Vatan Partisi'nin çözümü Almanya'nın gündeminde
Fahiş kira zamlarına karşı USMER’in hazırladığı ‘Kiralar 3 yıl dondurulsun’ yasa önerisi, Almanya’da hükûmetin büyük ortağı SPD tarafından gündeme getirildi. USMER Başkanı Şule Perinçek, ‘5 yılda kira sorununu çözeriz’ dedi
Almanya’da da kiralık konut sorunu yakıcı hale geldi. Alman Hükûmeti, siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri barınma sorununa karşı çözüm önerilerini sıralıyor. Bu konuda bir çözüm önerisi de hükûmetin en büyük ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD)’den geldi. SPD, kiraların 3 yıl dondurulması yasa taslağı hazırladı. Teklifin yasalaşması için gözler hükûmette. Ulusal Strateji Merkezi (USMER) de 9 Mart 2023 tarihinde ‘kiraların 3 yıl dondurulması’ için 10 maddelik yasa önerisi hazırladı. Vatan Partisi, öneriyi Türkiye Büyük Millet Meclisine sundu. Şehir meydanlarında da basın açıklamalarıyla kamuoyuna ilan edildi.
USMER Başkanı Şule Perinçek Aydınlık’a yaptığı açıklamada, “Kalıcı çözüm hayata geçirilene kadar, depremin daha da ağırlaştırdığı toplumsal ve ekonomik zorluklarla baş edebilmek ve bölgedeki vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesi için ivedi olarak bazı önlemler alınmalı.” dedi. Perinçek sözlerine şöyle devam etti:
“Hem konut sahiplerinin hem kiracıların menfaatlerini korumak, süreci adil ve toplumsal ilişkilere zarar vermeden yürütebilmek, kira fiyatlarındaki fahiş artışların ekonomiyi olumsuz etkilemesinin önüne geçebilmek ve toplum vicdanı yaralamasına izin vermemek üzere acil olarak alınması gereken önlemler için Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu 9 Mart 2023 Perşembe günü toplanmış ve ‘Kira Bedellerinin Üç Yıl Süreyle Dondurulmasına ve Yeni Kira Sözleşmelerinin Düzenlenmesine İlişkin Kanun Önerisi’ni kamuoyuna sunma kararını almıştır.
‘YASA ÖNERİSİ UYGULAMAYA GEÇSEYDİ…’
“USMER tarafından farklı disiplinlerdeki uzmanların görüşü alınarak ve uygulamadaki bütün aşamalar tek tek değerlendirilerek hazırlanan bu öneri o zaman uygulamaya geçirilmiş olsaydı, hem kiralar böyle birden kontrolsüz artmazdı, hem de kiracı-ev sahibi ilişkisi bir çıkmaza girmezdi. Ayrıca kiralardaki bu kural dışı artışın zaten çok kırılgan olan Türkiye ekonomisi üzerindeki enflasyonist etkisinden de kurtulmuş olacaktık.
“Sorun yalnızca deprem felaketine uğrayan illerimizi değil, göç alan komşu illeri ve istihdamın yoğun olduğu büyük kentlerimizi de etkilemektedir. Türkiye bir deprem ülkesidir. Er ya da geç depremler beklenmektedir. Kısa, orta ve uzun vadede bütüncül önlemler gerekmektedir. Kentsel dönüşümler de kiralık konuta talebi artırmaktadır.
DEPREM, KİRALAR VE KENTLERİN PLANLANMASI
“USMER depremle ilgili de paralel bir düzenleme hazırlamıştır. Kısa ve uzun vadeli gerçekçi öneriler planlanmıştır. Kentlerin yeniden planlanması ve inşasında siyasi hesaplar değil bu kararları şekillendirecek bilimsel ölçümlerin tamamlanması esas alınmalıdır. Binalar kullanılan ileri teknolojik malzemelerden başlayarak uyumlu, sürdürülebilir ve dirençli olmalıdır.
“Ülkemizin ekonomik açıdan kaynaklarının en verimli şekilde değerlendirilmesi önemlidir. Ayrıca yıkılan her yeni bina ek ‘kiracı’, daha çok çocuğumuzun, gencimizin, vatandaşımızın, işgücümüzün mağdur olması demektir. “Kentlerin planlanmasında özellikle belli bölgelere yığılmanın önüne geçmek gerekir. Sanayi üretimi hatta artık önemli ölçüde elektronik ortamda gerçekleşebilen hizmet sektörünün istihdam oranı yüksek kurum ve kuruluşları yoğun nüfuslu kentlerin dışına çıkarılarak uydu kentler planlanacaktır. Konut talebinin ateşini düşürmek için çalışanların ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçları ve tarım alanları gözetilerek lojmanlar inşa edilmesi desteklenecektir.
“Vatan Partisi bütün ailelerin çağdaş ve güvenli konut ihtiyacını beş yıl içinde çözüme kavuşturacaktır. Herkese, sağlıklı, güvenli, depreme dayanıklı ve uygarca yaşayabileceği konut sağlanacaktır. Bu gerçekçi hedefe ulaşmak için konut yapımı planlanacak, kooperatifleşme desteklenecektir. Konut sorununu serbest piyasanın insafından kurtarılarak temel barınma hakkı kapsamında ele alınacak, ödeme olanakları olmayanlar da gözetilerek bütün vatandaşlarımızın çağdaş ve güvenli barınma hakkı kamu eliyle sağlanacaktır. Türkiye’nin kaynakları bütün bunlar için yeterlidir.
“Bu programın uygulanabilmesi için hukukî düzenleme ivedilikle tamamlanacak ve yürürlüğe sokulacaktır. Düzenleme, kararı uygulamaktan kaçınanlara yönelik yaptırımları da içerecektir.
ÖRNEKLERİ VAR: ABD, ALMANYA...
“En büyük karşı çıkış, kiraların ya da artış oranlarının dondurulmasında gelmektedir. ‘Serbest piyasa’ tartışmasının ne kadar yersiz olduğu darda kalan güya en serbest piyasacı ülkelerin en son uygulamalarıyla da yanıt bulmuştur. ABD’de NewYork’ta da, Almanya’da Berlin’de de, İspanya’da Madrid’te, Avusturya’da Viyana’da, Çek Cumhuriyeti’nde, Filipinler’de vb birçok ülkede gündeme geldi ya da daha önce uygulandı.
“Ayrıca biz Türkiye’yiz. Bizim kültürel genlerimizde hâlâ özenle koruduğumuz millici, kamucu, paylaşmacı gelenek ve göreneklerimiz yaşamakta, toplumumuza renk vermektedir. Şu zor günleri hepimiz her alanda elimizi taşın altına sokarak atlatacağız. Bunu başaracak bir milletiz. Cumhuriyetimiz böyle kuruldu. 100 yıldır çok emek verdik. Bir 100 yıl daha vermeye hazırız.
‘MİLLİ KORUNMA KANUNU’NDA KİRALARIN DONDURULMASI’
“Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Borçlar Kanunu 1926’da yürürlüğe girdi. Bu kanuna göre taraflar sözleşme özgürlüğünün genel sınırlama hükümleri saklı kalmak şartıyla, kira bedelinin artış miktarını özgür iradeleriyle tespit edebiliyorlardı. Ancak 1940 yılında İkinci Dünya Savaşı’nın zor günlerinde Millî Korunma Kanunu kabul edildi. Bu kanunun 30. Maddesine göre, kira bedelleri 1939 yılı rayiçleriyle donduruldu.
“1947’de bu hüküm kaldırılarak kira bedeli artış oranı serbest bırakıldı. Türkiye adım adım üretimden vazgeçirilmeye başlandı. Dışa bağımlılık, nüfus ve şehirleşme arttı. Kira sorunu da eşzamanlı başladı. Kiraları 1953 rayiciyle donduran ve kiralayanın fesih hakkını sınırlayan 6570 sayılı ‘Gayrimenkul Kiraları Hakındaki Kanun’ Mayıs 1955’te yürürlüğe girdi. 2000’li yıllarda ise oran olarak tavan ya da enflasyona bağlı artış oranı saptanmıştır. Yıllara bakınca Türkiye ekonomisinin hep dar boğaza girdiği, zorluklarla baş etme dönemlerine denk geldiği görülüyor. Bunlar geçici çözümler. Ateşi düşürmeye yarar. Oysa bir ihtiyaç dayatmasıdır.
‘ÇÖZÜM ÜRETENLERİN MİLLİ HÜKÛMETİ’
“Köklü çözüm Türkiye’nin Üreticilerin Milli Hükümetini kurmakla başlayacaktır. Bu, Cumhuriyet’imizin yeni yüzyılında çok önemli yapısal değişiklikler ve kültürel anlayışta devrimlere yol açacaktır. Üretici güçler şahlanacak, bölüşüme adalet getirecektir. Emperyalizme karşı tam bağımsızlıkçı tutarlı dış politikadan üretim odaklı eğitim sistemine kadar her alanda yeniden yapılanacağız. Taşınmazlar yatırım aracı olmaktan süreç içinde kurtulacak, rant gelirinden istihdam ve üretim yaratan alanlara kayacaktır.
‘EĞİTİM SİSTEMİ VE KİRALAR’
“Eğitim sisteminde örneğin her bölgenin ekonomik ve sosyal yapısının ihtiyacına, doğal kaynaklarına, bitki örtüsü ve hayvan türüne uyumlu akademik yapı, üniversite ve meslek okulları planlaması yapılacak, hem verim artacak hem de Karslı çocuk puanı Edirne’yi tuttu diye kendine yabancı uzak bir bölgede okumayacak. “Kuşkusuz başta gelen gençlerimizin sağlığı, refahı ve barınma sorunu. Bulunduğu kentte okuyacak. Yurt ihtiyacı aza indirgenecektir.
‘AZ SAYIDA RANT GELİRİ SAHİBİ Mİ TÜRKİYE’NİN MENFAATİ Mİ’ “
Kiraların dondurulmasına büyük rant geliri sahibi küçük bir azınlık karşı çıkmaktadır. Çoğunluğun menfaati ve ihtiyacı kuşkusuz daha önemlidir.
“Orada tek dairesi olan, tek kiracısı olan gibi bir sıralama vergiler yoluyla çözülecektir. Aynı şekilde evi boş tutmanın da yaptırımı olacaktır. Ev sahiplerinin çoğunluğu ya kendileri de aynı zamanda kiracı, ya da çocukları üniversitede başka kentte kiracı, ya da evlenecek çocukları var. Yasa önerisinin hazırlanma sürecinde çok farklı kesimlerde soruşturma yaptık. Kiraların üç yıllığına dondurulmasını ev sahipleri arasında en çok destekleyenler de Türkiye ekonomisinin bel kemiğini oluşturan KOBİ’ler ve esnaf. Bazı esnaf örgütleri bizzat kendileri açıklama yapıp, önerdiler. Yabancı parayla kira sözleşmesi yasak. Ancak bu da kesin denetlenmelidir. Yeni sözleşmeler rayiç bedelden olacaktır, emsalleri tavan fiyatta eşitlenene kadar artış yapamayacaktır.
‘ÜRETİCİLERİN MİLLİ HÜKÜMETİ TALEBİ YÜKSELİYOR’
“Yargılamaya, özellikle zamanlama konusunda ve vergilendirmeye ilişkin destekleyici düzenlemeler mutlaka ayrıca yapılmalıdır.
“Türkiye uzun bir milli demokratik devrim süreci geleneğinden geldiği için, yasal alanda önemli birikime sahiptir. Ancak yaptırım yeteneğiyle donanmış güçlü bir Üreticilerin Millî Hükümet’i ihtiyacı yakıcı bir biçimde artmaktadır. Şiddetli talep, kuşkusuz arzı en kısa zamanda oluşturacaktır.”