Yabancıya güvenin sonu: Devasa dış borç
TCMB’nin yeni başkanı Fatih Karahan’ın ABD geçmişi ve sıkılaştırma politikalarının devamına ilişkin mesajlar, Batılı finans kuruluşlarına güven amacıyla basında geniş yer buldu. Doç. Dr. Demirel, ‘Yabancı sermaye kısa vadede rahatlatır ancak devasa bir dış borç sorunu doğurur.’ dedi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasındaki (TCMB) görev değişikliği sonrasında, Aydınlık haricindeki basın organları yeni başkan Fatih Karahan’ın Batılı finans kuruluşlarına verdiği güveni öne çıkardı. Yeni TCMB Başkanı Karahan’ın, ABD’deki çalışma geçmişi ve JP Morgan, HSBC ve Morgan Stanley gibi kuruluşların görev değişikliği ile ilgili yayımladıkları “olumlu” raporlar başlıklara taşındı.
Hürriyet gazetesi, görev değişikliği haberini manşete çıkararak “Amazon’dan Merkez’e” başlığıyla yeni başkanın ABD geçmişini vurguladı. Yeni Şafak, JP Morgan’ın Karahan’a ilişkin olumlu değerlendirmelerine atıf yaparak “Merkez’in başına güçlü isim” başlığını attı. Türkiye Gazetesi ise “Esas olan sistemdir, kişiler değil” diyerek “politikalardan dönüş olmayacak” mesajını verdi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Karahan’ın göreve başlaması dolayısıyla sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Şimşek, Türkçe paylaşımında “Mali disiplin ile dezenflasyon sürecine destek olmaya devam ederken, hayata geçireceğimiz yapısal reformlarla program kazanımlarımızı kalıcı hale getireceğiz.” ifadelerini kullandı. İngilizce paylaşımında ise Türkçe mesajında yer almayan vurgular göze çarptı. Yeni başkan Karahan’ın deneyimli ve birikimli olduğunu vurgulamak için daha önce ABD’nin merkez bankası FED’de çalıştığını hatırlatması dikkat çekti.
‘YABANCI SERMAYE GİRİŞİ BORÇLANMAYI ARTIRIYOR’
Uluslararası finans kuruluşlarına güven verme çabasını Aydınlık’a değerlendiren iktisatçı Doç. Dr. Baki Demirel, Yabancı sermaye girişinin aynı zamanda borçlanma demek olduğunu söyledi. Çekilmek istenen dış borcun, Türkiye’nin bağımlılığını daha da artıracağını belirten Demirel, şu ifadeleri kullandı: “Dış borç sorunu çok ciddi bir sorun. Kısa süreli rahatlama oluyor. Fakat sonuçta daha devasa bir borç sorunu ile karşılaşıyorsun. Türkiye’nin tabii ki çok büyük bir dış borç sorunu var ama bu sorunu küresel finans merkezlerine daha bağımlı hale gelerek çözemeyiz. 2009-2014 arasında gördük bunu. Türkiye yabancı sermaye gelince, dövize daha fazla bağımlı hale geldi ve üretimi daha da fazla dışa bağımlı oldu. Adamlar birden çıkınca 2018’deki gibi bir krizle karşılaştı. 2022’deki gibi yerlilerin kur atağı ile karşılaştı. Bu olsun diye ortodoksların kur korumalı mevduata (KKM) etmediği kalmadı. Memleket daha derin krize girsin diye KKM’yi kötüleyip durdular.
RAPORLAR HEMEN YAYIMLANDI
“Başta JP Morgan olmak üzere uluslararası kuruluşlar peş peşe rapor yayımladı. Onlar aslında öngörü değil istek. Küresel finansın beklentileri. Şu an tüm meseleleri de küresel finansa güven vermek zaten. Bu koordineli olmuş. Yoksa nasıl hemen rapor yazsınlar. Demek ki o kuruluşlara kimin başkan olacağı önceden belirtilmiş. ‘Sizin istediğiniz gibi birisini başkan yapıyoruz.’ denilmiş.”
‘ENFLASYONLA MÜCADELE YÖNTEMİ YANLIŞ’
Merkez Bankasının başında kim olduğunun değil ekonomi politikasının ne olduğunun önemli olduğunu vurgulayan Demirel, şöyle devam etti: “Ben TCMB Başkanı’nın isminin ne olduğunun çok önemli olmadığını düşünüyorum. CV’sinin daha dolu olmasının da çok önemli olmadığını düşünüyorum. Ortodoks politikalar devam edecekse yeni başkan da mekanik çalışmanın bir parçası olacak. Enflasyon hedeflemesi çerçevesinde bir politika yürütecek. Enflasyon hedeflemesinin kendisi hatalı. TCMB’nin fiyat istikrarı görevi hatalı. Özellikle Avrupa’ya baktığımızda, uygulanmak istenen sıkılaştırma politikalarının sonucu yüksek üretim kaybı, işsizlik ve iş gücü kaybı oldu. Türkiye’nin de bu ortodoks politikalar sonucu durgunluk içine girildiğini söyleyebiliriz.”
BÜYÜMENİN PAYLAŞILMASI SORUNU
Yüksek faiz politikası gibi düşük faiz politikasının rant yarattığını dile getiren Demirel, şu vurguları yaptı: “Cumhurbaşkanı Erdoğan sürekli büyümeyi önceliyor. Bu büyümenin niteliği tartışma konusu. Emekten yana olmadığını söyleyebiliriz. Büyümenin bölüşümü tartışma konusu büyüme var ama kalkınmacı bir büyüme değil. Bölüşüm sorunu yaratıyor. Erdoğanizm de ekonomide çare değil. O da ortodoks politikanın bir başka biçimi. Faizi çok fazla düşürmek de rant yaratmaktır. Faizi yükseltmek de emekçilerden, halktan sermaye yaratmaktır. İki biçimi de rant ekonomisi. “Mehmet Şimşek’in emek karşıtı politikaları ortadayken TCMB’de görev değişikliği politika değişimini etkilemeyecek. Faiz ve vergi gibi bölüşüm araçları da doğru bir biçimde kullanılmayacak. Başka bir politika tasarımına ihtiyaç var. Maliye politikasının merkezde olduğu, adil bölüşümü hedefleyen, enflasyonla mücadelede satıcı enflasyonunu dikkate alan, kamu yatırımlarını ve tam istihdamı hedefleyen bir yaklaşıma ihtiyaç var. Bu kamulaştırmayı, vergi politikasında kökten değişikliği hedefliyor. Mehmet Şimşek politikaları devam edecekse TCMB Başkanı değişiminin çok önemli olmadığını düşünüyorum.”
BATI ‘OLUMLU’ BULDU
ABD merkezli yatırım bankası JP Morgan’ın TCMB’deki görev değişikliği ile ilgili yayımladığı olumlu değerlendirmenin ardından, ABD merkezle Morgan Stanley ve İngiltere merkezli HSBC de rapor yayımladı. Morgan Stanley, görev değişikliğinin politika yönünde bir değişikliğe veya daha düşük faiz oranlarına yönelik siyasi bir tercihe işaret etmediğini paylaşarak enflasyonla mücadeleye öncelik veren geleneksel para politikası çerçevesini sürdürmesini beklediğini açıkladı. HSBC de “Başkanlık değişiminin para politikası üzerinde değişikliğe yol açmasını beklemiyoruz.” değerlendirmesini yaparak, 2024 boyunca politika faizinin sabit kalacağını öngördüklerini paylaştı.
SIKI PARA POLİTİKASI DEVAM EDECEK
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Başkanlık atamasına ilişkin basın duyurusu yayımladı. Başkan Fatih Karahan’ın da değerlendirmelerine yer verildiği duyuruda, parasal sıkılığın korunacağı ifade edildi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Merkez Bankamızın temel amacı ve önceliği fiyat istikrarını sağlamaktır. Bu doğrultuda, güçlü ekibimizle dezenflasyonu sağlamaya yönelik çalışmalarımıza kararlılıkla devam ediyoruz. Enflasyon, hedefimizle uyumlu seviyelere gerileyene kadar, gereken parasal sıkılığı korumakta kararlıyız. Enflasyon beklentilerini ve fiyatlama davranışlarını yakından takip ediyoruz. Enflasyon görünümünde herhangi bir bozulmaya kesinlikle izin vermeyeceğiz