16 Eylül 2024 Pazartesi
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yeni bir dönüm noktası

Tarihte bazı öne çıkan dönüm noktaları vardır ve bu noktadan sonra insan, doğa ve teknoloji ‘sil baştan’ düzenlenmiş, şekillenmiş ve yenilenmiştir. İçinde bulunduğumuz süreç, yine bir dönüm noktasının işareti ve başlangıcıdır

Yeni bir dönüm noktası
A+ A-
CENGİZ KÖSE

Dünya, teknoloji temelli bir transformasyon yaşıyor. Şimdi bunun adını artık koymak lazım. ‘Dijital Devrim’ ve dijital toplum sürecine girmiş bulunuyoruz. Ancak bu ‘devrime’ hangi sınıf, hangi güç ve hangi akıl öncülük ediyor? Birazdan ayrıntılarına gireceğiz, ama dünya bu evreye nasıl ulaştı? sorusunu, arkada kalan son beşyüz yılda öne çıkan bazı dönüm noktası örnekleriyle yanıtlamaya çalışalım.1453’de Konstantinopolis’in Osmanlı İmparatorluğu tarafından alınması, Avrupa krallıklarının Orient’le bağını kesmiştir. Dolayısıyla kaynak ve zenginliğe ulaşım kanalları da, kapanmıştı ve Avrupa’lılar yeni bir dünyanın arayışına çıkarak, 1492’de ‘tesadüfen’ Amerika kıtasını keşfederler. 1530’lara gelindiğinde bilimin yükselişini görüyoruz ve heliyosantrik evrenin gündem olması, dönemin hakim teoloji sınıfının ‘dokunulmaz, eleştirilmez’ tezlerini sorgular ve yerle bir eder. 1760’dan itibaren Sanayi Devrimi’in başlangıcına öncülük eden devrimci burjuvazi, Ortaçağın efendi - kul sistemiyle hesaplaşarak, ‘özgürleştirdiği’ insanla toplumsal üretimin önünü açar. 1789 Büyük Fransız Devrimi eşitlik, özgürlük ve kardeşlik mottolarıyla Cumhuriyet ideolojisiyle Monarşi’nin karşısında yeni alternatif güç olur. 1848’de burjuvazinin içinden çıkan proletarya (işçi sınıfı) Avrupa kıtasında devrim rüzgârı estirir. Marx ve Engels’in Komünist Manifestosu işçi sınıfının teorik ve pratik eylem klavuzu olur ve kitlelerde karşılık bulur. Bu sürecin doruk noktası 1917 Ekim Devrimi’yle sonuçlanır ve dünyada ilk sosyalist ülkenin inşası başlar. 1918 Birinci Dünya Savaşı’nın sonudur ve aynı zamanda imparatorlukların da sonunu getirir. Bu konuya kısa bir parantez açmakta yarar var. 1920’lerde yayımlanan ansiklopedilerde 1914 ile 1918’e kadar süren savaş Birinci Dünya Savaşı olarak tanımlanıyor. Ama daha ikincisi patlak vermeden 1920’lerde bu adlandırma tuhaf değil mi? Yoksa ‘komplo teorilerini de’ dikkate alarak, ikincisi ‘önceden kurgulanmıştı’ diyebilir miyiz? Neyse, 1945’de İkinci Dünya Savaşı’nın bitişiyle yeni bir dünya şekillenir ve ‘ABD yüzyılı’ başlar. İşte 2020’li yıllarda bu yüzyılın artık sonuna gelindi ve bir dönemin kapandığına, dünya toplumu tanıklık ediyor. 2020 yılı eski tarihlerdeki dönüm noktalarından çok farklıdır. Çünkü değişimin etkisi ve sonuçları küresel çapta kendisini gösteriyor. Nedir bu etki? İnsanlık tarihini üç evreye ayırabiliriz. Bunlar sırasıyla insan – doğa, insan – insan ve nihayet insan – yapay zekâ evreleriyle yeni bir aşamaya geçiliyor. İnsan – doğa ilişkisi sınıfsız toplumla başlar ve sınıflı topluma geçişle insan – insan ilişkisi, sömürüye dayalı üretimle devam eder. 21. yüzyılda teknoloji temelli, bir dijital toplum devrimi gerçekleşiyor. Bu ‘devrime’ bugün dijital tekel oligarşisi öncülük ediyor. Dijitalleşmenin ekonomi politiği de şekillenmeye başlıyor. İnsan emeğine gerek duymadan sanal ortamda dijital meta üretimi, yapay zekâ robotlarıyla insansız fabrikalar, bir başka ülkeye gitmeden uzaktan online işçilik, dijital para sistemi, ‘gümrüksüz’ sanal alışveriş, devletleri atlayarak vergisiz ticaret vs. yeni ekonomi politiğin öne çıkanlarıdır. Zaman ve mekândan bağımsız; her şeye, her yerden, her an erişebilmek dijital ‘Online’ toplumun dünya çapında oluşmasıdır. Ancak hala bir ‘Offline’ toplumda paralelde varlığını sürdürüyor. Dijital tekel oligarşisi offline toplumu da kendi denetimine alabilmesi için, buralara bedava internet ağlarını uzatıyor. Böylece ne kadar yeni kullanıcı ‘user’ ağlara bağlanırsa, bir o kadar yeni ‘veri’ ve yeni kâr veya sermaye birikimi demektir.Dijital tekel oligarşisi sömürünün en büyük payını, insanların sosyal medya gibi ortamlarda geçirdikleri ‘boş vakitten’ çıkarıyor. Diğer yandan pandemiyle birlikte milyarlarca insanın sağlık verileri ‘big data’ yani büyük veri merkezinde toplanıyor. Yapay ‘kıtlık’la birlikte insanların tüketim alışkanlıklarına ait veriler, ayrıca buraya aktarılıyor ve milyarlarca insan yönlendiriliyor ve yönetilmeye çalışıyor. Ancak bunu başaran ‘varlık’ insan değil, dijital toplumun ‘yöneticisi’ Yapay Zekâ’dır. Çünkü analog dünyanın aklıyla milyarlarca insan gerçek zaman teknolojisiyle‘yönetilemez’. Teknoloji toplumu yönetebilir mi? İşte çağımızın dönüm noktası budur. Dijital tekel oligarşisi algoritmayla milyarları ‘yönetebiliyor’. Yani teknolojinin kendisi değil, ama bu teknolojiyi icat eden, onu elinde bulunduran ve öncülük eden sınıf, toplumu yönlendirebiliyor. Çağımızın küresel çaptaki dönüm noktası budur.                                                                                                                                              

Bölgesel duruma bakıldığında dünyada yine paradigmanın değiştiğini görüyoruz. Tek kutuplu değil çok kutuplu bir dünya kuruluyor. Çin Halk Cumhuriyeti ‘Bir Kuşak Bir Yol İnisiyatifi’yle’ 100’den fazla devletle, yeni İpek Yolu’nu inşa ediyor. 21.yüzyılın bu inşasında karşılıklı kooperasyon ve dayanışma temel alınıyor. Böylece başta Afrika ve Orta Doğu olmak üzere, ‘ABD yüzyılının’ sömürge ülkeleri zincirlerini kırarak, yeni İpek Yolu’na giriyor ve rotasını değiştiriyor. Avrupa Birliği (AB) çok kutuplu dünyada ABD ile Avrasya arasında, doğru seçimini yapmak zorunda kalacaktır.                                         

Diğer bir dönüm noktası da insanın geleceğiyle ilgilidir. Dijitalleşme ve Yapay Zekâ çağının bazı filozoflarının ‘bestseller’ kitapları sürekli zirvede. Örneğin Harari’nin ‘Homo Deus’ kitabında verilen mesajlardan biri: “Geleceğin dünyasında bugünün biyolojik insanı olmayacaktır, Dataizm ve Yapay Zekâ’yla bütünleşmiş insan” olacaktır deniliyor. Burada iki anlam ortaya çıkıyor. Biyolojik insanın gelecekte yeri olmayacaksa “komplo teorilerine” göre, dünya nüfusunun azalması mı bekleniyor? Yada insanın yerine ‘tüketim ve sömürü yapmayan’ bir varlık mı devam edecek? Her halükarda 21.yüzyılda insan üretim sürecinin dışına itiliyor veya çıkıyor. İşte bu noktadan sonra dijitalleşmenin ekonomi politiği içerisinde, çatlağın ortaya çıkması kaçınılmazdır. Çünkü üreten insanın yerini teknoloji aldığında, üretim araçlarının sahibinin kimin olacağı kavgası başlayacaktır. ‘Dijital Devrim’in’ gidişatı beklenmedik bir dönüm noktasına daha sebep olacaktır. O da, bir sınıfın azalmasına neden olacağıdır. Böylece 21.yüzyılda ve ufukta sınıfsız toplumun istikameti de görünmeye başlayacaktır.


Değerli Aydınlık Avrupa Okurları, bundan sonra 15 günde bir bu köşeden sizlerle Dönüm Noktası ekseninde, yazılarımızı paylaşmaya çalışacağız. Saygılarla.

Son Dakika Haberleri teknoloji Monarşi