Yalancı için yalan değerlidir, halk için ise gerçek-1: Yeniden World Economic Forum
Avrupa aslında dışarıdan gelen teknolojilerin birleştiği bir pazar konumunda.Bu yaşanan durumun bize etkilerini düşünecek olursak benim görüşüm Türkiye’deki yan sanayinin kaybolacağı yönünde. Çünkü Türkiye hâlâ yeni duruma uyum sağlamak yerine eski fabrikaları korumak için uğraşıyor, işin gerçeği bu
World Economic Forum (WEF) geçen yıl 22-26 Mayıs tarihlerinde yapılmıştı ve Ali Ülker Bey’le birlikte katılmıştık. Kısa bir süre sonra hem Davos’un genel bir değerlendirmesini hem de katıldığım panellerin kısa bir özetini aldığım notlara dayanarak sizlerle paylaşmıştım.(1) Bu yıl WEF, 16-20 Ocak tarihleri arasında Davos’ta yapıldı. Bu yıl ben canlı katılmadım, ama seçtiğim bazı oturumları izleyip, bir çalışma grubu oluşturup sunumları tartıştım ve ortaya yararlanacağınızı düşündüğüm özetler çıktı. Deprem ve diğer gündemler nedeniyle biraz gecikmiş olarak ancak şimdi bazı oturumların özetini sunuyorum. Bunlar benim dikkatimi çeken konular ve izlenimlerim; yorumlar size kalmış.
İşte aktaracağım 13 konu:
1) Küreselleşmeden dönüş mü, yeniden küreselleşme mi?
2) Hayırseverlik: Gezegenimizi korumak için bir katalizör.
3) Endüstride ve toplumda spor.
4) Refik Anadol, değişimin katalizörü olarak kültürel liderler.
5) Bir milyar insanı yarının ekonomisine hazırlamak.
6) Sanayi jeopolitiği.
7) Çin’de sırada ne var?
8) Demokrasi: İleriye giden yol.
9) Üretken yapay zekâ - Generative AI.
10) Dezenformasyonun açık ve mevcut tehlikesi.
11) Suudi Arabistan’ın küresel bağlamda dönüşümü.
12) Hızlı büyüme hâlâ mümkün mü?
13) Yapay zekâ ve beyaz yakalı işler?
World Economic Forum 2023 yazısına yukarıdaki başlığı attım ama ilk başta bir süre “Niye bu başlık?” diye düşenebilirsiniz. Biraz bekleyin, yazı ilerledikçe nedenini çok iyi anlayacaksınız...
1) KÜRESELLEŞMEDEN DÖNÜŞ MÜ YENİDEN KÜRESELLEŞME Mİ?
Dünya ekonomisini birbirine bağlayan bağlar son yıllarda yıprandı. Peki, küreselleşmenin sonuna mı gelindi, yoksa yeniden canlanma mı bekleniyor?
Katılımcılar: Ian Bremmer–Moderatör, Başkan, Eurasia Group, Peter Szijjanto–Macaristan Dışişleri Bakanı, Niall Ferguson–Tarihçi, Hoover Institution, Stanford Üniversitesi, Ngaire Woods–Dekan, Blavatnik School of Government, University of Oxford, Adam Tooze–Direktör, Avrupa Enstitüsü, Columbia Üniversitesi.
Davos’un ana teması, küresel parçalara ayrılma (fragmentation) ve işbirliği imkanlarının incelenmesi. Adam Tooze, iklim koşullarının yanı sıra merkez bankalarının aldığı olağanüstü mali aksiyonlar, pandemi ve savaştan kaynaklanan ve öncekinden farklı düzeyde küreselleşmeden uzaklaşma için “polikriz” terimini kullandı. Polikriz tüm etkinliğin ana temasıydı denilebilir.
Gelecek 10 yılda, uluslararası ilişkilerin yeniden yapılandırılacağı bir dönem yaşanacağı, ticaret ve doğrudan sermaye yatırımları açısından küreselleşmeden vazgeçilmediği ancak bölgesel olarak siyasal ve savunma alanlarında işbirlikleri görülebileceği ifade edildi. Bazı metriklerde durağanlaşma izlense de (küresel ticaretin küresel sanayi üretimine oranı, sermaye akışları), başka alanlarda bu durumun gözlemlenmediği (hizmetlerin küreselleşmesi, AB içerisinde ticaret), tarihin normal akışında devam ettiği ve gerçek anlamda küreselleşmeden uzaklaşmanın gerçekleşmediği söylendi.
Elbette İkinci Soğuk Savaş’ın Avrupa için olumsuz bir durum olduğu vurgulandı. “Karşılıklı saygı ve iletişim kanallarının açık olması, uluslararası ilişkilerde çok önemli. ABD, Çin’in teknolojik gelişmesini engellemeye çalışıyor ancak globalleşme Çin’in menfaatine ve ABD’nin ilişkilerde bir yumuşamaya gitmesi durumunda, Çin buna karşılık verecektir. Ancak ABD’de her iki siyasi partinin de Çin’in gelişmesinin sınırlandırılmasıyla ilgili fikir birliği mevcut.” dendi.
Ancak Batı ekonomilerini Çin’den ayırma çabasının başarılı olmayacağı da belirtilerek şöyle söylendi: “Avrupa’nın en büyük araç pili fabrikası Çinli bir şirket tarafından Macaristan’da inşa ediliyor. Dünyanın ilk 10 en büyük pil şirketinin yedisi Çinli, diğerleri ise Koreli. Batı Avrupalı otomotiv şirketleri 2030’lardan itibaren tamamen elektrikli araçlara geçmek istiyorlar, ancak pile ihtiyaçları var. Bu yüzden de otomotiv ve pil fabrikaları yanyana konumlanmaya gidiyor. Siyasi açıdan olmasa da, ekonomik açıdan daha yakın ilişkilere geçiliyor.”
Avrupa aslında dışarıdan gelen teknolojilerin birleştiği bir pazar konumunda. Bu yaşanan durumun bize etkilerini düşünecek olursak benim görüşüm Türkiye’deki yan sanayinin kaybolacağı yönünde. Çünkü Türkiye hâlâ yeni duruma uyum sağlamak yerine eski fabrikaları korumak için uğraşıyor, işin gerçeği bu.
Daha sonra globalleşmeyi engellemenin zor olması gibi, fosil yakıtlardan hızla uzaklaşmanın da zor olduğundan bahsedildi. “Gerçek” bir karbon fiyatı belirlenmesi ve siyasal hedefler doğrultusunda devamlı değişmemesinin sağlanması, yeşil enerjiye geçiş için kritik olarak değerlendirilirken yeşil enerjinin tanımının ideolojik olarak yapılarak, nükleer enerjinin bunun dışında tutulmasının, karbon emisyonları açısından olumsuz olduğu söylendi.
İlk globalleşme akımı, İngiltere’nin hegemonyası ile ikincisi ise ABD’nin serbest ticaret ve sermaye akışını desteklemesiyle gelişti. İkinci Soğuk Savaş’ta, ABD ve Çin arasındaki yarışta, Çin açısından Komünist Parti yönetiminin devam etmesi vazgeçilemez bir faktör, bunun için de ekonomik büyümenin devamı kritik. Bu da küreselleşmenin devamını destekleyecektir, görüşü ortaya koyuldu. Özetle, oturumda yapılan konuşmalara göre küreselleşme devam ediyor.
2) HAYIRSEVERLİK: GEZEGENİMİZİ KORUMAK İÇİN BİR KATALİZÖR
Küresel hayırseverliğin yalnızca %2’si (7,5-12,5 milyar ABD doları arasında) iklim eylemine gidiyor, ancak şirketlere ve hükümetlere yardımcı olmak için hızla büyüyen bir hayırsever ilgisi var. Kamu ve özel sektör oyuncuları, 2050 yılına kadar eşitlikçi iklim ve doğa çözümlerine yönelik 100 trilyon dolarlık açığı kapatmak için hayırseverliğin gücünden nasıl daha iyi yararlanabilir? Bu diğer konulardaki ihtiyaçları nasıl etkiler?
Katılımcılar: Gim Huay Neo–Moderatör, Managing Director, Centre for Nature and Climate, World Economic Forum, Mark Carney, United Nations Special Envoy for Climate Action and Finance, United Nations Badr Jafar, Chief Executive Officer, Crescent Enterprises, Desmond Kuek, Chief Executive Officer, Temasek Trust, Rania Al-Mashat, Minister of International Cooperation, Ministry of International Cooperation of Egypt.
Ekosistemlerimizin acımasızca tahrip edilmesini durdurmaya yardımcı olmak için gerçekleşmesi gereken yatırımları hızlandırmaya ve yeniden eğitime ihtiyacımız var, dendi. Daha sonra konuşulanlar şöyle özetlenebilir: Küresel İklim Risk Endeksi’ne bakarsanız, iklim krizine karşı en savunmasız ülkelerin neredeyse üçte ikisinin Güney Asya’da, Güneydoğu Asya’da olduğunu görüyorsunuz. Yani bu durum Asya’daki herkes için ciddi bir endişe kaynağı oluyor. Dolayısıyla bunlar çözmemiz gereken çok büyük zorluklar. Bunu kimsenin tek başına yapamayacağını biliyoruz. Bu nedenle büyük planda yapmak istediğimiz şey, işbirlikçi hayırseverliğin ve daha yapısal, çevresel ve sosyal zorlukları ele almak için kamu, özel ve hayırsever sektörlerin bir araya getirilmesi. Bu yüzden geçen eylül ayında “Asya İttifakını Elektriklendir” kuruldu. Bu, kolektif kaynakları ve uzman ekipleri, iyilik için bir güç olarak Asya’ya kapsamlı çözümler getirmek amacıyla bir araya getirmeyi amaçlıyor. Bu harekete geçme odaklı aktif bir ittifaktır.
Yeryüzündeki insanlar, görmek istediğimiz türden bölgesel barışı ve ilerlemeyi teşvik etmeye de yardımcı olacaklar. İklim hayırseverliği, genel olarak hayırseverlik kapitalist sistemin unutulmuş çocuğu olarak adlandırılıyor. Stratejik hayırseverlik, iş dünyası ve hükümetle ortaklaşa yürütülür. Bu yüzden birçok açıdan, iklim hayırseverliğinin iş dünyası ve hükümeti, sivil toplumu daha iyi sonuçlara doğru birbirine bağlayabileceğini düşünüyorum.
Bu oturumun asıl konusu olan iklim hayırseverliği gerçekte ne demek? Hakkında kanun çıkarılan bir şeyin hayırseverliği olur mu? Bütün bunlar için, iklim krizi için, dünyayı korumak için sürekli kanunlar çıkıyor. Zaten yapmaya mecbur olduğumuz bir şey bu. Bunun hayırseverliği olur mu? Bana göre bu daha ziyade bir kültür işi; bir tür iyi niyet göstergesidir. Toplumda önce böyle bir niyet olması lazım. Daha fazla farkındalık ve sermayeye ihtiyaç var. Tabii en önemli etkenin eğitim olduğunu unutmamak gerek. Her şey hayırseverlikle çözülmüyor, çözülemez de. En baştan bunu öğrenip kültürümüzde sindirmemiz lazımdır.
3) ENDÜSTRİDE VE TOPLUMDA SPOR
Spora yönelik artan talep, kuruluşların gücünü daha sağlıklı ve kapsayıcı toplulukları şekillendirmek için kullanırken dijital alt/üst etmenin ışığında katılımı ve marka değerini yakalamanın yenilikçi yollarını keşfetmeye yönlendiriyor. Spor, ekonomik büyümeyi ve sosyal etkiyi nasıl geliştirebilir?
Katılımcılar: David Kenny, Moderatör, Chairman and Chief Executive Officer, Nielsen, Erica Alessandri, Member of the Board, Technogym.
Teknolojiyle birlikte sporun geldiği noktanın konuşulduğu bir oturumdu. Spor bugün en önemli medya formatı ve insanlar buna çok güveniyorlar. 2022 yılında ABD’den bir örnek verecek olursak, yılın en iyi 100 TV programının 93ü sporla ilgiliydi. Spor programlarının değerinin geleneksel programlardan çok daha hızlı arttığını söyleyebiliriz. Bunun nedeni insanların eğlence tercihleri farklı kanallara dağılırken spor programları aynı anda izlenmektedir.
Günümüzde sporda teknolojinin yeri gün geçtikçe hızlı bir şekilde artıyor. Örneğin performansı artırmak ve hem sporcular hem de amatörler için kişiselleştirilmiş antrenman programları sunmak için AI’dan ve içgörü verilerinden yararlanabilirsiniz. Spor yaparken vücut sağlığımızı takip etmek ve olası problemleri erkenden tespit edip iyileştirmek için teknoloji harika bir araçtır.
Teknoloji sayesinde, kullanıcıları en sevdikleri şampiyonlara bağlayabilirsiniz. Örneğin, sporcuların antrenörleri ile antrenman programları oluşturup onları birbirine bağlayabilir ve tüketicilerin en sevdikleri şampiyonlar gibi antrenman yapmalarına imkan sağlayabiliriz. Dolayısıyla bu aynı zamanda tüketiciler ve sporcular arasında duygusal bir bağ kurmanın da harika bir yoludur. Ayrıca, artırılmış ve sanal gerçeklikle ve oyunlaştırma yoluyla spor yapmak performansımızı, motivasyonumuzu artırır. Günümüzde bu anlamda oldukça fazla uygulama olduğunu görüyoruz Veriler sayesinde, program kullanıcının performansına göre uyarlanabilir. Bu, daha hızlı, üstün sonuçlar elde etmek için egzersiz yapmak açısından yardımcı olur, aynı zamanda kalıcı davranış değişikliği de gerçekleşir.
Medya platformlarına üyelikler bazen TVye kıyasla çok daha fazla ekonomik değer üretebiliyor. Örnek olarak Amazon Prime’da Perşembe Gecesi futbolunu ölçtük. Normal günlük üyelik katılımına göre daha fazla kişi Amazon Prime’a abone olarak katılıyor, çünkü Amerikan futbolu var.
YouTube da spor interaktivitesi için iyi bir platform. Sanal gerçeklik ve metaverse ile ilgili de bu alanda çok fırsat var. Bu platformların insanları sporla bütünleştirmesi ve insanlar fiziksel bağlantı kuramasa bile bu deneyimi paylaşmalarına imkan sağlaması kesinlikle harika bir netice oluyor.
Bana sorarsanız sporun gerçek etkisini görebilmek için spor müsabakalarıyla bir dini ritüeli ya da bir açık hava konserini mukayese etmek lazım. Pazar ayini ya da Cuma namazı gibi bir dini ritüeli düşünelim. Bunların içinden hangisi en çok katılım alıyor. Herhalde geçirilen süre değil ama erişim açısından en çok katılım dini ritüellere, daha sonra spor müsabakalarına daha sonra da konserleredir. Bu tarafsız olarak tartışmaya değer bir konu.
DEVAM EDECEK
NOT: Bu yazı muratulker.com’dan alınmıştır.
DİPNOTLAR:
(1) https://muratulker.com/y/yoksa-davosa-gec-mi-kaldik-dedim-ama-dunya-tarim-ve-anti-trost-orgutleri-kurulmali/