16 Eylül 2024 Pazartesi
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Vatan Partisi MKK Üyesi İlsever: Öncü parti olsaydı ‘Küçük Amerika’ olmazdı

Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu (MKK) üyesi Ferit İlsever, Öncü Gençlik Teoman Alili Akademisinde gençlere “Küçük Amerika” sürecini anlattı.

Vatan Partisi MKK Üyesi İlsever: Öncü parti olsaydı ‘Küçük Amerika’ olmazdı
A+ A-

1930’lu yıllarda başlayan “Kemalizmden dönüş” sürecinin, Türkiye’nin 1952’de NATO’ya girişiyle hızlandığını anlatan İlsever, örgütlü bir işçi sınıfının ve onun öncü partisinin önemine vurgu yaptı. CHP’nin “Altı Ok”tan vazgeçme sürecinin İkinci Dünya Savaşından sonra hızlandığını belirten İlsever, “Bugün CHP açısından bu sürecin çok daha hızlı bir şekilde ilerlediğini görüyoruz” dedi.

Öncü Gençlik Teoman Alili Akademisinde “Türk-Amerikan Savaşı” sınıfının ilk dersi “Küçük Amerika sürecinin başlaması ve Kemalist Devrimin yarım kalması”ydı. Dersi veren Ferit İlsever, sunumunun ardından gençlerin sorularını yanıtladı. Küçük Amerika sürecinde dönüm noktasının, 1952 yılında Türkiye’nin NATO’ya girmesi olduğunu belirten İlsever, Küçük Amerika ifadesinin, CHP’li Nihat Erim’e ait olduğunu anımsattı. 1949 yılında dönemin Bayındırlık Bakanı olan Erim, “Türkiye’yi küçük Amerika yapacağız!” demişti.

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞININ ARDINDAN

Küçük Amerika sürecinde tayin edici olanın dış etkenler, en önemlisi de İkinci Dünya Savaşı ve sonuçları olduğunu belirten İlsever, şöyle konuştu: “İkinci Dünya savaşından Amerika ve Sovyetler Birliği galip çıktılar. Esas kazananın Amerikan emperyalizmi olduğunun da altını çizmemiz gerekiyor. Böylece Amerikan emperyalizmi, dünyanın en büyük emperyalist gücü olarak sahneye çıktı. Altı yıllık savaş boyunca hiç silah patlatmadan büyük bir kazanç sağladı. Büyük bir sermaye birikimini ve askeri gücünü korudu.”

Büyük sermaye birikiminin mutlaka sömüreceği, yağmalayacağı dış pazarlar aramasının “kapitalizmin kanunu” olduğunu belirten İlsever, savaştan sonra ABD’nin bu doğrultuda iki adım attığını belirtti, Truman Doktrini ve Marshall Planı: “Truman Doktrini, sene 1947. Esası, dış pazarlara açılmak, ikincisi de bu savaştan galip çıkan Sovyetler Birliği'nin en büyük tehdit olarak tayin edilmesi. Sene 1949, Marshall Planı. Bu ikisi, Türkiye’nin Küçük Amerika sürecine girmesindeki dış etkenlerden ikisidir. Sene 1949 bu açıklamalar doğrultusunda NATO kuruluyor.”

1949-50 Kore Savaşıyla Kore’nin, 1953 Vietman Savaşıyla Vietnam’ın bölünmesi, NATO’nun ve Amerikan emperyalizminin girdiği yeni rotanın çok önemli olgularıydı.

KEMALİZMDEN ADIM ADIM GERİ DÖNÜŞ

Kemalizmden geri dönüş sürecinin küçük geri adımlara daha 1930’ların sonunda başladığını belirten İlsever, “Bunun zirvesi evet 1952 NATO bağlantısıdır ve 1950’lerden sonraki Menderes hükümetleriyle derinleşmiştir” dedi. Türkiye'de Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlayan hızlı sanayileşme hamlesi 40’lı yıllarda da ilerliyordu. Küçük Amerika sürecine partiler ve siyaset zemininde büyük itirazlar olmuştu. İlsever “Ancak emekçilerin, işçi sınıfının bir öncü partisi yoktu” dedi ve şöyle sürdürdü: “1921’den beri gelen bir komünist partisi gerçeği var ama dağılmış gitmiş, 50’li, 60’lı yıllardan sonra Doğu Berlin merkezli ve Sovyetler Birliği’nin hizmetinde rol oynayan bir parti konumuna girmiş. Bu durumu kabul etmeyen yoldaşlarımız, arkadaşlarımız ise örgütsüz ve dağınık. Amerikan saldırısına cevap verecek kuvvette değiller.

“Bu tablo içinde, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve kendisinin programı olarak benimsediği milliyetçilik, devrimcilik, cumhuriyetçilik, halkçılık, laiklik ilkelerinden, 1930’lu yıllardan itibaren adım adım vazgeçen bir Cumhuriyet Halk Partisi gerçeği var. Bugün CHP açısından bu sürecin çok daha hızlı bir şekilde ilerlediğini görüyoruz.

“Şunu vurgulamakta yarar var, zor koşullarda II. Dünya Savaşı koşullarında sayın İnönü’nün Türkiyemizi savaş dışında bırakma yolundaki çabalarını saygıyla anıyoruz. Çok önemli bir başarıdır ama iç siyaset bakımından değerli arkadaşlarım, bu yanlışların bir bakıma başındadır, mimarıdır, hepsi gözünün önünde olmuştur.”

CHP İÇİNDE NEDEN MÜCADELE OLMADI?

İlsever, gençlerin “CHP içerisinde Amerikancılığa karşı bir mücadele olmadı mı” sorusuna verdiği yanıtta “Örgütlü bir güç yok, nesnel şartları yok” diye yanıt verdi. Bunun dayanacağı sınıfsal temelin çok zayıf olduğunu belirten İlsever şöyle konuştu: “Ancak 60'lı yıllardan sonra bu nesnel zeminde sola doğru, bilimsel sosyalizme doğru çok önemli, köklü bir yöneliş oldu. O yıllarda dalga dalga yükselen Küçük Amerika sürecine cevap verecek, onlarla mücadele edecek bir öncü parti yok.” Günümüzde Asya’ya yöneliş, Türk cumhuriyetleriyle yakınlaşmayla ilgili bir soruya verdiği yanıtta İlsever “Türkiye anti emperyalist vatan savaşında kararlı oldukça, Türklük temelinde çok daha büyük bir anti emperyalist kuvvet sahneye çıkıyor demektir” dedi.

Vatan Partisi Öncü Gençlik vatan partisi öncü gençlik FERİT İLSEVER ilsever küçük amerika öncü parti