Yaz okumaları için listenize bunları da alın!
Bu yaz okunacaklar listesine ne yazık ki yeni kitap çok koyamıyoruz. Çünkü az sayıda yeni kitap yayımlanıyor. Kızıl Kayalar ve Adım Doğu kitaplarını daha okumadıysanız, şimdi tam zamanı.
Kitapların da kendi yazgıları vardır, her birinin kendi zamanı. Onlar raflarda kendilerine uzanacak eli beklerler. Ne zaman ve nasıl hayatları olacaklarına, sevilip sevilmeyeceklerine okur karar verir.
Yaz, hele yaz tatili kitap okumadan düşünülemez. Kitap tutkunları, kimi kumsalda kimileri bir doğa içinde kimileri ise evinde çayını-kahvesini yudumlarken kitap keyfi yapar. Bu yaz keyifli kitaplar okumak için şimdiden, hazırlık yapma zamanı. Yazın okuyacağınız kitaplar için eminim herkesin bir seçkisi vardır. Yoksa, ya da seçtiklerinize ek olarak size bazı kitapları yeniden hatırlatmak istedik. Yaz okumaları için bu listeyi oluşturmak kolay olmadı. Malum yazın bizi daha az zorlayacak, daha iyi vakit geçirecek kitaplar seçmek gerekiyor. İşte yaz aylarında okunmanız için öneriler. İyi okumalar.
l Kızıl Kayalar - Yang Yiyen
Bu kitap büyük Çin devrimine giden süreçteki mücadeleleri canlı ve sürükleyici bir şekilde tasvir eden tarihsel bir romandır.
Çin Devrimi ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşu emperyalizme karşı on yıllar süren bir mücadele sonucuydu.
Elinizdeki kitap devrimin arifesindeki bir dönemde, 1947 yılı ortalarından 1949 sonuna kadar halkın, Çin Komünist Partisi önderliğinde verdiği kahramanca mücadelelerin ve emperyalizm ile onun yerli işbirlikçilerinin ülkeden temizlenmesinin görkemli öyküsüdür.
Bu roman baskıya, sömürüye, işkenceye karşı halk mücadelesinin öyküsü ve burjuvazinin yoz sanatına karşı halkın güçlü bir silahıdır.
Kuşaklar boyu devrimler, onları anlatan ünlü romanlarla belleklerde yer edinir. Büyük Fransız romancısı Victor Hugo, 1789 Büyük Fransa İhtilalini ünlü eseri 1793 romanıyla anlatır. Rusya’nın Ekim Devrimi, John Reed’in Dünyayı Sarsan On Gün’üyle bilinir. Çin devriminin romanı da bir bakıma Kızıl Kayalar’dır.
l İki Neslin Tarihi - Ahmet Cevat Emre
Kitapla ilgili olarak Mustafa Kemal Atatürk şunları söyler; “Bu işi (harf devrimi) yapan Cevat’tır: kitabını aldık, Başvekille (İnönü) yedi saat baş başa kapanıp okuduk, konuştuk; ondan sonra Başvekilin muvafakatini aldım.”
Vâ-Nû ise; “Ahmet Cevat Emre benim hocamdır. Herkesin bildiği gibi bu zat yazı ve dil inkılabımızın belli başlı kumandanlarındandı” der.
Giritli, İttihatçı, sürgün, muallim, gramerci, gazeteci, propagandacı, komünist, “İddia”, Kemalist, Muhit naşiri, dilci, mütercim, mebus: Ahmet Cevat Emre’nin 1877’den 1961’e uzanan, Girit’ten İstanbul’a, Trablusgarp’tan Avrupa’ya, Bakü’den Moskova’ya ve sonrasında Ankara’ya uzanan maceraları ve mücadeleleri Cumhuriyet’in kurucu neslinin en özgün sayfalarından. Şeref vapurunda sürgün bir Harbiyelidir, II. Meşrutiyet’in eğitim ve basın hayatının öncü isimlerinden olur, 1920 sonrası Türkiye Komünist Fırkası’nın baş aktörlerinden biridir, Nazım’a ve birçoklarına şeflik eder, 1928 sonrası çıkardığı dergi Muhit’te Kadro’cuları bir araya toplar, Atatürk’ün dil devrimini borçlu bildiği, emanet ettiği isim olur, Homeros’u Antik Yunancadan çevirir, Türkçe dilbilim alanında anıt eserler kaleme alır. Yakup Kadri’nin deyişiyle solcuların döneklik, sağcıların komünistlikten aforoz ettiği ve unuttuğu Ahmet Cevat’ın hatıratı İki Neslin Tarihi devrimler çağında bir cevelanın tanıklığıdır.
l Boğaziçi Mehtapları - Abdülhak Şinasi Hisar
Abdülhak Şinasi Hisar'ın 1930'larda yayımlamaya başladığı anıları, temel olarak çocukluk yıllarını içine alır. Hoca Ali Rıza'nın resimlerinin Proustvari etkisiyle zihninde canlanan, Sultan II. Abdülhamid'in saltanatına denk gelen bu dönemi Hisar, "Çocukluğumuzun tattığı dünya elbette bir cennetti," ifadesinde cisimleşen bir bakışla hikâye eder. Yazar, bilincinde olduğu siyasi ve kültürel çelişkileriyle bütün bir dönemin içinden bir "cenneti" taşın içinden bir heykel yontarcasına biçimlendirir: Hem kendi çocukluğu hem İstanbul'un yaşayışı böylece maddi ve manevi varlığıyla; hatıra, roman, şiir arasındaki sınırları ihlal eden bir metne dönüşür. "Hatıraların ağacını kendi içinde büyütmesini o kadar iyi biliyor," diye tanımlar onun bu özel yaklaşımını Ahmet Hamdi Tanpınar.
l Küçük Ağa - Tarık Buğra
Küçük Ağa, Kurtuluş Savaşı yıllarında, siyasal karar ve tartışma merkezlerinin uzağında, Kuvvacı/Millici denilen, ama ne oldukları, neyi temsil ettikleri pek bilinmeyen birilerinin açtığı savaşa katılıp katılmamanın vebalini tartarak bir karar verme durumunda kalan insanları anlatır. Asırlardır sadece "halife-i ruyi zemin"in, padişahın açtığı sancağın altında savaşılacağı bilgi ve inancıyla yaşamış taşra insanlarının, halife-padişah çağrısının yokluğunda ve işgal haberleri yayılırken yaşadıkları ikilemlerin, açmaz ve iç çalkantıların, kendileri ve kaderlerine sahip çıkma hakkında yeniden düşünmek zorunda kalışlarının hikayesidir. Tarık Buğra'nın kendi deyişiyle Küçük Ağa, destanlara yakışır bir konuyu ele almasına rağmen, destan değil, gerçekliği anlatan bir roman.
l Raziye - Melih Cevdet Anday
Melih Cevdet Anday'ın Raziye adlı romanında Dayı'nın kendi ütopik dünyasını kurma ve Çingene asıllı bir kızı ideal insana dönüştürme tasarısı, Dayı'nın ütopik düşünce yapısında olduğunu gösterir. Değişim, onun düşünce yapısının temelini oluşturur.
Melih Cevdet Anday Ekim 1976'da günlüğüne şunları yazmıştı: "Raziye'yi baştan yazmak istiyorum. Dayının, yeğenin kişiliklerinde birçok memleket suretini ele alabilirmişim meğer onları karşılaştırarak. Ama bunu yapacağım. İkinci baskı için kafamda birçok sayfalar var. Şimdi onların birçoğunu şu anda kaleme alabilirim. Ama bunu, kitabın ikinci baskısı hazırlanırken yapacağım. (...) Nerden, nasıl bulacak yeni yazılmış sayfalan? Bulsa da gereğini kavramaz belki. Ama bu ikinci baskılar yazarda, bütün yazarlarda değişiklik, ekleme yapmak hevesi uyandırır sanıyorum. Uyandırmak. Yazılarımızı taşların üzerine kazısak, onlara son biçimlerini vermek için belki daha titiz davranırdık."
l Moby Dick - Hermann Melville
"Pequod adlı bir balina gemisinin son yolculuğunu, balinaların nasıl avlandıklarını, geminin sonunda nasıl battığını anlatan Moby Dick, ilk bakışta denizlerde geçen bir serüven romanı sayılabilir. Ne var ki insan Moby Dick'i okudukça, okuduklarını düşündükçe, kitabın derinliğini, gerçek anlamını sezmeye başlar. Bu derinliği, bu gerçek anlamı sezmeyenler ise, balina avıyla ilgili, heyecanlı bir öykü olarak, gene de Moby Dick'in pekâlâ keyfini çıkarabilirler." Mîna Urgan böyle tanımlıyor Beyaz Balina'nın romanını.
l Aganta Burina Burinata - Halikarnas Balıkçısı
Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı) Balıkçılar, sünger avcıları, dalgıçlar, gemiciler... Halikarnas Balıkçısı nın hikâye ve romanlarıyla gelen bu tipler, sadece edebiyata ilk kez geldikleri için ilginç değillerdir. Balıkçı, denize bağlı olarak, güzelliği, özgürlüğü, başkaldırıyı, insanoğlunun geçmişteki ve gelecekteki arayışlarını, kayıplarını, bunalımlarını, korkularını, ışığı kırar gibi kendiliğinden alabildiğine etkin bir anlatımla ortaya koyarak, çağdaş insancıl bakışla eski uygarlıklar arasındaki bağları göstermiştir.
l Aylak Adam - Yusuf Atılgan
Düşünüyordu: “Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan. Gördüğü film ona bir şeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. İnsanlarla barışık. Onun büyük işler yapacağı umulur. Ama beş-on dakikada ölüyor.
Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam’ı, yayınlandığı günden bu yana edebiyatımızın en sevilen, üzerinde en çok tartışılan romanlarından biri oldu. Roman, 60’lı yılların başında bizimle birlikte tüm dünyada da konuşulmaya başlanan kentli aylak aydın bireyi konu alıyordu. Bugün artık çağdaş klasiklerimiz arasında yer alan Aylak Adam’ın dikkat çektiği entelektüel sorunlar güncelliğini koruyor.
l Müstesna Bir Adam - Hikmet Çiçek
Mücadele arkadaşları, müstesna devrimci Hasan Yalçın’ı anlatıyor. 2002 yılında kaybettiğimiz, Aydınlık hareketinin önder kadrosundan Hasan Yalçın, çocukluğundan kesitler, 68 gençlik hareketindeki lider rolü, TİİKP, TİKP, Sosyalist Parti ve İşçi Partisi’ndeki çalışmaları, gazeteciliği, kitapları, kişisel özellikleri ve hep gülümseyen yüzüyle hayat buluyor okuyacağınız kitabın sayfalarında.
Doğu Perinçek, Ferit İlsever, Hikmet Çiçek, Atilla Sarp, İlknur Kalan, Ali Kalan, Cüneyt Akalın, Hüseyin Karanlık, Arslan Kılıç, Mehmet Nuri Aytekin, Kürşat Yıldız, Ali Karşılayan, Gökalp Eren, Tunca Arslan, Özgür Bursalı, hayatını devrime ve örgütlü mücadeleye adamış devrimci bir aydının portresini çiziyorlar.
l Adım Doğu - Aslıhan Türel
Dağlarda dolaştığım dönemler oldu.
Hem toplumsal ve milli hareketin hem emekçi hareketinin başında oldum.
Uluslararası çok tecrübem var.
50 uzun yıl içinde o kadar çok olay var ki unutulmayacak.
Hepsi birbirinden daha derin derslerle dolu, gelecek kuşakların bilmesi gereken olaylar.”
Gazeteci Aslıhan Türel, her şeyi sordu, Aydınlık hareketinin kurucusu, Vatan Partisi lideri Dr. Doğu Perinçek her şeyi yanıtladı.
Adım Doğu, Perinçek’in çocukluğundan başlayarak tüm yaşamını, siyasi mücadelesini, işkenceleri, direnişini, asla teslim olmamasını, dostlukları, ihanetleri, umudunu, bağımsızlıkçı ve özgür ruhunu yansıtan bir kitap. Hâlâ okumadıysanız mutlaka listenize ekleyin derim.