoktur. Avrupa Birliği'nin 2008 yılında aldığı bir karar vardır: Olli Rehn kararı. Dönemin Genişlemeden Sorumlu AB Komiseri. Rumların bir müracaatı üzerine Avrupa Birliği adına 2008'de açıklama yapmıştı. Biz o dönem Suriye'ye deniz otobüsüyle yolcu götürüp getirmeye başlamıştık. Harpten önceydi. Rumlar, 'AB buna engel olmalı.' dediler. AB de konuyu inceleyince dedi ki; 'Sizin Kuzey'de bir denetim, yönetim gücünüz yok. Oradaki bütün işleri yapan Kuzey'deki yönetimdir. Dolayısıyla oradaki bir limanın açık ya da kapalı olmasını tayin edecek olan da Kuzey'deki yönetimdir.' Bu nedenle KKTC limanlarının tümü, Girne, Mağusa ve Gemikonağı, genel trafiğe, uluslararası trafiğe açıktır. Bu konuda Olli Rehn'in çok net ifadeleri vardır. Altyapı imkanlarımız vardır. Su ve yakıt temin edilebilir. Türk savaş gemileri zaten buraları kullanıyorlar. Limanlarımız herkese açıktır.”