Ve kadınlar bizim kadınlarımız…

Büyük şairimiz Nazım Hikmet "Kurtuluş savaşı destanı" şiirinde ne güzel anlatır Türk kadınını:
"Ve kadınlar bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri, ince, küçük çeneleri,
kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yarimiz ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen..."
" şimdi ayın altında kağnıların ve hartuçların peşinde harman yerine kehribar başaklı sap çeker gibi aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve on beşlik şarapnelin çeliğinde ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar yürüyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru…”
Vatan şairine bu denli ilham veren Türk kadını, bugün aynı yürek ferahlığı ve aynı mücadele azmiyle günümüz destanını yazıyor. Filenin Sultanları, Avrupanın şampiyonları oldular. Ne kadar gurur duysak az. Şanlı bayrağımız dalgalandı, İstiklâl marşımız okundu... Cumhuriyetimizin 100. Yılına en büyük armağan Türk kadınından geldi.

DÜNYA ERİK DALI TÜRKÜMÜZÜ DİNLEDİ

Milletçe sevince boğulduk, bize bu coşkuyu yaşatan Milli takımımızı alkışlıyoruz. "Ah Avrupa!" diye diye yazan çizen, her şeyin sadece Avrupa'dan geleceğine inanan, bu konuda fikir beyan eden sosyal medya kişileri de oldu. Milletin büyük gururunu görmezden, duymazdan gelenler türlü açıklamalar yaptılar. Aynı kişiler, ne yazık ki küçük yaşta çocuklara cinsiyet değiştirme ilaçları veren, çocukların geleceğini karartanlara tek laf etmediler.
Edemediler.
Bu büyük başarıyı, kızlarımızın bu dik duruşunu hazmedemediler.
Yıllardır Türkiye AB'ye üye olma "kalkınma" vb. masallarla avutuluyor.
Türk kadını AB'nin burçlarına dikti şanlı bayrağımızı!
Gösterdi dünyaya, yüz yıl önce emek verdiği mücadelenin aydınlığı ile nasıl da başarılı olunacağını!
Milli Takımımızdaki tüm sporcu kızlarımızın yüzleri, Cumhuriyet’in ilk yılları gibi aydınlıktır.
Yolları açık, başarıları daim olsun. 100. Yılımıza bu şampiyonluk çok yakıştı.
Bu mutluluğu bize yaşatan disipline, çabaya, kararlılığa minnettarız.