Yeni Çıkanlar
KÜLTÜR SANAT SERVİSİ
MEHMET AKİF'İ ANLAMAK
Şahsiyet ve Şaheserler Manzumesi kitabı, Mehmet Akif Ersoy, Türk tarihinin en uzun yıllarında yaşayan Osmanlı Devleti'nin yıkılışı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna şahit olan; kaybolan onca toprak, kayıp, yıkım ve yokluğa rağmen azmini ve ümidini hep koruyan, bağımsızlık ve hürriyet mücadelesinden hiçbir zaman ödün vermeyen, ömrünü vatana adayan bir şahsiyet olarak tanımlanıyor.
Yazar, şair, hoca, hafız, vaiz, Kur'an mütercimi, veteriner hekim, gazeteci, müfettiş, milletvekilliği gibi pek çok mesleği başarılı bir şekilde yerine getiren, gerçek bir münevver ve âlim olan Mehmet Akif, dindar, faziletli, dürüst, ahlaklı, merhametli, samimi, vefalı, yürekli, fedakâr, yardımsever, cömert, iyiliksever, vatansever olarak da her çağa her topluma rol model olacak bir hazinedir. Ömrü boyunca hep güzel servetler biriktiren Mehmet Akif, şahsiyeti, Çanakkale Şehitlerine ve İstiklal Marşı adlı şaheserleriyle de bizlere değerli bir armağan bırakır. Şahsiyet ve Şaheserler Manzumesi Mehmet Akif, mükemmel bir karakter olarak hem Mehmet Akif'i hem de onun ürettiği başyapıtları anlamaya yönelik bir gayretin ürünüdür. Akif'in hayatından, şahsiyetinden, düşünce dünyasından; İstiklal Marşı ve Çanakkale Şehitlerine adlı cevherlerden damıtılmış bir tahlil denemesidir.
MONA LİSA VE SINIR TANIMAYAN KADINLAR
Gülderen Depas (Ressam); sanat, bilim ve politika alanında çığır açan sıra dışı yüz kadının portresinden hareket ederek onların dünyasına, özgün yazılarla beraber odaklanıyor.
Zihinsel olarak yollarının kesiştiğini ilk fark ettiği andan itibaren, her birinden çok etkilendiği “Özgür Ruhlu Sınır Tanımayan Kadınlar”ı resim yaparak aktarmaya 2012’de başladı. Sonra, resimlere yazılarıyla eşlik etti ama resimler her zaman yazılardan çoktu. Hala daha çok. Hayatı, onlara tanınan sınırları zorlayıp, dışına taşarak yaşayan kadınlardı bu hayranlık duyduğu sıra dışı varlıklar. Ön yargıları altüst eden cesaretleri, yetenekleri, cüretkârlıklarıyla büyüleyiciydiler. Bildikleri gibi yaşadıkları hayatlarının göz kamaştıran pırıltılarıyla hep aramızdaydılar.
En etkileyici kesişmelerden biri, kitabın son bölümündeki cümlelerinde anlatıldığı gibi, Susan Sontag, Diane Arbus, Louise Bourgeois, Annie Leibovitz ve Gülderen Depas beşlisinin kesişmesi.
DEĞİŞKEN ÖYKÜLER
Önder Şit Sokağı’nda yürüyüşe çıkıyoruz, bir uçtan diğer uca keyifli bir seyir. Sokak köpekleri nereye veya kime ait olduklarını bilerek kaşınıyorlar, harfler dökülüyor. Şit’in sözcükleri oyuncul ve değişken, öykülerle birlikte dil farklı biçimlerde eğilip bükülüyor.
Köpeklerden dökülenler hemen avareleri oluşturuyor, onların hikâyeleri kahvenin camından okunabilir ki kahvenin camından daha neler okunabilir, yansıttıkları ve öte taraftan gösterdikleri. İbo Dayı’da kokoreç, arsanın duvarında sohbet, sokağın sonu gözükmüyor. İnsanlarla tanışıyoruz, geleceği şimdi kılanlarının yanında geçmişi peşinde sürükleyenler. Olağandışı ve güzel, son adımın hüznünü yaşıyoruz ama neyse ki okunacak daha çok öykü var.