Evet, Yapay Zekâ komünizm getirir
Piyasa insan-insan ilişkilerini düzenliyor. Bu yönüyle maddi değil toplumsaldır. Eğer üretim ve dağıtım insan-insan ilişkilerinin düzenlendiği bir alan olmaktan çıkartılıp sadece nesnelerini düzenlendiği bir alana dönüşürse piyasa daha fazla var olamaz.
Daron Acemoğlu, Oksijen’de “Yapay Zekâ komünizm getirir mi?” başlıklı bir yazı yazdı. Acemoğlu'nun sorusuna yanıt veren Gücüm'ün yazısı teoridergisi.com'da yayımlandı. Okurumuzun dikkatine sunuyoruz. İkinci yazı olarak da Hakan Ganimgil'in Gücüm'e itirazını veriyoruz. İyi okumalar.
Dijital teknolojilerde Nesnelerin İnternetini konuşabileceğimiz aşamadayız. Çin Hükümeti’nin siber evrene yönelik programlarında “araçların interneti” ifadesi de yer alıyor. Şoförsüz ulaşım araçları internet ağına bağlı olacak. Bir sonraki adım ise üretim araçlarının interneti. Nesnelerin interneti, ulaşım araçlarının interneti, üretim araçlarının interneti hem tüketim ve dağıtım hem de üretimin verilerinin dijitalleşmesi ve Büyük Verinin parçasına dönüşmesi anlamına da geliyor.
Dijital teknolojilerin Büyük Veriyi üretme ve işleyebilme yeteneği, siber evreni, üretim ve tüketim verileri Büyük Verinin parçasına dönüştüğü ölçüde, kaynakları piyasadan daha etkin dağıtacak bir ortama dönüştürebilir. Piyasa insan-insan ilişkilerini düzenliyor. Bu yönüyle maddi değil toplumsaldır. Eğer üretim ve dağıtım insan-insan ilişkilerinin düzenlendiği bir alan olmaktan çıkartılıp sadece nesnelerini düzenlendiği bir alana dönüşürse piyasa daha fazla var olamaz. Yine de, Daron Acemoğlu’nun Oksijen’de yayımlanan “Yapay Zekâ komünizm getirir mi?” başlıklı yazısındaki gibi meta ekonomileri sonrasına geçiş sürecinde dijital teknolojilerin oynayacağı rolü siber evrenin planlamayla uyumuna indirgemek diyalektik geçişin temel mekanizmalarını anlamamızı engelliyor.
Üretim süreci insan-insan ilişkilerinin yönetimine dayandığı ölçüde liberalizmin piyasayı kutsaması kolaylaşır. Acemoğlu’nun dijital teknolojilerin sonuçlarını tartışırken piyasa kavramını merkeze yerleştirmesinin altında bu kolaylıktan faydalanma amacı olabilir. Piyasanın arzı tekelleştirip o tekeli de kamulaştırarak ortadan kaldırılamayacağını 20. yüzyıl sosyalizm deneylerinden de biliyoruz. 21. yüzyılda sosyalizmi inşa süreçleri ise piyasa mekanizmalarının etkin kullanımı ile kamu mülkiyeti ve planlamanın birbirlerini dışlaması gerekmediğini gösterdi. Fakat meta ekonomileri sonrasına geçiş için piyasa-planlama uyumundan daha fazlasına ihtiyaç var.
DEĞER EMEK SÜRECİNDE ÜRETİLİR
Acemoğlu’nun makalesinde dikkate alınmayan nokta, dijital teknolojilerin ve “tamamen otomatize” olmanın piyasa ile olan ilişkisi değil, değer üzerinde yaratacağı sonuçlardır. Emek-değer teorisinin çok bilinen açıklamasının kısa ve basit halidir: Değer, emek sürecinde üretilir.
Metayı istediğiniz kadar parçalayın içinde değeri bulamazsınız. Değer metanın maddi varlığına değil, toplumsal ilişkilere aittir. İnsanlar piyasada aslında nesneleşmiş emeği değiştirirler; bu yüzden piyasa maddi değil toplumsaldır.
Üretim süreci sadece emek süreci değildir fakat değer, emek sürecinde ortaya çıkar. Değişim yeni değer yaratmaz ama üretilmiş değerin bölüştürülmesini sağlar. Marx, aslında birikmiş emekten başka bir şey olmayan sermaye ile işçi arasındaki değişimle, metaların değişimini birbirinden ayırarak incelemiştir. Değer emek-sermaye arasındaki değişimde üretilir ve işçi ile sermaye arasında bölüşülür. Metaların dolaşımında ise yeni değer üretilmez, sadece var olan değer bölüşülür. Her ikisi de piyasadır; ilki emek piyasası, ikincisi emtia piyasaları.
Acemoğlu makalesinde emeğin ve metaların değiştirildiği dolaşım süreçlerinde planlamanın arzu edilir olmadığını savunuyor. Fakat üretim sürecinde artık emek sürecinin olmadığı bir aşamada, meta ekonomilerinin var oluş koşulu olan değerin nasıl ortaya çıkabileceği hakkında hiçbir şey söylemiyor. Tam otomasyondan beklediğimiz, canlı emeği üretim sürecinin parçası olmaktan çıkartmasıdır.
TAM OTOMASYON AŞAMASINDA METALARIN VE EMEĞİN DEĞİŞTİRİLDİĞİ PİYASALAR YOKTUR
Dijital teknolojilerin meta ekonomilerini aşmaya imkân vereceğini savunurken, piyasa üzerine felsefi tartışmalara değil emek-değer teorisine dayanıyoruz. Acemoğlu’nun ifadesiyle “tamamen otomatize lüks komünizmi” siber evrende Yapay Zekâ'nın, kaynakları piyasadan daha etkin dağıtabileceği anı değil, üretim sürecinin artık hiçbir aşamasında emek süreci olmadığı anı ifade ediyor. Eğer metaları değiştirirken içlerinde nesneleşmiş emeği değiştiriyorsak ve sermaye de birikmiş emekten başka bir şey değilse üretim sürecinin artık emek süreci barındırmadığı aşamada değerden de söz edemeyiz, sermayeden de. Bu da tam otomasyon anlamına geliyor. O aşamada artık değerlerin taşıyıcısı olan metaların ve emeğin değiştirildiği piyasalar yoktur. Dijital teknolojiler ve Yapay Zekâ maddi üretici güçlerin parçası olduğundan, kaynakların dağıtımı da toplumsal ilişkilerin parçası olmaktan çıkar ve maddi sürecin parçasına dönüşür. Emek gereksiz hale gelmiştir ve böylece sermayeye dayalı üretim sistemi ortadan kalkar. İnsanlar zorunlu çalışmadan dolayısıyla külfetten kurtulduğundan ve ihtiyaçların tatmini zorunlu çalışma olmadan sağlanabildiğinden, bugünden bakıldığından gerçekten de ortaya çıkan şey “lükstür.” O aşamada artık Acemoğlu’nun sorusuna şu cevabı verebiliriz: Evet Yapay Zekâ komünizm getirir.
Hayatında hiç bilgisayar görmeyen Marx sermayeye dayalı üretim sisteminin nasıl aşılacağının bilgisine soyutlama yoluyla ulaşmıştı. Marx’ın ekonomi politik eleştirisi bize bu diyalektik geçişi anlatır. Yapay Zekâ (aslında maddi güç olarak dijital teknolojiler) Marx külliyatındaki eksik halka ve soyutlama yoluyla ulaşılan bilginin somutlaşması olabilir.