‘Vatanım Sensin’in Binbaşı Cevdet’i gerçekten var
Ersin Eroğlu-Ferdi Tanhan
Hainler ve kahramanlar aynı tarihsel koşullarda ortaya çıkar. Aydınlık.com.tr ‘de gündeme gelen ‘‘Vatanım Sensin’’ dizisine yönelik tartışmaya bu cümleyi kurarak katılıyoruz. Tevatür dönemleri ya büyük sorumlulukların altına girerek toplum için her şeyi göze alan fedailer, ya da kendi küçük çıkarlarını sağlama almak için hareket eden hainler yaratır. Türk Milleti’nin de yüzyıllar içinde elde ettiği birikim bu noktadan bakarsak; hainler ve kahramanlar arasındaki savaşlar sonucu oluşmuştur. Kurmaca bir eser olan ‘‘Vatanım Sensin’’ dizisi de bu iki unsur arasında ki savaşı bir aşk hikayesi eşliğinde anlatmaktadır.
Öncelikle şunu belirtelim; Dizi, tarihimizin en önemli savaşını bütün yönleriyle yeniden anlatma ve açıklama derdinde değil ama bu savaşın yarattığı insanların duygusal uyanışlarını yeniden yaşatma derdindedir. Bu kapsamda dizinin vatansever duyguları pekiştirdiği açıktır.
Tarihimizde ‘‘Hain’’ Olacaksın Talimatı Var!
Vatanım Sensin dizisi yayınlamaya başladığı günden beri senaryonun gerçek olup olmadığına yönelik tartışmalar sürüyor. İşte bu tartışmalar sürerken, biz, milli kurtuluş savaşımızdaki “Binbaşı Cevdet”i bulduk ve bu yazıda Binbaşı Cevdet’in gerçek öyküsünü anlatacağız. Tarihimiz de ‘hain olacaksın’, ‘herkes seni hain zannedecek’ ama sen o sırada vatan için istihbarat toplayacaksın diye özetlenebilecek bir talimat var. Biz Kurtuluş Savaşı’nda büyük yararlılıklar göstermiş Yüzbaşı Gavur Mümin’in, Albay Cevdet karakterine esin kaynağı olduğunu düşünüyoruz.
Gavur Mümin Kimdir?
Yüzbaşı Gavur Mümin, tarihimizin derinlerinde namını, şanını, nefsini vatanın kurtuluşu için bir kenara atmış kahramanlarımızdan biri. İzmir’de 1892 yılında dünyaya gelen İbrahim oğlu Mümin, 1911 yılında Beylerbeyi Yedek Subaya Okulu’ndan Teğmen rütbesiyle mezun oldu. Balkan savaşları ve Birinci Dünya Savaşında çarpıştı. İzmir’in işgalinden hemen önce Jandarma Genel Komutanlığının talimatıyla İzmir Jandarma Alay Komutanlığında görevlendirildi. İzmir’in işgal edildiği günlerde İzmir’de bulunan Yüzbaşı Gavur Mümin işgali takip eden günlerde İzmir’de güçlü bir yer altı teşkilatlanmasına sahip olan ve asker ve sivillerden oluşan Türk istihbaratının önemli bir üyesi olarak görev aldı. İzmir’in işgali sırasında Yunan askerlerine esir düştü. Bir yolunu bulup kaçmayı başardı. Ancak Kurtuluş Savaşı’na katılmak için Anadolu’ya geçmedi. Yunan İşgal Kuvvetlerinin güvenini kazanan dönemin İzmir Belediye Başkanı dayısı Hacı Hasan Paşa sayesinde İzmir’de kaldı. Fesi çıkardı ve fötr şapka taktı. Çok iyi Rumca konuştuğu için işgalcilerin ve Rumların mekanlarına girip çıkarak onların güvenini kazandı. Bir süre sonra İşgal Kuvvetleri Komutanı Zafirio’un güvenini kazanmayı başaran Yüzbaşı Gavur Mümin, Yunan işgalini kolaylaştırmak için işgal kuvvetlerine yardım etmeye başladı. İşgalcilerle bu münasebeti yüzünden İzmirli Türkler Mümin Bey’e ‘‘Gavur Mümin’’, ‘‘Hain Mümin’’ lakabını taktı. Millet tarafından sürekli hakaretlere uğrayan Gavur Mümin kendisi tarafından kaleme alındığı ileri sürülen bir notta bu durumu şöyle açıklamaktadır: ‘‘… Kurtuluşu için ölesiye, öldüresiye dövüştüğüm İzmir’de yüzüme bile tükürenler oldu. İtiraf edeyim ki o tükürükler, çarpıştığım cephelerde yediğim kurşunlardan daha fazla acı ve ıstırap verdi bana… Ama ne yapayım ki, o sırada içerisinde bulunduğum durum ve şartlar gerçekteki durumu açıklamama engeldi. Ölmekten değil de, bir şeyden çok korkuyorum: Gerçeği anlatamadan ölmek ve tarihe bir vatan haini olarak geçmek.’’(1)
İşgalcilerin güvenini kazanan Yüzbaşı Gavur Mümin bu sayede Yunan Karargahı’ndan elde ettiği bilgileri, Kurtuluş için dövüşen Anadolu’ya gönderiyordu. Bu bilgiler Yunan ilerleyişini ciddi manada etkiliyor ve Ankara’ya hazırlık için zaman kazandırıyordu. Ancak Mümin Bey bizim tarafta Yunanlılar için çalışan işbirlikçi bir ajanın ihbarı üzerine Yunan İstihbaratı tarafından açığa çıkarıldı. Müebbet hapis cezasına çarptırılarak Atina’ya gönderildi.
Kurtuluş Savaşı için nice fedakarlığa katlanan Mümin Bey’in Türk-Yunan esir değişimi sırasında bizzat Mustafa Kemal’in emriyle General Trikopis’ le takas edildiği iddia edilse de bu bilgi net değildir. Çünkü Mümin Bey yurda döndükten sonra da türlü zorluklarla karşılaştı. Çok sevdiği askerlik mesleğine dönmek için yaptığı başvurular hep neticesiz kalıyordu. Ancak verdiği mücadele sonucu mesleğine geri dönebildi. Bir nişanlısı vardı araya hep savaşlar girdiği için hiç evlenemedi. Ayakta ölenlerdendi, görev için Albay rütbesiyle Hakkari’ye giderken zatürreye yakalandı. Kurtuluşu için ölesiye ve öldüresiye dövüştüğü İzmir’de kavga dolu hayatı son bulan Gavur Mümin’in Balçova’da ki mezarında ‘Kurtuluş Savaşı’nın Bir Numaralı Casusu’ yazmaktadır.
Eğri oturup doğru konuşmak
Bu benzerlikte açıkça göstermektedir ki dizinin konusundan yola çıkarak dizinin FETÖ’ nün emellerine hizmet ettiği sonucuna varmak hatalıdır. Tarihimizde de Albay Cevdet karakterine benzer bir kahraman vardır. Dizinin senaristlerden birinin FETÖ ile ilişkisi olması da böyle bir değerlendirmeye yetmez çünkü dizi tutarlı bir toplam içinde değerlendirilmelidir.(Bahsi geçen senarist Dizinin jeneriklerinden çıkarılmıştır.)
Bu ana kadar diziye yapılan eleştirinin haksız temelleri olduğunu ortaya çıkarmaya çalıştık. Ancak mevcut dizi eleştiriden bağımsız değildir. Tek taraflı bir yaklaşım bizi hatalı sonuçlara götürür. Bu yüzden şunları belirtelim; Dizi de tarihsel gerçeklikler kurmacanın sınırları dışında çarpıtılmaktadır. Tarihi bir kurmaca da elbette tarihin düpedüz anlatılması beklenemez. Ancak seçilen kişi veya olay tarihi gerçeklere uymak zorundadır. Hasan Tahsin senaristin yarattığı bir karakter değildir. O Türk tarihinin içinde pişmiş, kordon boyunda emperyalizme ilk kurşunu sıkmış büyük bir kahramandır. Senarist kendi yarattığı bir karaktermiş gibi onun üzerinde oynayamaz.
Türk tarihi nice kahramanlık ve fedakarlıkla doludur. Tarihi çarpıtmak kahramanlarımızın gerçekliğini tahrip eder. Onları bir metin kahramanına dönüştürür. Bu yüzden konusu tarihi olan bir eserin titizlikle yaratılması gerekir. Dolayısıyla senaristin anlattığı dönemi iyi bilmesi ve iyi analiz etmesi zaruridir. Dizi bu yönden büyük eksiklikler içermektedir. Ama bu da reyting kaygısının ve post- modern başı bozukluğun sonucudur, FETÖ’cülüğün değil.
(1)MEHMETEFENDİOĞLU Ahmet, İşgal İzmir’inin ilk ‘‘Haini’’ Kurtuluşun Son Kahramanı, İzmir Tarih ve Toplum Dergisi, 2010