Yas değil zafer ilan edelim
TSK, girilmez denilen Gara'ya girmiş, 48 teröristi öldürmüş, Amerikan mühendisliğiyle 9 yılda inşa edilmiş üslerini başına yıkmıştır. Klavye başındaki "Genelkurmay Başkanları", operasyonu beğenmemekte, "başarısız" karnesi vermektedir. Milletin savaşma azmini kırmak isteyenler, HDP'yle iş tutanlar, düne kadar TSK'ya karşı imza toplayanlar "yas tutalım" diyerek HDP'yi kurtarmaya çalışmaktadır.
Gara'da, PKK terör örgütünün alçak saldırısıyla şehit olan 13 vatandaşımızı saygı ve minnetle anıyoruz. Ailesine, sevenlerine, Türk Polis Teşkilatı'na, Türk Ordusu'na ve büyük Türk milletimize baş sağlığı diliyoruz.
'ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ'
Bu söz bizim için bir slogan ya da edebi bir cümle değildir. Binlerce yıllık Türk tarihinden süzülüp gelen fedailik kültürünün en somut ifadesidir. Aslolan bireylerin değil, toplumun ve milletin yaşamasıdır. Bu yüzden onlara ölü demiyoruz çünkü onlar, uğrunda feda oldukları milletiyle ölümsüzdür. Şehitlerimizin kanları ay yıldızlı Türk bayrağına karışmıştır ve mavi göklerde ilelebet dalgalanacaktır. Türk gençliği olarak bize düşen görev de Arif Nihat Asya'nın Bayrak şiirindeki antla, bağımsızlık bayrağımızı korumak ve yüceltmektir.
TÜRKİYE VATAN SAVAŞI VERİYOR
Türkiye 24 Temmuz 2015'ten bu yana Vatan Savaşı vermektedir. Vatanseverleri hapse atan, PKK'ya istihbarat sağlayan, ASELSAN mühendislerini şehit eden, Türk Ordusu'nun elini kolunu bağlayan FETÖ, emniyet, eğitim, yargı ve ordudan büyük ölçüde tasfiye edilmiş ve hala edilmektedir. PKK terör örgütünü hendeklere gömen Türk Ordusu ve Türk Polisi, terörü sınır ötesinde de ezerek kökünü kazıyacak aşamaya gelmiştir.
Her savaşın, her zaferin şehitleri olur. Türk bayrağı, al rengini bizzat o şehitlerden almıştır. Şehitlik, töremizdeki en üst mertebedir. Gerektiğinde o şahadet şerbetini içecek milyonlar vardır. "Ya istiklal ya ölüm!" şiarı, Atatürk'ün ağzından tekrarlanmış, bu milletin mayasıdır.
ŞEHİTLERİ 'ÖLDÜRENLER', VATANI 'BÖLDÜRENLER'
Tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de milletin savaşma azmini kırmak isteyenler vardır. Bunun adı psikolojik savaştır. PKK, Türk milletinin savaşma azmini kırmak, bizi yıldırmak için daima yumuşak karnımıza saldırmakta, en savunmasız insanlarımızı şehit etmektedir. "Bebek katili" sıfatı PKK ile özdeşleşmiştir. Savunmasız insanlar, üniversite öğrencileri, kadınlar, çocuklar, bebekler, çarşı iznindeki askerler, uykusundaki polisler, namert PKK'nın özellikle seçtiği hedefler olmuştur. ABD güdümlü PKK, bizi can evimizden vurarak teslim almak istemektedir.
Buna karşılık PKK dostları, "savaş olmasın, analar ağlamasın, ölüyoruz, bitiyoruz, mahvoluyoruz, çamura battık, yeniliyoruz, şehitler vermeyelim, oturup konuşsak böyle olmazdı" diyerek feverana başlamaktadır. Timsah gözyaşları dökerek milleti ağlatmaya ve teslim olmaya zorlamaktadırlar. Biz Asyai bir milletiz ve ağlamayı da biz biliriz. Emperyalizm bunu bildiği için medya ve siyasi aparatlarıyla bizi ağlatmak istemektedir. Çünkü psikolojik savaş karşıdan değil, hedefin yanından yapılır. Algı operasyonu, "yeniliyorsun" diyerek değil "yeniliyoruz" diyerek yapılır.
'KAN KUS, KIZILCIK ŞERBETİ İÇTİM DE'
2016'da Şırnak'ta şehit olan Özel Harekat Polisi Osman Belkaya'nın Yozgat'taki cenaze töreni hepimizin aklına ve yüreğine mıh gibi çakılmıştır. Şehidimizin dedesi, tabutu taşıyan polisimizin gözünden süzülen yaşı mendiliyle silerek: "Ağlama, düşman sevindirme oğlum." demiştir. Düşmana yaramızı göstermemekle ilgili onlarca atasözümüz vardır. Mayasında yiğitlik olmayan milletler bunu bilemez.
ÖLMEYİ EMREDEN ATATÜRK VE AĞLAMAMIZI İSTEYEN RİYAKARLAR
Mustafa Kemal Atatürk, Türk askerine duyduğu güvenle ve savaşın mecburiyetiyle, "Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum." diyerek savaşın seyrini değiştirmiştir. "Cephaneniz yoksa süngünüz var." diyerek askeri mevziye sokmuş ve düşmanı püskürtmüştür. Sakarya Savaşı'nda subaylarımız beylik tabancalarıyla düşmanın üzerine koşmuştur. Bu millet küllerinden böyle doğmuştur.
O gün de "Kağnı kamyonu yenemez." diyenler olmuştur. "Askerimizin ayağında çarık yok, karnı aç, susuz, savaşamaz." diyenler olmuştur. Yalnızca "yok"ları ve şehitleri görenler ve söyleyenler, kendi korkaklıklarını ve teslimiyetçiliklerini millete mal etmek isteyenler, manda ve himayecilerdir. Niyetleri ne olursa olsun milletin savaşma azmini kırmaya hizmet etmişlerdir. Mustafa Kemal, Sivas Kongresi'nden Gazi Meclis'e dek, iç cephede bu ağlayanlarla savaşmıştır.
ŞEHİTSİZ ZAFER OLUR MU?
Mağluplar yas tutar, muzafferler şan eder. Hangi zafer şehitsizdir? Hangi bayramımızın ardında şehitler yoktur? 26 Ağustos 1071'de, Malazgirt'te şehitler vermedik mi? 27 Ağustos günü Alp Arslan'a "Yas ilan edelim beyim" diyebilecek bir babayiğit var mıdır? Türk milleti, sadece 26 Ağustos'ta başlayan Büyük Taarruz'da 275 subay ve 2250 erini şehit vermiştir. Kurtuluş Savaşı'nın tamamında nice şehidimiz vardır. Bununla birlikte 30 Ağustos bizim için Zafer Bayramı'dır. Atatürk'e "yas ilan edelim paşam" diyebilecek bir babayiğit var mıdır? Bu mantıkla 2 Eylül, 9 Eylül, 6 Ekim, 7 Aralık vb. kurtuluş günlerinde tüm şehirlerimiz sırayla ağlamalı ve yas tutmalıdır. Kurtuluşunu kutlamamalıdır. Elbette şehitlerimizi saygı ve minnetle anacağız, yas ve matemle değil. Ağlayacak ve ilelebet yas tutacaksak, şehit olmasalardı ve kimsenin burnu kanamadan teslim olsaydık!
HDP KAPATILSIN DİYEMEYENLER YAS İLAN EDİLSİN DİYOR
Türk Ordusu, PKK'nın belini kırmaktadır. Aciz terör örgütünün gücü, elleri arkadan bağlı silahsızları öldürmeye, ormanları yakmaya yetmektedir. TSK, girilmez denilen Gara'ya girmiş, 48 teröristi öldürmüş, Amerikan mühendisliğiyle 9 yılda inşa edilmiş üslerini başına yıkmıştır. Klavye başındaki "Genelkurmay Başkanları", operasyonu beğenmemekte, "başarısız" karnesi vermektedir. PKK, yaptığı açıklamada "İşgalci TSK'yı püskürttük." diyor, içimizdeki timsahlar da farklı dille "Hezimete uğradık." diyor. Çünkü onların kalbi TSK'yla değildir. Hesapları ve pazarlıkları Türk ordusunun yenileceği, Amerika'nın yenilmezliği üzerinedir. Bu yüzden yol yakınken ağlayarak teslim olmaya çağırmaktadırlar.
HDP'yle iş tutanlar, ittifaklar kuranlar, dolaylı olarak "Gara'da TSK öldürdü." demeye getirenler, yas tutma çağrısı yapmaktadırlar. Yas tutarak düşman sevindirmeye niyetimiz yoktur. Yası, Türk milleti değil, beli kırılan PKK ve onunla gelecek planı yapan dostları tutsun. "Analar ağlamasın." diyen yasçılar, Türk milletinin anasını ağlatmak için planlar yapmakta ve sinsice milletin moralini bozmaktadır.
Daha dün Türk Ordusu'nu Güneydoğu'da katliamcı ve işgalci ilan edenler, imzalar toplayanlar, SİHA'ları insanlık suçu ilan edenler, bugün "şehitlerimize ağlıyor." Vatandaşlarımızın vicdanına oynayarak milletimizi yaralamak istiyorlar. Zaferden matem çıkarıyorlar.
YASÇILARIN SİPERDE İZİ YOK, MEYDANDA YÜZÜ YOK
Türk milletinin asıl talebi "yas ilan edelim" değil "HDP'yi kapatalım"dır. TGB, şehit haberinin ertesi günü Türkiye'nin dört bir yanında meydanlarda buluşmuş, vatandaşlarla birlikte şehitler için saygı duruşunda bulunup İstiklal Marşı okumuştur. Yaptığı basın açıklamasıyla PKK'yı lanetlemiş, HDP kapatılsın demiştir.
Askerlerimizi ve şehitlerimizi "çok önemseyen" bozguncular nerededir? Bu esnada HDP'yi kurtarma, TSK'yı suçlama için argümanlar üretmeye çalışmaktadırlar. Akabinde "yas ilan edelim" gibi yanlış ve yersiz bir tartışmayı Türkiye'nin gündemine sokmuşlardır.
YAS DEĞİL ZAFER İLAN EDELİM
Tarihteki tüm bayramlar şehitlerle var olmuştur. 23 Nisan, 29 Nisan, 29 Ekim, 30 Ağustos, 19 Mayıs, 1 Mayıs, 15 Temmuz, Kurban ve Ramazan Bayramı, hepsi şehitlerimizle var olmuştur. Büyük mücadeleler, büyük acılar, büyük kan ve gözyaşları içinden doğan güzelliklerdir bayramlar. Türkiye de vatan savaşını nihai zaferle taçlandıracak ve o günü bayram ilan edecektir. Derdimiz -gerçekten- milletin yüzünü güldürmek, akan kanı durdurmak, gözyaşını dindirmekse, gelin Mehmetçik'in arkasında birleşelim. Gelin HDP'yi kapatmak için yetkili ve sorumlu mercilere baskı yapalım. Meclis'te grubu olup "yas tutalım" diyen partiler, buyursunlar HDP'ye kapatma davası açsınlar. Biz yıllardır bunun mücadelesini veriyoruz. Türk milletinin kanserlerinden kurtulması ve bayram etmesi için çalışıyoruz. Kalbi Türk milletiyle çarpan herkesi, nihai zafer için birleşmeye ve yeni bir bayram var etmeye çağırıyoruz.
Tüm aziz şehitlerimizi bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz.
Şehadetlerini boşa çıkarmayacağımıza ant içiyoruz!