Yapay Zekâ mı insan mı?-2 Dünya düzenini altüst edecek bir işsizlik geliyor!
İnan şöyle diyor: İşsizlik korkusu öyle bir boyuta geldi ki nükleer dünya savaşı gibi bir felaket senaryosu bile rahatlıkla konuşulabilir oldu. Nasıl terör, şiddetin kendisinden değil tehdidinden beslenip dehşet saçabiliyorsa, işsizlik de oluşturduğu tehditle ülkelerin orta sınıflarını etkiliyor

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Emeritus Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal İnan’a yapay zekâyı sormaya devam ediyoruz.
Lisans eğitimini ODTÜ Elektrik Mühendisliği bölümünde alan, yurtdışında kontrol teorisi, daha sonra dijital alana geçip iletişim teorisi üzerinde çalışan İnan, ‘Teknolojik İş(lev)sizlik, Kitle Üretiminden Yaratıcı Tasarıma’ başlıklı bir kitap kaleme aldı.
İnan, Teknolojik İş(lev)sizlik konusuna başlarken, 1960'lardan sonra gelişen mikroelektronik teknolojisiyle birlikte, yaratılan değerde ham emekle sermayenin payının giderek küçülmeye başladığına dikkat çekti. İnan’ın gönderme yaptığı iktisatçı Robert Reich, 25 yıl önce şöyle diyordu: Çip üretiminin en fazla yüzde 15'i emek ve sermaye. Kalan yüzde 85’i, tasarım, patentler, bilgiyle ilişkili alanlar. Prof. Dr. İnan şöyle sürdürüyor: “Birdenbire sermayenin önemi ortadan kalkıyor. Bugün sermaye çok ucuz. Dünyada herkese yetecek kadar üretim, kaliteli üretim yapan insan var. Az sayıda insan herkes için üretebiliyor.
“İyi bir fikriniz olsun, ben her zaman size sermaye bulurum. Mühim olan o yaratıcılık, yeni bir şey üretmek, tasarım. Tasarımı sürekli yenilemek lazım. Yaratıcı emeğin sayısı ise sınırlı. Eğitimle hepsini nitelikli hale getirelim, diyebilirsiniz, bu şekilde daha iyi bir dünya olur. Ancak en iyi yapan, biraz daha az iyi yapanı yiyor, günümüzde artık ‘Kazanan Her Şeyi Kazanıyor’! Altın madalyayla gümüş madalya arasında saniye farkı var. Sanayi de aynı şekilde gidiyor. Cep telefonunu en iyi yapanlar, orta yapanları yiyor.”
TEKNOLOJİK İŞ(LEV)SİZLİK
- ‘Teknolojik İş(lev)sizlik, Kitle Üretiminden Yaratıcı Tasarıma’ başlıklı kitabınızda ana tema, dayanak nedir?
Sanayi toplumundan yeni bir toplumsal evreye geçerken, şu an için belirsizlikler içeren çelişkilerin tarihsel kökenleri ve güncel özellikleri kitabımın ana teması. Bu yeni evreye ‘bilgi toplumu’ adını veriyorum, ancak bu toplumsal yapının siyasi parametreleri şu an için çelişkili ve gelecekte nasıl ve hangi yönde belirleneceğini de bilemiyorum. Bu konuda anlamlı ve inandırıcı öngörülerde bulunan bir yapıta da şimdilik rastlamadım.
- Dünya düzenini altüst edecek bir işsizlik mi geliyor?
Geldi bile. Ekonomik kavramlarda küresel verimliliğin yerini ulusların stratejik güvenlikleri alıyor, ekonomiler otarşik bir yapıya evriliyor, kapanıyor. ABD Trump ile tarihi boyunca hiç görülmemiş siyasal aşamalardan geçiyor, Avrupa ülkelerinde bir çeşit panik içinde liberal ve sol kanat küçülüyor, sağ partiler öne çıkıyor, İngiltere'de Brexit, Fransa'da Sarı Yelekliler hareketi ve sağ partilerin ırkçı söylemleri, hepsi toplumsal bir işsizlik korkusunun çok somut göstergeleri. Bu korku öyle bir boyuta geldi ki nükleer dünya savaşı gibi bir felaket senaryosu bile rahatlıkla konuşulabilir oldu. Nasıl terör, şiddetin kendisinden değil tehdidinden beslenip dehşet saçabiliyorsa, işsizlik de var olan istatistikler ile değil oluşturduğu tehditle ülkelerin orta sınıflarını pençesi altına alıyor.
‘YETENEĞİN VE İHTİYACIN SOMUT BİR ÖLÇÜTÜ YOK’
- Az sayıda insanın herkes için üretebilmesi, insanlığı ‘herkes yeteneği ölçüsünde emek verir, üretilenden ihtiyacı ölçüsünde pay alır’ gibi bir ütopyaya götüremez mi? Sanayi toplumunun ‘herkes emeğiyle yaşar’ toplumsal kontratı ya da anayasası nasıl değişebilir?
Sözünü ettiğiniz ütopyanın iki parametresi de belirsizliklerle dolu olduğu için pratikte sözü bile edilmiyor: Yani bireyin yeteneğinin de ihtiyacının da somut bir ölçütü yok. Kitabımda da altını çizdiğim gibi üretilen değerde bilginin rolü büyüdüğü ve ekonomik erişim küreselleştiği için yaratıcılık (özgürlük) ile eşitlik arasındaki çelişki büyüdü. Bugün ABD içindeki eşitsizlik ve buna olan duyarsızlık inanılmaz boyutlarda. Öte yandan yaratıcılığın toplumun eşitlikçi komiserleri tarafından katledilmesi sonucu Sovyetler Birliği düzeni tek bir el silah atılmadan, aşağıdan yukarı doğru çöktü. Bu tehlikeyi zamanında gören Çin Halk Cumhuriyeti’nde, yaratıcılığı besleyen eşitsizlik, Komünist Parti’nin kontrolünde görünüyor. Ancak bu devlet kapitalizmi modelinde de var olan sorunların, yeni eşitsizliklerden kaynaklanan bir yolsuzluklar ortamı olduğu bir sır değil.
Sanayi toplumunun ‘her insan üretkenliğinin sağladığı gelirle yaşar’ ilkesi, işsizlik, daha da ötesi işlevsizlik, yani ticari değer yaratamayan emek sorunu nedeni ile tıkandı. Bu anayasanın yerini ‘her insana ticari değer yaratsın veya yaratamasın yaşam koşullarını sağlayacak bir gelir olanağı sağlanmalıdır’ ilkesi, anayasası almalı. Bunu sağlamak için önerilen ve her bireye belli bir evrensel gelir sağlanmasına dayanan sistem ise iki boyutta sorunlu.
İlk sorun bu miktarın ne olacağı ve nasıl finanse edileceği sorunu. İkinci sorun psikolojik ve belki de daha kritik: bireylerin kendilerine olan öz saygınlığıyla yaptıkları iş ve bu işin toplumsal niteliği arasındaki bağlantı. Yani bireyin emek süreci ile öz saygınlığı arasında ciddi bir ilişki var. Bu saygınlığı kazandıracak ve insanların her zaman diğer insanlara ihtiyacı olduğu ilkesinden hareketle ahlaki yönü ağır basan yeni işlerin makul bir yaşam geliri sağlayacak şekilde tasarımlanması ile bu psikolojik sorun aşılabilir… Demesi kolay tabii ama uygulaması oldukça uzakta!
YARIN: YAPAY ZEKÂNIN
EĞİTİMDE YERİ NE OLMALI?
Değerli Aydinlik.com.tr okurları.
Aydinlik.com.tr ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Aydinlik.com.tr bunlardan sorumlu tutulamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.