Yeni Akit’in hedefi MEB bürokratları
Akit gazetesi, Evrim Teorisinin müfredattan çıkarılma girişimi karşısında direnç gösterenlere karşı bir süredir kampanya yürütüyor… Bilim ve Ütopya Genel Yayın Yönetmeni Cemil Gözel, müfredat değişikliğine direnci kırma kampanyası karşısında herkese mücadele çağrısında bulundu
Akit gazetesi Milli Eğitim Bakanlığı bürokratlarının Evrim Teorisinin müfredattan çıkarılmasına direnç gösterdiğini yazdı, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e ‘dik dur, baskılara boyun eğme’ çağrıları yaptı. Söz konusu gazete, Evrim Teorisine karşı bir süredir kampanya yürütüyor.
Bilim ve Ütopya Genel Yayın Yönetmeni Cemil Gözel, Aydınlık aracılığıyla, bilim çevrelerinden eğitimcisine, velisine kadar herkese, Evrim Teorisinin müfredattan çıkarılması girişimine karşı mücadele çağrısında bulundu. Evrim Teorisine karşı ‘safsata’ diyerek kampanya yürütenlerin, müfredat değişikliğine direnci kırma çabası içinde olduklarını ifade eden Gözel, “Biz Bilim ve Ütopya olarak her alandaki safsatalarla mücadele ediyoruz. Herkes, bilimsel eğitimin savunucusu olmalı ve bilim dışı girişimlere karşı koymalıdır” dedi. Cemil Gözel, sorularımızı yanıtladı:
Evrimsel hayat ağacı, ortak ata üzerinden canlıların öncül ve ardıl ilişkilerini ve türlerin kökenini açıklayan kurgusal ağaç... Evrim, canlı ve cansız varlıklarda zaman içinde meydana gelen değişikliklerin tümünü, doğanın işleyiş mekanizmasını inceliyor. Kelime anlamı “değişim”.
‘DÜNYA DÜZDÜR’ DEYİP MÜFREDATA ALMAK GİBİ!
-
Evrim Teorisinin müfredattan çıkarılma girişimi karşısında kim ne yapmalı, Evrim Teorisine kimler sahip çıkmalı? Bir çağrınız veya çalışmanız olacak mı?
- Olayın ayrıntılarını basına yansımalarından biliyoruz. İki gün önce Akit’in yaptığı bir haber var. Evrime safsata diyor ve buna geçit verilmemesi çağrısında bulunuyor. Bunun iki nedeni olabilir. Bir, sizin dediğiniz gibi MEB içinde gerçekten bir direnç olabilir, buna karşı bir cephe oluşturmak istiyor olabilirler. İkincisi de olası bir dirence karşı önceden önlem geliştirmek istiyor olabilirler. Ama ne olursa olsun, bu bir mücadele sahasıdır. Çünkü evrim karşıtlığı bilim düşmanlığıdır.
Bilimsellikten uzak görüşlerin müfredata dâhil edilmesi kabul edilemez. Bu bir muhakeme konusu da değildir. Çünkü kavgaya tutuştukları şey bilimsel gerçeklerdir. İnsanlığın ulaştığı nesnel bilimsel düzeyi yüzyıllar gerisine çekmek mümkün müdür? Evrim olsun mu olmasın mı konusunu tartışmak, insanlığın yarattığı bilimsel birikime mi yaslanacağız, safsatalara mı yaslanacağız gibi aklı başında kimsenin kabul etmeyeceği bir tartışmadır. Dünya düzdür gibi bir iddiada bulunmak ve bunun da eğitim müfredatlarına girmesini istemek kadar aptalca bir şeydir. Eğitim, gerçekler ve kanıtlanmış bilimsel metotlar üzerine inşa edilmek zorundadır. Müfredatın çağdaş, laik ve bilimsel anlayış çerçevesinde, eleştirel düşünceyi ve sorgulamayı teşvik edecek şekilde düzenlenmesi bir tartışma konusu değildir, bir zorunluluktur. Aksi hâlde olacak olan şudur: Yetişecek gençler eleştirel düşünmeden, sorgulama ve bilimsel gerçekleri keşfetme kabiliyetinden yoksun kalacaklardır. Yaşamın çeşitliliğini ve karmaşıklığını asla anlamayacaklardır. Safsatalara inanacaklar ve sağduyu mekanizmalarını kaybedeceklerdir. Bunu hangi aile, hangi eğitimci, toplumuna bağlı hangi aydın kabul eder? Müfredat, tarihin tozlu sayfalarından çıkarılan, bilimsel geçerliliği olmayan kavramlarla değil; güncel ve doğrulanmış bilgilerle dolu olmalıdır.
TOPLUMSAL BİR MESELE
Evrimin yerine “yaradılış felsefesi” dedikleri hurafeleri öneriyorlar. Felsefe dedikleri bu saçmalığın Türkiye’deki merkezi, yalan propaganda yoluyla kamuoyunu yanıltmaya çalışan ve hukuk önünde de çeşitli suçlamalarla yargılanan Oktar grubudur. Bu grup, dogmaları yayarak, evrimi ve bilimsel eğitimi hedef almakta, toplumumuzun bilimsel gerçeklere dayalı düşünme yeteneğini baltalamaktadır. Bugün yaradılışçılık gibi safsataları dayatanların bu grupla örgütsel bağı da sorgulanmaya değerdir! En azından ideolojik bağları olduğu açıktır. Evrim karşıtlığıyla “Kedicik” nesli yaratırsınız.
Bu düzlemde düşününce, bu meselenin yalnızca bir eğitim meselesi değil, aynı zamanda toplumsal bir mesele olduğu da anlaşılıyor. Çünkü bilimden uzaklaşmak, toplumun ilerlemesini ve gelişimini engelliyor.
Bu nedenle, kim ne yapmalı diye sormuştunuz, herkes, bilimsel eğitimin savunucusu olmalı ve bilim dışı girişimlere karşı koymalıdır. Biz Bilim ve Ütopya olarak her alandaki safsatalarla mücadele ediyoruz. Bu konu da mücadele ettiğimiz alanların başında geliyor.
TÜM BİLİMLERİN ORTAK BİLEŞENİ
- Evrim teorisinin önemi nedir? Evrim teorisine yaklaşımın, aydınlanmanın, bilimsel gelişmenin ötesinde bir anlamı, bir önemi var mıdır?
-Evrim, sadece biyoloji alanıyla ilişkili gibi algılanıyor oysa tüm bilimlerin ortak ve temel düşünme biçimini oluşturuyor; hem canlı varlıklarda hem cansız varlıklarda oluşan değişiklikleri anlamımızı sağlayan bilim dalıdır. Anorganik evrim, organik evrim ve sosyal evrim olarak tanımlanıyor. Yani cansız varlıkların değişimi, canlıların değişimi ve toplumların değişimi… İnsan bu değişimlerin niçin olduğunu, hangi süreçlerle gerçekleştiğini ve gerçekleşeceğini evrim sayesinde anlayabiliyor. Doğanın bir işleyiş mekanizması var. Evrim bu mekanizmayı açıklıyor. Bu bakımdan fizik, kimya, jeoloji, astronomi, biyoloji, genetik, paleontoloji, paleoantropoloji, sosyoloji, arkeoloji, antropoloji, tarih, iktisat ve daha birçok bilimsel alan evrimden beslenerek bugünkü gelişim düzeyine ulaştı. Onun için Prof. Dr. Nurdan İnan, Bilim ve Ütopya’nın son sayısında evrimin, tüm bilimlerin ortak bileşeni ve yaşamın tüm alanlarına uygulanabilir felsefi ilkeleriyle temel düşünme biçimi olduğunu ifade ediyor. Evrimin önemi budur. Bir düşünce biçimi olarak evrim olmasaydı, bugün kavrayabildiğimiz doğanın işleyiş mekanizmasını görece kavrayamazdık. Evrim karşıtlığı da zaten bu mekanizmaya muhalefet olduğu için bir mücadele alanı.
EMPERYALİZMİN BESLEDİĞİ KUVVETLERDEN GELİYOR
Herkesin yaşamını ilgilendiren bir olay olduğu için söyleyeyim. Bir pandemi dönemi yaşadık, hâlâ da yaşıyoruz gerçi, eğer virologlar virüsleri evrim gerçeği ışığında incelemeseydi, sonuçları çok daha ağır olurdu. Hayatın her alanında evrim gerçeği var.
Şurası da çok önemli: Bilim dünyası içinde bir evrim tartışması yoktur, bilim insanlarının ezici çoğunluğu evrimi kabul ediyor, tüm bilimsel alanlar metodolojilerinde evrimi başa yazıyor. Yani hakkında çok kuvvetli bir bilimsel mutabakat var. Ben bilim topluluğunun ezici oranda ortak kanaat taşıdığı konularda kuvvetli bir güven tesisi oluştuğunu düşünüyorum. Evrim böyle bir konudur. Yani evrim karşıtlığı bilim camiası içinden değil, toplumun tortusu olan odaklardan, tarikatlar gibi tarih öncesi yapılardan, emperyalizmin beslediği, büyüttüğü kuvvetlerden geliyor.
2010’LARDAN SONRA ADIM ADIM DERS KİTAPLARINDAN KOVULDU
- Bugüne kadar eğitimde evrim konusuna önem verildi mi?
-Cumhuriyet döneminde, 1930’ların ders kitaplarında, tarih, biyoloji, mantık, jeoloji gibi alanlarda evrim tatmin edici boyutlarda inceleniyor. Bu, büyük ölçüde 2010’lara kadar sürüyor. Ders kitapları üzerinden evrimi inceleyen iyi çalışmalar var. Biz de geçmiş sayılarımızda yer verdik.
2010’lardan, özellikle 2010’ların yarısından sonra, gittikçe sayfa sayısı düşürülerek, adım adım ders kitaplarından evrim kovuluyor. Bugün ya yoktur ya da iyice iğdiş edilmiş şekildedir.
Ama o bile rahatsızlık veriyor! Ama şunu söylemek lazım: Evrimi yok sayamazsınız! Az önce de söyledim, hayatın her alanında karşımıza çıkan bir doğa gerçeğinden bahsediyoruz. İnsan aklı her şeye cevaplar arayacaktır. Ve bu cevaplar onu kaçınılmaz olarak evrimle tanıştıracaktır. Sözgelimi, toplu yok oluşlara rastgelen bir çocuk, makul bir cevap bulmak isteyecektir. Dünyamıza neler olduğunu, iklim değişikliklerini nasıl açıklayacaksınız? Jeolojik dönemleri nasıl anlatacaksınız? Fosilleri nasıl açıklayacaksınız? Evrim dışında verdiğiniz hiçbir cevap, parlak bir çocuk zekâsına yanıt veremez.
GÜÇ KAYBETMELERİNİN TELAŞI
-
İnanç sistemleri evrim eğitiminin önünde engel midir?
-Evrende hiçbir şey yoktan var olmadı. Buna inanan da pek yoktur. Yani yaradılışçılık gibi saçmalıkların alıcısı, belki bir zaman vardı, ama sanırım azaldı. Çünkü bunların ciddiye alınır bir argümanları yok. Bence evrim karşıtlarının karın ağrısının sebebi de biraz budur. Ellerindeki onca imkâna rağmen güç kaybediyorlar. Tabii bunun kendiliğinden olduğu yanılsaması da oluşmamalı. Başta Bilim ve Ütopya olmak üzere, on yıllardır sistemli bir şekilde evrimi anlatıyoruz. Ve evrimin ne olduğunu gerçekten anlayan herhangi biri, hangi kanaatte olursa olsun, ona düşmanlık yapamaz.
Demin de söylediğim gibi, bilim dünyasında böyle bir tartışma yok. Öyleyse bu konunun öncelikle ideolojik olduğunu saptamamız gerekiyor. Yani evrim karşıtlarının tasavvur ettiği bir toplumsal düzen var. Evrim karşıtlığı bu düzenin altyapısını oluşturmada öne sürdükleri bir “hiçleştirme”, “bilimsizleştirme” operasyonu.
Bilimden soyutlanmış bir toplum, artık ona ne kadar toplum denirse -o yüzden hiçleştirme diyorum-, tasavvur ettikleri bu düzende ihtiyaç duydukları ana unsur. Evrim karşıtlığının merkezlerine bakın, karşınıza Fethullahçılar, Oktarcılar, türlü cemaatler vs. çıkacaktır. Bu her şeyi açıklamıyor mu? Bilim dünyasında tartışma yok dememin sebebi, bu konunun filizlendiği toprağa işaret etmek. Yoksa evrim, bilim dünyası kabul ettiği için bir doğa yasası, bir gerçek değil. Bir gerçek olduğu için bilim dünyası kabul ediyor.
Son olarak şunları söyleyeyim: Bilime yönelik sistemli bir saldırı var. Bu saldırlar emperyalizmden ve Ortaçağ düşüncesinden kaynaklanıyor. Burada temel amaç bilimin, hayatın merkezinden uzaklaştırılarak etkisizleştirilmesi; genel düzlemde güvenilirliği sorgulanan, sadece dar uzmanlık alanlarında geçerli ve bütünüyle teknik nitelikte bir etkinliğe indirgenmesidir. Bilim gündemi, bu amaçlar doğrultusunda yalnızca doğrudan getirisi olan sorunların yanıtlarıyla sınırlandırılmış, bilimsel üretim süreçleri ticarileştirilmiştir. Bilimin uğratıldığı bu dönüşümün gerçekleştirilmesinde kullanılan temel yaklaşım bilginin, kamu değeri olmaktan çıkarılıp alışverişin konusu olan özel bir değişim değeri haline getirilmesidir. Evrim karşıtlığı da topluma ve bilime yönelik saldırının en önemli başlıklarındandır. Dünya ve Türkiye ölçeğindeki bu saldırılara karşı Bilim ve Ütopya, bilimi ve nesnel gerçekliği temel alarak kararlı bir mücadele yürütüyor ve yürütecektir.