06 Ocak 2025 Pazartesi
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yavuz Alogan Putin’e karşı!

Yazının özeti şu: ‘Rusya 300 yıllık düşmanımız.’ Alogan, Rusya’nın İran, Suriye ve Türkiye gibi bölge ülkelerini kendi emperyal nüfus alanı içine almak istediğini iddia ediyor. Anlaşılan Amerikan kaynaklarını karıştırmaya başlamış

Yavuz Alogan Putin’e karşı!
Rusya günümüzde İslam Konferansı’nın asli üyesidir.
A+ A-
CÜNEYT AKALIN

Veryansın TV yazarlarından Yavuz Alogan’ın 7 Nisan tarihinde Rusya Federasyonu’nu hedef alan yazısı, kenarından köşesinden Türkiye’ye de dokunuyor. Alogan’a göre Rusya Federasyonu 31 Mart 2023 tarihinde güncellediği “Dış Siyaset Belgesi”nde emperyal hedeflerini ortaya koyuyor. Alogan, kendi ifadesine bakılırsa, metni dikkatle okumuş, satır aralarında Rusya’nın emperyal hedeflerini keşfedivermiş.

Yazar yazıda Rus ekonomisinin küreselleşmesi/küreselleşememesi üzerinde de duruyor ama bu görüşlerini bu yazıda bir kenara bırakabiliriz.

Gelelim yazının esasına: Ne de olsa “Rusya 300 yıllık düşmanımız.” Bunu hâlâ mırıldananlar var bu ülkede. Alogan gibi solcu geçmişi ile övünen, Rusya’nın Sovyet geçmişine sıcak baktığını söyleyen bir yazarın Rusya Federasyonu hakkındaki iddialarını önemsemek zorundayız.   

Alogan, Rusya’nın bin yıllık geçmişini özetleyen satırlarını “Dış Siyaset Belgesi”nden aktardıktan sonra kılıcını çekerek “emperyalist Rusya’ya” saldırıyor. Şunları yazıyor: Rusya kendisini ulus-devlet olarak değil, potansiyel bir imparatorluk, emperyal bir güç olarak görüyor. (…) 1917’de daralan, 1945’te Avrupa’nın içlerine kadar uzanan imparatorluk, 1991 Belovej Antlaşması’yla (Rusya, Ukrayna ve Beyaz Rusya arasındaki kopuş anlaşması, y.n.) kaybettiği bölgeleri geri almak, bu bölgelerde yaşayan 25 milyon etnik Rus’u birleştirmek istiyor. Aynı anda hem Ortodoks Rus Çarlığı’nın, hem de SSCB’nin mirasını üstlenen, hem Çar’ın hem de SBKP Genel Sekreteri’nin yetkilerine sahip olan Putin ve ona bağlı idarî ve mali oligarşi, Rusya’nın emperyal hâkimiyet ve nüfuz alanını muhafaza etmeyi ve genişletmeyi amaçlıyor.” Vay anam vayyyy!

Bir ülkenin bir milletin bin yıllık tarihine sahip çıkması doğal değil mi?

Üstelik bu bin yıl, o milletin   ilkel bir topluluktan uygar bir ulusa, daha sonra da ilk sosyalist devrimi gerçekleştiren bir ulusa dönüşmesinin tarihini yansıtıyorsa… Biz imparatorluk geçmişimizle övünmüyor muyuz? 

Rusya 1991’de kaybettiği toprakları geri almak istiyormuş. Bunu kim söylüyor, Alogan kimden duymuş? Yazar Şanghay İşbirliği Örgütü’nün, Avrasya Ekonomik Birliği’nin (2015) adını duymamış mı yoksa? Putin Rusya’sının “kaybettiği toprakları” geri almak için ne gibi eylemlere başvurduğunun ufacık da olsa bir kanıtı var mı? Yoksa Alogan, da, ne yazık ki ülkemizdeki bazı yazarların yaptığı gibi, Amerikan kaynaklarını mı karıştırmaya başladı?

Yavuz Alogan Putin’e karşı! - Resim : 1
Türkiye ve Rusya, S400’lerden Akkuyu Nükleer Santraline kadar ciddi işbirlikleri geliştiriyor.

Yavuz Alogan Putin’e karşı! - Resim : 2

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ

Yazarın Rusya-Türkiye ilişkileri hakkındaki değerlendirmeleri ise, akıllara durgunluk veriyor. Alogan’a göre “Belge (Dış Siyaset Belgesi’ni kast ediyor) Türkiye’nin, Asya-Pasifik ve Avrupa bölgesinden ayrı tutulması ve “İslamî Dünya” başlığı altında İran, Mısır, Suriye ve  Suudi Arabistan’ın yanına konulmasına dikkati çekiyor”muş. (Alogan ne olur ne olmaz, belki okurlar anlamaz diye, göze sokarcasına S. Arabistan’ın altını da çizmiş.) 

Bu alıntının ardından Alogan, Rusya’nın Türkiye’yi “laik ve demokratik bir sosyal hukuk devleti” olarak değerlendirmediğini, İslam şeriatının hukuk olarak uygulandığı devletlerle aynı kategori içinde gördüğünü” iddia ediyor.   “Hava bulutlandı, yağmur yağacak… Sen bana eşek dedin” hikâyesi… Alogan,  Alexander Dugin’i referans göstererek Rusya’nın “İran, Suriye ve Türkiye” gibi bölge ülkelerini kendi emperyal nüfus alanı içine almak istediğini, Hristiyan ortodoksluğun Rus İmparatorluğunun ideolojik çimentosu olduğunu da iddia ediyor. Alogan’a göre  belge “İslam’ı da bölgesel devletleri kendisine yaklaştıracak ve evrensel kültürden (herhalde Batı’nın emperyal liberalizmini kastediyor, başka ne olabilir? y.n.) uzaklaştıracak bir kaldıraç olarak görüyor. Belge   “İslam maneviyatı ve ahlakı olarak anladığı ideolojiyi stratejik nedenlerle destekliyor”muş. Yani Rusya’nın İslam ülkelerini desteklediğini kabul ediyor; fena mı bu? Ama öküz altında buzağı aramaya devam ediyor.

Alogan’ın asılsız iddialarını neresinden tutmak gerek? Bir iki küçük hatırlatma yapalım. Putin daha 2003’de İslam Konferansı’na başvurarak, ülkesinde 25 milyon Müslümanın yaşadığını, Rusya’nın örgüte tam üye olmak istediğini belirtmişti. (Gazeteler). Dahası, o zaman kadar da gözlemci üyeydi. Rusya günümüzde İslam Konferansı’nın asli üyesidir.

Rusya’nın İslam dünyasına karşı olumlu, sıcak bir politika izlemesini anlamaya çalışmak yerine onu karalamak Alogan’a hiç yakışmadı.   

Sonra, Rusya’nın laik Türkiye’yi öteki İslam ülkeleri ile bu arada S. Arabistan ile aynı sepete koyduğu iddiasının da asılsız olduğunu, belgeyi okuyan herkes açıkça görüyor. İnsanın aklına Alogan, Rusya belgesini emperyalist Huntington’un “Uygarlıklar Çatışması” ile mi karıştırıyor sorusu akla geliyor.   

Rusya Türkiye’nin büyük, kadim komşusudur. İçinde milyonlarca Müslümanı olduğu kadar milyonlarla ifade edilebilecek Türk topluluklarını da barındırıyor. Dahası Rusya, Türkiye Cumhuriyeti’nin stratejik ortağıdır. S-400’leri, Akkuyu Nükleer Santralini, milyonlarca Rus turisti, boru hatlarını, Putin’in “Türkiye’yi gaz merkezi yapalım” önerisini vb saymıyorum bile. Rusya’nın Türkiye’ye el uzattığı koşullarda Rusya’ya saldırmak kimin işidir?

Umarım Yavuz Alogan’ın 7 Nisan tarihli  Veryansın TV’de yayınlanan yazısı bir yol kazasıdır. Amacını aşmıştır. Aksi takdirde çok daha sert bir yanıtı hak ediyor. 

Son Dakika Haberleri