Yağma düzeni kuranlar çözümü engelliyor
Suriye arka arkaya af çıkardı. Ülkede hayat normale dönüyor. Ancak Türkiye’nin kontrolündeki bölgelerde ticaret tekeli kuranlar, Ankara'nın Şam'la temasına engel oluyor. Sınırdaki iş insanları ve esnaf durumdan rahatsız. Sahadaki güvenlik güçlerinin de gidişattan endişe duyduğu bildirildi
ABD’nin “Arap Baharı” adı altında Suriye’de Esad yönetimini devirme girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Beşar Esad ülkenin önemli bölümünü kontrol altına aldı. Kontrol ettiği bölgelerde istikrarı sağladı. Hayat normal seyrinde devam ediyor. Ancak ülke dışına çıkmış Suriyelilerin geri dönüşünde sorunlar yaşanıyor. En büyük sorun da İdlib bölgesinin hala terör gruplarının denetiminde olması. Bu durum terör nedeniyle Suriye’den kaçıp ülkemize gelen sığınmacıların, Suriye’nin güvenli bölgelerine geçişini de zorlaştırıyor.
5 MİLYAR DOLAR
Bu arada Türkiye’nin Suriye yönetimi ile temasa geçmesini engelleyen ve zaman zaman da kışkırtmalar yapan başka gruplar da var. Bunlar Türkiye’nin denetiminde bulunan bölgelere yönelik ticareti kontrol edenler. Bu gruplar aldıkları destekle tekeller kurmuş durumdalar. Yılda yaklaşık 5 milyar dolar civarında ticareti kontrol ediyorlar.
Hatay, Gaziantep, Kilis, … gibi sınır illerindeki iş insanları Suriye ile ticaretin belli kişilerin tekelinde olmasından rahatsız. Yaşananları şöyle anlattılar:
“Şu anda Cerablus, Afrin, İdlib, … gibi bölgelerle yapılan ticareti belli kişiler yürütüyor. Hem ithalat, hem ihracat boyutu var. Buralardan Suriye’nin iç bölgelerine de mallar gidiyor. Az sayıda şirket tekel kurmuş durumda. Yapılan işin yüzde 60’ı İdlib bölgesinde. Geri kalanı Cerablus, Afrin, … hattında. Belli başlı işler; ‘petrol ticareti, elektrik satışı, 2. el araç ticareti, zeytinyağı ithalatı, hurda işleri, gıda ihracatı, …’ Bu işlerden hangisini kimin yapacağı belirlenmiş. Bunların nasıl belirlendiğini bölgede herkes biliyor. Kime sorsanız size bir işadamını, bir vakfı ve Ankara’da bir ismi söyler. Ayrıca Reyhanlı ve Kilis çeteleri de var. Ticaret normal olsa çok geniş bir kesim bu işlerden ekmek yer. Ama şimdi küçük bir grup büyük paralar kazanıyor. Suriye yönetimi ile anlaşmayı da bunlar engelliyorlar. Ne zaman Şam yönetimi ile anlaşma gündeme gelse, bu kişilerin adamları bölgede provokasyon yapıyorlar. Ortalığı geriyorlar. Geçmişte yaşanan krizler incelenirse arkasında kim olduğu açığa çıkar. Bunların Türkiye’deki ilişkileri araştırılırsa iş daha iyi anlaşılır.”
SURİYELİLERİ DÜŞMAN EDİYORLAR
Bölgedeki yaklaşık 5 milyar dolarlık ticareti tekeline alan kişilerin Suriye’yi bilmediklerini de kaydeden iş insanları, şu uyarılarda bulundular:
“Bu işleri yürütenler Suriye’yi, Suriye’nin hassasiyetlerini falan hiç bilmiyorlar. Bizler yıllarca burada yaşayacağız. Suriye de komşumuz olacak. Oradaki insanlarla akrabalık ilişkilerimiz var. Çok dikkatli olunması gerekiyor. Ama şu anda bu işi yapanların böyle bir dertleri yok. Onların tek derdi para kazanmak. Benzini, mazotu, elektriği Türkiye’deki fiyatlarla satıyorlar. Orada Türkiye’deki gibi petrol ürünlerinde vergi falan yok. Yüksek kârla satıyorlar. Elektrikte de durum aynı. Tekel oldukları için rahat davranıyorlar. Ancak Suriyeliler yoksulluk içinde. Alternatif seçenekleri olmadığı için mecbur alıyorlar. Bunlar yüzünden Türkiye’ye karşı tepki büyüyor. Türk Devleti'ni sorumlu tutuyorlar. Türkiye’ye tepki her geçen gün artıyor. Onlar kâr ederken Türkiye hızla itibar kaybediyor. Bundan da oralardaki terör örgütleri yararlanıyor. Suriye yönetimi ile ilişkilerin normalleşmemesinde bunların payı büyük. Çark bozulacak diye mevcut durumun sürmesini istiyorlar.”
GÜVENLİK BİRİMLERİ RAHATSIZ
Bu durumdan güvenlik birimlerinin de rahatsız olduğu belirlendi. Daha önce bölgede görev yapmış bir güvenlik görevlisi, “Bölgeye yönelik ticaret belli kişilerin kontrolüne verildi. Onlardan izin almadan kimse iş yapamıyor. Bu onayın da nasıl alındığı malum. Bu kişilerin tek derdi para. Yoksul halkın zor durumunu kullanıyorlar. Onlar da her yapılandan Türk devletini sorumlu tutuyorlar. Sahada görev yapan güvenlik birimleri bu durumdan rahatsız” diye konuştu.
HAYALİ İHRACAT
İşin bir de “hayali ihracat” boyutu var. DİR (Dahilde İşleme Rejimi) kapsamında yapılan gümrüksüz ithalat. Yurt dışı pazarlarda rakiplerle rekabet edebilmeleri için Türk üretici ve ihracatçıları için tanınmış bir hak. Bu gümrüksüz ithalat karşılığında belli miktarlarda ihracat taahhüdünde bulunuluyor. Özellikle gümrük vergileri yüksek ürünler, gümrüksüz ithal edilerek iç piyasada satılıyor. Taahhüt edilen ihracat da Suriye’ye yapılmış gibi gösteriliyor. Konuyu yakından bilenlerin anlattıkları şöyle:
“Suriye sınırında Suriye Devleti'nin kontrolünde olan Yayladağ ve Nusaybin kapıları kapalı. Ama terör grupları ve muhaliflerin elinde olan kapılar açık. Bu kapıların karşı tarafında doğru dürüst denetim yok. Kayıtta ne yazıyorsa geçiyor. DİR kapsamında yapılan ithalatın kapatılması için çok uygun. Bölgede bu tür ihracatta komisyonun bazı ürünlerde yüzde 25’e kadar yükseldiği konuşuluyor. Tabi bu ihracat da buradaki yağma düzenini kuranlar tarafından gerçekleştiriliyor.”
İNGİLİZLER BÖLGEDE
İdlib hattında en etkili ülkelerden biri de İngiltere. Bölgede görev yapmış kişiler İngilizlerin faaliyetleri hakkında şu bilgileri verdiler:
“BM’nin işlerini onlar yürütüyor. Bu işleri esas olarak istihbarat için kullanıyorlar. Hem para kazanıyorlar, hem istihbarat sağlıyorlar. Hem de terör örgütlerini yönlendiriyorlar. BU faaliyetleri yürütürken Türk şirketleri ile de ortaklık kurmuş durumdalar. Bölgede herkes İngilizlerin İngiliz istihbaratı ile bağlarını bilir. Bizler geçmişte bölgede ne olup bittiğini gördük. Bu durum devam ediyor. BM gönüllüleri diye dolaşanlar da aynı. İncirlik’teki CIA merkeziyle birlikte hareket ediyorlar.
“HTŞ’ye gelince; onlar Türkiye’yi kalkan yapıp İdlib’i 'özel bölge' haline getirmeye çalışıyor. Fırat’ın doğusunda PKK/PYD bölgesi gibi. Bunları ABD ve İngiltere kullanıyor. Yarın Türkiye’yi de tehdit edecekler. Bu bölgelerle ticaretten milyarlar kazananlar, ticareti bu gruplarla yapıyorlar. Onlar Türkiye’yi değil kendi çıkarlarını düşünüyorlar. Ne yazık ki bunlara arka çıkanlar da var. Türkiye’nin güvenliği Şam’la işbirliğinden geçiyor. Bu sağlanmadan, İdlib’e Suriye Ordusu gelip düzeni sağlamadan Türkiye rahat edemez. Şu andaki durum geçici. Bölgede görev yapanların büyük çoğunluğu aynı düşüncede.”
SURİYELİ KIŞKIRTMASI
Ülkelerinden yurt dışına kaçan Suriyelilerin önemli bir kısmı Türkiye’de. Bunların Türkiye’de yaşadığı dönemde bir milyona yakın çocuk dünyaya geldi. Ülkemizdeki toplam Suriyeli nüfusu yaklaşık 3,7 milyonu buldu. Seçimler yaklaşırken Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılarla ilgili kışkırtmalar başladı. Sığınmacıların gönüllü bir şekilde ülkelerine dönmeleri için Suriye yönetimi ile doğrudan masaya oturmak gerekiyor. Ancak ne zaman bu konu gündeme gelse, Suriye ile görüşmeler konusunda adım atılsa birileri “Katil Esed” söylemlerini devreye sokuyor, kritik noktalarda kışkırtmalar yapılıyor. Bu kışkırtmalarla, Suriye yönetimi ile teması engelleme girişimlerinin eş zamanlı olması da dikkat çekici.
SURİYE’DE AF VE YENİ KIŞKIRTMALAR
Esad yönetimi geniş çaplı bir af daha çıkardı. Ülke dışındaki Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri için bir fırsat. Birileri harekete geçti. Suriye askerlerinin katliam yaptığına(!) ilişkin görüntüleri piyasaya sürdü. Sahadaki yetkililer ise bu tür haberler konusunda uyarılarda bulundu: “Şu anda Esad’ın kontrol ettiği bölgelerde hayat normale dönmüş durumda. Bu görüntüleri piyasaya sürmedeki amaç, Türkiye’deki Suriyelileri korkutmak, geri dönüşlerini engellemek. Türkiye’nin Suriye ile ilişkiye geçme çalışmalarını sabote etmek. Bu taktik uluslararası istihbarat örgütlerinin klasik taktiği.” Türkiye’de Suriye ile işbirliğine karşı çıkanların da bu tür sabotajlara destek verdiğini ifade eden yetkililer, bu girişimlerin Türkiye’nin güvenliğini riske attığını bildirdiler.