Yeni belgelerle Kut’ül Amare Zaferi-1
Basra Körfezi'nden Bağdat'a doğru ilerleyen İngiliz ordusu, Kut’ül Amare'de kuşatılır. Aralık 1915'de başlayan kuşatma, beş ay sürer ve İngiliz ordusu 29 Nisan 1916 günü ne yaptıysa kuşatmayı yaramaz ve teslim olur.
29 Nisan 1916 günü İngiliz ordusuna karşı kazanılan Kut’ül Amare Zaferi'ne ilişkin yeni bilgi ve belgeler Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı tarafından yayımlandı. "Arşiv Belgelerine Göre Kut’ül Amare Zaferi" ismiyle 2016 yılında yayımlanan kitapta, savaşın ayrıntısı ve zaferin dünya kamuoyundaki yankıları yer alıyor. Belgelerde bulunan önemli bir bilgi, Kut’ül Amare Zaferi'nin Paul İwan isimli Alman müzisyen tarafından "Kut’ül Amare Marşı" adıyla bestelenmiş olması. Bu haberi alan Padişah Reşad kutlama telgrafı gönderir. İşte bu belgeler ışığında Kut’ül Amare Zaferi:
SÜLEYMAN ASKERİ BEY'İN ÖLÜMÜ
23 Aralık 1914 günü Irak Havalisi Komutanlığına atanan Süleyman Askeri Bey, Basra'dan Kut’ül Anare hattına kadar uzanan bölgede şiddetli çarpışmaları yönetir. Bu İngiliz ordusuyla en ön cephedeki savaştır... Türk ordusu zaman zaman geri çekilmek zorunda kalır. Ordumuz Kut’ül Amare bölgesinde İngiliz ordusunu Aralık 1915'de kuşatma altına alır. Süleyman Askeri Bey'in de görev yaptığı Basra bölgesinde ordumuz zor durumda kalmış ve geri çekilmek zorunda kalmıştır. İşte bu günlerde Süleyman Bey ayağından yaralanır. Düşmana esir düşmemek için 14 Nisan 1915 günü Basra'da intihar eder. Teşkilatı Mahsusa kurucusu da olan Süleyman Bey'in ölüm haberi Dahiliye Nezareti'ne 17 Nisan günü telgrafla bildirilir:
"Asker ve mücahidîn Mart'ın otuzuncu gününde Basra'ya iki saat mesafede Şuaybe namındaki müstahkem bir mevkide tahassun eden düşmana vâki olan taarruz ve hücumları otuz altı saat gayet şiddetli devam etmiş ve henüz lâyıkıyla anlaşılamayan esbâbının icaâtıyla ordu maa’t-teessüf geri çekilmiş ve Irak Havalisi Umum Kumandanı Süleyman Askerî Bey bu hâlden müteessir olarak intihâr etmiş ve Binbaşı Vedat ve Ali Rıza Beyler şehit olmuşlardır." (Arşiv Belgelerine Göre Kut’ül Amare Zaferi, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, İstanbul, 2016, s.55.)
BEŞ AYLIK KUŞTAMA VE ESARET
Basra Körfezi'nden Bağdat'a doğru ilerleyen İngiliz ordusu, Kut’ül Amare'de kuşatılır. Aralık 1915'de başlayan kuşatma, beş ay sürer ve İngiliz ordusu 29 Nisan 1916 günü ne yaptıysa kuşatmayı yaramaz ve teslim olur. İngilizler teslim olan ordunun sayısını küçük göstermeye çalışır. Bu konuda 5 Ağustos 1916 günü gönderilen telgrafta kesin rakam şöyle bildirilir: "Kûtü'l-Amâre'de aldığımız üserâ (esir) miktarı İngiltere Hükûmeti altı yüzü zâbit olmak üzere cem‘an 8.970 olarak ilân ediyorsa da hakikat böyle değildir. Mecmû‘-ı üserâ 12 bin 597 olup, bunun 615'i zâbitdir." (Age, s.257.)
Bu sayının içinde beş de general vardır. Bu kadar asker ve subayın nerede barındırılacağı ayrı bir sorundur. Bu da İstanbul ile yapılan yoğun yazışma sonucu tespit edilir. Esirler Anadolu'da değişik şehirlere gönderilerek esir hayatlarının idamesi sağlanır. Dört general yaverleriyle birlikte Bursa'ya, 6. Hint Tümeni Komutanı General Charles Vere Ferrers Townshend ise İstanbul Heybeliada'ya gönderilir. Talat Paşa bu konuda Enver Paşa'ya 10 Mayıs 1916 günü gönderdiği telgrafta şu hususlara değinir: "Townshend'in tasvîb-i âlîleri vechile Heybeliada'da ikamet ettirilecektir. Namus-ı askerîsi üzerine söz alınarak suretâ adada serbest bırakılması ve hakikat-i hâlde tarassud altında bulundurulması muvâfık olur mütâlaasındayım." (Age, s.175.)
General Townshend'a Bursa'da 32 liraya on altı odalı bir ev kiralanır. Burada mütareke yıllarına kadar kalır. Mart 1918'de eşi ve kızının Ada'ya gelmesine izin verilir... Daha sonra serbest bırakılarak mütareke görüşmelerine aracı olması istenir. Bursa'ya Müslüman Hint askerleri de gönderilir. Bunlar gönüllü olarak yol yapımında çalışırlar. Diğer esirler ise Çorum, Çankırı, Yozgat, Kırşehir, Kastamonu, Boğazlıyan, Ankara, Eskişehir, Kütahya, Afyon, Konya, Aksaray ve Niğde'de barındırılır.
ESİR GENERALİN RAHATLIĞI
Esir General Townshend, Heybeliada günlerinde polis tarafından yakından takip edilir. 10 Temmuz 1916 günü Dahiliye Nezareti'ne polis müdürlüğü tarafından şu önemli not iletilir: "General Townshend'in bazı vakitler yapayalnız sandalla denize açılmakta olduğu ve artist-i meşhure Olga'yı dahi adeta metres derecesinde yanında bulundurmakta olduğu alınan raporlardan anlaşılmaktadır." (Age, s.239.)
Esir Generalin Ada'daki rahatlığı dış basına da konu olur. Oysa aynı bölgede İngilizlere esir düşen Türk askerleri Mısır ve Burma'ya götürülerek kötü şartlarda esaret hayatı yaşatılır. İngiliz hükümeti, ABD aracılığıyla esirlerin kontrolünü yapmaktan da geri durmaz.
Rahatına düşkün General, verilen 95 liralık tahsisatı az bulur ve bunun 180 liraya çıkarılmasını ister. Gerekçesi ise pahalılık nedeniyle aylık giderinin 120 lira olduğudur. Bu isteği 20 Temmuz 1916 günü Enver Paşa'nın verdiği cevapla kabul edilmez. Fazlası için İngiltere'den istemesi ve konunun aracı elçilik olan ABD temsilciliğine iletmesi istenir. (Age, s.243.)
HİNTLİ ASKERLE ÖZEL MUAMELE
Osmanlı Hükümeti, İngiliz ordusu içinde bulunan Hintli Müslüman esir asker ve subaylara daha özenli davranır. Amacı Müslüman dünyanın desteğini almaktır. Bu maksatla esir edilen Hintli subaylar 6 Ağustos günü kutlanan bayram nedeniyle kılıçlarını kuşanarak İstanbul'da serbestçe gezmelerine ve Padişah'ın huzuruna çıkmalarına izin verilir. (Age, s.259.)
Hintli subayların Amerika’nın İstanbul'daki sefaretinden 233 lira para almalarının öğrenilmesi üzerine ABD Sefareti protesto edilir. Bu işe Robert Kolej öğretmenlerinden birinin aracı olduğu da kaydedilir. Yardımın ancak Kızılay aracılığıyla yapılacağı bildirilir. (Age, s.287, 301.)
YARIN DEVAM EDECEK.