Yapanlar ve bakanlar
Meserret Taşkın'dan mektup var
Hanımlar, Çin Halk Cumhuriyeti’nde yapılan kış olimpiyatları beni benden aldı. Çeşit çeşit kayak yarışmaları, atlamalar, snowboard yarışları, gösteriler, sürat pateni yarışları, sporcuların olağanüstü hareketleri derken sıra artistik buz pateni yarışmalarına geldi efendim. Beni televizyonun karşısından kaldırmak ne mümkün. TRT’nin değerli spor sunucularıyla neredeyse akraba oldum.
Kocam beni izledi, izledi; sonunda dedi ki: Meserret anlamaya çalışıyorum. Sen hayatında spor yapmamışsın. Beden eğitimi derslerinden öğretmen gayretiyle geçmişsin. Senin sporun düz yolda yürümek. Nedir bu olimpiyat merakı, bu heves? Güldüm; “yapamıyoruz, hiç olmazsa bakalım ” dedim.
İşte böyle sevgili hanımlar. Hayatta bir yapanlar var, bir de bakanlar. Ne büyük bir ilerlemedir efendim, insanın vücudunu bir enstrüman gibi kullanabilmesi, kendi gücünü keşfetmesi, giderek sınırlarını genişletmesi. Hem fizik yasalarından yararlanması, hem de aynı yasalara meydan okuması.
Bakmak, yapmayı getirir. Olimpiyat yarışlarına benim yaşımdakiler de bakabilir elbette ama, daha çok gençlerin, çocukların, hatta küçük çocukların heveslendirilmesi gerek. Onlar önce bakarlar, sonra yaparlar. Benim gibiler de bakar ve alkışlar efendim. Nitekim, bu olimpiyata katılan az sayıda sporcumuz bize güzel heyecanlar yaşattı. Dileğimiz, yapanlarımızın olimpiyatlarda çoğalarak madalyaya koşması, bakanlarımızın da heyecan ve gururunun artması.
Sadık okurunuz
Kırk beşini aşkın
Meserret Taşkın