Vay vay vaaay NATO’culuk!
ABD emperyalizmi ve Siyonizme karşı savaşan mazlum Filistin için ne çok timsah gözyaşı döktüler. Vay vay vaaay! Kan ağlayan anaların çığlıkları, kundaklı bebek cesetleri, yıkıntılar arasında aç, şaşkın dolanan yavrular bir anda unutuldu.
İlk kıblemiz dedikleri Mescid-i Aksa’da, üstünden tankların geçtiği Filistinli delikanlılar dualarınızdan şifa bulur mu? Sahte dualarınız boşa değil mi, ey inanç tacirleri! Kuran’ın yakılmasındaki hıyanetin, 200 bin tırın üstünde mühimmat ve silah ulaştırılan PKK/PYD’nin akıttığı şehit kanlarımızın karşılığı hangi daraya vuruldu?
Meclisin binası milletin de, içindeki milletvekilleri kimin? Bizim mi, kaçı bizim? Vay vay vaaay!
Milletsiz milletvekillerinin şehit cenazelerine artık gitmelerinin bir manası kalmış mıdır? Vah ki vah! Kalmamıştır. En önde, siyah gözlüklerin arkasına sığınarak saf tutmalarının bir nedeni var mıdır? Gizlendiklerini sanıyorlar. Sorarız, kimi kimden koruyacaklar kollayacaklar bu halleriyle!
Darbe günlerinde Amerika’yla karşı karşıya gelenler, çok geçmeden boyun eğdiler. “Kılıcını indirenin boynu gider” diyor değerli şairimiz Hüseyin Haydar. Biz, emperyalist yayılmacı sistemin başını çeken ABD, İngiltere, Fransa, İsrail’in on yıllardır bölgemizdeki saldırganlıklarına, komşu devletlerin sınırları içinde yığdığı ve beslediği terör gruplarına, çoğalttığı üslere bakıp da başımızı kuma mı gömeceğiz?
NATO’nun, emperyalist sistemin bölgemizde Türk, Arap, Fars demeden katlettiği milyonlarca kadına, çocuğa, dağılan şehirlere, yok olan hayatlara sırtımızı dönmek, gerçeklerden kaçmak bizi kurtaracak mı? Hayal içindesiniz! Safsata içindesiniz. Yanlış içindesiniz!
İşte, bakın oylamanın hemen ertesinde ABD Uluslararası Güvenlik İşlerinden Sorumlu Savunma Bakanlığı Müsteşarı Celest Wallander, Montreox Sözleşmesini ortaya attı. Taviz vermenin sonu yok, kılıcı indirdiniz.
AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum televizyonlara çıktı, saatlerce İstanbul’la ilgili projelerini anlattı, bolca üniversiteliye emekliye kadınlara yapılacak ianeleri saydı döktü. Kuşatılmış bir ülkede hangi şehri mamur kılacaksınız? Mızrak çuvala artık sığamayacak büyüklükte.
Milleti bu makûs talihinden kurtaracak gerçek anayiğitler, babayiğitler öne çıksın… Çıkmaktadır! Biz analar, Ortadoğu’da on yıllardır kan akıtmaya, can almaya doymayan Batılıların emrinde değiliz! Onlara bel bağlayanlar ne yaparlarsa yapsınlar, böyle sürmeyecek. Yalana, takiyeye, oy zamanı bol keseden atıp sonra millete sırtını dönenlere başta biz kadınlar er geç okkalı yanıtlar vereceğiz.
Sınırlarımıza, Mavi Vatanımıza karşı çevrilen NATO namluları altındayken, kadınların boş vaatlere karınları toktur.
Bütün medya kafasını kuma gömerken Aydınlık büyük yanılgıyı ne güzel bir ironiyle ortaya koydu: “NATO’ya evet! Şehide rahmet!” İhanete doymayanlara ne diyelim: Vay vay vaaay NATO’culuk, sen nelere kadirsin! Ancak, Türk Milletinin dersi çok ağır olur, emin olun!
