06 Ocak 2025 Pazartesi
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yalancı için yalan değerlidir, halk için ise gerçek-3: Hükûmetler bilgibozuma karşı ne yapmalı?

Yalanın gerçeklerden çok daha fazla sattığına dair istatistiksel veriler mevcut. AB’deki reklamcılık sektörünün en büyük oyuncularının dezenformasyonla (bilgibozumla) mücadele taahhüdü var. Bu yüzden politik reklamcılık için bir düzenleme gerekir.

Yalancı için yalan değerlidir, halk için ise gerçek-3: Hükûmetler bilgibozuma karşı ne yapmalı?
Eğitmenin kapasitesini artıracak (augment) ve yeni yetenekler kazandıracak; hâlâ eğitim için öğretmenlere ihtiyacımız var, tamamen otomatikleşmiş bir eğitim mümkün değil ama öğretmenler bu yeni modelde yeni yetkinlikler kazanacak.
A+ A-
MURAT ÜLKER / Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi

Bu yazı muratulker.com’dan alınmıştır. Yeniden World Economic Forum başlıklı yazıya kaldığımız yerden devam ediyoruz:

7) ÇİN’DE SIRADA NE VAR?

20. Parti Kongresi’nin ardından, Çin’in küresel politik ve ticari ilişkilerini etkileyen temel ekonomik ve siyasi kararlar nelerdir?

Katılımcılar: Li Xin–Moderatör, Yönetici Direktör, Caixin Global, Caixin Media, Nicolas Aguzin-CEO, Hong Kong Borsaları, Kevin Rudd–Başkan ve CEO, Asia Society, eski Avustralya Başbakanı, Jane Sun–CEO, Trip.com Group, Marcus Troyjo–Başkan, New Development Bank, Weng Jieming–Başkan Yardımcısı, Çin Halk Cumhuriyeti, Kamu Varlıklarını Denetleme ve Yönetim Komisyonu.

Bu oturumda 2022 gelişmelerinde 60 yıldan beri ilk kez nüfus azalması gerçekleştiği ve GSYH büyümesinin %3’te kaldığı vurgulandı. ABD ve Çin, jeopolitik konuları bir dengede tutabilirse, ekonomiye etkisi olmayacaktır, dendi. Ama 2022 en iyi olasılıkla %3 büyüme, 2023 için %5 tahmini mevcut. Bu büyüme, yavaşlayan dünya ekonomisi için olumlu olacaktır.

Tüketici harcamalarının çok artmasını bekliyorum, Kovid döneminde birkaç trilyon dolarlık ek tasarruf oldu. Son yıllarda düşük bir seviyede devam eden Çin özel sektör yatırım tutarlarının gelişimi ve  ihracatla büyüme sürecek. ABD ve Çin arasındaki rekabet en az beş yıldır mevcut. Bunun çatışmaya dönmemesi için bir stabilizasyon mekanizması gerekli. Kasımda iki lider arasındaki zirvede bunun ilk adımları atıldı. Çin 2015'te 10 kritik teknolojide (kuantum computing, yarı iletkenler, yapay zeka gibi) kendi kendine yeterlilik hedefini koydu ve bu hedef geçerliliğini koruyor.

Son 40 yılda en yüksek ekonomik büyüme, Çin’de gerçekleşti ancak bu, ekonomik açılma ve dünyayla güçlü bağlar kurmakla gerçekleştirildi. Gelişmekte olan ekonomilerin, dünya ekonomisindeki payları artmaya devam edecek. Yeni ticaret anlaşmaları artık sadece kotalarla değil, standartlarla, parametrelerle de ilgilidir. Çin, global ekonomi içerisinde açık ekonomi politikasına devam ederek büyümelidir. 30 yıl kadar önce Çin’in yıllık gayrisafi milli hasılasının %0,6'sı ARGE’ye harcanıyordu, şimdi bu oran %2,5 ile OECD ortalamasına ulaştı.

Çin’in açılmasından hemen sonra seyahate çok büyük talep görüldü. İç seyahat 2019 seviyesine şimdiden ulaştı. Uluslararası seyahat alanında üç haneli büyüme görülüyor. 3. çeyrekte normal seviyesine ulaşacağı tahmin ediliyor.

Güncel durumda Çin’de yanlış olan bir şey yok. Bu ticaretse Japonlar da bunu yaptı. Amerika’dan ihtiyacı olanı alıp daha çoğunu dışarı sattı. Talep kalıcı hale gelince gidip oralarda fabrika kurdular. Amerikalılarsa hammadde, mühendislik, hizmet satarken Çin pazarının cazibesine kapıldılar ve sermaye ihracatı yaptılar. Şimdi Amerikan firmaları Çin’de üretim yapıyor. Çinlinin parasını kazanıyor. Ama bundan Amerika para kazanmıyor. Amerika’daki kobilerin “Ne satabilirim?” demesi lazımdı. Amerika ihracatçı bir ekonomi değil. Çünkü kendi iç pazarı çok büyük ve tatminkar. Çin gibi bir pazarda ithalatçı konumda, halbuki bizim gibi Çine ne satabiliriz demesi lazım.

8) DEMOKRASİ: İLERİYE GİDEN YOL

Demokrasi artan bir baskı altına girerken, liderler demokratik sistemleri güçlendirmek için neler yapabilir?

Katılımcılar: Adam Tooze Moderatör, Direktör, Avrupa Enstitüsü, Columbia University, Tobias Billström–İsveç Dışişleri Bakanı, Rodrigo Chaves Robles–Kosta Rika Cumhurbaşkanı, Egils Levits–Latviya Cumhurbaşkanı, Lord Mark Malloch-Brown–Başkan, Open Society Foundations, Oleksandra Matviichuk–Başkan, Civic Liberties Ukraine, Samantha Power–Başkan, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı.

Ağırlıklı olarak Ukrayna savaşı ve buna bağlı olarak demokrasilerin dış tehditlerden korunması konusu işlendi. Ancak iç tehditler yani popülizm ve popülist liderlerin demokratik kurumlara olan güveni yıpratma çabaları da ele alındı. Katılımcıların söyledikleri şöyleydi: Putin, savaşı özgürlükten çekindiği için başlatmıştır. Bu, özgürlük ve otoriterlik arasındaki bir mücadeledir. Yeni dijital dünyada, ifade özgürlüğü, bilgiye erişim ve özel hayatın mahremiyeti konuları daha da önem kazanıyor.

NATO, demokratik devletler arasındaki en büyük askeri ittifaktır. İç tehditlerden olan popülizm, temsili demokrasiyi hedef alıyor; temsili demokrasinin yavaş işlediği savını ileri sürüyor. Halkın, temsili demokrasinin organlarına inanması kritiktir, inanç en kritik faktör. Kamuoyunun görüşünün dijital teknolojiyle manipüle edilmesi artık kolaydır.

Tüm insanlığın ortak çıkarı, demokrasinin dünyada yaygın olmasıdır. Demokrasinin meşruiyeti, sokaktaki, politikacı olmayan insanlara ne sağladığıyla ilgilidir. Ama demokrasi, dışardan ve içerden saldırı altındadır. Otoriterlerin etkili bir silahı dava açmak; basın ve sosyal medyada muhalif sesleri davayla susturmak.

Elektronik oylama sistemleri, sivil toplum/siyasi parti temsilcilerinin her aşamada kontrolüne açık olduğu sürece aslında oy çalınması ve yolsuzluğa karşı en etkin araçtır. Ama insanlar, bu sistemin kara kutu olduğunu düşündükleri için güvenmiyorlar.

Hepimiz demokrasiden şikayet ediyoruz. Dijitalleşmekten şikayet ediyoruz. Halbuki demokrasinin bunları regüle etmesi lazım. Bunu yapmıyoruz, bunlar ne şekilde kullanılmalı diye düşünmüyoruz. Endüstri 4.0’ın olduğu bir yerde dünyanın demokrasi 2.0’a geçmesi lazım!

Yalancı için yalan değerlidir, halk için ise gerçek-3: Hükûmetler bilgibozuma karşı ne yapmalı? - Resim : 1
Son 40 yılda en yüksek ekonomik büyüme, Çin’de gerçekleşti ancak bu, ekonomik açılma ve dünyayla güçlü bağlar kurmakla gerçekleştirildi. Gelişmekte olan ekonomilerin, dünya ekonomisindeki payları artmaya devam edecek.

9) ÜRETKEN YAPAY ZEKÂ (GENERATİVE AI)

Yapay zekâ mevcut verileri analiz etmekten yeni metin, resim ve videolar oluşturmaya doğru ilerlerken, bu gelişmeler artırmaya (augmentation) karşı otomasyon tartışmasını nasıl değiştirecek ve endüstriler için ne gibi etkileri olacak?

Katılımcılar: Azeem Azhar, CEO–Exponential View (Moderatör), Kay Firth, YZ Başkanı–Dünya Ekonomi Forumu; Hiroaki Kitano–CTO, Sony.

Üretken yapay zeka (ÜYZ), büyük bir veri setine dayalı olarak tamamen yeni çıktılar/içerikler (metin, görsel, video vb.) oluşturmak için makine öğrenimi modellerini kullanan bir YZ alt alanıdır. Üretken YZ bazen insanlara özgü çıktılar bile üretebilir. Aslında üretken YZ bunu yaparken arkadaki mantık, anlam ve gerçekliğin farkında olmadan istatistiki modellere dayanır. Bu oturumda üretken YZ’nin sosyolojik, ticari, kültürel ve eğitim alanındaki etkileri tartışıldı.

İlk olarak otoriteler ve  devletler işgücü piyasasını bu duruma göre yönlendirmek zorundalar, dendi.  İnsanların da bu gibi teknolojileri nasıl kullanacakları ve ne beklemelerini öğrenmeleri gerektiği vurgulandı. Diğer bir riskin ise etik alanında olduğunun altı çizildi. YZ teknolojileri doğru ile yanlış arasında ayrım yapmakta zorlanmakta, bu da beraberinde önyargıya dayalı yanılgı getirmekte. Bu riskleri adreslemek için Avrupa Birliği’nin yaptığı çalışma bittiğinde artık kurumlar YZ sistemlerini tasarım gereği etik (ethic by design) kurallarına göre inşa etmek zorunda kalacaklar.

Üretken YZ büyük bir potansiyel taşımakla birlikte beraberinde bazı kısıtlamaları var. Henüz emekleme evresinde olan üretken YZ alanında en fazla konuşulan 2 sistem; chatGPT ve Stable Diffusion (metinden görsel üretme modeli). Sony, eğlence alanında çalışan bir firma olarak bu teknolojinin özellikle her türden yaratıcı insanlar için çok büyük fırsatlar sunduğunu düşünüyor ve kendilerini buna göre hazırlıyorlar. Tabii etik anlamda verinin nereden geldiği çok önemli; bu açıdan verinin sorumlu, adil ve objektifliğini sağlamak önem kazanıyor. Sony, küresel ÜYZ Etik Lideri rolüne sahip nadir firmalar arasında bulunuyor ve bu konuya meşruiyet kazandırmanın önemli bir rekabet üstünlüğü getireceğine inanıyor.

ChatGPT çıktığından beri tüm eğitimciler bir günde ÜYZ ile yüzleşmek durumunda kaldılar. Ödevlerde sıklıkla kullanılan chatGPT günümüz eğitim sisteminde gayet başarılı sonuçlar verdi. Eğitimciler gelen ödevlerin sahte mi yoksa öğrenci tarafından mı yapılmış olduğunu değerlendirmekte zorlandılar, çünkü günümüz eğitim sistemi büyük oranda ezber ve hafızaya dayanmakta ve ÜYZ bu alanda uzakara insanlara göre çok başarılı. Halen kullanılan PISA eğitim ölçme sistemi temel matematik, bilim ve dil yetenekleri üzerine inşa edilmiş. İnsanla makine arasındaki en önemli farklar eleştirel  ve yaratıcı düşünce, girişimcilik ve etik gibi duruyor. Politika üretenlerin eğitim modellerini bu önemli farklar üzerine bina ederek eğitimi yeniden tasarlamaları için yaşadığımız dönem büyük bir fırsat penceresi.

ÜYZ çalışma prensibi olarak veriye ve modele ihtiyaç duyuyor. Temelde bu girdileri insanlar üretiyor, dolayısıyla işgücü piyasasına etkisini majör görmeyenler de var. Teknoloji her zaman yeni iş kolları üreterek yeni fırsatlar yaratmaya devam edecek. YZ’nin kabul edilmesi ve kullanımı için öncelikle insanların anlaması şart, bu açıdan AB genelinde eğitim programları devam ediyor.

ÜYZ’nin eğitim sektörünü daha çok dönüştüreceğini söylemek mümkün. Eğitmenin kapasitesini artıracak (augment) ve yeni yetenekler kazandıracak; hâlâ eğitim için öğretmenlere ihtiyacımız var, tamamen otomatikleşmiş bir eğitim mümkün değil ama öğretmenler bu yeni modelde yeni yetkinlikler kazanacak. Öğretmen ÜYZ ve teknolojiden faydalanarak kişiselleştirilmiş eğitimleri organize edip kolaylaştıracak. İş dünyası açısından bakarsak ÜYZ rekabet avantajı açısından bazı eşitsizlikler oluşturabilir. Burada en fazla veriye sahip firmalar ve platformlar çok büyük rekabet avantajına sahip olup pazara hükmedebilir. Bu gibi teknoloji egemenliği rekabet regülasyonu açısından da düşünülmelidir.

Bu teknoloji insan kapasitesini artırıp problem çözme kapasitemizi ve bilgi birikimimizi büyütecek görünüyor. ÜYZ’nin insanlığa %50 şans vereceğini düşünebiliriz. Etkisi olacak ama aynen atalarımızın ateşi bulduğu dönem gibi ateş hem yemek yapmakta hem de savaşlarda kullanılabiliyorsa burada da aynı fırsat ve risklerden bahsetmek mümkün. Burada temel risk ÜYZ değil daha çok ÜYZ kullanan insanlar olabilir mi?

Cevap vereyim. 4 Ekim 2020’de yapay zekayla alakalı bir yazı yazmıştım. Orada zaten yapay zekayı planlayan insanlar discriminative (ayrımcı) olursa yapay zekanın da discriminative olabileceği üzerinde durmuştum (https://muratulker.com/y/yapay-zeka-ne-kadar-suni-daha-neler-gelecek-basimiza/). Eğitimde yapay zeka programlayabilecek insanlar yetiştirmemiz lazım. Biz tam tersini yapıyoruz, yapay zeka öğretmenlerin yerini nasıl alır diyoruz. O zaman bir elit grubun insafına kalır düşünce sistemimiz, felsefemiz, ahlak sistemimiz.

İnsanları böyle yetiştirelim dersek, peki diğer hali hazırda yetişmiş insanlar ne olacak? Bu insanlar 40, 50 yıl çalışacaklar, ama ya biz onları güncelleyemezsek, yetersiz olurlarsa ne iş yapacaklar? Güzel tarafını konuşuyoruz ama bu insanlara ne olacak kısmı unutuluyor.

Yeni insanları yeni eğitim sistemiyle yetiştirirken de herkesin gereken kabiliyet ve kapasiteye sahip olmaması sorun olacak. Bu insanlar ne iş yapacak? Her şeyi konuşuyoruz da kendi dünyamızın gerçeklerini konuşamıyoruz. İklim krizinden önce elimizde kabiliyetsiz, bu sebeple de işsiz ve aç kalan milyonlarca insanı düşünmek lazım. Belki de bazı teknolojik gelişmelerden vazgeçmek mi lazım.

Bizim zamanımızda okula hesap makinesi götürmek yasaktı. O zaman anlamıyorduk, ama şimdi anlıyorum eşitsizliğe neden olacağını ve eşitsizliğin getireceği sonuçları…

Yalancı için yalan değerlidir, halk için ise gerçek-3: Hükûmetler bilgibozuma karşı ne yapmalı? - Resim : 2
Mahalledeki haberi bile anlayamayacağımız hale geldik. Bundan sonraki adımı öngörerek önüne geçmek lazım. Diğer türlü hep peşinden koşup geriden gitmeye mahkum kalacağız.

10) DEZENFORMASYONUN AÇIK VE MEVCUT TEHLİKESİ

Bilgi kirliliği (yanlış, çarpıtılmış bilgi) benzeri görülmemiş bir hız ve ölçekte yayılırken, bireyler, düzenleyiciler ve sosyal medya şirketleri dezenformasyonla mücadele etmek için nasıl daha etkin işbirliği yapabilir?

Katılımcılar: Brian Stelter-Moderatör, Harvard Kennedy School of Government, Seth Moulton–Massachusetts’ten Demokrat Parti Kongre Üyesi (D), 6. Bölge, Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi, Jeanne Bourgault– Başkan ve CEO, Internews, Vera Jourova–Değerler ve Şeffaflıktan Sorumlu Komisyon Üyesi, Avrupa Komisyonu, AG Sulzberger–Başkan, New York Times.

Bu oturumun konusu kutuplaşma ve buna bağlı sonuçlardı. Bireylerin zıt kutuplara ayrılması, çoğulculuk ve demokrasi açısından oldukça olumsuz, bu çok aşikar. Devletin rolü konusunda, Avrupa’da suistimal edilemeyecek kurallar konmasına çalışıldığı, güçlü bir çerçeve oluşturulduğu vurgulandı. ABD’de de ise ifade özgürlüğünün baskın geldiği, ancak bu kapsamda, bireylerin aşı olmayı reddetmeleri gibi ciddi sonuçların ortaya çıktığı belirtildi.

ChatGPT gibi doğruluğu kontrol edilmeden yapay zeka tarafından internette yayınlanacak bilgiler nedeniyle dezenformasyon sorununun daha da kötüleşebileceği, ancak dezenformasyonu tanımlayan bir yapay zeka pazarı da oluşabileceği belirtildi. Yalanın gerçeklerden çok daha fazla sattığına dair istatistiksel veriler mevcut. AB’deki reklamcılık sektörünün en büyük oyuncularının dezenformasyonla mücadele taahhüdü var. Yasadışı veya zararlı içeriği tespit etmek için yapay zeka, görüntü tanımada etkin. Ancak sözel konularda daha az etkin. Nefret söylemini tespit etmek için dili iyi anlamanız gerekiyor. İfade özgürlüğünün korunması kişilere, hukukçulara bağlı olmalı, yapay zekanın gördüğü algoritmaya değil.

Bilgi kirliliği benzeri görülmemiş bir hız ve ölçekte yayılırken, halk, düzenleyiciler ve sosyal medya şirketleri dezenformasyonla mücadele etmek için nasıl daha iyi iş birliği yapabilir?

Yanlış bilgiyi en aza indirmek için özellikle farklı ülkelerden haberleri görmek, enformasyonun doğru üretildiğinden emin olmaya yardımcı oluyor. Bazı trendleri ve dezenformasyonları düşünürsek, en endişe verici olanlardan biri cinsiyete dayalı dezenformasyondur, bu tür hikayelerin kadınlar ve kadın politikacıları hedef aldığı kanıtlanmıştır. Kadınların çevrimiçi tacize uğradığını ve çevrimiçi tacizin çok hızlı bir şekilde çevrimdışı tacize dönüştüğünü görüyoruz. Platformlar insanları daha güvende tutmaktan sorumlu olmalıdır.

Reklam endüstrisinin bunda çok büyük bir etkisi var ve yanlış bilgileri gözden kaçırmamızın nedenlerinden biri, birçoğunun pazarlama güdümlü olarak başlamasıdır.

Konular arasında dezenformasyonun yanı sıra dijital mahremiyet ve güvenlik ile tüketiciler ve örneğin Tiktok’la ilişkiler de yer alıyor. Hükümetin buradaki rolü ne olmalıdır? Tüketiciler yerine vatandaşlar demek arasında fark var. Bu yüzden politik reklamcılık için bir düzenleme gerekir. Çevrimiçi içeriğin acilen kaldırılması gerekebilir. Yasa dışı işler için dijital hizmetler erişimi düzenlenmelidir. Mesela: terörizm, siyasi ve şiddet içeren fanatizm, nefret söylemi, pornografi gibi.

Aslında yalanın gerçeklerden çok daha iyi sattığına dair yeterli veriye sahibiz. Zamanla algoritmalar basitçe daha iyi iş ve daha karlı iş yönünde çalışacak. Yani durum vahim. Avrupa kurallarla bunu durdurmak istedi. Bunun ceza hukukunda yer alması gerekiyor.

Dezenformasyon ve kötü bilgi sorunu artacaktır. Kötü bilgi sorunu daha da beter, bunun birçoğu yanıltmak amacıyla oluşturulmuş bilgiler olabilir. Kökeni özellikle net olmayan, doğrulanmayan büyük miktarda içerik üretiliyor. Bu sorunun çözümünü daha da zorlaştıracaktır. Kötü bilgi istemiyorsanız, yerini iyi bilgilerle doldurmanız gerekir. Bunların hepsi, bir tür koruyucu sistem olan gazetecilik ekosisteminin  yüksek ideallerinin en zayıf olduğu zamanına mı denk geldi? Yalanlar inançları pekiştirmek için ortaya çıkıyor. Toplum olarak hakikati yeterince çekici ve inandırıcı kılabildik mi? Yalancı için yalan değerlidir, halk için gerçek değerlidir. Gerçeği olabildiğince inandırıcı kılmaya çalışmak! Bunu benimsememiz gerekiyor. Gerçeği yalan kadar erişilebilir ve çekici kılmalıyız.

Demokrasi anlayışı değişmeden yapacak bir şey yok. Tabii bu demokrasi anlayışı çok küçük birimlere kadar inebilir. Ama bu süreçler dijitalleşmediği sürece hantal kalır. Mahalledeki haberi bile anlayamayacağımız hale geldik. Bundan sonraki adımı öngörerek önüne geçmek lazım. Diğer türlü hep peşinden koşup geriden gitmeye mahkum kalacağız.

DEVAM EDECEK

Son Dakika Haberleri