22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yeni bir öğretmen yetiştirme modeli geliştirilmeli

Yeni bir öğretmen yetiştirme modeli geliştirilmeli
A+ A-
ZAFER İNCEBACAK / HEPİMİZİN SENDİKASI GRUBU YÜRÜTME KURULU ÜYESİ

MEB 20. Millî Eğitim Şûrası'nın gündem maddelerinden biri öğretmenlerin meslekî gelişimlerinin sağlanmasıdır. Mevcut iktisadî/siyasî sistemle birlikte eğitim sistemi de işlemez hâle gelmiştir. Mevcut sistem içinde gerçekçi ve kalıcı çözümler üretilemez! Eğitimin sorunları çözülmeden eğitimin aslî unsuru olan öğretmenlerin sorunları çözülemez veya meslekî gelişimleri sağlanamaz. Eğitim tecrübe aktarımı yoluyla bireyleri ilgi ve yetenekleri doğrultusunda hayata hazırlamak ve kültürel/ideolojik mirası aktarmak için yapılan planlı, düzenli faaliyetler toplamıdır. Eğitimin bu tanımı içinde öğretmen niteliği anlamlıdır.

ÖĞRETİM TEKNİKERİ DEĞİL EĞİTİMCİYİZ

Mevcut sistem gelişen medya aygıtları yoluyla postmodern tüketim kültürünü aşıladığı için eğitimin ve öğretmenin ideolojik/kültürel işlevine fazlaca ihtiyaç duymamakta hatta karşı çıkmaktadır. Bu nedenle neoliberaller tarafından ideolojisiz eğitim, ideolojik olmayan eğitim gibi zırvalarla millî devletin eğitiminin ideolojik işlevi tek tipleştirme olarak karalanmaya çalışıldı. Bu koşullar altında sistem açısından öğretmenin yeri tahtanın önüyle sınırlanmakta, rolü de öğretim teknikerliğine indirgenmektedir.

Mevcut eğitim sistemi iktisadî sistemin zorlamasıyla bireyleri temel eğitimden itibaren akademik eğitime sevk etmekte, aynılaştırmaktadır. Öğrencilerin ilgi ve yetenekleri, yaratıcılıkları, ihtiyaçları kenara itilmekte, tüm öğrenciler seçici/eleyici sınavlara hazırlanmaktadır. Bu koşullar içinde eğitimin ve öğretmenin görevi fiilen öğrencileri hayata hazırlamak değil, sınava hazırlamaktır. Rolü öğretim teknikerliğine indirgenen öğretmenin görevi de sınava hazırlamaya indirgenmiştir. Kendisi de sistemin çeşitli sınavlarına hazırlanarak yetişen, dolayısıyla mevcut sistemin ürünü olan öğretmen, yetişme koşulları itibariyle nitelik sorunlarıyla karşı karşıyadır.

NİTELİĞE DEĞİL PUANA BAKILIYOR

Türkiye'de yalnız öğretmenlik mesleği değil, tüm meslekler eğitim sisteminden kaynaklı olarak nitelik sorunu yaşamaktadır. Mesleklerin gerektirdiği temel beceriler belirlenip öğrenciler ortaöğretimden itibaren bu becerilere sahip olup olmadıklarına göre yönlendirilip eğitilmiyor. Sınav puanları "serbest piyasa" mantığıyla değerlendiriliyor, yeteneği olan değil, puanı olan istediği bölüme yerleşiyor. Böyle olunca yalnız öğretmenlikte değil, her meslekte nitelik sorunları ister istemez yaşanıyor. Türkiye, Darülmuallimin'den Köy Enstitülerine, Eğitim Enstitülerinden Öğretmen Liselerine uzanan öğretmen yetiştirme geleneğine sırtını dönmüştür. YÖK'ün meslekî ek puanı kaldırması gerekçesiyle Öğretmen Liseleri MEB tarafından kapatılmıştır. Mevcut sistemde eğitim fakültesine girmenin tek şartı üniversite sınavından; MEB’e öğretmen olarak atanmanın tek koşulu da KPSS'den yeterli puan almaktır. Eğitim Fakülteleri ihtiyaç planlaması dâhilinde açılmamakta, öğretmen arz fazlası yaşanmaktadır. Bu arz fazlası nedeniyle bir milyona yakın öğretmen atama beklemektedir. Bu gerçeklik öğretmen niteliğini ve itibarını zedelemektedir.

ÖĞRETMEN LİSELERİ AÇILMALI

Öğretmenin meslekî gelişimini sağlamak nitelikli bir eğitimden, öğretmenin nitelikli yetiştirilmesinden geçmektedir. Öğretmenliğin meslekî vasıfları, becerileri somut olarak belirlenmelidir. Liderlik, iletişim, sorun çözme gibi becerilerin yanında mutlaka sanatsal ve sportif beceriler aranmalı, Öğretmen Liseleri eski eğitim enstitülerinin bulunduğu kentlerimizde yeniden açılarak bu liselere akademisyenlerden oluşacak özel bir komisyonun özel yetenek sınavı ile öğrenci seçilmelidir. Öğretmen Lisesi öğrencileri son iki yılda stajyer olarak ilkokul ve ortaokullarda haftalık 15 saat çalışmalıdır.

EĞİTİM FAKÜLTELERİNİN SAYISI AZALTILMALI

Eğitim Fakülteleri öğretmen liselerinin bulunduğu kentlerde açılmalı, öğretmen liseleriyle iç içe ve iş birliği hâlinde bulunmalıdırlar. Eğitim Fakülteleri öğretmen liseleri dışından kesinlikle öğrenci alamamalı, öğretmen liselerini başarıyla tamamlayanlar doğrudan eğitim fakültelerine yerleştirilmelidir. Eğitim Fakültelerinde öğretmen adayları en az bir sanatsal ve sportif dal eğitiminin yanında iyi bir alan eğitimi almalıdır. Eğitim Fakültelerinde öğrenim gören öğretmen adayları ilk üç yıl okullarda haftalık 15 saat dördüncü sınıfta 30 saat stajyer öğretmen olarak çalışmalıdır.

Köy Enstitüleri öğretmen yetiştirmede, meslekî eğitimde ve genel eğitimde özgün eğitim kurumları olarak önemli bir miras ve modeldir. Köy Enstitüleri üreten köylüyü baş tacı eden Türkiye'nin üreten eğitmenini, ziraatçısını, insanını yetiştirmeyi hedefliyordu. Bugün de aynı anlayışla üreten Türkiye'nin üreten eğitimcilerini yetiştirebiliriz. Yeter ki, bu ülküyü ve kararlılığı gösterelim.

Öğretmen milli eğitin şurası Eğitim sistemi