Yıldırım Koç’un anti-Sovyetizminin TKP versiyonu
‘Komünistlerin ‘Sovyet ajanları’ olduğu, bir büyük Soğuk Savaş yalanıdır. Çoktan eskidi. Sovyetler Birliği’nin Lozan’dan başlayarak Montrö’ye kadar uzanan süreçte, dahası Kürt isyanlarında Türkiye Cumhuriyeti’nin arkasında durduğunu tarih kitapları yazıyor
Sendikacı-yazar Yıldırım Koç anti-Sovyet yazılarına devam ediyor. Bu yazıların ilk bölümüne 10 Ağustos 2024 tarihli Aydınlık’ta yayımlanan yazı ile yanıt vermiştim. Ne var ki Yıldırım Koç dur durak bilmiyor, atışa devam ediyor.
Önceleri Sovyetler Birliği’ne yönelen suçlamaları, şimdilerde kulvar değiştirdi, içeriye döndü; yeni hedefini yerli komünistler olarak belirlediği anlaşılıyor.
Son yazısının başlığı; “Anadolu’daki Sovyet Rusya Yanlısı Eski Komünistler Kurtuluş Savaşı’na Katkıda Bulundu mu? (Veryansın, 2.10.2024) Soruyu soruyor, cevabı yapıştırıyor: Ne katkısı; zararları oldu.
Koç, işin ilginç yanı, komünistleri suçlarken komünistlerin tanıklığına başvuruyor.
ANADOLU/1920-21’LER
Koç, yarım yüzyıldır yoğun biçimde tartışmalara konu olan olayları kıyısından köşesinden yakalayarak, Sol’un tarihini kendine göre yeniden yazmaya kalkışıyor. Neler neler... Çevresinde topladığı eski savaş esirleri ile Anadolu’ya dönmeye çalışan Mustafa Suphi için “Azerbaycan’da askeri birlik hazırladığını” yazıyor. Mustafa Suphi olayını Çerkes Ethem’in isyanı ile ilintilendirdiğini daha önce yazmıştım.
Son yazısında bu kez “komünistlerin” Mustafa Kemal Paşa’ya darbesinden söz ediyor. Tokat Mebusu Nazım Bey, Mustafa Kemal Atatürk’e 1922 Temmuz-Ağustos’unda darbe yapasıymış. (Dikkat, ağustos, Büyük Taarruz’un ana rahmine düştüğü ay) Mustafa Kemal Paşa’nın darbeden nasıl haberdar olduğunu da ekliyor. Olayı kendisine Sovyet Elçisi Aralov ihbar etmiş, iyi mi?
Nazım Bey’in kimi saçmalıklarını darbe girişimi olarak nitelemek olacak şey değil ama hadi neyse… Daha ilginci, Türkiye Halkı İştirakiyun Fırkası (THİF)’nın darbe girişimi iddiasını Mustafa Kemal Paşa’ya kimin ihbar ettiğini de yazıyor. Sovyet Elçisi Aralov; iyi mi?
Dr. Nazım’ın saçmalıklarını Komünist Enternasyonal nezdinde eleştirenin Aydınlık hareketinin kurucusu ve Türkiye Komünist Partisi (TKP)’nin lideri Şefik Hüsnü olduğunu da ekliyor: Bir göz atalım Yıldırım Koç’un 2 Ekim tarihli yazısına:
“Doğu Seksiyonu ve özellikle Safarov, bundan 8-10 ay önce THİF’e iktidarı ele geçirmek üzere davranma talimatı çıkartıyor, Komintern’in THİF MK temsilcisi Golman da buna uygun bir politik hat izliyordu.” (Erden, Akbulut-Tunçay, Mete, Türkiye Komünist Partisi’nin Kuruluşu, 1919-1925, Yordam Kitap, İstanbul, 2020; 346.) THİF, bu talimat doğrultusunda bir girişimde bulundu.
Ancak bu tarihte Sovyet Rusya’nın Ankara’daki büyükelçisi olan ve Türkiye’deki durumu çok daha gerçekçi bir biçimde değerlendiren Aralov, Komintern Doğu Seksiyonu’nun bu talimatı doğrultusunda hareket eden THİF yöneticisi Hacıoğlu Salih’in girişimini Mustafa Kemal Paşa’ya bildirdi:
“Aralov (…) bir keresinde Türkiye Halk İstirakiyun Fırkası’nın liderlerinden eski Tokat milletvekili Nazım’ın kendisine ‘BMM’de 120 oy toplayabileceğini’ söylemesi ve ‘1922 Temmuz seçimlerinden sonra Rus taraftarı bir kabine kurulması için kendisine yardım etmesini’ önermesi üzerine, durumu hemen Mustafa Kemal’e bildirir.” (Akbulut-Tunçay, 2007; 86)
Aydınlık lideri Şefik Hüsnü’nün 22 Ocak 1923 tarihinde Komünist Enternasyonal Yürütme Kurulu Prezidyumu’na gönderdiği yazıda bu girişimi (Dr. Nazım’ın eylemi) şu şekilde eleştirdiğini de Yıldırım Koç’un yazısından öğreniyoruz:
“Ankara Partisi (THİF), üyelerinin bir bölümü, darbe yapma çılgınlığıyla, hareketi ezmek için fırsat kollayan milliyetçi hükümetin şimşeklerini üzerine çekti. Böylece gelecek için çok şeyler vaat eden bu teşkilat, bir sonraki affa kadar acınacak bir bitkisel yaşam sürdürmeye mahkum oldu.” (Erden Akbulut-Mete Tunçay, İstanbul Komünist Grubu’ndan (Aydınlık Çevresi) Türkiye Komünist Partisi’ne, 1919-1926, 1. Cilt, 1919-1923, Sosyal Tarih Yayınları, İstanbul, 2012., 287; Akbulut-Tunçay, 2020;332)
Yani Koç’a göre o dönemin komünistleri (yerli-yabancı) hem hırsız hem polis. Bunlara ilahi Yıldırım Koç Bey’den başka ne söylenebilir? Emin olmak için görüşüne başvurduğum değerli dostum araştırmacı Erden Akbulut’tan gelen e-posta notunu aynen kayda geçiriyorum.
“Tokat Mebusu Nazım Bey’le ilgili bu söylem Hasan Ali Ediz’in çevirdiği Aralov’un anılarına atfen George Harris tarafından ileri sürülmüş, biz de dipnot olarak göstermiştik. Çeviri metinde bu yer almıyor.” Ya işte böyle, Yıldırım Bey.
KOMÜNİSTLER MİLLİ KURTULUŞ’A İHANET Mİ ETTİ?
Komünistlerin Sovyet ajanları olduğu, bir büyük Soğuk Savaş yalanıdır. Çoktan eskidi. Sovyetler Birliği’nin Lozan’dan başlayarak Montrö’ye kadar uzanan süreçte, dahası Kürt isyanlarında Türkiye Cumhuriyeti’nin arkasında durduğunu tarih kitapları yazıyor.
Şefik Hüsnü’nün önderliğindeki TKP’nin “emperyalizme ve gericiliğe karşı” Cumhuriyet’i kayıtsız şartsız desteklediği de biliniyor.
“Güneş balçıkla sıvanmaz.” güzel bir özdeyiştir. Koç’a bir TKP’linin milli devletin kuruluşuna ilişkin anıt-yapıya, Kuvayı Milliye Destanı’na göz atmasını öneririz. Sadece Kuvayı Milliye destanı değil tabii birçok kaynak var solcuların kaleminden çıkan ama o destan bir doruktur. Cumhuriyet’in harcıdır. Karaoğlan ile Arhavili İsmail ile Kartallı Kazım ile vb.
“Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu topraklar bizim” dizelerinin sahibini bir araştırsın bakalım.
Yıldırım Koç bu güneşi, imkan yok, balçıkla sıvayamaz.
SONUÇ
Koç, son 50 yılda yapılan araştırmaların ışığında yazılan, iyice olgunlaşan Sol’un tarihini çarpıtarak yeniden yazmaya kalkışıyor.
Komünist Enternasyonal’in ve yöneticilerinin kimi hataları, savrulmaları biliniyor, o konuda da genel bir mutabakat sağlandı.
Ayrıca, unutmayalım Milli Mücadele’ye destek veren ve Asya tarihinde yeni bir dönemi başlatan, Dr. Nerimanov’un açtığı “Bakü Doğu Halkları Kongresi” de III. Enternasyonal’in eseridir.
Yıldırım Koç, adını koyalım, kirli-paslı anti-Sovyet, anti-komünist silahına sarılıyor.
Hata yapıyor. Bir kez daha belirteyim. Vicdanlı milliyetçilerin, çok eza-cefa çekmiş komünistlere bir özür borcu vardır. O telden çalmayanlara ise sözümüz şu olsun:
Ne mümkün zulm ile bidad ile imhayı hürriyet,
Kaldır müktedir isen idraki ademiyetten.