Vatan Partisi Öncü Kadın’dan İstanbul Sözleşmesi açıklaması: İstanbul Sözleşmesi çürütür, Cumhuriyet Hukuku yaşatır
Vatan Partisi Öncü Kadın Genel Başkanı Meltem Ayvalı, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmasıyla ilgili basın açıklaması yaptı.
20 Mart 2021 Cumartesi (bugün) Resmi Gazete’de yayınlanan karara göre Türkiye’nin , İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmesi üzerine Vatan Partisi Öncü Kadın Genel Başkanı Meltem Ayvalı konu ile ilgili açıklamada bulundu.
İstanbul Sözleşmesi’nin feshiyle, Türkiye bir dayatmadan kurtulmuş ve Atlantik merkezli yozlaşmaya tavır almıştır diyen Ayvalı, “ Açılım projelerinin uygulandığı ve Atlantik politikalarının hükümeti yönlendirdiği dönemin ürünü olan İstanbul Sözleşmesi; ABD aparatları PKK ve FETÖ’nün ezildiği, HDP’ye kapatma davasının açıldığı, Batı emperyalizmi ile göğüs göğüse çarpışıldığı bir dönemde feshedilmiştir. İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılma kararı Türkiye’nin içine girdiği devrimci dönem ile uyumludur, devrimci bir karardır.” dedi.
'TÜRKİYE NEOLİBERAL SALDIRIYI GÖRDÜ'
Meltem Ayvalı, “Vatan Partisi’nin ilk günden beri söylediği gibi; İstanbul Sözleşmesi maksadının her ne kadar kadına şiddeti önlemek olduğunu ileri sürse de farklı cinsiyet kabullerini kadın sorunu gerçeğinin içine gizleyen, toplumun doğal olmayan cinsiyetlere parçalanmasına rıza gösterilmesini dayatan bir metindir. Sözleşmenin en önemli işlevi LGBTİ’ye alan açması ve Batı’nın çürümüş kültürünü yaymasıdır.”diye konuşan Öncü Kadın Genel Başkanı, “Türkiye bu ideolojik kültürel saldırıyı görerek sözleşmeyi feshetmiştir. Sözleşmeyi feshetmek, kadına şiddeti önleyecek gerçek çözümleri ve programı konuşma olanağını da beraberinde getirmiştir. Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılarak kendi kanunlarına güvendiğini ispatlamış, köklü çözümlere yönelme iradesini ortaya koymuştur. Kadına şiddetle mücadele artık başka zeminlere çekilemeyecek ve esas şimdi güçlenecektir. İstanbul Sözleşmesinden başka önerisi olmayan taklitçi ve ezberci grupların telaşı bundandır.” dedi.
BÖLÜCÜLÜĞE TOKAT
İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin bölücülere tokat olduğunu ifade eden Ayvalı, “Sözleşmenin uygulanışını izlemekle görevli olan komitenin (GREVİO) Türkiye hakkında hazırladığı rapor ısrarla Türk milletinden gizlenmekteydi. Çünkü o rapora bakıldığında görülecektir ki İstanbul Sözleşmesi ile amaçlanan kadına şiddetin önlenmesi değil; kadın sorunu malzeme yapılarak mazlum milletlerin denetim altına alınmasıdır. 2018 GREVİO Raporuna göre; Türkiye’nin terörle mücadelesi kadına şiddet ortamını körüklemektedir, kayyum atamaları yanlıştır, Türk askeri ve polisi tecavüzcüdür. Elinde kalaşnikofla LasTesis dansı yapan, kadın, çocuk ve insanlık düşmanı PKK’nın can simidi Avrupa Konseyi ile mi kadına şiddeti önleyecektik? Bu yönüyle, İstanbul Sözleşmesi’nin feshi bölücülere tokattır.” diye konuştu.
6284 İLE KORKUTMA TUZAĞI
Ayvalı, “Yine Vatan Partisi’nin ısrarla vurguladığı gibi, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un ruhu ile İstanbul Sözleşmesi’nin ruhu farklıdır. Sözleşmede yer alan “toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim” gibi kavramlar 6284’de yoktur. Ve 6284’ün tek hukuki dayanağı İstanbul Sözleşmesi değildir. 6284 Sayılı Kanun Türkiye’nin ihtiyaçlarından doğmuştur, mevcut kanunlarımızın geliştirilmesiyle oluşturulmuştur. İstanbul Sözleşmesi’nin esas niyetini bilenler, Türk kadınını korkutmak için 6284’ün kaldırılacağı yönünde kirli bir algı operasyonu yürütmektedir. Bu tuzağa düşmeyeceğiz. 6284 bizimdir, kadınımızı korumaktadır ve geliştirilecektir. Kadını koruyan kanunlarımızın zayıflatılması ya da kaldırılması gibi bir gündem Türkiye’nin önünde yoktur.”dedi.
CUMHURİYET HUKUKU YAŞATIR
İstanbul Sözleşmesi, Cumhuriyet Devrimiyle hesaplaşmanın da sinsi bir aracıdır diyen Ayvalı, “ 8 Mart Meydanlarına, Feminist Gece Yürüyüşlerine bakın, İstanbul Sözleşmesi ile dayatılan toplum projesini göreceksiniz. “En az 3 cinsiyet” sloganları var, “Cinsiyet Akışkan Erkeklik Yapışkan” dövizleri var, gökkuşağı bayrakları var. Atatürk yok, Cumhuriyet yok, Türk bayrakları yok!
Vatan Partisi Öncü Kadın olarak İstanbul Sözleşmesi’nin feshini Türk kadını ve Türk milleti için olumlu buluyor, kadına yönelik her türlü ayrımcılığı ve şiddeti bütün toplumsal temelleriyle ortadan kaldırma kararlılığımızı yineliyoruz. İstanbul Sözleşmesi çürütür, Cumhuriyet Hukuku yaşatır.” İfadelerini kullandı.
Vatan Partisi Öncü Kadın Genel Başkanı Meltem Ayvalı, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasına dair Ulusal Kanal canlı yayınında önemli açıklamalarda bulunuyor. https://t.co/wIa95jkRj2
— Aydınlık (@AydinlikGazete) March 20, 2021
6284'ÜN ETKİN KULLANIMI BAŞARI GETİRECEK
Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu üyesi Av. Zühre Genişel, Türkiye’nin “İstanbul Sözleşmesi”nden ayrılmasını şöyle değerlendirdi:
‘TÜRKİYE’Yİ DIŞ MÜDAHALEYE AÇIK HALE GETİRİYORDU’
İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddetle mücadelenin en birinci aracı olduğu öne sürüldü. Oysa metin incelendiğinde kadına şiddetle mücadelenin en elverişli aracı olması bir yana mücadelenin önüne ket vuracak bir sözleşme. Sözleşmenin kaldırılması kadına şiddetle mücadelenin önüne engel koymak bir yana toplumumuza ve kendi dinamiklerimize uygun olarak mücadeleyi daha elverişli hale getiren bir adım oldu. Sözleşme metninde alternatif cinsel kimlikler tanımlanıyor. Sözleşme, GREVİO raporları ile Türkiye’yi dış müdahaleye açık hale getiriyor. Sözleşme kadını erkeğe, erkeği kadına düşman ediyor, kendi cinsel kimliğine yabancılaştırıyor. Oysa kadına şiddet toplumsal seferberlik ruh hali ile eşit bireyler yaratarak önlenebilir. İç hukuk temel metnimiz 6284 sayılı yasa, kadına yönelik şiddete karşı türlü tedbirler, yaptırımlar öngörüyor. Bu yasanın etkin kullanılması halinde mücadele daha başarılı olacaktır.
‘YASA ÇALIŞMALARI DAHA ÖNCE BAŞLAMIŞTI’
6284 sayılı yasanın, İstanbul Sözleşmesi ile Türkiye’ye kazandırıldığı iddiası da doğru değil. Yasa çalışmaları, sözleşmeden önce başlamıştı. Ayrıca çocuğun korunmasına yönelik yasalar var, Türk Ceza Kanunu’nda da yaptırımlar ve cezalar artırıldı. İstanbul Sözleşmesi’nin olması ya da olmamasından bağımsız olarak bu yasalar yürürlükte ve kullanılıyor. Bu yasalar aracılığıyla kadına yönelik şiddetle ilgili kolluk güçlerine, mülki amirliğe ve mahkemelere verilen yetkiler var. Herhangi bir delile bakılmaksızın, şikayet olmaksızın, riskli bir durum olması halinde failin kadın ve çocuklardan uzaklaştırılması, ev hapsinin geliştirilmesi, sözlü yazılı erişimin engellenmesi, kimliğin gerektiğinde değiştirilebilmesi, mağdurun kadın sığınma evlerine yerleştirilmesi gibi tedbirler yasalarda var. Elektronik kelepçe düzenlemesinin uygulama alanı genişletildi. Çok daha fazla da geliştirilebilir. Rehabilitasyon merkezlerinde şiddetin failine yönelik eğitim verilmesini düzenleyen maddeler var. Bunlar tam işlerlik kazanmış değil, süreç içinde daha da geliştirmek, işlerliğini artırmak mümkün. Yasa kendi içinde yaşanan sorunları bertaraf eden bundan sonrasında da edebilecek bir yapıya sahip.