Yazık böyle gazeteciliğe!
Bu yazıyı kaleme alma nedenimiz, gazetecilik adı altında taraftarlık yapılmasına karşı bir yanıt vermektir. Bu yanıtı kamuoyuna ve milletimize borç bildiğimiz için yazıyoruz.


Gazetecilik zor bir iştir; bir nevi namus ve ahlak işçiliğidir. Her şeyden önce gerçeğe sadakat gerektirir. Gerçek gazeteci doğruyu yazar, gerçeğin arayıcısıdır. Diyojen gibi mum ışığında gerçeğin peşine düşer. İnce eleyip sık dokur. Gazetecilik, Yunus Emre gibi kırk yıl tekkesine doğru odun taşımaktır. Yunus Nadiler, Abdi İpekçiler, Uğur Mumcular, Turan Dursunlar, Aziz Nesinler, Hasan Yalçınlar gibi bedel ödemektir.
Bu yazıyı kaleme alma nedenimiz, gazetecilik adı altında taraftarlık yapılmasına karşı bir yanıt vermektir. Bu yanıtı kamuoyuna ve milletimize borç bildiğimiz için yazıyoruz.
Yüksel Baysal gazetecilik yaptığını sanıyor ancak büyük bir yanılgı içinde. Doğu Perinçek ve Vatan Partisi’ni hiçbir zaman anlayamadığını ve gizliden düşmanlık beslediğini, öfkesini kustuğu “Yazıklar olsun Doğu Perinçek” başlıklı yazısıyla bir kez daha göstermiş oldu.
En başta söyleyeceğimizi net bir şekilde ifade edelim: Doğu Perinçek’i anlamak, ona laf söylemek, onun düzeyine ulaşmak seni fersah fersah aşar, Yüksel Baysal!
Doğu Perinçek, 60 yıldır emperyalizme karşı Türk devrimcilerinin bayraktarlığını yapıyor ve bu uğurda bedeller ödedi. O, bir söz söyledikten 20-30 yıl sonra birileri ancak o noktaya gelebildi. Doğu Perinçek; Namık Kemaller’den Talat Paşalar’a, oradan Mustafa Kemaller’e uzanan Türk devrimci geleneğinin öncü lideridir. Senin ne kalemin ne de birikimin bunu kavrayacak düzeyde. Anlayamadığın için de yazına daha başlarken iftira ve yalanlara sarılıyorsun. Sözde hakkını teslim ettiğin kısımlar bile eksik ve gizli bir düşmanlık barındırıyor.
Yalan 1
Yazının girişinde, amca oğlunun Aydınlık hareketine katılmasını anlatırken “Çinci, Maocu, zikzak çizen birinin yanında” ifadesini kullanıyorsun.
Gerçek:
Doğu Perinçek hiçbir zaman ne Çinci ne de Maocu oldu. Doğu Perinçek her zaman Türkiyeci oldu. Mazlum milletlerin öncü devrimleriyle dayanışma içinde olmayı ve o birikime sahip çıkmayı anlayamamak sizin eksikliğiniz. Eğer amaç yalan söylemek ve itibar suikastı yapmak değilse tabii ki… Doğu Perinçek’in hayatı, Kemalist Devrim’i tamamlama ve sınıfsız, sömürüsüz bir dünya kurma mücadelesidir. “Ben Çin’in Kemal’iyim” diyen Mao Zedong’un Türk Devrimi ile benzerliğini ortaya koymak, Çinci olmak değil, bir gerçeği tespit etmektir.
Yalan 2
15 Temmuz darbesini önleyen kuvvetlere CHP’yi de ekliyorsun.
Gerçek:
CHP’nin darbeye karşı göstermelik duruşu çok kısa sürdü. “Kontrollü darbe” söylemiyle, 15 Temmuz kalkışmasının asıl sahiplerini ve arkasındaki gücü gizledi. Bu da gerçeği çarpıtmak isteyenlerin klasik yöntemidir. Asıl merkezi zayıflatmak için araya bir şeyler sıkıştırma taktiği… 15 Temmuz darbe girişiminin karşısında en net duran kuvvet, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Vatan Partisi’dir.
Yalan 3
Yüksel Baysal, gazeteci olduğunu iddia ettiği yazısında (beceremediği aşikâr) kendini bir anda mahkeme yerine koyarak Ekrem İmamoğlu’nu aklıyor, mahkeme adına karar veriyor ve sonucu ilan ediyor. Bu sırada Doğu Perinçek’e saldırmaya da devam ederek “açık destek verdi” diyor.
Gerçek:
Doğu Perinçek, Başkanlık Kurulu kararını açıklarken Türkiye’ye yönelen asıl tehdide dikkat çekmiş, gerçek tehdidi ortaya koymuştur. Yolsuzlukların üzerine gitmek için Türk hâkim ve savcılarını cesaretlendirmek, bugün her siyasetçinin ve her vatandaşın görevidir. Eğer gazetecilik yapacaksa Yüksel Baysal’ın da görevi budur.
Yalan 4
Devlet Bahçeli’nin açıklaması sonrası sürece dair Perinçek’in hiçbir şey söylemediğini iddia ediyorsun.
Gerçek:
Perinçek, bu süreçte en net tavrı koyan ve doğru denklemi gösteren isimlerden biridir. Başkanlık Kurulu kararında “DEM Parti ve HDP kapatılmalı, PKK’ya silah bıraktırılmalıdır” diyen de bizzat Doğu Perinçek’tir. Yüksel Baysal ya bu gerçeği bilmiyor ya da işine gelmiyor.
Yalan 5
Ekrem İmamoğlu soruşturmasında PKK işbirliği ve belediyelerin birlikte yönetilmesi meselesini hafifletiyor, akıl ve mantık arıyorsun.
Gerçek:
Sokaktaki çocuğun bile bildiği işbirliği, Devlet Bahçeli üzerinden aklanmaya çalışılıyor. Bu da gerçeği gizleme çabasının bir başka örneğidir.
Yalan 6
Aydınlık gazetesini, CHP’nin açıklamalarına yer vermemekle suçluyorsun.
Gerçek:
Bunu yazmadan önce açıp Aydınlık gazetesine bir baksaydın! “Tek bir cümle yayımlanmadı” demek nasıl bir yalan! Herhalde “Nasıl olsa bizim hitap ettiğimiz kitle ne dersek inanır” diye düşünüp yaz gitsin mantığıyla hareket ediyorsun.
Yalan 7
Yolsuzluk ve PKK işbirliğinin üzerine yürüyen Türk hukukuna destek verdik diye Vatan Partisi’ni AKP’den para almakla itham ediyorsun.
Gerçek:
“Dervişin zikri neyse fikri de odur” derler ya… Yüksel Baysal, belli ki hep birilerinden aldığı paralarla kalem oynattığı için, Türkiye’nin en temiz siyasi hareketine böyle iftiralarda bulunuyor. Dost, düşman ve hatta Yüksel Baysal bile iyi bilir ki Doğu Perinçek ve Vatan Partililer para ile satın alınamaz, hakikat işçisidir.
Sonuç olarak:
Yüksel Baysal, yazısında Türkiye’nin gerçek tehditlerine dikkat çeken, PKK’nın siyasi uzantısının kapatılmasını isteyen, yolsuzluk ve PKK işbirliğine karşı Türk hukukuna cesaret veren Doğu Perinçek’e “yuh” demiş.
O zaman biz de şunu söyleyelim:
Bu iftiralar ve çarpıtmalarla Türk vatanseverliğinin, Türk devrimciliğinin liderine yönelik itibar suikastı yaptığın için sana “yuh olsun”!
Açık konuşalım: Yüksel Baysal, bu yazısıyla Amerikancıların cephesine düşmüştür. Çünkü 60 yıldır Doğu Perinçek’e saldıran ve psikolojik harp yürüten hep bu kuvvetler olmuştur.
Amcasının oğlundan biraz olsun bir şey öğrendiyse, bu yanlışından derhal döner. Çünkü tarih, Doğu Perinçek’i hep haklı çıkardı.
Türk devrimcileri olarak hiçbir insanımızdan ümitsiz değiliz. Umarım yanlışlarından tez zamanda dönerler.